EĞİTİM
OECD Eğitim Bakanları Sonuç Bildirisi
2-3 Ekim 2013 Tarihlerinde Düzenlenen OECD Eğitim Bakanları Gayri Resmi Toplantısı Sonuç Bildirisi
21 Ekim 2013, Pazartesi
OECD Eğitim Bakanları Gayrı Resmi Toplantısı
İstanbul, 2-3 Ekim 2013
Eğitim Yoluyla Uygun Becerilerin ve İstihdamın Artırılması
Toplantı Başkanının Özeti
Türkiye Cumhuriyeti Millî Eğitim Bakanlığı ile OECD işbirliğinde düzenlenen ve OECD üyesi ülkeler ile diğer davetli ülkelerden 26 eğitim bakanının teşrif ettiği bu toplantıya başkanlık etme ayrıcalığına sahip oldum.
Hayatımızın son 10 - 20 yılında yaşadığımız değişimlerden bahsederken bu süreç için “devrim” tabirini kullanmak abartılı olmayacaktır.
Bugün 1980’lerde hayalini bile kuramadığımız bilgi ve iletişim teknolojisi araçlarını kullanmaktayız. Çalışma hayatlarımız ciddi bir şekilde değişti ve bilgiye dayalı ekonomilerle birbiriyle muazzam şekilde bağlantılı toplumlar oluşarak, bunlara katılım sağlamak için bir dizi beceriler gerekliliği ortaya çıktı.
Uygun becerilere sahip olunmaması durumunda bireyler toplumların dışında kalabilir; teknolojik ilerlemeler ekonomik ilerlemeye dönüştürülemeyebilir ve ülkelerin diğer ülke ekonomileriyle rekabet etme gücü zayıflayabilir.
Bilgi toplumunun ortaya çıkması aynı zamanda; küresel değer zincirinde ülkelerimizin konumunu şekillendirmede benzeri görülmemiş fırsatlar yakaladığımız anlamına da gelmektedir.
Bunun merkezinde iyi yönetilmesi gereken etkin beceri politikaları olacaktır. Etkin beceri politikalarının bireylere, kurumlara ve sistemlere yardım etme çabalarının merkezinde olması gerekecek ve belki de bu politikalarda öngörülemeyen bazı aksaklıklar olabilecektir. Beceriler hızlı ekonomik ve sosyal değişimlere karşı toplumlara, kurumlara ve sistemlere daha fazla tepki verebilirlik sağlayabilir.
Ancak gençlere sadece daha fazla eğitim sağlamak cevap değildir. Çünkü yüksek öğretimden dahi mezun olanların, istihdam imkânı bulamadıklarını gözlemleyebiliyoruz. Bunun yanında işverenler ise ihtiyaç duydukları becerilere sahip bireyler bulamadıklarından şikâyetçi olmaktadır.
Bu konuda önümüzdeki en önemli güçlük; uygun becerilerin geliştirilmesi ve bu becerilerin daha iyi mesleklere, dolayısıyla daha iyi yaşamlara dönüştürülmesidir.
Bunu gerçekleştirebilmek için, hükümetler beceri talebinin gelişimini ve kendilerini 21. yüzyılda talep edilen becerilerle donatan vatandaşların sayısının artmasını umud etmektedirler. OECD’nin eğitim üzerine bu alandaki çalışmaları bu senaryonun önemli bir parçası haline gelmiştir.
Bu toplantı bize ayrıca OECD’nin yenilikçi yaklaşımlarından olan Yetişkin Becerileri Anketi PIAAC’tan ilk sonuçların yansıtılmasına fırsat tanımış, uygun becerilerin geliştirilmesi ve arz talep arasında etkin bağların sağlanması adına geliştirilecek politika ve uygulamaların oluşturulmasına katkı sağlamıştır.
Buna ek olarak son on beş yılda eğitim politikalarının geliştirilmesinde ciddi etkileri olan Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı PISA’nın gelecekteki gelişimine yönelik önerileri de paylaşma imkânı bulabildik.
Toplantının açılışında, Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan tüm bireylerin ekonomik ve sosyal hayata etkin katılımını sağlayacak eşit eğitim imkânları sunmanın ahlaki zorunluluğunu bizlere hatırlatmış ve emellerin doğru ve uygun kaynaklarla desteklendiğinde eğitimde başarılan etkileyici bir ilerleme kaydettiği bir Türkiye resmini örnek vermiştir.
Daha sonra OECD Yetişkin Becerileri Anketinin ilk bulgularını tartıştık. Bu anketin uygulanmasından mutlu olduk, Anketin 8 Ekim’de yayınlanmasının, insan sermayesinin ekonomik ve sosyal gelişmelere katkısı ve gelişime ihtiyaç duyulan alanlarda yoğunlaşılması hususunda daha çok ihtiyaç duyulan bir tartışmayı tetiklemesini umuyoruz. Ayrıca Anketin, PISA’nın okul politikalarında yaptığına benzer şekilde, beceriler üzerine küresel tartışmalara dönüştürecek potansiyele sahip olduğuna inanıyoruz. OECD’yi Anketin politika ve uygulamalarını analiz etmede ülkelerle birlikte çalışması için davet ettik. Aynı zamanda, OECD’nin, hem mesleki hem de yükseköğretim alanındaki öğrenme ölçme ve değerlendirmelerinin yaygınlaştırılması çabalarını takdir ediyoruz.
