EĞİTİM
Müsteşar Değil, Yönetmelik Değişecek!
İşte
o yazı:
(22.07.2013)
yazıda dikkat çektiğim “başörtüsü itirazı”na getirmek istiyorum. “Hükümet bunun
hesabını vermeli” başlığıyla, Milli Eğitim Bakanlığı’nda yaşanan “tutum
skandalı”na temas etmiştim. Konu, “Danıştay’ın başörtüsü lehine verdiği bir
karara Milli Eğitim Bakanlığı’nın itiraz edip, yasağı savunması”ydı.
Bu kabul edilemezdi. Eğer adalet sahibiysek,
“bizden” diye buna göz yumamazdık. Zaten “müslümanların desteği”yle iktidara
gelen AKP’nin, böylesine “hassas” ve “duyarlılık”ın had safhada olduğu, “küçük
bir aksilik”in bile “büyük tepkiler”i çekebileceği, artık “tahammül
sınırlarının aşıldığı” bir konuda, “azami derecede dikkatli” olması, hiçbir
hataya düşmemesi gerekirdi. Ama olan olmuş, başörtüsünü serbest bırakan
Danıştay kararına itiraz edilip yasağın sürmesinin kapıları ardına kadar
açılmıştı.
İşte bu hususa dair gelişen tepkileri, kendi
üslubumca biçimlendirerek yazmış ve en üst sorumluluk mevkiindeki Bakan ile
Müsteşar’ı istifaya davet etmiştim.
Bunun üzerine Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı
Sayın Yusuf TEKİN aradı. Yazıda dikkat çektiğim hususlara diyecek bir şeyinin
olmadığını, böyle bir vaka karşısında bu tür bir çıkış yapılmasının normal
olduğunu, ancak iki hususu aydınlığa kavuşturmak gerektiğini ifade etti.
Bakanlık Müsteşarı’nın söylediğine göre,
“Bakanlığın itirazı”nda Bakan’ın da, Müsteşar’ın da imzası, hatta haberi bile
yokmuş. Hukuk Müşaviri, “Elektronik İmza” ile itirazı yapmış. “Durumu öğrenir
öğrenmez Hukuk Müşavirini görevden aldım” dedi. Bu, birinci husus.
İkinci husus, “şimdi ne olacak?” diye
endişelenen okuyucularımın yüreklerindeki yangını söndürecek cinsten.
Müsteşar’ın beyanına göre, o itiraz Bakanlık tarafından geri çekildi. Sayın
Tekin’e itirazın geri çekilme işleminin tamamlanıp tamamlanmadığını sordum.
“Çekmeyi mi düşünüyorsunuz, yoksa çektiniz mi?” dedim. Çekmişler...
Yani şimdi durum, hiç itiraz edilmemiş gibi.
Yani artık 657’ye tâbî hiçbir başörtülü memure, başörtüsünden dolayı
memurluktan uzaklaştırılamayacak. Yani artık başörtüsü, Danıştay kararıyla
kamuda serbest!...
Peki, “28 Şubat’tan kalma yönetmelik ne olacak?”
diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Merak etmeyin, ben de Sayın Müsteşar’a sordum
zaten. Aldığım cevabın ayrıntılarına şimdilik girmeyeceğim, ama sadece şu
kadarını ifade edeyim: Biliyorum sabrınız taştı, ama az biraz daha bekleyin,
her şey iyiye doğru gidecek!...
Ya gitmezse?...
Ben gideceğine inanıyorum; ama ola ki gitmez,
Allah’tan bir mani gelmediği sürece biz yine buradayız ve meselenin takipçisi
olacağız.
Derdimiz “bağcı dövmek” değil, “üzüm yemek”;
bunu özellikle belirtmek istiyorum. “Bizim bağın bağcısı”, eğer “hakkımız olan
üzüm”ü bizden esirgemeye kalkışırsa, “bağcının bağdan ayrılması”nı talep etmek
de en tabiî hakkımızdır. Ama bağcı, hakkımız olan üzümü vermekten kaçınmıyorsa,
elbette onunla bir sorunumuz olmaz.
Hadi bu işi biraz espriyle karışık, tatlıya
bağlayalım:
Şimdi, madem ki Milli Eğitim Bakanlığı hatadan
döndü ve başörtüsüne serbestlik getiren karara itirazını geri çekti, esas
derdimiz üzüm yemek olduğu için, bize de düşen, “istifa çağrımız”ı geri
çekmektir.
Kamuda başörtüsü hayırlı olsun!
Ama dikkat edin, “tesettür”ü bozmadan...
Faruk Köse / Yeni Akit