EĞİTİM
MEB, bu konularda da 40 bin kez düşündü mü?
Akşam Gazetesinde yer alan haberde; MEB Müsteşarı sayın Emin ZARARSIZın;
Adeta bir karargah esasıyla çok kapsamlı vetitiz çalışıyoruz. Bu, Bakan Bey'in üzerinde bizzat durduğu bir çalışma yöntemi.
Bizler Ankara'dan verdiğimiz bir kararın, 74 milyonluk ülkenin her santimetrekaresini ve insanların 25-30 yılını nasıl etkileyeceğinibiliyor ve hissediyoruz.
Bunun için de 40 bin kere düşünüp bir kararveriyoruz. İşte bu nedenle, bazı çalışmaların hazırlığı uzun sürüyor.
Şeklindeki ifadeleri yer almıştır.
Bazı çalışmaların hazırlığının uzun sürdüğü doğru. Fakat önemli olan bu denli hazırlıktan sonra ortaya çıkan üründür.
Önemli olan bir başka şey ise 40bin kere düşünüp bir kere karar verilmesi değil , yeri geldiğinde bir kere düşünüp en doğru kararın verilebilmesidir.
Gelinen noktada sorun; uzun çalışma denilip ortaya konulanın doğru kararlar olmamasıdır. Böylece; işler neden uzun sürüyor diye düşünürken sayın Müsteşar, çok düşünmekten kaynaklı olduğunu açıklamış oldu. Bu merakımızın giderilmesi nedeniyle kendisine teşekkürborçluyuz.
Kendisine bu çalışma sisteminin çok da yararlı olmadığını tekrar ifade ederek örneklendirelim:
Sayın bakan 2011 de göreve geldiğinde bağış alınmayacak derken ve genelge yayımlarken de kırk bin kere düşünüldü mü? Eğer düşünüldü ise; 2012 Haziranında yaptığı konuşmada "ben bağış alınmayacak demedim kayıt döneminde alınmayacak dedim" diye düzeltmek, ardından son günlerde bağış alınmayacak git-gelleri neden yaşandı?
Şube müdürü görevlendirmeleri ile ilgili uzun bir süre beklendi anlaşılan 40bin kere düşünülüp sayın Müsteşar imzasıyla yayımlanan genelge kısa sürede neden geri çekildi?
Kıyafet serbestisi getirilirken yönetmelik için kırk bin kere düşünülmüş doğru fakat uygulamayahemen geçilsin neden denilemedi. Madem gelecek yıl uygulanacaktı; bakan açıklamaları ile yönetmelik gelecek yıl diyor ama şimdiden uygulanabilir neden denildi? Hatta daha ileri gidilerek öğrencinin saçına karışan yöneticinin saçının kesilmesi neden gündeme geldi? Bu da yetmedi okul yöneticileri, mevzuat ile bakan açıklamaları arasına neden sıkıştırıldı? İnsanlar; burası hukuk devleti mi guguk devleti mi sorusuna neden sürüklendi.
Başka bir soru: İl müdürünü dahil denetleme yetkisi olan Bakanlık denetmenleri ile il müdürü hariç ildeki herkesi denetleme yetkisi olan il denetmenlerini okul müdürlüğü ile eş değer hale getiren yönetmelik değişikliğini de kırkbin kere düşündünüz mü?
Onbinlerce öğretmen fazlaya çıkacak dediğimizde karşı çıkılırken de 40bin kere düşünülmüş müydü?
Tüm il müdürlerini görevden alırken ve yenilerini görevlendirirken de 40bin kere düşündünüz mü? Eğer düşündüyseniz bu kadar sıkı eleyip ince dokuduğunuz bir karardan dönerek onları neden eski yerlerine gönderdiniz? Yada halen bazılarına asalet verdiğiniz halde bazılarına neden vermediniz? Onlar için henüz 39bininci düşüncenizde misiniz?
Ortaöğretim kurumları taslağı ortaya attınız halen yayımlayamadınız
Kariyer sistemi haksızlıkları her geçen gün arttırıyor siz halen adım atamıyorsunuz.
Yönetici atama rötuş bekliyor sizde tık yok.
MEB izin yönergesi neredeyse mülga oldu kanuna uyarlayan yok.
Ek ders sorunu bekliyor ses seda yok.
Bunlar saymakla bitmez
Anlaşılan bu konularda da düşünme süresi sona ermedi.
Hazır düşünme aşaması varken;
Okul Aile Birliklerinin parasal işlevini tamamen ortadan kaldıracak bir düzenleme düşünülse, okulların başta temizlik ve güvenlik olmak üzere tüm ihtiyaçlarını karşılayacak formül üzerinde çalışılsa ve böylece okul müdürlerini zan altında bırakmaktan, veliyi okula gelirken acaba paraisterler mi kaygısından, müdürü bu ay hizmetlilerin maaşını, sigortasını nasıl ödeyeceğim sorunundan kurtarmayı masaya yatırıp bir düşünseler ve bu işi 40bin kişi bir araya gelerek her biri bir kere düşünmek üzere kısa sürede sonuçlandırsalar ne kadar iyi ve hayırlı olur.
Uzun sözün kısası çok düşünerek alınan kararlar MEBe ve ülkeye sadece zaman kaybettiriyor. Bu cümleler sarf edilince de yapılan her şeyi eleştiriyorlar deniliyor. Suçlu sendikalar, basın mensupları ve eğitimciler oluyor.
Oysa ki;
Sayın bakan ilk göreve geldiğinde her şeyin kuralına göre yapacağı, gelenin gideni asla aratmayacağı, var olan sorunların kısa sürede çözümleneceği, çalışanların daha mutlu olacağı, kariyerin ve liyakatin ön plana çıkarılacağı ümit edilmişti. Bu beklentiye biz dahil bir çok kimse inanmıştı. Gelinen noktada maalesef akla hiç gelmeyecek gerçekleşmiş ve MEBi otomatik pilota bağladığını söyleyen Sayın ÇELİKde onun otomatik pilotlarıyla süreci idare eden Sayın ÇUBUKÇU (BAŞ)da aranır olmuştur.
MEB de bakanlar görmüyor, görenler bilmiyor, bilenler dinlenmiyor, dinlenmeyenler dinlendiriliyor.
Bundan sonraki süreçte doğru karar verildiğinden Emin olunmasını böylece süreçten Zararsız çıkılmasını diliyoruz
Saygılarımla
Maksut BALMUK
Eğitim Yöneticisi
www.memurlar.net