DİYANET
KPDK Toplantısında Diyanet-Sen’in Talepleri
Toplantıda Kamu Görevlileri Sendikaları Heyet Başkanı ve Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, 11 hizmet kolunun tümünde yetkili olan Memur-Sen'e bağlı sendikaların genel başkanları ile diğer konfederasyonların temsilcileri hazır bulundu.
Diyanet-Sen Genel Başkan Vekili Hacıbey Özkan Kamu Personel Danışma Kurulunda Diyanet İşleri çalışanlarının taleplerini sundu. Toplantıda Mevzuattan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ali Bayır hazır bulundu.
TALEPLERİMİZ
TÜRKİYE DİYANET VE VAKIF GÖREVLİLERİ SENDİKASI (DİYANET-SEN)
KAMU PERSONELİ DANIŞMA KURULU TOPLANTISI
GÜNDEM MADDELERİ
Madde 1. Ek ÖdemeArtışı
1.1Vaiz ve murakıp kadrolarında bulunanlar için % 170 ve Eğitim Görevlisi kadrosunda bulunanlar için %180 oranında ek ödeme düzenlenir.
1.2Eğitim görevlisi ve vaizlerin din hizmetleri tazminatının %170 oranında düzenlenir.
Gerekçe: Bilindiği üzere, 666 sayılı "Kamu Görevlilerinin Mali Haklarının Düzenlenmesi Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname" 02/11/2011 tarihinde resmi gazetede yayımlanmıştır. Söz konusu KHK kamu görevlileri arasındaki ücret dengesizliğinin giderilmesi maksadıyla çıkarılmış olmasına rağmen; aşağıda arz ve izah edilen sebeplerle, Diyanet İşleri Başkanlığı personelinden, Kararnameye ekli (I) SAYILI CETVEL'in 6. sırasının (a) bendinde yer alan "vaiz ve eğitim görevlileri" ile (b) bendinin kapsamına giren murakıpların mali haklarında emsallerine uygun olarak gerekli düzenleme yapılmadığı anlaşılmıştır. Diyanet İşleri Başkanlığı mevzuatında "il müftü yardımcısı, ilçe müftüsü, eğitim görevlisi, vaiz, murakıp ve müdürler birbirine yakın ve eşdeğer kadrolar olarak düzenlenmiştir. Bu kadrolarda istihdam edilecek personelin mesleğe girme şartları konusunda da birbirine yakın düzenlemeler söz konusudur. Eğitim görevlileri ve vaizlerin mesleğe girebilmeleri için ilçe müftülüğünde olduğu gibi dört yıllık dini yüksek öğrenimin yanında Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından açılan ihtisas kursunu (30 ay süreli) bitirmeleri ya da ilahiyat alanında doktora yapmaları gerekmektedir. Diğer taraftan eğitim görevlileri ve vaizler, 657 sayılı Kanunun "Din Hizmetleri Tazminatı" bölümünde diğer din hizmetleri personelinden ayrılarak "a) İl müftü yardımcısı, ilçe müftüsü, eğitim görevlisi ve mesleğiyle ilgili yüksek öğrenim mezunu olup "vaiz" kadrosunda bulunanlar" şeklinde il müftü yardımcıları ve ilçe müftüleriyle aynı kategoride yer almaktadır. Öte yandan eğitim görevlileri, müftü ve vaiz yetiştirmek üzere açılmış olan eğitim merkezlerinde görev yapmakta, murakıplar taşrada il müfettişliği görevini ifa etmektedirler. Ancak ek ödeme oranları vaiz ve eğitim görevlisi kadrolarında bulunanlar için % 66, murakıplar için % 65 (bu oran imam-hatip ve müezzin kayyım gibi diğer personel için de aynıdır) olarak belirlenmiştir. Ek ödeme oranı ilçe müftüsü ve şube müdürleri için ise %170 olarak belirlenmiştir. Halen yürürlükte bulunan "Din Hizmetleri Tazminatı" da il müftü yardımcısı ve ilçe müftüleriyle aynı grupta yer almalarına rağmen eğitim görevlisi ve vaizler için % 125 olarak düzenlenmiştir. Kanuni üst sınırı % 175 olan din hizmetleri tazminatı, il müftü yardımcıları ve ilçe müftüleri için ise yüzde 170 olarak uygulanmaktadır. Eğitim görevlisi, vaiz ve murakıp kadrolarında istihdam edilen personelin mağduriyetlerinin önlenmesi, mali haklarının korunması ve nitelikli elamanların istihdamında sıkıntı yaşanmaması maksadıyla tazminat ve ek ödemelere ilişkin iyileştirici düzenleme yapılmalıdır. |
|
Madde 2. Fazla Mesai Ücreti
1.1Diyanet İşleri Başkanlığı din hizmeti kadrolarında çalışan (İmam-Hatip, Müezzin Kayyım, Vaiz) personele haftalık çalışma süreleri 40 saati geçtiği durumda, haftalık tatillerde görevlendirildiklerinde ve milli bayram günlerindeki çalışmalarına fazla mesai ücreti ödenir.
