EĞİTİM
Gündoğdu: Artık millet esastır, postal yalayıcılığı devri bitmiştir
Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, insanlığa hizmet için sendikanın bir araç olduğunu belirterek, “Amaç, insan hakları için çaba göstermek ve dünyayı daha yaşanabilir bir hale getirmek için ekmek, demokrasi, özgürlükler ve doğuştan gelen hakları korumak adına mücadele etmektir” dedi.
Eğitim-Bir-Sen Karadeniz Bölge Toplantısı’nda konuşan Gündoğdu, eğitimciler olarak geçen yıl büyük sıkıntı yaşadıklarını hatırlatarak, ek ödeme hakkını elde etmeleri ve son olarak kamuda kıyafet düzenlemesiyle büyük kazanım elde ettiklerini söyledi.
Memur-Sen ve Eğitim Bir-Sen’in misyonunda para, sendika, memuriyet ve siyasetin bir araç olduğunu vurgulayan Gündoğdu, “Amaç, insanlığa, mazluma hizmettir. Asıl amaç, insan hakları için çaba göstermek ve dünyayı daha yaşanabilir bir hale getirmek için ekmek, demokrasi, özgürlükler ve doğuştan gelen hakları korumak adına mücadele etmektir” şeklinde konuştu.
Toplu Sözleşme Sonuçlarına İlişkin Manipülasyon Yapanlara 9 Yıl Boyunca Ne Yaptınız Diye Sormak Lazım
2002’den 2010’a kadar toplu pazarlık süreci yürütenler eğitim çalışanları için sadece 0 kazanım elde ettiler. 2012 ve 2013 yıllarında toplu sözleşme görüşmelerinde biri mutabakatla diğeri mutabakatsızlıkla sonuçlanan görüşmelerde sadece eğitim çalışanları için 18 kazanım elde edildiğini belirten Gündoğdu, şöyle devam etti: “Eğitim çalışanları ilk defa kendilerine özel kazanımlara Eğitim-Bir-Sen sayesinde ulaşmıştır. 9 yıl boyunca yetkili olup masaya oturanlar, eğitim çalışanları için sıfır kazanım ürettiler. Eğitim-Bir-Sen, biri mutabakatsızlıkla, diğeri mutabakatla sonuçlanan iki toplu sözleşmede eğitim çalışanları için 18 kazanım elde etti. Memur-Sen’in 107 kazanımını saymıyorum. Bizim kazanımlarımıza hayalleri yetişemez. Biz kazanım üretiyoruz, onlar ise laf. Çalışanların güçlü sesi ve kazanımların adresi olarak yeni kazanımlar üretmeye devam edeceğiz.” 666 sayılı KHK ile ek ödemelere yapılan artışta unutulan ve ek ödemelerine zam yapılmayan öğretmenler için, 75+75 TL olmak üzere, 2014 yılında 150 TL özel hizmet tazminatı zammı aldıklarını vurgulayan Gündoğdu, “Öğretmenler için elde ettiğimiz, Ocak 2014 ve Temmuz 2014’te yapılacak 75 TL’lik özel hizmet tazminatı artışları ile taban aylık zammı birlikte değerlendirildiğinde, bu, 2014 yılında öğretmenlerimizin maaşında toplamda 273 TL artış olması demektir. Böylece, 666 sayılı KHK mağduriyetinin başladığı günden itibaren dile getirdiğimiz ‘ek ödemeyi söke söke alacağız’ vaadimizin gereğini hakkıyla yerine getirmiş olduk” değerlendirmesinde bulundu.
Eğitimin Kalitesi İçin Kadrolu Öğretmen Şart
Eğitimin kalitesi için kadrolu öğretmen açığının giderilmesi yönünde mücadele verdiklerini anlatan Gündoğdu, şöyle konuştu: “Sadece Ağrı’da 2 binden fazla öğretmene ihtiyaç var. Öğretmenliğin vekilliği, ücretliliği olmaz; kadrolu öğretmenle hem çocuklarımıza hem ülkemize hem de atanamayan öğretmenlere iyilik yapmak zorundayız. Aksi takdirde ülke olarak zarar edeceğimizi çok iyi biliyoruz.”
