EĞİTİM
Kolukısa; Veliyi ve öğrenciyi tedirgin etmek doğru değil
Şükrü Kolukısa, Burdur ve Isparta şubelerinin düzenlediği il divan toplantısına katılarak, ortaöğretime ve yükseköğretime giriş sınavları, toplu sözleşme, ders kitapları, kılık ve kıyafet yönetmeliği başta olmak üzere, birçok konuda açıklamalarda bulundu.
Eğitimin kendi içerisinde birçok meselesi olduğunu belirten Kolukısa, sistem değişmeden önce yapılacak değişikliğe karar verilmesi gerektiğini kaydetti. Arızaları tespit etmek, bunları giderecek yeni model geliştirmek, eğitimin paydaşları ve sahadaki uygulayıcılarıyla iş birliği ve fikir alışverişi yapmak gerektiğini vurgulayan Kolukısa, “‘TEOG’un şöyle şöyle sıkıntıları vardı, biz dersimize çalıştık, bu sıkıntıları giderdik, eksileri artı yaptık, artılarını devam ettiriyoruz, yeni ölçme ve yerleştirme modelimiz budur’ dendiğinde herkes yeniyi konuşurdu. Şu anda hâlâ eskiyi konuşuyoruz ve ortada benimsenmiş bir formül, kamuoyuyla paylaşılmış bir model yok. Veliyi ve öğrenciyi tedirgin etmek doğru değil. Sınav sistemini kaldırma kısmı tamam da, yenisini ihdas etme kısmı halen eksiktir. Toplumun hassasiyetleri, kariyer beklentileri etüt edilir, masaya yatırılır, paydaşlarla istişare edilir, bir model geliştirilir ve bu geliştirildikten sonra kamuoyuna açıklanır. Biz eğitim söz konusu olduğunda her türlü katkıyı vermeye ve her türlü birikimimizi sahaya sürmeye hazırız” şeklinde konuştu.
Sadece belirli dersleri ağırlıklı hale getirmek doğru bir ölçme anlayışı olamaz
Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) sistemini eleştiren Kolukısa, sözlerini şöyle sürdürdü: “Önce kaldırılacağı söylendi. Sonra herhangi bir değişiklik olmayacağı deklare edildi, ardından apar topar yeni bir model getirildi, masaya konuldu. Hâlâ tartışılıyor. Çünkü kendi içinde birçok eksiği var. Sadece belirli dersleri merkeze alarak, diğer dersleri dışlayarak, öğrencinin ilgi alanının dışına iterek, belli dersleri tamamen ağırlıklı hale getirip diğer dersleri kötürümlüğe sürükleyecek anlayış doğru bir ölçme anlayışı değildir. Belli derslerin ağırlığı diğerlerinden fazla olabilir ancak bütün derslerin formülasyonda yerinin ve payının olması gerekir. Çünkü herkes bu ülkede akademik başarıya odaklanmış, sınavı kazanıp kendisine itibar kazandıracak bir mesleğin mücadelesini veriyor. Herkesin kaygısı bu iken, bu kaygıya kayıtsız kalacak hiçbir formül kendi içinde doğru bir formül değildir. Hiçbir zaman da kamuoyu tarafından tam olarak kabul görmeyecektir.”
Tartışmalı konular açıklığa kavuşturulmalıdır
Sınavla ilgili ders kapsamının genişletilmesi gerektiğinin altını çizen Kolukısa, “Bir sınav yapıyoruz, sonra tartışıyoruz. ‘Bir sınavla çocuğun kaderi mi belirlenir? Ya çocuğun o günkü durumu müsait değilse’ diyoruz, sınav sayısını artırıyoruz. Birkaç sene sonra ‘bu kadar sınav mı olur, bu sınav sayısını azaltalım’ diyoruz ve tek sınava dönüyoruz. Şimdi de başka bir formül bulduk. İki sınav yapıyoruz ama bir sınavmış gibi yapıyoruz. Bir sınav yapıyoruz ama iki sınavmış gibi yapıyoruz. Birinin sonucu belli olmadan öğrenci diğerine girecek. En azından diğerinde birincisinin sonucunu öğreniyordu, ikincisinde telafi edebilecek bir şey varsa telafi ediyordu. Şimdi hem iki sınav yapıyorsun hem telafi süresi vermiyorsun. Bu boyutlarıyla yeni sistem de tartışmalı. Bu konuda da yeni adımlar atılması gerektiğini buradan bir kez daha ifade ediyorum” diye konuştu.
Ders kitapları ve yardımcı kaynaklar hazırlanırken içeriklere dikkat edilmelidir
Yeni müfredat çerçevesinde yazılan ders kitaplarının içeriklerinin hazırlanmasının çok önemli ve özen isteyen bir konu olduğunu dile getiren Kolukısa, “Müfredatın öngördüğü kazanımlara hizmet etmeyen, hedeflenen davranışı gerçekleştirmeyen kitap içerikleri fayda yerine zarar vermektedir. Ayrıca, bu kitaplar velilere külfet getirmeyecek, öğrencilerin tüm ihtiyaçlarına cevap verebilecek şekilde hazırlanmalıdır. İster yanlışlıkla yapılsın ister bilinçli yapılsın, ‘skandal’ diye tabir edilen, edilebilecek görsellerin ve ifadelerin ders kitaplarında yer alması kabul edilebilir bir şey değildir. Kitaplarda yer alan karikatürler ve makaleler kabullenilecek gibi değil. Tartışmalar yoğunlaşınca sendika olarak bir inceleme başlattık. Millet olarak bunların üzerine gitmemiz gerekiyor. ‘Hatalar’ın hangi kitaplarda olduğu konusunda yapılan çalışmalara bakıldığında ise özel sektöre basılan kitaplarda olduğu görülüyor” ifadelerini kullandı.
Kimse bizi başkalarıyla kıyaslamasın
Toplu sözleşmeye de değinen Şükrü Kolukısa, eğitim çalışanlarına en çok kazandıran sendika olduklarını kaydederek, “Yüz kızartıcı yasakların kaldırılmasında, onlarca kazanımın elde edilmesinde, örnek çalışmaların yapılmasında emeği ve imzası olan bir sivil toplum kuruluşuyuz. Kimse bizi başkalarıyla kıyaslamasın. Bizim muhatabımız, başarı hanelerinde kocaman bir hiç olan sendikalar değil, yine biziz” dedi.
Kılık ve kıyafet özgürlüğü için eyleme devam
Kılık-kıyafet özgürlüğünün darbe kalıntısı yönetmeliğin boyunduruğundan kurtarılması gerektiğini vurgulayan Kolukısa, sözlerini şöyle tamamladı: “Darbe ürünü, demokrasiye ve insan haklarına aykırı kılık-kıyafet yönetmeliğinin değiştirilmesi için ilk adımı Millî Eğitim Bakanlığı atmalı, bakanlığın merkez ve taşra teşkilatı ile bağlı kurum ve kuruluşlarda görev yapanlar, mesai saatleri içinde ve resmi görevlerinin ifasında, mevcut yönetmelik hükümlerine bağlı kalmaksızın, milletimizin değerlerine göre kılık-kıyafetlerini serbestçe seçebilmelidir. Bu konuda başlattığımız sivil itaatsizlik eylemi, talebimiz karşılanıncaya kadar devam edecektir.” dedi.