EĞİTİM
MEB'e Sunulacak Yönetici Atama Kriterleri
Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, Ankara 5 No’lu Şube’nin düzenlediği istişare toplantısına katıldı. Toplantıda Genel Merkez Yönetim Kurulu Üyeleri, Merkez Kadın Komisyonu Başkanı Firdes Işık, Ankara 5 No’lu Şube Başkanı Sevgi Yalav ve Şube Yönetim Kurulu, ilçe ve işyeri temsilcileri ile üyelerimiz hazır bulundu.
26 Nisan 2014, Cumartesi
Elbette insanların görevde yükselme hakkı en tabi haktır ama bu noktaya hak ederek, alnımızın teriyle gelmeliyiz.
Koncuk; insanların demokratik hakkını kullanarak istediği sendikaya üye olabileceğini, ancak bu yapılırken, ülkemizin ve milletimizin geleceği adına dik durabilecek insanların korunması gerektiğini söyledi. Koncuk şöyle konuştu: “Kişilerin kendi sendikasından istifa edip, başka sendikaya ne adına üye olduğu önemli. Eğer gerçekten savunduğu değerler adına bir tercih ortaya koyuyorsa ve savunduğu değerler anladığımız anlamda insani ölçüler baz alındığında gerçekten değerse buna saygı duyarız. Ama sadece müdür, müdür başyardımcısı, müdür yardımcısı olmak için tercih ortaya koyuyorsa, bu hepimizi üzer. Böyle bir insan kaybedilmiştir. Ulu Önder Atatürk, ‘Muallimler, yeni nesil sizin eseriniz olacaktır’ demiştir. Atatürk, bu sözüyle, iyi matematik bilen nesiller yetiştirin mi diyor? Hayır. Atatürk, bu sözüyle, ahlaki, insani değerleri ve mensubu olduğu milletin değerlerini daha yukarıya taşımak noktasında öğretmenlerden beklentisini ifade ediyor. Bu nedenle öğretmenler ve okul yöneticileri her zaman örnek olmalıdır. Birtakım insanların günü kurtarmak adına yanlış tavırlar içinde olduğunu görüyoruz. Elbette insanların görevde yükselme hakkı en tabi haktır ama bu noktaya hak ederek, alnımızın teriyle gelmeliyiz. Makamları liyakatsiz insanlara vermek, milletin geleceğini karanlıklara mahkum etmektir, kul hakkı yemektir ve zulümdür.”
Toplumun büyük bir kısmı dik durursa, bu insanların yanlış yapma ihtimali ortadan kalkar. Aksi takdirde evlatlarımız kaybeder.
İstanbul'a yapılan 21 ilçe müdürü görevlendirmesinin hepsinin aynı sendikaya mensup kişilerden oluştuğunu bildiren Koncuk, “Bunlar aynı sendikanın ya şube başkanı ya da yönetim kurulu üyesi. MEB yetkililerine ‘Allahtan korkun’ dedim. Bu anlayışa yazıklar olsun. Maalesef bunlar yaşanıyor. Bu nedenle bizler dik duruş sergileyeceğiz. Toplumun büyük bir kısmı dik durursa, bu insanların yanlış yapma ihtimali ortadan kalkar. Aksi takdirde evlatlarımız kaybeder. Üç günlük dünyada şahsiyetsiz bir duruş sergilemeye değmez, insanlar her şeyden önce adam olmaya talip olmalıdır” dedi.
MEB Kanununun Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilme ihtimali bir hayli yüksektir.
MEB Yasası ile ilgili açıklamalar da yapan Koncuk, şunları söyledi: “MEB Kanununu tanımadığımızı daha önce de söyledik. CHP, kanunun iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Bu süreçte sendikamız, kanunun iptali için ne gerekiyorsa yapmaktadır. MEB Kanununun, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilme ihtimali bir hayli yüksektir. Zira Anayasa Mahkemesi’nin hukuk devleti ilkesini kararlı şekilde savunması son derece önemlidir.
