GÜNDEM
Gündem oluşturmak için memurları tedirgin etmeye gerek var mı?
Memurlara rotasyon mu geliyor haberleri gündeme bomba gibi düştü. Kamu kurumları arasında rotasyon uygulayanlar olduğu gibi rotasyona hiç gerek duymayanlar da bulunmaktadır. Sanki rotasyon gelince bütün sorunlar kökten çözülecek gibi bir algı oluşturulması doğru değildir.
İlgililer bu köşede çıkan yazıları zahmete katlanıp ta baştan sonuna kadar okurlarsa memuların yaşadıkları sorunları görürler. 657 sayılı Kanundaki temel sorunlar arasında ne rotasyon ne de 5 yıllık memurların üst görevlere atanma talebi vardır. Zaten kamuda yönetici olmak öyle sanıldığı gibi hiç de zor değildir. Yapılan atamalara bakıldığı takdirde işin hiç te öyle zor olmadığı açıkça görülecektir.
Hazırlanan yeni memur yasa taslağında neler var?
Hazırlanan yeni memur yasa taslağında ciddi şeyler beklerken, maalesef dağın fare doğurduğunu gördük. Memurlar açısından hiçbir kıymeti harbiyesi olmayan konular, yenilik olarak ortaya çıkarıldı ve memur sorunlarından ne kadar uzak olunduğu bir kere daha anlaşıldı.
Bu bağlamda yeni yasa taslağıyla birlikte müfettiş yardımcılığı, uzman yardımcılığı gibi kadrolarda 3 yıl olan bekleme süresinin 2 yıla ineceği ifade ediliyor. Bu düzenlemeyi görünce hayrete düşmemek mümkün değildir. Bu alanda sorun mu var ki düzenleme gereği düşünülüyor. Eğer siz bu mesleklerdeki yetişme sürelerini düşürürseniz bunun sıkıntısını yıllar sonra çekersiniz. Kaldı ki bu meslekten gelen hiçbir bürokrat bu sürenin uzun olduğunu söyleyemez.
Yine yeni yasa taslağında; Doğu ve Güneydoğu başta olmak üzere dezavantajlı bölgelere tecrübeli memurların gitmesinin sağlanacağı ifade ediliyor. Bu köşeyi takip edenler bu iş için yasa değişikliğine gerek olmadığını ifade etmiş olduğumuzu hatırlayacaklardır. Bu köşeden yıllarca tecrübesiz idarecilerin ilk atamalarının 5 ve 6 ncı bölgelere yapılmaması gerektiğini ifade ettiğimizi hatırlayacaklardır. Nihayet yıllar sonra bu uygulama kaldırıldı ve sorun çözüldü. Doğrusu bu konuda yeni yasayla ne yapılacağını merak ediyoruz. Taslağı görmediğimiz için sadece bu konuda çıkan haberlere göre amel etmek durumundayız.
Yine yasada yapılacak bir diğer düzenleme ile müsteşar, genel müdür ve il müdürü gibi üst düzey yöneticilerin de hükümetle gelip hükümetle gitmesinin sağlanacağı ifade ediliyor. Bu uygulamanın kamuda nasıl bir sonuç doğurduğunu görmek için sadece Milli Eğitim Bakanlığına bakılması yeterli olacaktır. İsteyenler KHK ile teşkilatları değiştirilen diğer kurumlara da bakabilirler.
Yine yasa taslağında kamudaki 4-C, 4-B gib sözleşmeli statülerin kaldırılacağı bunun yerine kamuda çalışanların işçi ve memur olmak üzere ikiye ayrılacağı ifade ediliyor. Yine disiplin cezalarının sadeleştirileceğini görüyoruz. Doğrusu taslaktaki yenilikleri görünce eyvah demekten kendimizi alamıyoruz. Keşke taslağın yıllar önce basına çıkan ilk versiyonundan ibret alınsaydı da daha özgün bir çalışma ortaya çıkarılsaydı. Öncekinde yer alan sözleşmeli memur ayrımı şimdi işçi memur ayrımına döndü. Bakalım taslaktan daha neler çıkacak!
Kolsuz hizmetli dönemi başlıyor
Daha önce bu köşeden engellilerin hizmetli olarak alınmasını eleştirmiş ve bunun bir facia olacağını ifade etmiştik. Maalesef önerilerimiz hiçbir şekilde dikkate alınmayarak gerekli düzenlemeler yapılmadı ve yerleştirmeler gerçekleşti.
