EĞİTİM
MEB'in 'MUCİZE ADAMLAR'ı
Deveye sormuşlar neden boynun eğri diye, o da aynasını çıkarmış neresi, neresi demiş. 2012-2013 Eğitim-Öğretim yılına bir yığın sorunla giriyoruz. Milli Eğitim’e yön vermesi gerekenlerin doğru yapılan işleri bile karıştırıp, işin içinden çıkabilene aşk olsun dedirtecek kararlara sık,sık imza attığı günümüzde, şükürler olsun ki eğitim yöneticiliğinde çok ciddi tecrübeye sahip okul idarecileri var. Bakanlığın yıkıp-dağıttığı sistem içinden, vatandaşa sunulabilecek bir ortam oluşturuyorlar. Hem de, Bakanlığın bütün olumsuz yaklaşımlarına rağmen.
Konuyu biraz açacak olursak ; her yıl eğitim-öğretim yılı başında milyonlarca çocuğumuz-gencimiz ders başı yapıyor.Öğrenci velisi olarak ta en azından okulların açıldığı ilk gün,çocuklarımızı okula bırakma vesilesiyle de olsa bir kez okula yolumuz düşüyor.Okulların % 100 ne yakın bir oranda,boyası badanası yapılmış,temiz,gerçekten hijyenik şartlara uygun bir ortama, bakımlı binalara çocuklarımızı bırakıyoruz. Doğal olarak düşünüyoruz. Devletin okulu,bakanlık ödenek göndermiş,idarecilerde vermiş parayı birilerine boyayı-badanayı,kırık masaları,elektrik prizlerini,lambaları,yazı tahtalarını,tuvaletlerin akan-kokan yerlerini,yer döşemeleri,kırık kapıyı-pencereyi vs. onartmıştır, diyoruz. Ancak; işin aslı hiç de öyle değil. Bir yıl boyunca, bizim binlerce çocuğumuzun bozduğu, kırdığı,kirlettiği veya kullanılmaz duruma getirdiği ki, bunların bir kısmı bir dönem içinde doğal olarak eskiyor, yenilenme ve değiştirilme durumuna geliyor,bütün materyalin yaz aylarında rutin bakım- onarımı şart oluyor. İşte burada mucize adamlar devreye giriyor. Kimi belediye başkanına koşuyor, boya yardımı istiyor. Kimi, mahallenin esnafının yolunu tutuyor, onlardan aldığı yardımlarla okulun eksiklerini gidermeye çalışıyor. Kimi,gurbetteki hemşehrilerin peşine düşüyor,kimi hali vakti yerinde öğrenci velisi arıyor.Bunların hiçbirini bulamayanlar da var. Onlar da, Okul Müdürü, Müdür Yardımcıları, Öğretmen,Hizmetli personel ne buldularsa ellerine keseri,çekici,fırçayı alıyor ve eğitim işlerini bırakıp,inşaat işçisi gibi boya onarım işlerini kendileri yapıyor.Bir kısmı’ na fırsat verilse ek bina,derslik yaptırıp kalabalık sınıf sorunu nu bile çözecekler.
Velhasıl,öyle veya böyle,okulun maddi imkanının neredeyse tamamı okul idaresinin insiyatifiyle oluşan kaynaktan karşılanıyor. Henüz, dönem içinde ortaya çıkacak rutin temizlik personeli giderine, ( Burada da veli yanıltılıyor. İşkur’a okullara tabelalar astırılarak, temizlık işlerini karşılıyormuş gibi bir izlenim yaratılıyor. Oysa; İşkur,okullara zar-zor yarımşar dönem birer temizlik elemanı tahsis ediyor) haberleşme,elekrikli ve elektronik aygıtların,bilgisayar vs.eğitim materyallerinin masraflarına geliyor.Bu işlerin masraflarının karşılanması da okul idarecilerinin maharetine kalmış. Gerçekten bu şartlarda okul idarecisi olmak, hele hele okul müdürlüğü yapmak her babayiğidin harcı değil. Onlara gerçekten ” başarılı yönetici ” “ eğitim liderleri ” tanımlaması uygun düşmüyor. Onlar gerçekten yokluk ve imkansızlıklar içinde mucizeler ortaya koyuyorlar. Onlara “mucize adamlar” demek lazım.
Enver DEMİR TES İstanbul 9 nolu Şb.Bşk