EĞİTİM
Öğretmenler Kum Torbası Değildir!
Bu mesleğe kutsallık atfetmemiz bir yana çocuk ve gençlerle okullarda başa çıkmanın zorluğunu her gün daha fazla yaşıyoruz. Çocukların saçına karışmayın, kıyafetine karışmayın derken çocuklar ve veliler freni tutmayan arabalara döndü. Hızını alamayan öğrenci ve veliler okullarda öğretmenlere çarpıyor. Son yıllarda öğretmen öğrenciye müdahale edemez oldu. Öğrenciler öğretmenlerine karşı her durum ve şartta direniyor. Öğretmenler ise ne yapacağını, nasıl yapacağını şaşırmış durumdadır. Benim çocuğum ne yaparsa yapsın, sen ona kızamazsın, onu üzemezsin, ona karışamazsın yollu yaklaşımlar ile öğrenciler ve veliler öğretmenleri istediği kadar üzebilir noktasına geldi. Eskiden öğrencilerini döven öğretmenler vardı, şimdiler de öğretmenini döven öğrenciler ve veliler türedi.
Hayatlarımızın merkezine ekonomiyi koyunca her şey para kazanma odaklı oldu. Para kazanmak için eşimizi, çocuklarımızı iyice ihmal ettik. Çok para kazanınca sevdiklerimiz rahat edecek, mutlu olacaklardı. Aksi oldu, kazandıkça harcadık, harcadıkça harcadık. Aslında harcadığımız kendi hayatımız oldu. Evlerimiz otellere döndü, aile fertleri evde değil telefonda, sanal ortamda görüşüyor. Teknoloji birbirimizin arasına girdi. Göz temasını kurmadan, çocuğumuza dokunmadan, onları artık uzaktan seviyoruz. Platonik âşıklar gibiyiz. Yalnız sevdiğimizi söylüyoruz ancak bir şeyler yapacak zamanımız olmuyor. Sanki birbirimizden kaçıyoruz. Hayatı çok hızlı yaşıyor herhalde yakışıklı ya da güzel bir ceset bırakmaya uğraşıyoruz. İletişim çağında aradığınız kişiye ulaşılamıyor mesajını alıyoruz.
Çocuklar var olan enerjilerini atabilecek uygun oyun ortamlarından mahrum durumdalar. Evde yeterince ilgi ve sevgi göremeyen çocuklar okullara gelince öyle rahat davranışlar sergiliyor ki kısa ifadeyle “öğrenciler yoldan, öğretmenler çileden çıkmış” manzaralar oluşuyor. Okulda ve sokakta yaşıtlarından çok fazla etkilendikleri için çocukların kimyası bozuluyor. Üç davranış problemli öğrenci sınıfı rehin alabiliyor. Öğretmenlerde davranış problemli çocuklarla başa çıkmada yetkisiz ve etkisiz olunca suç oranları artıyor. Yasalarında, yasaları uygulayıcılarında suçlulara gerekli yaptırımları uygulayamamaları sokakların güvensizleştiriyor. Kaos göz göre göre üzerimize doğru geliyor.
Çocuklardaki ilgi ve sevgi açlığını doldurmaya çalışan öğretmenlerde sevgi, şefkat göstermeye çalışırken hak etmedikleri ağır ithamlara maruz kalabiliyorlar. Gazeteler, internet siteleri, sapık haberleriyle tiraj yapmaya çalışıyor. Öğretmenleri harcamak bozuk para harcamak gibi kolaylaştı. İddia sahibinin sözleri dikkate alınarak hayatlar karartılabiliyor. Aklanmak dünyanın en zor işi olmuştur. Enflasyon, deflasyon falan filan derken rekabete bağlı ürünlerin ucuzlaması beklenirken mal ve hizmet üreten insan ucuzlaştı. Çivisi çıkmış sistemlerde gün içinde tansiyonu borsa gibi inen çıkan meslektaşlarımız eğitimi eğitimcilerden daha çok bilen veliler ve öğrenciler tarafından kum torbasına döndürülmüştür. Kafası bozulan, canı sıkılan öfkesini okullara yansıtıyor.
Okulları toplama kampına çeviren büyüklerimiz, öğretmenleri maalesef kuşa çevirdiler. Çocukları çocuk sayıp geçsek ya büyükleri nereye koyacağız. Eğitimciler dadı değiller, çocuk bakıcısı hiç değiller. Çocuk bakıcılara bile reva görülmeyen, görülmemesi gereken muameleler öğretmenlere çok rahat görülebiliyor. Bu gidişat toplumsal cinnete dönüşebilir. Toplumda öğretmenlerden çok yüksek bir beklenti vardır. Beklentilerin yalnız eğitimciler eliyle gerçekleşmesi mümkün değildir. Maddi ve manevi olarak aile desteği alamayan okullarda öğretmenler işlerini yaparken çok fazla zorlanmaktadırlar. Bütün zorlukların içinde en zor olanı hak etmediği tavır ve davranışlara maruz kalmaktır. Bir kez daha buradan herkese söyleyelim. Öğretmenler birilerinin stresini attığı kum torbası değildir. ([email protected])