1.2
Gerekçe: Fazla mesai bilindiği gibi haftalık çalışma saatini aşan kısma denir. Bir personelin fazla mesai alması için öncelikle bu çalışma saatini doldurması gerekir. İstisnalar haricinde haftalık çalışma saati 45 saattir. Ankara İlahiyat Fakültesi tarafından yapılan araştırmaya göre din görevlilerinin haftalık çalışma saati 45 saatin üstündedir. Üç aylar, kandiller ve Cuma günleri ile yaz aylarında bu mesai 50-55 saate ulaşmaktadır. 2006 Toplu Görüşmelerinde gündeme gelen ve resmi ve dini bayramlarda görev yapan personele mesai ücreti verilmesi kararı bugüne kadar maalesef uygulanmadı. Bu haksızlığın kısmen de olsa giderilmesi için hafta da bir gün için ve resmi ve dini bayram günleri için din görevlilerine mesai ücreti verilmelidir.
|
Madde 3. Toplu Ulaşım Araçlarından İndirimli Yararlanma İmkanın Sağlanması
Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde çalışan Kur’an Kursu Öğreticilerine toplu ulaşım araçlarının kullanılmasında indirimli tarifelerden yararlanması sağlanır.
Gerekçe: 4736 sayılı Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Ürettikleri Mal ve Hizmet Tarifeleri İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 1.maddesi:“(1)Genel bütçeye dahil daireler ile katma bütçeli idareler, bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşlar, kanunla kurulan fonlar, kefalet sandıkları, sosyal güvenlik kuruluşları, genel ve katma bütçelerin transfer tertiplerinden yardım alan kuruluşlar, kamu iktisadi teşebbüsleri ve bağlı ortaklıkları ile müesseseleri, il özel idareleri ve belediyeler ile bunların kurdukları birlik, müessese ve işletmeler, özel bütçeli kuruluşlar, özelleştirme işlemleri tamamlanıncaya kadar, 24/11/1994 tarihli ve 4046 sayılı Kanuna tabi kuruluşlar ve özel hukuk hükümlerine tabi, kamunun çoğunluk hissesine sahip olduğu kuruluşlar, kamu banka ve kuruluşları ile bunlara bağlı iş yerleri ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarınca üretilen mal ve hizmet bedellerinde işletmecilik gereği yapılması gereken ticari indirimler hariç herhangi bir kişi veya kuruma ücretsiz veya indirimli tarife uygulanmaz. (2)Belediyeler ile bunların kurdukları birlik, müessese ve işletmeler, toplu taşım hizmetlerinde malul, yaşlı, öğrenci ve basın kimlik kartı sahiplerine indirim uygulamaya yetkilidirler. (3)24/02/1968 tarihli ve 1005 sayılı İstiklal Madalyası Verilmiş Bulunanlara Vatani Hizmet Tertibinden Şeref Aylığı Bağlanması Hakkında Kanun, 03/11/1980 tarihli ve 2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanun ve 12/04/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun ücretsiz veya indirimli tarife uygulanması ile ilgili hükümleri saklıdır. (4)Bakanlar Kurulu birinci fıkra hükmünden muaf tutulacak kişi veya kurumları tespit etmeye yetkilidir. (5)Bu Kanunun yayımı tarihinden önce üçüncü fıkrada belirtilen kanunlar dışında; kanun, kanun hükmünde kararname, tüzük, yönetmelik, genelge ve benzeri düzenleyici işlemler ile diğer idari işlemlerle tesis edilmiş bulunan ücretsiz veya indirimli tarife uygulamalarına 31/12/2001 tarihinden itibaren son verilir.” şeklinde düzenlenerek maddenin 1. Fıkrası belediye hizmetlerinin kullanımında herhangi bir kişi veya kuruma ücretsiz veya indirimli tarife uygulanamayacağı belirtilmiştir. Yine aynı maddenin 4.fıkrası ise belediye hizmetlerinin kullanımında indirim veya ücretsiz kullanma hakkı bakanlar kurulu kararı ile tespit edilebilir şeklinde düzenlenmiş bu hükme binaen de 2002/3654 sayılı Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Ürettikleri Mal ve Hizmetlerden Ücretsiz veya İndirimli Olarak Faydalanacakların Tespitine İlişkin Bakanlar Kurulu Kararı çıkarılmıştır. Somut durumda Kur’an Kursu Öğreticileri kur’an kurslarına ulaşım sağlarken toplu ulaşım hizmetlerinden indirimsiz olarak yararlanmaktadırlar. Söz konusu öğreticiler aynı öğretmenler gibi eğitim hizmeti vermektedirler. Bu nedenle yukarıda belirtilen Bakanlar Kurulu kararına Kur’an Kursu Öğreticileri de dahil edilerek 4736 sayılı Kanun’un 1.maddesinin 3.fıkrası uyarınca toplu ulaşım hizmetlerinden indirimli yararlanmaları sağlanmalıdır. |
Madde 4. Teşvik İkramiyesi
1.1Diyanet İşleri Başkanlığında görev yapan tüm personele, Camiler ve Din Görevlileri Haftası ile Kurban Bayramında bir maaş ikramiye ödenir. Bu suretle ödenecek miktar damga vergisi hariç herhangi bir vergi ve kesintiye tabi tutulmaz.