Tüm çocukların eğitime güçlü bir başlangıç yapmalarının önemine vurgu yapan ilköğretimin kalitesi ve müteakip eğitim ve meslek alanları arasındaki yakın bağa işaret ettik. Yüksek kalitede erken çocukluk eğitimi ve ilköğretime yapılan yatırımın, özellikle sosyoekonomik durumu zayıf çocuklar için, bireylerin etkin hayat boyu öğrenenler olmalarını temin eden en verimli yöntem olduğunu kanıtlanmıştır. Bazı ülkelerin halklarının becerilerini artırmada nesiller boyu kaydettikleri etkileyici ilerleme neleri başarabileceğimizi göstermektedir.
Geçmişi değiştirmemiz mümkün değildir ancak; okul sistemlerimizin geçmişini yansıtan Yetişkin Becerileri Anketi sonuçlarından da anlaşıldığı üzere, yüksek kalitede hayat boyu öğrenme olanakları geliştirecek ve yetişkinlerin gelecek için kendi yeteneklerini sürdürmesine yardım edecek politikaların tasarlanması mümkündür. Yetişkin Becerileri Anketinden anlaşıldığı üzere düşük beceri kazandırılmış bireylerin kendi inisiyatifleriyle eğitim ve öğretime katılım olasılıkları ve işveren sponsorluğunda eğitim alma eğilimleri düşük düzeyde seyretmektedir. Bu nedenle daha etkili ikinci şans seçenekleri sunmak ve onları düşük beceri ve düşük gelir tuzağından kurtarmamız gerekmektedir.
İşyerinde öğrenmenin, genç bireylerin gerçek dünya deneyimi yoluyla modern cihazlar üzerinde “fiziksel” beceriler geliştirmelerine ve takım çalışması, iletişim ve müzakere gibi “sosyal” beceriler edinmelerine katkı sağladığını gördük. Doğru yöntemlerle iş yerleri, genç bireylerin sahip oldukları becerilerini geliştirmede ve işverenlerin talep ettiği gerçek iş dünyası koşullarına daha hızlı adapte olmalarında uygun ortamlar sağlamaktadır. Ülkelerin birçoğu, genç bireylere iş deneyimi sağlanması yoluyla, okulu terk etme riski altında olan veya okul sistemi dışına çoktan çıkmış bireylere, eğitim sistemine yeniden dönmeleri için ikinci bir fırsat sağlayacak yöntemler üzerine çalışmalar yapmaktadır.
Bunu çok iyi başaran ülkelerin toplantıda paylaştıkları başarılı yaklaşım örnekleriyle bu kapsamda başarılı olabileceğimiz hususunda daha da cesaretlendik.
Yetişkin beceri gelişiminin faydalarını daha şeffaf hale getirmenin yollarını bulmak zorundayız. Eğer becerilerini geliştirmenin faydalarını daha çok yetişkin için görünür duruma getirirsek bu kişiler için eğitim ve öğretimde daha fazla yatırım yapılması gerekecektir. Yetişkin eğitiminin maaşlar, istihdam ve üretkenlik dâhil ekonomik yararları ile kendine güven ve artan sosyal etkileşimi içeren sosyal faydaları hakkında daha iyi bilgi edinebiliriz. Bireylerin öğrenim gereksinimlerini belirlemelerine ve uygun programları seçmelerine yardım edecek araçlar sunulmalıdır.
Yetişkinlerin becerilerinin geliştirilmesine ve bu bireylerin eğitim ve öğretime dâhil olmalarına büyük katkı sağlayan yeterliliklerin tanınması ve sertifikalandırılmasının büyük öneme haiz olduğunu değerlendirmekteyiz. Ulusal Yeterlilik çerçevesine dâhil edilmiş olan şeffaf standartlar ve güvenilir ölçme değerlendirme süreçlerinin bu kapsamda çok önemli araçlar olduğunu düşünüyoruz. Edinilmiş olan yeterliliklerin tanınması daha çok maliyet gerektiren uzun dönemli eğitimlere göre daha maliyet etkin olabilmektedir. Bu yönde OECD’nin yaptığı değerlendirmeler ile ulusal çabaları desteklemekte bir alt yapı sunmaktadır.
Sınır ötesi beceriler politikasının da ayrı bir önemi haiz olduğunu değerlendirmekteyiz: Ülkelerin bazılarında beceriler kaynağında eksiklikler bulunmakta ancak buna rağmen giderek artan göçmen iş gücünü çekebilecek politikalar geliştirilmemektedir. Bunu yanında göçmen çocuklarının okulda yaşıtlarına göre daha az başarılı olduklarını tespit etmekteyiz. Bu çocukların da sahip oldukları becerilerini geliştirmeleri ve kullanabilmeleri için bulundukları toplumla ve iş piyasasıyla tam entegre olmalarını sağlamak zorundayız.