EĞİTİM
MEB ve Değişim (?) - Okul Yöneticileri
Malum gündemde yeni bir teşkilat yasa tasarısı var.
15 Şubat 2014, Cumartesi
Ben yirmi yıllını severek işine vermiş bir eğitim neferi olarak acizane bu yasa tasarı ile ilgili olarak çok önemli gördüğüm belli hususlara değinmek istiyorum.
Bir defa onlarca yıldır eğitim alanında çok şey yapılmak istense de alınan yolun sınırlı olduğu ortada (olması gerekene göre).
Son on yıldır birçok çalışma yapılmış belli iyi örnekler ortaya çıkmış ise de toplamda gerçek bir başarı hikâyesi yazılamadı.
Bu durumun nedenlerini uzun uzun analiz etmek mümkün ama ben burada sadece birkaç noktanın altın çizmek isterim;
1.Geçmiş birikim ve deneyimler asla yok sayılmamalı.
2.Eğitim camiasında bir kişinin kendisini “öteki” hissetmesine yol açacak adımlardan özenle uzak durulmalı.
3.Yapılan işlerin temelinde “ehliyet ve liyakat” ölçüleri olmalı
4.Çok önemli kararlar “ben yaptım, oldu” yaklaşımından ziyade “istişare” temelinde ve gerektiğinde pilot uygulamalarla alınmalı.
5. Bakanlık merkez birimlerinde alandan gelmiş ve başarı hikayeleri olan eğitim insanlarına daha çok yer verilmeli; inisiyatif almaları mümkün olmalı.
Öte yandan bu yasa tasarı ile;
1. Henüz üç yıl önce tümüyle yenilenen bakanlık üst yönetimi ve il milli eğitim müdürleri için yeniden bir değişim öngörülmektedir. Burada üç yıl önce giden ve yeni gidecekler ile birlikte yukarıda değinilen deneyim ve “hafızanın sırlanması” gibi sorunlar sıkla yaşanacak kaygısı yaşanmıyor mu?
2.Mevcut okul yöneticileri için dört yılı dolmuşsa hiçbir hak iddia edememek kaydıyla tamam denilecekse; bu adalet ve liyakat temelinde, nesnel ölçütlerle yapılacak mıdır? Halen ilginç bir mülakat süreci yaşanırken eğitim camiasını tedirgin etmez mi?
3.Okul yönetilirinin ama ve yer değiştirmelerinde yapılması gereken bellidir. Bir defa nesnel ölçütler konulmalı. Sistem yönetici adayı öğretmenin kendisini geliştirmesini teşvik edecek şekilde yapılanmalı. Müdür atandıktan sonra örneğin üç yılın bitiminde performansı değerlendirmeli ve üç yada dört yıllık periyotlarla bu tekrarlanmalı. Başarılı ise yerinde kalalı yada istediği bir başka okul/kuruma atanması sağlanmalı. Performans değerlendirmesi de; nesnel ölçütler (akademik başarı, etkinlik, uyum vb.) yanında özellikle veli memnuniyet anketleri ile yapılmalı.Bu hem eğitim camiasına hem öğrencilere hem de topluma kazandırır.
4.Rotasyon olayı altı yıl doldu mutlaka olacak şeklinde değil de başarı değerlendirmesine bağlı biçimde ek süreler verilmesi şeklinde yapılmalı (her okul kendi türünde belli ölçütler ile değerlendirilir, velilerin de görüşü alınır).
5. Okul yöneticiliklerinin başarılı öğretmenler için istemeleri halinde bir kariyer alanı haline getirilmesi yerine “görevlendirme” şeklinde sıradanlaştırılmak istenilmesi anlaşılır değil.Çürük elmalar varsa nesnel ölçülerle performan ve veli memnuniyet değerlendirmesi yapılabilir. Toptancı bir yaklaşım ile sistemi sıradanlaştırmak doğru değil. Böyle yapılırsa”pire için yorgan gitmiş” olur.
6.Yönetici yanında öğretmenin de performans ve veli memnuniyet değerlendirmesine konu olması gereği vardır.Performansı yeterli olmayan ada uyku modunda çalışan bir öğretmen için de yer değiştirme uygulaması gelmeli.Bu özellikle fen lisesi vb. Okullarda yeterince verimli olamayan öğretmenler ile ilgili belli çözümlere vesile olacaktır.Kaldı ki müdürün performans değerlendirmesi sözkonusu ise öğretmenin de sürece dahil olması bu boyutuyla yönetimin elinin güçlenmesi gereği yok mudur?
Temenni ederi bu yasa ivedilikle çıkarılıp, yukarıdaki hususlar gözden
kaçmaz. Böyle olursa evlatlarımıza yazık olur.
Elif Karadağ