1.2Vakıflar Genel Müdürlüğü bünyesinde yer alan personele Vakıflar Haftası ile Kurban Bayramında bir maaş ikramiye ödenir. Bu suretle ödenecek miktar damga vergisi hariç herhangi bir vergi ve kesintiye tabi tutulmaz.
Madde 5. Cami Görevlilerinin Hafta Tatilinin İki Gün Olması
Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde yer alan imam-hatip ve müezzin kayyımlar, diğer hizmet sınıfındaki memurlar gibi haftada iki gün tatil yaparlar.
Gerekçe: 657 Sayılı Devlet Memurları Kanun’nun “Çalışma saatler” başlıklı 99.maddesi: “Memurların haftalık çalışma süresi genel olarak 40 saattir. Bu süre Cumartesi ve Pazar günleri tatil olmak üzere düzenlenir.”Memurların genelinde olduğu gibi haftada iki gün tatil yapılması hakkaniyet ve eşitlik ilkesinin gereğidir. Diğer kamu kuruluşları çalışma günleri haftada 5 gündür. Bu nedenle Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde yer alan imam-hatip ve müezzin kayyımlar, diğer hizmet sınıfındaki memurların da haftada iki gün tatil yapmaları en tabi haklarıdır.
|
Madde 6. Kur’an Kursu ve Camilerin Giderleri
1.1DİB hizmetlerinin gerçekleştirildiği; camilerin ve gündüzlü Kur’an Kurslarının elektrik, ısınma ve aydınlatma ve benzeri giderleri için genel bütçede yeterli ödenek ayrılır.
Madde 7. Murakıpların Statüsü
Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesindeki murakıplık kadrosunun unvanı müftülük müfettişi veya müftülük denetmeni olarak değiştirilir. Genel İdare Sınıfında bulunan Şube Müdürlerine eşdeğer kadro olarak değerlendirilir.
Gerekçe 1: Bilindiği üzere, Başkanlığımızın taşra teşkilatında verdiği din hizmetlerinin denetimi, il ve ilçe müftülüklerine bağlı olarak görev yapan murakıplarla yerine getirilirken, 13.07.2010 tarihinde yürürlüğe giren 6002 Sayılı Kanunla murakıplık görevinin kademeli olarak iptal edilmesi ve bu görevin, aynı kanunun 12. maddesine göre vaizlere yaptırılması düşünülmüş ancak, takriben bir yıllık süre içerisinde bu uygulamanın doğru olmayacağı değerlendirilerek, 653 Sayılı KHK.’nin 10’uncu maddesiyle 400 yeni kadro ile beraber murakıplık görevi yeniden ihdas edilmiştir. Yeni teşkilat kanunu ile, müezzin kayyımlık, imam-hatiplik, Kuran kursu öğreticiliği ve vaizlik kariyer meslek haline getirilmiş ancak, murakıplık kademeli olarak iptal edileceği düşünüldüğü için bu kanunda herhangi bir düzenlemeye gidilmemiş ve başkanlık personelinin tamamının özlük hakları ve mali durumlarında iyileştirmeler yapılırken, murakıplar için herhangi bir iyileştirme yapılmamıştır. (Örnek olarak İl Müftü Yardımcısı, İlçe Müftüsü, Eğitim Görevlisi ve mesleği ile ilgili yüksek öğrenim mezunu olup Vaiz kadrosuna atananların tazminatları %175’ine yükseltilmiş, şube müdürleri ve vaizlerle eşdeğer kadro olan murakıpların tazminatları ise din hizmetleri sınıfına dâhil kadrolarda bulunan imam-hatip ve müezzin kayyımlarla aynı tutularak % 95 kapsamında değerlendirilmiştir.) Yeni Teşkilat Kanunu çerçevesinde yayımlanan, D.İ.B. Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinin 18’inci maddesinin 1/ç bendine göre murakıpların atama usulü, Diyanet merkez ve taşra teşkilatında üst düzey görevlerde bulunan personelle birlikte, İnsan Kaynakları Genel Müdürünün teklifi üzerine Başkan onayı ile yapılacağı hükme bağlanmış, aynı yönetmeliğin 32/1-b maddesine göre de murakıp, İşletme müdür yardımcısı, şube müdürü, yayınevi satış müdürü, vaiz ve cezaevi vaizi ile eşdeğer kadro olarak kabul edilerek 2. Kademede yer almıştır. Aşağıdaki tablodan da anlaşılacağı üzere, 3’üncü, 4’üncü, 5’inci hatta 6’ncı kademede yer alan memurların tazminat ve ek ödeme oranları bile, 2’nci kademedeki murakıpların tazminat ve ek ödeme oranlarından daha yüksek tutulduğu ve murakıpların, alt kademedeki pek çok memurdan bile daha az ücret aldıkları görülmektedir.
