EĞİTİM
Kitap Okuma(ma) Kültürü ve MEB
Ülkemizde uzun yıllardan beri süregelen bir rahatsızlığımız bulunmakta. Zaman zaman yüksek sesle bunu ifade etme yoluna girsek de çoğu zaman bu durum, kabullenilmiş bir çaresizlik şeklinde hüküm sürmekte. Sözünü ettiğim sorun artık ciddi bir biçimde ele alınması gereken az okuma hatta hiç okumama problemi.
Yurt içi ve yurt dışı kaynaklı çeşitli araştırmaların hemen hemen hepsi okuma oranlarının ülkemiz için pek de iç açıcı olmadığı gerçeğini gözler önüne sermekte. Bu gerçeği dile getirip dikkat çekilmek istense de okumayı artırma anlamında bir arpa boyu yol gidemediğimiz aşikâr.
Günümüz dünyasını hegemonyası altına almış sosyal ağları hedef göstererek “İşte bu yüzden çocuklarımız okumuyor!” demek çok doğru bir tavır olmasa gerek. Zira çocuklarımızın neden farklı aktiviteleri okumaya tercih ettiklerinin altında yatan sebepleri derinlemesine incelemek lazım.
Okuma kültürünün sağlam temeller üzerine inşa edilmesi için okuma alışkanlığının çocukluk döneminde kazanılması oldukça önemli. Çocukları okumaya sevk edecek, onların okuma isteklerini artıracak işlerin yapılması gerektiğini her fırsatta ifade ederken bu konuda sessiz ama derinden bir çalışma yapıldığını öğrendim.
MEB okuma sevgisini kazandırmak ve okuma kültürünü geliştirmek için “zenginleştirilmiş kütüphane” adını verdiği farklı bir kütüphane anlayışı ile karşımıza çıkıyor. Fatih Projesiyle dijitalizme mi teslim ediliyoruz yoksa diye endişelenirken kitap okuma üzerine çalışmaların yapılması beni umutlandırdı. Peki, nedir bu kütüphaneleri farklı kılan diye sorduğumuzda ise; sıra dışı tasarımlar, internet bağlantısı, zekâ oyunları, kişiye özel okuma ve ders çalışma alanları, rengârenk duvarlar, hareket eden raflar ve daha birçok yenilik…
Okuma Kültürü ve Kütüphaneler Grup Başkanlığının bu yenilikçi kütüphanelerinin resimlerini Talim Terbiye Kurulu başkanlığına yaptığım ziyaretlerde duvarlarda görmüştüm. Gördüğüm kütüphane tasarımları beni hem çok etkiledi hem de fazlasıyla umutlandırdı diyebilirim çünkü bu tasarımlara benzemese de yurt dışına eğitim ortamlarını incelemek için giden bir arkadaşımızın bana gösterdiği sere serpe ilkokul öğrencilerinin yerlerde uzanıp ders işledikleri, kitap okudukları ortamlara gıptayla bakmış bizde de böyle yenilikçi eğitim politikaları en zaman gündeme gelecek diye hayıflanmıştık. Nitekim öğrenciler için kütüphane, sosyokültürel bir yaşam alanına dönüşecek ve sonuç olarak okullarda bu kütüphanelerin olması eğitimin iklimine oldukça önemli katkı yapacaktır.
Tabi iş kütüphanelerin tasarlanmasıyla bitmiyor. Bu çalışmanın pek çok bölgede yaygınlaştırılması gerekli. Bu konuda da Milli Eğitim Bakanlığı Sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliği yaparak bu kütüphaneleri yaygınlaştırmaya çalışıyor.
Önder Vakfı ile imzalanan bir protokol haberi beni sevindirdi. Milli Eğitim Bakanlığına bağlı imam hatip ortaokul ve liselerinde 2013-2014 eğitim öğretim yılından başlamak üzere okuma alışkanlığını kazandırmak, var olan okuma alışkanlığını geliştirmek ve öğrencilere entelektüel, sosyal beceriler kazandırabilmek adına ülke genelinde 2014’de 40, 2015’de 30 ve 2016 eğitim öğretim yılında ise 30 olmak üzere 3 yıl içerisinde toplam 100 zenginleştirilmiş kütüphaneyi eğitime kazandırmayı amaçlıyor. Protokol; kurulan kütüphanelerle öğrencileri seviyelerine uygun kitaplara ulaştırabilmeyi, okumada grup dinamiğini sağlamayı, öğrencilerle yazarların buluşmasını imkân tanıyacak platformlar oluşturmayı ve farklı düşünce ortamları ve bakış açıları yaratmayı hedefliyor.
Başbakanda bir insanın şuurlanmasında ve dava bilincine ermesinde ne kadar önemli olduğun kendisi de iyi biliyordur. Birçok yerde hızlı bir biçimde yapımına devam edilen imam hatip okullarının yalnızca binadan ibaret olmasının bir anlam ifade etmeyeceği, ancak kültürel ve çağdaş alt yapısının da geliştirilmesi ile ülke için bir değer olacağı inkâr edilemez. Başbakanın imam hatip okullarına verdiği önem doğrultusunda yapılmış bu protokol neticelendiğinde kurulmuş olan kütüphanelere konulacak kitapların seçiminde de özgürlükçü bir tavır takınılması iyi olacaktır. Örneğin Risale-i Nur Külliyatının başta İHL kütüphaneleri olmak üzere tüm okul kütüphanelerinde yer alması bana göre elzemdir.(Orhan Pamuk, Nazım Hikmet, Necip Fazıl nasıl yer alıyorsa)
İmzalanmış olan protokollerin bir diğer önemli yanı ise Milli Eğitim Bakanlığı tarihinde okuma kültürü ve kütüphane alanında yapılan ilk protokoller olması. Bunca zamandır okumanın toplumsal gelişme adına ne kadar hayati olduğu ortada olmasına rağmen bu protokollerin bugünlerde yapılıyor olması geç kalmışlık anlamında üzücü ancak gelecek adına da umut verici. Zira Okuma Kültürü ve Kütüphaneler Grup Başkanlığı, mevcut çalışmalarıyla bu geç kalmışlığı telafi edecek yapıya sahip olduğu izlenimini veriyor.
Bilge Lider Aliya İzzetbegoviç’in “Okumak özgürlüğe uçmaktır.”der ve Ali Şeriati “Okuyun, diyor okuyun. Çünkü mürekkebin akmadığı yerde kan akıyor.” sözleriyle okumanın ne denli büyük bir öneme sahip olduğundan hareketle, yapılan çalışmaları açıkçası fazlasıyla olumlu buluyorum. Çünkü okuma kültürünün okullarda kazandırılması ancak kütüphanelerin yeniden var edilmesiyle mümkün olacaktır.
İbrahim Demirkan