GÜNDEM
Kurtulmuş yargıdaki 'paralel yapı' oranını açıkladı
Kurtulmuş, Kanal 24 televizyonunda katıldığı canlı yayında gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
İstanbul merkezli "paralel yapı" operasyonunun devam eden bir hukuki süreç olduğuna dikkati çeken Kurtulmuş, soruşturmanın başlamasında Hükümetin herhangi bir etkisi, dahli olmadığını, hukuki prosedürün devam ettiğini, henüz açılmış bir dava bulunmadığını söyledi.
"Bizim de diğer siyasi partilerin de bu meseleyi, kendilerini ne avukat olarak, ne savcı olarak, ne yargıç olarak görmeden, bu konuma koymadan bu süreci seyretmeleri lazım" diyen Kurtulmuş, soruşturmaya ilişkin bilgileri kamuoyu ile eş zamanlı aldıklarını, yaşananları Pazar sabahı öğrendiklerini belirtti.
"Öç almak için yapılmış bir şey değildir"
Kurtulmuş, "Burada devam eden hukuki süreç var, bu siyasi bir süreç değildir. İntikam duygularıyla, öç almak için yapılmış bir şey değildir. Bu basınla ilgili mesele de değildir. Basından bazı arkadaşlar bu süreçte gözaltına alınmış olabilir ama söz konusu iddia herhangi bir basın mensubunun, basın mensubu olmak dolayısıyla yaptığı faaliyet sonucu ortaya çıkan bir şey değildir. Bu tek başına münferit bir olaydır. Bunun Türkiye'deki paralel yapıyla mücadelenin tamamıymış gibi gösterilmesi ya da bununla ilgili hükümetin siyasi kararlılığının sonucuymuş gibi gösterilmesi de haksızlıktır" değerlendirmesinde bulundu.
"Çok büyük bir paralel yapılanmadan bahsediyorsak..."
Numan Kurtulmuş, devlet içindeki paralel yapı unsurlarının temizlenip temizlenmediği sorusuna da şöyle yanıt verdi: "Son operasyon yapılmadan evvel bir takım Twitter hesapları üzerinden sanki bu operasyon önceden biliniyormuş gibi deşifre ediliyor. Bu da hala içeride bir takım bilgi kanallarının olduğunu açık şekilde gösterdiğini bilmemiz lazım. Çok büyük bir paralel yapılanmadan bahsediyorsak, bunun birçok yerde uzantılarının halen devam ettiği açıktır.
HSYK'da çok şükür belli bir sonuç elde edilmesine rağmen, şu anda hakim ve savcılar arasında herhangi bir cemaate mensubiyeti açık olan yaklaşık yüzde 40 civarında savcı ve hakim vardır. Bu da Türkiye'nin adalet sistemi bakımından uzun uzun üzerinde düşünülmesi lazım. İnsanlar bir cemaate bağlı olabilirler, bu dini bir cemaat olabileceği gibi seküler bir yapılanma da olabilir, biz insanların herhangi bir toplumsal mensubiyeti üzerinde durmuyoruz. Problem tam da herhangi bir cemaatin, dini ve seküler bir cemaatin devleti biz yöneteceğiz iddiasıdır.
Yoksa şu kadar hakim şu cemaate bağlı olabilir, başka bir cemaate bağlı olabilir, bunun üzerinde durmayız ama 'biz yöneteceğiz, bizden başka kimse olmamalı' iddiasıyla hareket eden, bu kadar çok hakim ve savcının adalet sistemi içerisinde olması da üzerinde düşünülmesi gereken husustur."