Sayıları yüz bini aşan Diyanet taşra teşkilatındaki hizmetlerinin denetiminin artık bir ihtiyaç olduğu ve murakıplığın yeniden ihdasını sağlayan son 653 Sayılı KHK. ile, şimdiye kadar sadece cami hizmetlerini denetleyen bir murakıp anlayışından, “.. İl ve ilçe müftülüklerine bağlı olarak taşra teşkilatında Başkanlıkça yürütülen hizmetlerin denetimiyle görevli..” murakıp anlayışına geçildiği anlaşılmaktadır. Ancak, bütün Devlet kurumları yaptıkları mevzuat değişiklikleri ile, çalıştırdığı personelin çalışma şartları, idari, mali ve özlük haklarının iyileştirilmesini amaçladığı gibi, Başkanlığımızda taşra teşkilatında yürüttüğü hizmetleri en iyi şekilde denetleyebilmesi için çalıştırdığı denetim elemanlarının çalışma şartları, idari, mali ve özlük haklarında gerekli iyileştirmeleri yapması haklı bir beklenti oluşturmaktadır. M.E.B.lığı ve Maliye Bakanlığı gibi diğer Devlet kurumlarının örneklerinden de hareket edilerek (İlköğretim Müfettişi/Eğitim Müfettişi/Denetmeni ile Vergi Denetmeni/Müfettişliği düzenlemeleri), yıllarca bir müfettiş gibi hizmet ettiği halde, denetlediği memurların çoğundan daha az bir ücret alan murakıpların hak ettikleri statü ve unvana kavuşturulmaları, denetim, inceleme, soruşturma ve ön inceleme gibi belli bir uzmanlık gerektiren Başkanlık hizmetlerinin zamanında, yerinde etkin ve verimli bir şekilde yapılmasını da sağlayacaktır. Başkanlığımızın, İl Milli Eğitim Müdürlüklerindeki Eğitim Müfettişliği veya Eğitim Denetmenliği örneklerini de değerlendirerek, İl Müftülüklerine bağlı İl Teftiş Kurulu veya İl Denetim Başkanlığı oluşturulması ve mevcut murakıpların Müftülük Müfettişi veya Müftülük Denetmeni unvanı verilmek suretiyle statü, özlük ve mali haklarında iyileştirmeler yapılmalıdır.
|
Madde 8. TCK 219. Maddesindeki Yasaklar
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 219. Maddesinin, din görevlilerini siyasi açıklamalarda bulundu şeklinde son derece suiistimale açık suçlamalarla karşı karşıya bırakarak mağdur eden ve temel hak ve özgürlüklere, din ve vicdan özgürlüğüne ve fikir özgürlüğüne aykırı olduğu tartışmalarına neden olan hükmü kanun metninden çıkarılacak veya bu sakıncaları bertaraf edecek şekilde değiştirilecektir.
Gerekçe: TCK’ nın “Görev sırasında din hizmetlerini kötüye kullanma” başlıklı 219. Maddesi: “İmam, hatip, vaiz, rahip, haham gibi dini reislerden biri vazifesini ifa sırasında alenen hükümet idaresini ve Devlet kanunlarını ve hükümet icraatını takbih ve tezyif ederse bir aydan bir seneye kadar hapis ve adlî para cezası ile cezalandırılır veya bunlardan birine hükmolunabilir. (2) Yukarıdaki fıkrada gösterilen kimselerden biri işbu sıfattan bilistifade hükümetin idaresini ve kanun ve nizam ve emirleri ve dairelerden birine ait olan vazife ve salahiyeti takbih ve tezyife veya halkı kanunlara yahut hükümet emirlerini icraya veya memuru memuriyetinin vazifesi icabına karşı itaatsizliğe tahrik ve teşvik edecek olursa üç aydan iki seneye kadar hapse ve adlî para cezası ve müebbeden veya muvakkaten bilfiil o vazifeyi icradan ve onun menfaat ve aidatını almaktan memnuiyetine hükmolunur. (3) Kendi sıfatlarından istifade ederek kanuna göre kazanılmış olan haklara muhalif iş ve sözlerde bulunmaya, bir kimseyi icbar ve ikna eden din reis ve memurları hakkında dahi baladaki fıkrada yazılı ceza tertip olunur. (4) Bunlardan biri dini sıfatından istifade ederek, birinci fıkrada yazılı fiillerden başka bir cürüm işlerse altıda bir miktarı çoğaltılmak şartıyla o cürüm için kanunda yazılı olan ceza ile mahkûm olur. (5) Şu kadar ki kanun işbu sıfatı esasen nazarıitibara almış ise cezayı çoğaltmaya mahal yoktur.” şeklinde düzenlenmiştir. TCK’nın 219. maddesi ile din görevlilerine hükümet icraatlarını eleştirme yasağı vardır. Din görevlilerini siyasi açıklamalarda bulundu şeklinde son derece suiistimale açık suçlamalarla karşı karşıya bırakan ve temel hak ve özgürlüklere, din ve vicdan özgürlüğüne ve fikir özgürlüğüne aykırı olan ve hiçbir kamu görevlisine getirilmeyen bu yasağın din görevlilerine getirilmesi hukukun temel ilkelerinden olan ve Anayasamızın 10. maddesinde ifadesini bulan eşitlik ilkesine de aykırıdır. Bu madde yasa metninden tamamen çıkarılmalıdır. Ayrıca 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125. Maddesinde düzenlenen disiplin cezalarında bu konu ile ilgili düzenlemeler mevcuttur. Örneğin 657 sayılı yasada siyasi partiye girmek disiplin cezası olarak düzenlenmektedir. |
Madde 9. Müftülere Resmi Nikâh Yetkisi
Vatandaşların nişan ve düğün törenlerinde davet üzerine görevi gereği dualar okuyan pek çok din görevlisini sanık durumuna düşürerek mağdur eden yanlış anlaşılmaların önüne geçilmesi amacıyla müftülere de resmi nikah kıyma yetkisi verilmesi için gerekli düzenlemeler yapılacaktır.
