EĞİTİM
Öğretmenleri Kızdıracak Yazı
Türkiye 'yi kimin yönettiği size sorulsa muhtemelen vereceğiniz cevaplar benim sorduğum sorunun cevabı olmayacak.
Bu sorunun doğru cevabını bulmak için 10 yıl ve daha fazla, kamuda şef pozisyonu üzerindeki insanlarla görüşmüşlüğünüz olmalı. Bu pozisyonlarda bulunan farklı isimlerle, değişik zamanlardasohbet etmiş olmalısınız.
Hepsinin söylediği ortak nokta şu:
Siz bakmayın o siyasilere. Devlette bizim dediğimiz olur. Siyasiler bizim söylediğimiz kadarını bilirler, bizim izin verdiğimiz kararını yaparlar.
Bunları niye paylaştım onu anlatmak istiyorum. Aslında demokrasi denilen şey nasıl işliyorsa, bürokrasi de öyle işliyor.
Demokrasilerde bizler, bizi yönetecekleri seçiyoruz. Seçtikten sonra onlara pek bir dahlimiz kalmıyor. Sonrasında onlar bildiklerini yapıyorlar.
Tıpkı bürokrasinin çarkı içinde yer alanlar da aynı şekilde.
Onları da ülkeyi yönetme görevini elinde tutanlar atıyor. Atadıktan sonrası karabasan gibi bir süreç.
Her şeyi onlar yapıyor. Bütün dizginleri onlar ellerine geçiriyor. Hayatımızın her alanını onlar tanzim ediyor.
Yalnız bir noktanın altını çizmek gerekiyor.
Siyasilere şu veya bu şekilde hesap sorabiliyoruz. Beğenmediğimiz zaman, 4 yılda da olsa kulağından tutup kenara çekebiliyoruz.
Ancaaaaaakkk
Devlet mekanizmasını yürütsün diye görev emanet edilenler ise getirildikleri yere yapışıyorlar.
Bu yapışma öyle bir yapışma ki sormayın. Kene benzetmesi hafif kalır. Keneyi belli operasyon yöntemleriyle söküp alabilirsiniz. Ama bir yere atadığınız birini asla ve asla oradan alamazsınız.
Bu bürokrasi çarkının her aşamasında geçerli. En alt kademeye atanmış yeni bir memurdan, üst düzeybürokratlara kadar geçerli bu kural.
İlk atama yapılırken neler yapıyorlar neler. Aklınıza gelen her yola başvuruluyor. Vicdanlar sömürülüyor, aile kavramları istismar ediliyor, siyasi yakınlıklar kullanılıyor
neler neler.
Bütün bunlar sonuç vermeyince kamuoyu baskısı devreye sokuluyor. Yalnız baskı değil. Tehdit, provokasyon, şantaj
Aklınıza ne gelirse
Üstelik bu gruplar içinde bütün bunları en çok kimler yapıyor dersiniz?
Lafı gevelemeden söyleyeyim. Devlet çarkını yönettikleri süre içinde kendilerini yenilemeye en kapalı olanlar bunun bayraktarlığını yapıyorlar.
Atanana kadar her şeyi istismar edenler, her yola başvuranlar kelimenin tam anlamı ile aslan kesiliyorlar.
Milli Eğitim Bakanı Dinçer, geçenlerde öğretmenlerle ilgili yapmak istediği projeyi açıkladı.
Aman Allahım! Kıyamet koparıldı. Adama demediklerini bırakmadılar. Uygulamanın muhatapları, sosyalmedyadan demediklerini bırakmadılar.
Söylenen küfür ve hakaretleri paylaşmayacağım. Ama arkasına sığınılan en güçlü argüman ne idi biliyor musunuz?
Elde ettiğimiz hakkımıza dokunamazsınız.
Öğretmen olarak atanmak için her yola başvuracaksınız, her şeyi istismar edeceksiniz, kapağı attıktan sonra da dokundurmam diyeceksin.
Ardından da başarısızlığın faturasını, sizi oraya getiren siyasilere keseceksiniz.
Özel sektörde çalışan biri her adımda riskleri göğüslemek durumunda kalacak, sosyal imkanları kamuya göre çok daha az olacak. Dahası çoğu zaman eline geçen ücret bile kamudakinden az olacak.
Peki kamuyu bu kadar cazip hale getirmeyi sürdürdükten sonra, devleti küçültmekten söz edeceksiniz.
Ünal TANIK
ROTAHABER