Yaklaşık 76 bin insanın yıllar içinde alın teri dökerek kazandığı sosyal statüleri bir gecede çıkarılan kanun ile ellerinden alınmıştır. Buna kimsenin hakkı yoktur. Milletvekili sayınız isterse 550 olsun, böyle bir kanun çıkaramazsınız. Bu nedenle MEB Kanununu tanımıyoruz. Kanunun iptal edileceğini düşünüyoruz ama iptal edilmeme ihtimalini de göz önüne almamız gerekiyor. Bu nedenle tekliflerimizi yapıyoruz. Bakınız; 4+4+4 sistemini tanımadığımızı, bu sistemin yanlış olduğunu söylemiştik. Ama bu sistemle ilgili oluşan problemlerin çözülmesi ile ilgili fikir de ürettik. MEB Kanununu tanımıyoruz ama elimizi kolumuzu bağlayıp oturalım mı? Hiçbir şey yapmayalım mı? Bu sorumlu sendikacılık anlayışının yapacağı bir şey değildir. Elimizden geldiğince müdahil olmaya çalışmak ve eğitim-öğretimin en az olumsuz etkilenmesini sağlamak bizim görevlerimiz arasındadır. Bu nedenle sendikamız yönetici değerlendirme kriterleri hazırladı ve bunları MEB’e teklif edecek.”
Okul/kurum müdürlerinin müdür başyardımcılarının ve müdür yardımcılarının görevleri, başarısızlıkları, bir belge ve denetim raporlarına dayanmıyorsa devam etmelidir.
Koncuk, Türk Eğitim-Sen’in yönetici değerlendirme kriterlerini de şöyle sıraladı: “Başarı ve başarısızlık subjektif bir kavramdır. Bu nedenle MEB’e şöyle bir teklif getireceğiz. Okul/kurum müdürlerinin müdür başyardımcılarının ve müdür yardımcılarının görevleri, başarısızlıkları, bir belge ve denetim raporlarına dayanmıyorsa devam etmelidir. Başarı ve başarısızlığı tespit etmek amacıyla içerisinde ülke genelinde üye kaydetmiş ilk üç sırada bulunan sendika temsilcilerinin de üye olarak bulunduğu “Başarı Denetim Komisyonu” kurulmalıdır. Gerekli görülmesi halinde birden fazla komisyon kurulabilir. Komisyon karar verirken; okulun sınavlardaki başarısını (okulun bulunduğu çevrenin sosyo-kültürel yapısı da dikkate alınmalı), okul ve kurum çalışanlarının yazılı görüşlerini (anket yapılabilir), okul ve kurumun fiziki yönden durumunun geliştirilmesini, okul ve kurum çevre ile ilişkilerini, Sportif faaliyetlerde elde ettiği başarılarını, sosyal ve kültürel faaliyetlerde ortaya konulan değerleri, ödül, başarı, takdir belgelerini, maaş kesimi veya daha üstü alınmış cezaları, yüksek lisans ve doktora yapmış olmayı, kurum kültürü oluşturmuş olmayı dikkate almalıdır. Bu kriterler ölçülebilecek nitelikte olmalıdır. Ölçmeyi yine subjektif anlayışla yaparsanız hatalı sonuçlar elde edersiniz.
Okul Müdürlüğüne sınav kazanmış olanlar ile daha önce yöneticilik yapmış olanlar arasından atama yapılır. Sınav puanına göre ilk üç kişi, daha önce yöneticilik yapmış olanlardan ise ek 2 puanına göre ilk 3 kişi Milli Eğitim Müdürlükleri tarafından Valilik makamına teklif edilir. Görevlendirme Valilik tarafından yapılır. Müdürlük sınavına girebilmek için öğretmenlikte 5 yıl, müdür başyardımcılığında 1 yıl, müdür yardımcılığında 2 yıl görev yapmış olma şartı aranır. Müdür başyardımcılığına görevlendirme okul müdürü tarafından okulun müdür yardımcıları veya daha önce yöneticilik yapmış olan okul öğretmenleri arasından seçilir, il milli eğitim müdürleri tarafından görevlendirilir.
Müdür yardımcılarının görevlendirmeleri ise şöyle yapılır: Okul müdürü tarafından öncelikle okulun öğretmenleri arasından, sınav kazanmış olanlar veya daha önce yöneticilik görevinde bulunmuş olanlar arasından puan üstünlüğüne göre en fazla 3 kişi seçilir. Okul müdürünün teklifi ile il milli eğitim müdürlükleri tarafından görevlendirilir. Okulda sınav kazanan veya daha önce yöneticilik görevi yapmış olan öğretmen bulunmaması halinde de, öncelikle eğitim bölgesinde, ilçe merkezinde ve ilde duyuru yapılır. Burada sınav kazanmış olmak ya da daha önce yönetim kademelerinde görev yapmış olmak şartı aranmalıdır.”
