Milli Eğitim Bakanlığı Şube müdürlüğü atamaları,TEOG,müdür atamaları,Fatih projesi gibi birçok konuda kritik kararlara imza atıyor.Daha dün Fatih projesi gibi görkemli bir projeyi yine görkemli bir şekilde kamuoyuyla paylaşan bakanlık son zamanlarda attığı adımlarla hem paydaşlarını hem de milletimizi üzmektedir.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın köklü gelenekleriyle gündelik olmayan planlamalarla öne çıkması beklenirken alınan kararların ve yapılanların gündelik olması bir çok sıkıntıyı da beraberinde getirmektedir.Ortaöğretim kurumları yönetmeliği geçen yıl yenilenmişken aynı yönetmelik bu yıl da revize edilmiştir.Alınan kararın etkisi tespit edilmemişken yerine yeni bir karar alınıyor.MEB önceki bakanlar döneminde okulyöneticiliği atamasını sınavla yaparken, hadi bakalım sınav yok mülakat var ,denilerek somut bir ölçütü çöpe atmış; paydaşlarının liyakatini göz ardı edip, kendine yakın insanların yönetici olması için adım atmıştır.Aynı şekilde birkaç yıl evvel alınan rotasyon kararı sonucunda Batı’dan Doğu’ya gelen öğretmenlerin yıllarca orda kalmasına neden olmuştur.Sonrasında ise rotasyonun bir daha uygulanmaması sonucu Rotasyona uğrayan öğretmenler çektikleriyle kalmışlardır. Yıllardır uygulanmayan rotasyon bu sefer farklı biçimde tekrar gündeme getirilmiştir. Geleceğin Türkiye’sinin mimarları olan öğretmenler aşağılanmış;öğretmenlik dudak bükülen bir meslek haline getirilmiştir.Bunlar gerek gelip geçen Bakanlar vasıtasıyla, gerekse de eğitimden gelmeyen siyasetçi-müsteşarlar tarafından el birliğiyle yapılmıştır.Bakan Avcı ve ekibinin özellikle Şube müdürlüğü atamalarında Danıştay kararlarını hiçe sayıp,hukuk kararlarını uygulamaması;aldığı kararlarda adil olmaması yüzünden eğitimin odak noktasında bulunan öğretmenlerin “ADALET” kavramını öğrencilerine anlatmakta zorlandığı görülmektedir.Şu gerçek unutulmamalıdır ki balık baştan kokar.Hz Ömer ,Fırat kenarında yolunu kaybetmiş bir koyunun hesabının kendisinden sorulacağını söylüyorken tüyü bitmemiş 25 milyon 429 bin 670 öğrencinin hesabının da ilk önce Nabi Avcı’ya ve müsteşarına sorulacağı aşikardır.
Milli Eğitim Bakanlığı şube müdürlüğü atmasında tam bir beceriksizlik örneği göstererek yapılan atmaların Danıştay tarafından iptal edilmesini “sağlamıştır”.MEB ,”Halep ordaysa arşın burada “dedirten atamalar yapılmadan gerek sendikalar gerekse eğitim siteleri tarafından uyarılmış,bakanlık tüm uyarılara rağmen “dediğim dedik” şeklinde hareketederek atamaları çığırından çıkarmıştır.Gelinen noktada iki Danıştay kararı ”yemiş” atamalar inatla iptal edilmemiş ,ben yaptım oldu,şeklinde 2002 öncesi Türkiye’sinin izlerini taşıyan kararlara imza atılmıştır. Şube müdürlüğü sınavına giren ve mülakatlarda başarılı olan 3500 kişinin bu durumdan rahatsız olduğu forumlarda dillendirilmektedir.MEB adeta bir satranç oyunu oynar gibi davranıp sıvana girenlere ne açıklama yapmış, ne de yeni yönetmeliği yayımlamıştır.Paydaşlarını ciddiye almayan,onları önemsemeyen ve klasik memur-bürokrat tavırları sergileyen MEB yetkilileri “alicengiz” oyunlarına başvurarak “yürütmeyi durdurma var ,iptal yok” şeklinde hukuk fakültesi birinci sınıf öğrencilerini dahi güldürecek bir tutumla atamaları iptal etmemiştir.Bu tutumla sadece bir sendikanın belli üyelerini sevindirmiş beri yanda binlerce insanı üzerek ah almıştır.Atamaların iptal edilmesini bekleyen üç bine yakın atanan ve atanmayan şube müdürü ciddiye alınmayı,adam yerine konulmayı ve daha da önemlisi adında adalet olan bir partinin Milli Eğitim Bakanının adalete sahip çıkıp hukuk kurallarını uygulamasını beklemektedir.Son tahlilde söylenen şu olmuştur:”Uygulanmayan adalet yalnızca bir partinin adı olarak kalmıştır.” mebpersonel.com