Bize gelen bir telefonla faciayı öğrenmiş olduk. Hizmetli olarak yerleştirmesi yapılan bir kişinin özür derecesi % 85 ve omuzlarından iki kolu yok. Konuyla ilgili olarak beni aradılar ve bu çocuğun daha göreve başlamadan anne basının bulunduğu ile naklinin alınıp alınamayacağını sordular. Bu olayı duyunca kahrolmamanız mümkün mü? İki kolu olmayan bir kişi nasıl hizmetli olarak görev yapacak? Hem 657 sayılı Kanunda hem de ilgili yönetmelikte yerleştirme işlemlerinde özür grubunun dikkate alınacağı ifade edilmesine rağmen maalesef buna dahi uyulmuyor ve netice ortada. Ayrıca, anne baba bu çocuğun kendi kendine doğal ihtiyaçlarını dahi karşılayamadığını ifade ediyorlar. Bu durumu konuyla ilgili iki bakanın dikkatine sunuyoruz.
Engelli hizmetli alımı faciasına dikkat çekmiştik
Daha önceki yazılarımızda engelli personel alımıda yapılan yanlışlığa dikkat çekmiştik. Bu yazımızda şunları ifade etmiştik:
'Devlet Personel Başkanlığınca ilan edilen engelli kadrolarına baktığımızda daha önce yaşanan facianın tekrarlandığını görüyoruz.
Engelli hizmetli alımı tam bir faciadır ve kimsenin bunu izah etmesi mümkün değildir. Görme engelli bir personelin bu hizmeti nasıl yapacağı veya bu personele hizmetin nasıl yaptırılacağının iyi hesap edilmesi gerekmektedir. Engel grupları dikkate alınmadan yapılan yerleştirmenin nasıl bir sonuç doğuracağının birileri tarafından hesap edilmediği anlaşılmaktadır. İstihdamla kamu yararı ve hizmet kalitesi nasıl eşleşecek doğrusu merak ediyoruz. Kervan yolda düzülür mantığı ise 21. Yüzyılda revaç görmeyen bir yöntemdir.
Hizmetli personelin yaptığı iş özel sektöre yaptırılacak mı yoksa yaptırılmayacak mı?
Bu bağlamda literatürü takip edenler memur tanımın yeterli olmadığı ve bu tanımın yeniden gözden geçirilmesi gerektiği eleştirilerini görmüşlerdir. Hizmetli personelin yaptığı işler memur tanımı içerisine girmez ve bu işlerin hizmet alımı yöntemiyle temizlik firmalarına yaptırıldığı bilinen bir gerçektir. Ancak, hizmetli personel de on hizmet sınıfı içerisinde yer almaktadır. Siz bununla da kalmayıp engelli persoeneli hizmetli olarak istihdam etmeye kalkarsanız, hem kamunun düzenini bozarsınız hem de bu personele zulmetmiş olursunuz.
Bu eleştirimizle kamuya engelli personel alınmasına karşı olduğumuz anlamı çıkarılmamalıdır. Demek istediğimiz, adama göre işten ziyade işe göre adam istihdamı politikasının benimsenmek zorunda olduğunun bilinmesidir.
Kamunun işte bu noktada karar vermesi gerekmektedir. Uygulamaya baktığınızda birçok kamu kurumunun hiçbir şekilde yardımcı hizmetler sınıfına personel almadığını ve bu kurumların bu işleri hizmet alımı yöntemiyle daha nitelikli bir şekilde özel sektöre yaptırdığını göreceksiniz. Bazı kurumlar ise hem hizmet alımı yöntemini seçmekte hem de yardımcı hizmetler sınıfına personel almaktadır. Bu durum ise işleri çıkmaza sokmaktadır.'
Memurlara rotasyon mu geliyor haberleri gündeme bomba gibi düştü. Kamu kurumları arasında rotasyon uygulayanlar olduğu gibi rotasyona hiç gerek duymayanlar da bulunmaktadır. Sanki rotasyon gelince bütün sorunlar kökten çözülecek gibi bir algı oluşturulması doğru değildir.
