EĞİTİM
MEB, Atamalar ve 13 Haziran
Bundan yaklaşık bir yıl önce gezi parkını bahane edip sokakları savaş alanına çevirenlerin taleplerini dinleyince arkasındaki güçleri görmüştük.17 ve 25 aralıkta ise filmin başka bir versiyonunu izledik.Krizleri fırsata çevirmek gerekir diyen bir büyüğümüz fırsatçıların krizleri karşısında şaşırıp kalmıştı.14 Martta yayımlanan MEB teşkilat yasası ile başlayan insan kaynakları merkezli değişim ve dönüşüm hareketi bu günkü sonuçları itibariyle henüz taşları yerine oturtamadı. Bunun en bariz gerekçesi yasanın muhalefetçe yargıya taşınması ve neticenin belli olmamasıdır.Anayasa mahkemesinin kararları geriye işlemeyeceğinden gidenlerin geri dönüşleri artık imkânsız. Fakat 13 haziran itibariyle dört yılını dolduran okul yöneticilerinin durumu tam bir muamma olarak masada bekliyor. Bir taraftan yasa ile görevlerinden alınanların yerlerine atamalarda yapılmaya devam ediyor.
Halka 4 veya 5 yılda bir sandıkta hesap veren bir iktidarın kendi kadrolarıyla çalışmak istemesi masum bir istek olarak görülmelidir. Bunu kadrolaşıyorlar şeklinde yorumlamak sığ bir değerlendirme olacaktır. Geçmişte siyasetçileri hizaya getirme görevi yapan bürokrasi, yargı, asker ve diğer çevreler bu imkânları kalmayınca mızıkçılık yapmayı eski tabirle cıllımayı seçtiler. Görevden alınan çok değerli bürokratlarda yok değil. Bunların bir kısmı yeniden değerlendirilebilir. Ancak devletten güç alan emri başka yerden alanların ayıklanması zaruridir. Milli güvenliğimizi tehdit eden dış güçlerin taşeronluğunu üstlenen gayrı meşru güçlerin devleti içeriden çökertmesine izin verilmemelidir. Bunu yaparken hassas davranılmalı, toptancı bakışlardan kaçınılmalı mazlumların da ahı alınmamalıdır.
Ülkemizde binlerce okulda, milyonlarca öğrencilerin eğitimi için devletimizin görev tanımına bağlı öğretmen ve okul yöneticileri görev yapmaktadır.14 Mart tarihinden bu yana yöneticilik görevlerine ilişkin yapılacak yönetmelik bir türlü yayımlanmadı. İnternette müdür görevlendirmelerine ilişkin onlarca senaryo yazılıp çiziliyor. Yok seçimle olmalı, yok mülakat yapılmalı, yok kıdemli ve en genç öğretmene sorulmalı, yok aile birliğine, okul öğrenci temsilcisine sorulmalı, yok öyle, yok böyle ağzı olan konuşuyor. Eğitim yöneticiliği oldukça öneme sahip bir konumda ve yetkisi olmayan sorumluluğu fazla bir görevdir. İdarecilikte yetki ve sorumluluk denklemi yeniden düzenlenmeli okulların gelişimlerini destekleyen uygulamalara ağırlık verilmelidir. Başarılı olduğu yetkili amirlerce tespit edilmiş kişilerin yeniden ve ekibiyle birlikte atanmalarına imkân tanınmalıdır. Toplumdaki sosyal ve ahlaki bozulmayı kökten düzeltecek yegâne yerler okullardır. Okulların çevresinde değişim ve dönüşümün mimarı olması başındaki yöneticilerin maharetine bağlıdır. At sahibine göre kişner atasözü bu gerçeği ifade eder. Okullarda yönetici görevlendirmesinin nasıl olacağı konuya taraf olanlarca tartışılmalı, uygun bir metot bulunmalıdır. Bu konuda konuşması gerekenler ise nedense sipere yatmış bekliyor.Şapkadan kuş mu çıkacak, civciv mi çıkacak bekleyip göreceğiz.
Geçtiğimiz günlerde il ve ilçelere yeni görevlendirmeler yapıldı. Hepsine hayırlı olsun demek isterdim ancak içlerinde gerek hayat tarzı gerekse düşünce yapısı olarak bu günkü anlayışla alakası olmayan kişilerinde atanmış olmasını doğru bulmadığımı ifade etmek istiyorum. Eline, beline, diline sahip olmayanların yönetici yapılması kadar abes bir şey olamaz. Bu konuda isim vermemiz suç teşkil edeceğinden isteyen kişiler iyi bir araştırma yapınca gerçekleri bütün yönleriyle öğreneceklerdir, diyorum. Yine mevcut siyasi iktidarı her platformda eleştiren, yapılan her işi kendi siyasi çizgisinden değerlendiren ancak iş koltuğa geldiğinde balıklama atlayan zatlara da buradan çağrım şudur. Dün beğenmediğiniz kişilerin bu gün bürokratı olmayı nasıl içinize sindireceksiniz? Koltuk için bu gün dünkü doğrularınızdan vaz mı geçecek misiniz? Bu türden karakterleri atayanve atanmalarına sebep olanların veballeri kendilerine yeter. Onları bilerek atayanları Allah’a havale ediyoruz.
İlhami Fındık