EĞİTİM
MEB Şube Müdürlüğü Atama İptaline Neşter mi Vuruluyor!
Şube Müdürü atamalar yapılmadan önce sendikalar tarafından sadece sözlü sınava göre atanmasına dayanak olan maddelerin iptali için ilgili yönetmeliklere davalar açılmıştı. Danıştay 5. Dairesi ile Danıştay 2. Dairesi her iki yönetmeliğin de özetle, Şube Müdürlüğü atamaları için sadece sözlü sınavla atama yapılamayacağı, objektif olan yazılı sınavının değerlendirme dışı bırakılamayıp belirleyici olması gerektiğine karar vermiştir. Bu yargı kararları doğrultusunda bakanlar kurulu çerçeve yönetmeliğini 23.07.2014 tarihinde değiştirilmiş ve Şube Müdürlüğü atamalarının yazılı ve sözlü puanlarının aritmetik ortalaması alınarak yapılması gerektiği şeklinde yeniden düzenlemiştir. MEB’ de yargı kararları doğrultusunda resmi web sitesinde, yönetmelik değişiklik çalışmalarının devam ettiğini belirtmiştir. Ayrıca kamuoyuyla paylaşılan Ankara 4., Ankara 7. İdare mahkemeleri ve Anakara Bölge İdare Mahkemesi 1. Kuruluda yapılan MEB Taşra Şube Müdürlüğü atamalarında hukuka uyarlılık bulunmadığı, kişinin başarı sıralamasının sadece sözlü puana göre yapılamayacağı, yazılı ve sözlü puanlarının birlikte değerlendirilmesi gerektiğini belirtmiş ayrıca yapılan 1709 şube müdürlüğü atamasının sadece sözlü sınav esas alınarak yapıldığı için yürütmesini durdurmuştur.
Bütün bu kararlar sonucunda Devletimizin bir hukuk devleti olmasının doğal sonucu olarak MEB’ in 16.04.2014 tarihinde yapmış olduğu 1709 şube müdürlüğü atamasını iptal ederek, yargı kararları doğrultusunda aritmetik ortalama ile başarı sıralamalarının oluşturulup yeniden atama yapması beklenmektedir. Fakat MEB bırakın yargı kararlarını uygulamayı, yasama organını 615 SAYILI (TÜSEB) Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Kars Milletvekili Yunus Kılıç ve Amasya Milletvekili Avni Erdemir ile 79 Milletvekilinin; Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile yanlışına ortak ederek yargı kararlarının BY BAS edilmesi için gayret sarf etmektedir. Geçen yasama dönemi Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu (1/937, 2/2229) (Dağıtma tarihi: 1.7.2014)incelendiğinde durumun vahameti anlaşılacaktır. Kaldı ki yasama organının MEB Taşra Teşkilatı şube müdürlüğüyle ilgili Anayasaya aykırılığı yargı kararlarıyla ispatlanmış bu durumun Meclis içtüzük madde 38’ e göre komisyonda bile görüşülmemesi gerekmektedir.
Hukuk devletinden söz edebilmek için idarenin bağımsız yargı organlarınca denetimi yeterli olmayıp, aynı zamanda idari yargı organlarınca verilen kararların idare tarafından uygulanması da gerekmektedir. İşte bu nedenle, yasama ve yürütme organları ile idarenin, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremeyecekleri, bunların yerine getirmesini geciktiremeyecekleri, Anayasal bir kural olarak öngörülmüştür. Hukuk devletinde en üst sözleşme niteliğindeki Anayasa kuralları, buyurucu ve bağlayıcı temel hukuk kurallarıdır. Anayasa kurallarının gereği olarak, mahkeme kararlarının geciktirilmeksizin ve aynen yerine getirilmesi; doğru, haklı gibi niteliklere sahip olması koşulu aranmaksızın, yalnızca yargı kararı oldukları için zorunludur. İnsan hak ve özgürlüklerini, sosyal adaleti, toplumun huzur ve refahını gerçekleştirmeyi ve güvence altına almayı amaçlamış demokratik bir hukuk devletinde, Anayasa ve hukuk kurallarına rağmen bir yargı kararının yerine getirilmemesi, söz konusu hukuki düzenlemeleri kağıt üzerinde bırakacak ve değersiz kılacaktır. Anayasa'nın 2. maddesinde; Türkiye Cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğu, 11. maddesinde; Anayasa hükümlerinin, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kuralları olduğu, kanunların Anayasaya aykırı olamayacağı, 36. maddesinde; herkesin meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu, 125. maddesinin birinci fıkrasında, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu, beşinci ve altıncı fıkralarında; idari işlemin uygulanması halinde telafisi güç ve imkânsız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda gerekçe gösterilerek yürütmenin durdurulmasına karar verilebileceği; 138. maddesinin son fıkrasında ise; yasama ve yürütme organları ile idarenin, mahkeme kararlarına uymak zorunda olduğu; bu organlar ve idarenin, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremeyeceği ve bunların yerine getirmesini geciktiremeyeceği hükme bağlanmıştır.
Son günlerde, 615 sayılı (TÜSEB) kanun tasarısı ve kanun teklifinin tekrar gündeme geleceği bilinmektedir. Başbakanımız Sayın Ahmet DAVUTOĞLU yapmış olduğu konuşmaların çoğunda devletimizin hukuk devleti olduğunu vurgulanmakta ve kimsenin hukuk devleti ilkesine aykırı hareket edemeyeceğini, aksi davranışta bulunanların ise cezasız bırakılmayacağını dile getirmektedir. Sayın Başbakanımızın yargı kararlarını işlevsizleştirme adına gerçekleştirilmek istenen bu hukuksuz duruma dur diyeceğini, bu doğrultuda öncelikle mağdur olan MEB Taşra teşkilatı şube müdürleri adaylarının ve Tüm Türk halkının yüreğine, yargı kararlarının kesinlikle uygulanacağını göstererek su serpeceğini umut ediyoruz.
Hakkı Yenen MEB Şube Müdürleri