Gerekçe: TMK 134. maddesinin 2. fıkrasına “belediye bulunan yerlerde belediye başkanı” ifadesinden sonra “müftü” kelimesi eklenmesi yeterlidir. Böylece resmi nikah kıyan müftü veya vekili dini tören de tesis etmiş olacağından vatandaşlarımız ayrıca “imam nikahı” aramayacaktır. Hem vatandaşlarımız manen rahatlayacak hem de din görevlilerimiz TCK m.230 kapsamında suçlu duruma düşmeyeceklerdir. Özellikle kadın haklarını ve onurunu korumak için önce resmi nikah kıyılmalıdır. Resmi nikah olmadan dini nikah kıyılmamalıdır. Ancak yıllardır var olan bu yasağa rağmen halkımız din görevlisini söz, nişan ve düğüne çağırıp dini nikah kıymasını istemektedir. Bir nevi teamül haline gelmiş olan bu uygulama yasalarla çeliştiği için en çok din görevlilerini mağdur etmektedir. Halkın dini hassasiyetlerinden kaynaklanan ve uzun yıllardır teamül haline gelmiş olan bu uygulamaları kaldırmak mümkün olmadığına göre, uygulamaların suç olmaktan çıkaracak basit bir düzenleme yapmak mümkün gözükmektedir. Sorunun çözümü; belediye memuruna, nüfus memuruna hatta gemi kaptanına tanınan nikah kıyma yetkisinin müftülere de tanınmasıdır.
|
Madde 10. Vekil Ve Ek Ders Ücreti Karşılığı Görev Yapan Personelin KadroyaAlınması
1.1Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde 657 sayılı yasanın 4/B maddesi kapsamında sözleşmeli statüde çalışan tüm personel kazanılmış hakları korunarak ve sınavsız olarak kadrolu statüye alınır.
1.2Kur’an Kursu, imam-hatip ve müezzin-kayyım kadrolarında ek ders ücreti karşılığı görev yapan veya vekil statüde görev yapan personel kadrolu statüye alınır.
Gerekçe: Diyanet İşleri Başkanlığı Taşra Teşkilatında vaiz, Kuran Kursu Öğreticisi, imam-hatip ve müezzin kayyım ihtiyacının karşılanması amacıyla 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 4. Maddesinin (b) bendi ile 06.06.1978 tarihli ve 7/15754 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı’nda belirtilen sözleşmeli personel çalıştırılmasına ilişkin esasların Sınav Şartı Başlıklı Ek-2/b çerçevesinde halen Başkanlığımızda vaiz 44, Kuran Kursu Öğreticisi 810, imam-hatip 3770, müezzin kayyım 171, yurt dışındaki mali katip 8 olmak üzere toplan 4800 personel sözleşmeli olarak çalışmaktadır. Bunların 04.06.2011 tarih ve 27954 (Mükerrer) sayılı resmi gazetede yayımlanan 632 Sayılı Devlet Memurları Kanununun 4 Üncü Maddesinin (B) Fıkrası İle 4924 Sayılı Kanun Uyarınca Sözleşmeli Personel Pozisyonlarında Çalışanların Memur Kadrolarına Atanması Amacıyla Devlet Memurları Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararnameden sonra alındığından halen sözleşmeli olarak çalışmaktadırlar. Hak ve eşitliğin sağlanması için sözleşmeli statüde çalışan bu personeller de daha önce yapıldığı gibi kadroya alınmalıdır. |
Madde 11. Lisans Kontenjanları
İlahiyat ön lisans programını bitiren Diyanet İşleri Başkanlığı çalışanlarına sınavsız lisans tamamlama hakkı tanınır ve İLİTAM programı kontenjanları tüm talepleri karşılayacak ölçüde arttırılır.
Gerekçe: İlahiyat ön lisans programını bitiren Diyanet İşleri Başkanlığı çalışanlarına sınavsız lisans tamamlama hakkı tanınmalıdır. Bu hak verilemiyorsa kontenjanın artırılması sağlanmalıdır. Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde yaklaşık 25 bin ilahiyat ön lisans programı mezunu çalışan mevcuttur. Kurumumuz çalışanlarının eğitim seviyesinin yükseltilmesi açısından ön lisans mezunu çalışanlara Sağlık Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ve İç İşleri Bakanlığı’nda olduğu gibi sınavsız lisans tamamlama hakkının tanıması ve İLİTAM programı kontenjanının yükseltilmesi sağlanmalıdır. |
Madde 12. Köylerde Görevli Personelin Okuyan Çocukları İçin Yurt Desteği
Diyanet İşleri Başkanlığı personelinden köylerde görevli olup çocuklarını diğer köylerde veya ilçe merkezi veya il merkezinde okutan personelin çocuklarına yurt temin edilir veya barınma ve iaşe yardımı yapılır.
