EĞİTİM
Öğretmen Adaylarına Kötü Haber
ADAY ÖĞRETMENLİK
14 Mart 2014 tarihinde çıkan 6528 sayılı kanundan önce Aday Öğretmenliğe atanmak için 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ve buna dayalı çıkarılan yönetmelikler çerçevesinde işlem yapılmakta idi.
14 Mart 2014 tarihinde çıkarılan 6528 sayılı kanunla 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanununun 43 üncü maddesine ek yapılarak ADAY ÖĞRETMENLİĞE atanabilmek için 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesinde sayılan şartlara ek olarak, yönetmelikle belirlenen yükseköğretim kurumlarından mezun olma ve BAKANLIKÇA VE ÖLÇME, SEÇME VE YERLEŞTİRME MERKEZİ tarafından yapılacak sınavlarda başarılı olma şart koşulmuştur.
Aday Öğretmenliğe atananlara ise adaylıktan-öğretmenliğe geçişte yapılacak yazılı ve sözlü sınava girme şartı getirilmiştir.
Bu değişiklikten tam 4 ay sonra TBMM gündemine gelen 639 sıra sayılı Torba Kanunun 98 inci maddesi ile 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanununun 43 üncü maddesine eklenen 5 inci fıkra şu şekilde değiştirilmiştir;ADAY ÖĞRETMENLİĞE atanabilmek için 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesinde sayılan şartlara ek olarak, yönetmelikle belirlenen yükseköğretim kurumlarından mezun olma ve BAKANLIKÇA VE/VEYA ÖLÇME, SEÇME VE YERLEŞTİRME MERKEZİ tarafından yapılacak sınavlarda başarılı olma şart koşulmuştur.
639 sayılı Torba Kanunla Aday Öğretmenlikten öğretmenliğe geçişte yapılacak yazılı ve/veya sözlü sınava girme şartı getirilmiştir.
Tüm Bu Değişikliklerin Yanı Sıra,
TBMM Genel Kurul gündemine gelecek olan 615 sıra sayılı Torba Kanunda ise, ADAY ÖĞRETMENLİĞEatanma şartları 639 sıra sayılı kanundaki haliyle muhafaza edilmiş, ancak;
Aday Öğretmenlikten Öğretmenliğe geçişte yapılacak yazılı veya yazılı ve sözlü sınava girme şartı getirilmiştir.
Kısacası Milli Eğitim Bakanlığı yaptığı bu değişikliklerle KPSS’ye girmeden öğretmen atamanın yolunu bulmuştur. Aynı zamanda 1739 sayılı kanunun 43 üncü maddesinin 5 inci ve 6 ncı fıkralarını dört ay içerisinde üçüncü kez değiştirmiş olacaktır. MEB hangi kanunu ne zaman değiştirdiğinin ya da değiştireceğinin farkında değildir.
İstanbul Milletvekili Sayın Nur SERTER’in 6/7/2014 tarihinde TBMM genel kurulunda konu ile ilgili yaptığı konuşma metni aşağıda sunulmuştur.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Şimdi bu değişiklikle gerçekten kanun yapma tekniği açısından Adalet ve Kalkınma Partisi bir skandala imza atıyor. Neden bir skandala imza attığını ve bunun Millî Eğitim Bakanının dikkatinden nasıl kaçacağını sizlerle paylaşmak istiyorum.
Sayın Bakan, biliyorsunuz, biraz önce de ifade edildi, mart ayında bu maddeyle ilgili uzun tartışmalardan sonra bir düzenleme yaptık ve aday öğretmenlikten öğretmenliğe geçiş için yazılı ve sözlü sınav yani hem yazılı hem sözlü sınav yapılması konusunda siz de mutabık kaldınız ve böyle bir düzenleme getirildi. Aradan birkaç ay geçti, şimdi bu yasa maddesiyle yazılı ve/veya sözlü sınav olarak o günlerde tartıştığımız ve sonradan ikna olup değiştirdiğiniz maddeyi yeniden eski hâline dönüştürüyorsunuz. Bir, bunun nedenlerini gerçekten öğrenmek isterim.
Sayın Bakan, ama şimdi daha önemli bir şey söylüyorum: Bu, Genel Kurula gelip daha sonra torba yasa geldiği için geri çekilen 615 sıra sayılı Yasa Tasarısı'nın 24'üncü maddesinde aynı maddeyi yazılı veya yazılı ve sözlü sınav olarak tekrar değiştireceksiniz. O zaman bu maddeyi neden bugün değiştiriyorsunuz? 615 sıra sayılı Yasa Tasarısı Meclise geldiğinde bu maddeyi tekrar değiştireceğiniz bu yasa tasarısının 24'üncü maddesinde ifade ediliyor. En doğru düzenleme budur, en doğru düzenleme 615'le getirilen düzenlemedir. Yazılı veya yazılı ve sözlü sınav doğrudur, hakka, adalete uygundur ama sürekli olarak Meclis Genel Kurulunu bir yasanın bir maddesini 3 kere arka arkaya değiştirerek işgal etmenin, zannederim, sizin tarafınızdan sorgulanması ve Millî Eğitim bürokratlarının bu konuda tarafınızca hizaya çekilmesine ihtiyaç vardır. Bu ayıptır, bu yakışıksızdır, bu skandaldır. Bir yasanın bir maddesini bugün değiştireceksiniz, Meclis açıldıktan sonra bir başka yasayla onu tekrar değiştireceksiniz. O zaman neden değiştiriyorsunuz? Kaldı ki sözlü sınavın nasıl sakıncaları olduğu konusunu uzun uzun tartıştık Sayın Bakan. Şimdi kulağınıza fısıldananlara lütfen dikkat etmeyin, değer vermeyin, yanlışa yönlendirmeyin kendinizi.
Bakınız, sözlü sınav adı altında aday öğretmeni alıyorsunuz, ne konularda sözlü sınava tabi tutuyorsunuz? Kavrama, özetleme, ifade yeteneği, muhakeme gücü, iletişim becerileri, öz güven, ikna yeteneği, bilimsel ve teknolojik gelişmelere açıklığı, topluluk önünde temsil yeteneği, eğitmenlik nitelikleri. Allah için söyleyin, bir insanın bu özelliklerini acaba kaç saatlik, kaç günlük bir sözlü sınavla saptayabilirsiniz? Karşınıza gelen bir adayın bütün bu özelliklere sahip olduğunu ve bu sözlü sınavla öğretmen olup olamayacağına nasıl ve kimler karar verecek? Sözlü ve/veya yazılı sınav ne demektir? Kimi zaman sözlü, kimi zaman yazılı, canı istediği zaman bir bölgede yazılı, falanca söz konusu oldu mu sözlü, şu tarihte yazılı, öbür tarihte sözlü; böyle bir şey olamaz, böyle bir şey fırsat eşitliğine aykırıdır. Sözlü sınavdaki başarısızlık karşısında hak arama yolları kapalıdır. Hiç kimse sözlü sınavdaki başarısızlığını kanıtlayamaz ama yazılı sınav kâğıt üzerindedir, kanıtlanabilir. Dolayısıyla, itiraz hakkını ortadan kaldıran, fırsat eşitliğini ortadan kaldıran, yıllara, bölgelere, koşullara, kişilere göre değişen ve en başta sizleri şaibe altında bırakacak bu anlamsız geçici değişikliği geri çekmenizi rica ediyorum. Bırakalım 615 sayılı Yasa'nın ilgili maddesiyle en doğru düzenleme yapılsın.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.
Prof.Dr.F. Nur SERTER
İstanbul Milletvekil
Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Üyesi
kamugundemi