EĞİTİM
Öğretmenlerden Haşim Kılıç'a Mektup
1 Eylül 2015 tarihi itibari ile kapanacak olan dersanelerin ve etüd merkezlerinin durumu Anayasa Mahkemesi'nin vereceği karardan sonra neticelenecek. Taslağa göre SGK dökümlerinde en az 6 yıl dersanelerde öğretmenlik yaptığını belgeleyenler içerisinden mülakat ile Milli Eğitim Bakanlığı kadrolarına atamaları yapılacak. Madalyonun diğer tarafında ise 6 yıllık çalışma yükümlülüğünü dolduramayan öğretmenlerin durumu ne olacak sorusunun cevabının bulunmaması. İşte bu konuya dikkat çekmek amacı ile 6 yıllık hizmet süresi şartını dolduramadığı için dersanelerin kapanması ile işsiz kalacak olduğunu belirten Tokat Bilgi Dersanesi Matematik Öğretmeni Selçuk Balay'ın Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç ve sitemize gönderdiği mektubu sizlerle paylaşıyoruz.
Sayın Anayasa Mahkemesi Başkanım;
Sizin gibi değerli hukuk insanları ile duygularımı paylaşmak istedim. İsmim Selçuk Balay. Tokat Bilgi Dersanesinde matematik öğretmeniyim.Yıllarca öğretmen olabilme hayali ile yaşadım. Nihayet hedefe ulaştım. 6 yıldır öğretmenlik yapmaktayım. Bu işi taki bu yıla kadar severek gururla yapıyordum. Ama artık öğretmen olduğum için utanıyorum. Dersanelerin kapatılma süreci psikolojik olarak yıprattı. Toplum nazarında basit bir insan konumuna düşürüldük.
Maalesef toplumda kadrosu olmayana kız bile vermiyorlar. Mesele evlenip evlenmemek de değil. Dünya gözüyle anneciğime atandım diyip yüzündeki tatlı tebessümü temaşa etmek. Beş para etmez, liyakatsız adamlar siyaset sayesinde belli yerlere geliyor. Bizim gibi emekçi insanlar sıkıntı çekiyor. Çok şükür ki kul hakkı yiyerek bu mesleği elde etmedim.
Artık insanlarla görüşmek istemiyorum. Sanki bütün millet dersanelerin kapanmasını istiyormuş gibi alay ediyor. Bizde insanız, dayanma gücümüz sınırlı. Ailemizden aldığımız devlet terbiyesi, örf ve anenelerimiz bize devlete itaatkar olmayı öğretti. Anlamadığım şey şu, illa ki bu vatan toprağında mülteci mi olmak lazım? Demiyorum ki elimize silah alıp dağa çıkalım. Maalesef o tip insanlar daha çok itibar görüyor.
Sizlerin affınıza sığınarak soruyorum, sizce bir Türk evladının ödevleri nedir? Vatanına, milletine, devletine hayırlı bir insan olmak değil mi? Bir ana çocuğunu sokağa atarsa nereye gider? Bende bu iş kapatılırsa nereye gideyim? neyleyim? Okumaksa okuduk, öğretmen olduk suç mu? Askerlik ise en kralını yaptım. Suriye ve Irak sınırında ölümden döndüm. Bu çektiğim sıkıntıların vebalini kim ödeyecek? Suçlusu ben miyim? Yoksa bizi bu mecburiyet çarkının içinde dönderen sistem mi?
Bu seneye kadar mesleğimi kabullenmiştim. Atanmasamda dersanem var diyordum. Artık o umudumuzu da öldürmek istiyorlar. Hayaller tükendi, umutlar tükendi, ben tükendim. Siz değerli devlet büyüklerimin dersanelerin kapatılması sürecinde vereceğiniz kararda bu konuları göz ardı etmemenizi arz ederim. Kapatıldığı taktirde yaşayacağımız mağduriyet büyük olacak. O kadar üzülmekten duygularımı yitirdim. İnancım gereği ayakta duruyorum.Bitsin artık bu zulüm. Bizimle uğraşmasınlar.
Alnımızın teri ile çalmadan, gırtlak patlatarak ekmeğimizi kazanmaya çalışıyoruz. Emeğimizin emanetini sizlere havale ediyoruz. Vereceğiniz karar bir grup öğretmenin hayatının kararmasına sebep olacak.
Gecenin en karanlık anı sabaha en yakın olan andır. Ya bizim gecemiz aydınlığa dönecek ya da kararmaya hep devam edecek. Şunu unutmamak gerekir. Rızkı veren Rezzak-ı Hakim olan Allah'tır. Bu hayattaki insanlar sadece bir vesiledir.
Hak şerleri hayreyler,
Zannetmeki gayreyler,
Arif onu seyreyler,
Mevla görelim neyler, neylerse güzel eyler...
İbrahim Hakkı'nın dizeleriyle mektubumu bitirmek istiyorum. Vereceğiniz kararın dersanelerin kapatılmaması yönünde olması dileğiyle. Önce Rabbime sonra sizin vicdanınıza güveniyorum. Allah'a emanet olun.