Gerekçe: Diyanet İşleri Başkanlığı’nda çalışan (TUİK verilerine göre 34600-35200 köy bulunmaktadır) 36-37 bin arasında din görevlisi köylerde görev yapmakta ve 24 saat köyde bulunmaktadır. Diğer kamu kuruluşu hizmetleri ise şehir merkezlerinden gidiş geliş yapmakta, kamu adına hizmet veren bu görevlilerin öncelikle iyi bir lojmana ihtiyacı bulunmaktadır. Bunun yanında çocukları okul çağına gelen görevlilerimiz köylerden tayin talebinde bulunmaktadır. Tayin talebi gerçekleşmeyenlerin bir çoğu aile ve çocuklarının eğitimi için şehir merkezlerinde ev tutmakta, aile bölünmekte ve görev aksamaktadır. Bu durumlar göz önünde bulundurularak köylerde görev yapmayı özendirecek maddi ve manevi katkılara ihtiyaç duyulmaktadır. Başta okuyan çocukları için burs ve yurt temini gibi ihtiyaçlar karşılanmalıdır. |
Madde 13. Köy ve Kırsal Kesimde Çalışan Personelin Durumu
Diyanet İşleri Başkanlığı personelinden köy ve kırsal kesim camilerinde görevli personele mahrumiyet (gelişmemiş bölge) tazminatı verilmesi konusunda gerekli çalışma yapılır. Ayrıca bu personele barınma ihtiyacının karşılanması için lojman sağlanır.
Madde 14. Diyanet Akademisi
Din görevlisi olmak zor ve sorumluluğu ağır bir görev olduğu için göreve yeni başlayan din görevlileri Diyanet Akademisinde verilecek eğitimle bu göreve hazırlanmalıdır. Bunun için Diyanet Akademisi veya benzer şekilde eğitim kursları düzenlenir.
Gerekçe: Diyanet İşleri Başkanlığı halen boş kadrolarını doldurmak için din hizmetini sunan personel alımı gerçekleştirmekte, görevin önemine binaen lise, ön lisans ve lisans düzeyinde personel alınmaktadır. Göreve başlayan personele verilen eğitim yetersiz kalmaktadır. Ülke genelinde din hizmetinin kaliteli personelle etkin bir şekilde sağlanması için Diyanet Akademisi kurulmalı ve bilgi seviyesi yüksek kaliteli personel ihtiyacının karşılanması için eğitim hizmeti sağlanmalıdır. |
Madde 15. Rotasyon Sorunu
17.06.2014 tarihli ve 29033 sayılı Resmi Gazete’de “Diyanet İşleri Başkanlığı Atama Ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Din görevlilerine rotasyon uygulamasını içeren bu yönetmelikle bir çok din görevlisi mağduriyet yaşamış ve yönetmelik din görevlileri arasında huzursuzluğa neden olmuştur. Bu yönetmeliğin din görevlilerini mağdur etmeyecek şeklide yeniden düzenlenmesi sağlanmalıdır.
Gerekçe: 17.06.2014 tarihli ve 29033 sayılı Resmi Gazete’de “Diyanet İşleri Başkanlığı Atama Ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. İdareler tarafından çıkarılan yönetmelik düzenlemeleri genellikle her kurumun kendi iç işleyişine yöneliktir. Yönetmelikler en başta Anayasaya daha sonra kanunlara ve çerçeve yönetmeliklere aykırı olarak düzenlenemez. Ayrıca kurumların yönetmelik düzenlemelerinde takdir yetkisi olsa da bu yetki keyfi olarak kullanılamaz. Bu itibarla Diyanet İşleri Başkanlığınca yayımlanan yeni Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği’nin bazı maddeleri özellikle rotasyon düzenlenmesi hukuk düzeni, idarenin sürekliliği, çalışma barışı ve uygulanabilirlik kapsamında değerlendirildiğinde pek çok sorunu kendi içinde barındırmaktadır. Söz konusu yönetmelik Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde çalışan din görevlisi üyelerimizi oldukça rahatsız etmiş olup bu rahatsızlıklar sendikamıza yazılı ve sözlü olarak iletilmiştir.