Koncuk sözlerini şöyle sürdürdü: “Örneğin; Ankara Valisi, bir yöneticiyi okul müdürlüğü görevinden aldı ama başka bir yönetici görevine devam etti. Görevden alınan kişi, diğerini neden görevden almadığını soracaktır. Valiliğin, bu kişinin görevden alınma nedenini objektif değerlendirmelerle ortaya koyması gerekmektedir. Zira bununla ilgili mahkemelerin yüzlerce kararı vardır. Sebepleri açıklanamıyorsa, Valilerin yetkisi, mutlak bir yetki değildir. İdarenin her uygulaması yargı denetimine açıktır. Hukuk, okyanus gibidir. Yeni değerlendirmeler söz konusu olabilir. Şöyle bir örnek vereyim; okul müdürlüğü sözlü sınavına bir arkadaşımız dava açtı. İl Milli Eğitim Müdürlüğü sözlü sınav puanını nasıl verdiğini izah edemedi. Bunun üzerine mahkeme sözlü sınavı iptal etti. Dolayısıyla Valiler, görevden aldıkları yöneticilerin alınma sebeplerini nesnel verilerle izah etmek durumundadır. Hukuk bunu söylemektedir.”
Adamlar öylesine ahlaksız ki, alçakça anlayışlarla birçok öğretmeni sendikalarına üye yapmaya çalışıyorlar.
Bir sendikanın okullarda ‘bana üye olursan seni müdür yapacağım’ gibi vaatlerde bulunduğunu söyleyen Koncuk, “Adamlar öylesine ahlaksız ki, alçakça anlayışlarla birçok öğretmeni sendikalarına üye yapmaya çalışıyorlar. Bu yıl toplu sözleşmeden sonra çok kötü durumdalardı. Bu kez MEB’deki paralel yapıyı temizlemek adına bu kanun çıkarıldı. Başbakanı herhalde böyle ikna ettiler” diye konuştu.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bir ferdi ise, kimin adamı olursa olsun, o insanları potansiyel suçlu olarak göremezsiniz.
Koncuk sözlerini şöyle sürdürdü: “Demokrasi ve hukuk devleti ilkesi, dünya görüşü sizin gibi olmayan insanlara saygı duymayı gerektirir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bir ferdi ise, kimin adamı olursa olsun, o insanları potansiyel suçlu olarak göremezsiniz. Bu, ancak diktatörlükle yönetilen ülkelerinde olabilir. Sizin gibi olmayanı potansiyel suçlu ilan edeceksiniz sonra da bu ülkede ileri demokrasi var diyeceksiniz. Böyle bir ülke olabilir mi? Buna kargalar bile güler. Bu ülke insanlarının geleceği açıkça tehdit ediliyor. Adam kayırma derinleşerek devam ediyor.”
Eğer bu uygulama hayata geçerse artık AKP teşkilatlarından referans almadan hiç kimsenin devlet memuru olması mümkün olamayacak.
KPSS’nin kaldırılması ile ilgili kamuoyuna yansıyan haberleri de değerlendiren Koncuk, “KPSS onurlu uygulamadır. Çünkü insanların torpil bulmasını, el etek öpmesini gerektirmez, bunun için onurlu bir uygulamadır. KPSS’nin kaldırılıp, her kurumun ayrı ayrı sınav yapması şaibelere yol açar. Zira KPSS’de bile hırsızlıklar yaşandı. Her kurum kendi sınavını yaparsa, bu sınav sonuçlarına güvenemeyiz. Devlet memuru alımlarında sözlü sınav uygulamasının da getirileceği belirtiliyor. Eğer bu uygulama hayata geçerse, artık AKP teşkilatlarından referans almadan hiç kimsenin devlet memuru olması mümkün olamayacak. Bu anlayışa saygı mı duyalım? Biz, bunun için kavga ederiz. Çünkü evlatlarımızın geleceği çalınmak isteniyor” dedi.
Biz, 17 Aralık sonrasında kaybedilen karizmayı yeniden düzeltmek, ABD’ye, AB’ye hoş görünmek için ecdadımızı ve milletimizi satmayız.
Sözde Ermeni soykırımı ile ilgili yayınlanan taziye mesajını da eleştiren Koncuk, “Biz ecdadımızla gurur duyuyoruz. Herkes bilmelidir ki; tarihin hiçbir döneminde zalim olmadık ama tarihin her döneminde de yaşama hakkımıza sahip çıktık. Türk milleti şerefli bir millettir ve tarihimiz şanla, şerefle doludur. Biz, 17 Aralık sonrasında kaybedilen karizmayı yeniden düzeltmek, ABD’ye, AB’ye hoş görünmek için ecdadımızı ve milletimizi satmayız, tarih önünde mahkûm ettirmeyiz. Birilerinin dedelerinden kendilerine ne kaldı bilinmez ama bizim dedelerimizden bize şan ve şeref kalmıştır” diye konuştu.