Başörtüsü Yasağının Kaldırılmasında En Büyük Katkı Eğitim-Bir-Sen’indir
Yeni yıla kamuda başörtüsü özgürlüğü başta olmak üzere sivil kıyafet için imza kampanyasıyla girdiklerini dile getiren Gündoğdu, “12 milyon 300 bin imza topladık. Solumuzdaki sendika ‘başörtüsü özgürlüğü esaretimizdir’ diyerek tavrını ortaya koydu. Daha sonra anadilde eğitim istiyorum diye slogan attı. Ama anadilde eğitim istediği anaların dinine düşmanlık yapmaktan da hiç geri durmadı. Sağımızdaki sendika ise 28 Şubat sürecinde ‘devlet yasaklıyorsa vardır bir hikmeti, töre bilir’ diyordu. Bu sefer Eğitim-Bir-Sen sıkıştırınca ‘hükümet çözsün, desteklemeyen namerttir’ dedi. Hükümet çözdükten sonra namertlere ne gerek var. Eğer hükümet bu ülkenin en önemli sorununu çözdüyse, bunda en büyük katkı Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen’indir” diye konuştu.
Çözüm sürecinin doğrudan devlet projesi olduğunu söyleyen Gündoğdu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Davet üzerine bu süreçte yer aldık. Bize ‘Akil İnsan’ teklifi gelmeden önce de zaten Türkiye genelinde çözüm sürecinin paydaşıydık. Çünkü biz, ırkta kalite arayışına karşıydık. Ama bu kez devlet politikası olarak taşın altına elimizi koyduk. Türkiye genelinde devletin ve toplumun ötekileri vardı. Romanlar toplumun ötekileri, Aleviler ve muhafazakârlar devletin ötekileri, başörtülüler devletin ötekileri; Kürt, hem Kürt hem de muhafazakârsa iki kere öteki. Hemen hemen bütün illerde gördüğümüz durum buydu. Kürtler cumhurbaşkanı olabildi ama Kürt olamadı. Başörtülüler cumhurbaşkanı eşi olabildi ama birey olamadı. Aleviler, kimliklerini sakladı. İşte bütün ötekilerin beriki olması, sosyal devletin vatandaşını tanımlamaktan vazgeçip tanıması gerçeğini ortaya koydu.”
Postal Yalayıcılığı Devri Bitmiştir
Konuşmasında, 2010 yılındaki referanduma da değinen Gündoğdu, “2010 yılına kadar devletin manifestosu, ‘devletin ülkesi ve bölünmez bütünlüğü’ diye başlıyordu. Kutsal bir devlet, devletin emrinde vatandaşlar ve 10 yılda bir haddi bildirilen millet. Memur-Sen’in ‘toplu sözleşmeye de toplumsal sözleşmeye de evet’ sloganıyla desteklediği 2010 Referandumu’nda yeni metafor ortaya çıktı. Yeni Türkiye’nin metaforu, ‘milletin devleti ve ülkesiyle bölünmez bütünlüğü’ olarak değişti. Artık millet esastır, postal yalayıcılığı devri bitmiştir” dedi.
Andımızı Büyükler Okusun Bakalım Bir İşe Yarayacak Mı
Okullarda Andımız uygulamasının kaldırılmasına karşı çıkanları eleştiren Gündoğdu, “Sendikacı arkadaşlara çağrıda bulunuyorum. Her sabah genel merkezin önünde bir araya gelin andımızı okuyun. Gerçi okuyamıyorlar. Basına yansıyan görüntülere göre yanlış okuyorlar. Çocukların içinde Türk var Kürt var, gayr-i Müslimler, Ermeniler, başka ırklar var. Çocuklara okutalım da günahsız hale gelsinler. Onlar zaten günahsız. Yetişkinler okusun bakalım işe yarayacak mı ama ‘Türküm, doğruyum, çalışkanım’ demekle bu iş olsaydı Silivri Cezaevi Türk’ten geçilmiyor olmazdı.”