Diyanet İşleri Başkanlığının uyguladığı Rotasyon’a göre; Diyanet İşleri Başkanlığı’nın açıkladığı yeni yönetmelikte yer değiştirmelerde aranan verim tamamen tek taraflı ve çalışanı mağdur etmeye dönüktür. 1-İdareleri düzenleme yetkisi idarenin takdir yetkisinden ve Anayasa’nın 2. Maddesinde belirtilen hukuk devletinin bir gereği olan belirlilik, süreklilik, uygulanabilirlik ve düzenliidare ilkelerinden ve bunların dayanağını teşkil eden eşitlik ilkesinden kaynaklanmaktadır. Bir hukuk devletinde, hukuk düzeninin belirliliği, sürekliliği ve uygulanabilirliği sağlaması esastır. İptali istenen düzenlemeler kuralın tam olarak ne olduğu konusunda yeterince açıklıktan, dolayısıyla belirlilik, uygulanabilirlik, süreklilik ve öngörülebilirlikten yoksundur ve bu durum hukuk devleti ilkesine aykırıdır. Çünkü hukuk devleti özellikle memur hukukunda sürekliliği, belirliliği ve uygulanabilirliği dolayısıyla hukuk güvenliğini gerçekleştirmeyi amaçlar. İdare takdir yetkisini keyfi kullanmamalı bu yetkiyi eşitlik ilkesine uygun olarak kullanmalıdır. 2-25.10.2011 tarihli ve 28095 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Diyanet İşleri Başkanlığı Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinin bazı maddelerine Anayasamıza ve yasalarımıza aykırılık teşkil ettiğinden tarafımızdan Danıştay Beşinci Daire 2011/8904 E. sayılı dosyada İptal Davası açılmış ve henüz karar verilmemiştir. Açılan İptal Davası henüz sonuçlanmadan dava konusu yönetmelikte defalarca değişiklik yapılmıştır. 3-Bir başka hususta Diyanet İşleri Başkanlığı Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği 2011 yılında tamamen yenilenmiş olup bu yeni Yönetmelik dahi bu güne kadar beş defa değişikliğe uğramıştır. “Yamalı bohça” haline gelen Yönetmelik artık hem bütünlüğünü kaybetmiş hem de uygulanabilirliğini kaybetmiştir. Diyanet İşleri Başkanlığı’nca daha önce ön görülen yer değişikliği (rotasyon) düzenlemeleri tam ve eşit olarak hiçbir zaman uygulanamamış her zaman kurumun bir sorunu olarak kalmıştır. Sözkonusu düzenlemelerin de eşit bir şekilde uygulanması mümkün olmayıp kurum içi çalışma barışı ve huzurunu bozmaktan öteye gitmeyecektir. 4-Diyanet İşleri Başkanlığı yer değişikliğine ilişkin görev süresini hiçbir zaman net olarak belirleyememiştir. Tüm yönetmelik değişikliklerinde bu süre de defalarca değişmiştir. Örneğin bu değişiklikten önce de zorunlu yer değişikliği için görev süresi beş yıl olarak belirtilmekteydi. Görev yaptığı camide görevini başarı ile ifa eden hakkında şikayet olmayan cemaati ile iyi bir diyalog içinde bulunan bir personelin sırf sekiz yıl aynı camide görev yaptı diye görev yerinin değiştirilmesi hakkaniyete uygun düşmemektedir. Kamu Görevlilerinin belli bir süre hizmet ettikten sonra zorunlu olarak yerlerinin değiştirilmesi benzer kamu kurumlarında olmayan bir uygulamadır. Anayasa da kabul görmüş olan eşitlik ilkesi ve 657 sayılı yasaya hakim kılınan ilkeler uyarınca, Kamu Hizmetini yürüten personelin farklı uygulamalara tabi tutulamayacağı güvence altına alınmıştır. Kaldı ki, 25.10.2011 tarihlive 28095 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Diyanet İşleri Başkanlığı Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinin “Hizmet gereği görev veya görev yeri değiştirme”başlıklı 19. Maddesinin (1) numaralı fıkrasında;“(1) Hizmet gereği görev veya görev yeri değişikliği, aşağıdaki hallerde yapılır: a) Hizmet için gerekli sayı ve nitelikte eleman ihtiyacının karşılanması,b) İhtiyaç fazlası eleman bulunduğunun tespit edilmesi,c) Teftiş veya soruşturma sonucu, ç) Başkanlıkça veya mahalli mülki amir tarafından görülecek idarî lüzum ve zaruretler bulunması, d) Bulunduğu yer ve görevde başarılı olamayanlara başka yer ve görevlerde denenme imkânı verilmesi,e) Çeşitli sebeplerle görevinin veya görev yerinin ortadan kalkması f) Hizmetlerin daha etkin ve verimli yürütülmesi için il müftülerinin yerlerinin değiştirilmesine ihtiyaç duyulması.” şeklinde tam yedi bent halinde düzenlenen yer değiştirme (atama) nedeni vardır. Diyanet İşleri Başkanlığı uygulamada istediği personelin yerini rahatlıkla bu düzenleme uyarınca değiştirmektedir. Öyle ki başkanlık mevcut görev yerinde problemler veya başka türlü sorunlar (soruşturma/şikayet gibi) yaşayan personelin görev yerini direkt olarak değiştirmektedir. Görüleceği üzere başkanlık mevzuatında birden çok yer değişikliği düzenlemesi varken bunlara ek olarak bir de “zorunlu rotasyon” düzenlemesinin yapılmasında Kamu Yararı ve Hizmet Gereğinin bulunmadığı açıktır. Tam aksine bu düzenleme ile binlerce personelin zaruret yokken naklen atanmaları personel arasında huzursuzluklara ve hizmetlerin aksamasına neden olacaktır. 5-Yer değişikliklerinin aynı grup camiler arasında olmak üzere öncelikle aynı ilçe içinde, yer bulunamaması halinde il içinde, il içinde de yer bulunamaması halinde iller arası yapılması düzenlemesi kamu yararı ve hizmet gereği ilkeleri ile bağdaşmamaktadır. Anılan düzenleme uyarınca bir ilçenin köyünde D grubu bir camide görev yapan din görevlisi yine o ilçenin başka bir köyünde bulunan D grubu bir camiye atanacak olup bir metropol şehirde A grubu camide görev yapan din görevlisi yine o metropol şehirde bulunan başka bir A grubu camiye atanacaktır. Yani ilçede görev yapan din görevlisi ilçede kalacak ilde görev yapan din görevlisi de ilde kalacaktır. Köyde görev yapan din görevlisinin şehirde görev yapma imkanı bu düzenleme ile ortadan kalkmaktadır. Bu şekilde yapılacak yer değişiklikleri ile verimliliğin sağlanamayacağı açıktır. Yani yer değişikliği düzenlemesi bu haliyle köy yerinde görev yapan din görevlileri için getirilmiş bir düzenleme olmaktan öteye gitmeyecektir. Bir başka hususta bu şekilde yapılacak yer değişiklikleriyle pek çok personelin ilçede/ilde zor şartlarda kurduğu düzeni de bozulacaktır. D grubu camilerin sayısının yüzde 50-55 civarında olduğu düşünülürse çok farklı şartlarda D grubu camisinin de olacağı açıktır. Bir din görevlisinin lojmanı olan bir camiden lojmanı olmayan bir başka camiye atanması onun çalışma şevkini ve azmini kıracak bu şekilde yapılan yer değişikliği de hizmet gereğine uygun düşmeyecektir. Ülkemizde bulunan tüm camilerin aynı grup cami bile olsa sosyal ve fiziki şartları (örnek olarak her caminin lojmanı bulunmaması, camilerin şehir merkezlerine olan uzaklıklarının farklı olması gibi) da birbirlerinden tamamen farklıdır. Dolayısıyla Başkanlık personelinin içinde bulunduğu şartlar değerlendirildiğinde ve diğer kamu görevlileri ile karşılaştırıldığında Başkanlık personeli için yer değişikliği uygulamasının standart şekilde yapılmasının oldukça güç olduğu görülmektedir. 6-“Cami görevlilerinin yer değişikliği” başlıklı geçici 7. madde görev yaptığı camide yirmi beş yılını tamamlayan cami görevlilerinden başlamak üzere kademeli olarak yer değişikliği (rotasyon) zorunluluğu getirmektedir. Bu geçici madde düzenlemesi cami görevlilerinin toplu olarak görev yerlerinin değişmesini öngörmektedir. Yani bu düzenleme bir nevi toplu görevden alma tarzında yapılan bir düzenleme olup bu yönüyle de açıkça hizmet gereği ve kamu yararı ilkelerine aykırılık oluşturmaktadır. Bu düzenle tamamen Başkanlığa has olup diğer Kamu Kurumlarında örneği olmadığından Anayasa ile teminat altına alınan “eşitlik ilkesi” ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa aykırıdır. Bu düzenlemelerle adeta “göçebe din görevlisi” oluşmasına neden olacak binlerce kamu görevlisi yerinden edilecek, aile düzenleri bozulacak, çocuklarının eğitimleri aksatılacak, aidiyet ve sağlık sorunlarına neden olunacaktır. Yıllarca bin bir güçlükle kurmuş olduğu düzeni bırakarak yeni mekanlara kapı aralayacak verimli personel, din hizmeti yapmak yerine çevre şartlarını iyileştirmekle, cami ve müştemilatı bakım ve onarımıyla, ailesinin sıkıntılarını gidermekle, çocuklarının yeni yere ilişkin psikolojisi ve okul sorunlarıyla ve en önemlisi maddi kaygıların giderilmesine yönelik problemlerle uğraşacaktır. Buda etkin ve verimli bir din hizmetini derinden etkileyecektir. 7-Cami görevlilerine zorunlu rotasyonun uygulanması halinde İdarenin de zor durumda kalacağı, personelin atanacağı yerler bakımından pek çok taleple ve adam kayırma iddialarıyla baş başa kalacağı açıktır. 8-Yeri değiştirilen binlerce personelin açacağı davalarla, hem Kamu Hizmetleri aksayacak hem de mahkemelerimizin dosya yükü artacaktır. Ayrıca binlerce personelin naklen atanması idareyi mali açıdan da sıkıntıya sokacaktır. 9-Cami görevlilerine “zorunlu yer değişikliği” getiren düzenlemeler haksız ve keyfi uygulamalara yol açacağından izah edilen nedenlerle hukuka aykırı olan bu düzenlemenin iptali uygun olacaktır. 10-Hukuka açıkça aykırı olan söz konusu yönetmelik maddelerinin yürürlükte kalması halinde idarece bunlara dayanılarak 120 bini aşan personeli ilgilendiren pek çok işlem tesis edileceğinden ileride telafisi güç veya imkânsız zararlara da neden olunacaktır. |