İlgililer bu köşede çıkan yazıları zahmete katlanıp ta baştan sonuna kadar okurlarsa memuların yaşadıkları sorunları görürler. 657 sayılı Kanundaki temel sorunlar arasında ne rotasyon ne de 5 yıllık memurların üst görevlere atanma talebi vardır. Zaten kamuda yönetici olmak öyle sanıldığı gibi hiç de zor değildir. Yapılan atamalara bakıldığı takdirde işin hiç te öyle zor olmadığı açıkça görülecektir.
Hazırlanan yeni memur yasa taslağında neler var?
Hazırlanan yeni memur yasa taslağında ciddi şeyler beklerken, maalesef dağın fare doğurduğunu gördük. Memurlar açısından hiçbir kıymeti harbiyesi olmayan konular, yenilik olarak ortaya çıkarıldı ve memur sorunlarından ne kadar uzak olunduğu bir kere daha anlaşıldı.
Bu bağlamda yeni yasa taslağıyla birlikte müfettiş yardımcılığı, uzman yardımcılığı gibi kadrolarda 3 yıl olan bekleme süresinin 2 yıla ineceği ifade ediliyor. Bu düzenlemeyi görünce hayrete düşmemek mümkün değildir. Bu alanda sorun mu var ki düzenleme gereği düşünülüyor. Eğer siz bu mesleklerdeki yetişme sürelerini düşürürseniz bunun sıkıntısını yıllar sonra çekersiniz. Kaldı ki bu meslekten gelen hiçbir bürokrat bu sürenin uzun olduğunu söyleyemez.
Yine yeni yasa taslağında; Doğu ve Güneydoğu başta olmak üzere dezavantajlı bölgelere tecrübeli memurların gitmesinin sağlanacağı ifade ediliyor. Bu köşeyi takip edenler bu iş için yasa değişikliğine gerek olmadığını ifade etmiş olduğumuzu hatırlayacaklardır. Bu köşeden yıllarca tecrübesiz idarecilerin ilk atamalarının 5 ve 6 ncı bölgelere yapılmaması gerektiğini ifade ettiğimizi hatırlayacaklardır. Nihayet yıllar sonra bu uygulama kaldırıldı ve sorun çözüldü. Doğrusu bu konuda yeni yasayla ne yapılacağını merak ediyoruz. Taslağı görmediğimiz için sadece bu konuda çıkan haberlere göre amel etmek durumundayız.
Yine yasada yapılacak bir diğer düzenleme ile müsteşar, genel müdür ve il müdürü gibi üst düzey yöneticilerin de hükümetle gelip hükümetle gitmesinin sağlanacağı ifade ediliyor. Bu uygulamanın kamuda nasıl bir sonuç doğurduğunu görmek için sadece Milli Eğitim Bakanlığına bakılması yeterli olacaktır. İsteyenler KHK ile teşkilatları değiştirilen diğer kurumlara da bakabilirler.
Yine yasa taslağında kamudaki 4-C, 4-B gib sözleşmeli statülerin kaldırılacağı bunun yerine kamuda çalışanların işçi ve memur olmak üzere ikiye ayrılacağı ifade ediliyor. Yine disiplin cezalarının sadeleştirileceğini görüyoruz. Doğrusu taslaktaki yenilikleri görünce eyvah demekten kendimizi alamıyoruz. Keşke taslağın yıllar önce basına çıkan ilk versiyonundan ibret alınsaydı da daha özgün bir çalışma ortaya çıkarılsaydı. Öncekinde yer alan sözleşmeli memur ayrımı şimdi işçi memur ayrımına döndü. Bakalım taslaktan daha neler çıkacak!
Kolsuz hizmetli dönemi başlıyor
Daha önce bu köşeden engellilerin hizmetli olarak alınmasını eleştirmiş ve bunun bir facia olacağını ifade etmiştik. Maalesef önerilerimiz hiçbir şekilde dikkate alınmayarak gerekli düzenlemeler yapılmadı ve yerleştirmeler gerçekleşti.
Bize gelen bir telefonla faciayı öğrenmiş olduk. Hizmetli olarak yerleştirmesi yapılan bir kişinin özür derecesi % 85 ve omuzlarından iki kolu yok. Konuyla ilgili olarak beni aradılar ve bu çocuğun daha göreve başlamadan anne basının bulunduğu ile naklinin alınıp alınamayacağını sordular. Bu olayı duyunca kahrolmamanız mümkün mü? İki kolu olmayan bir kişi nasıl hizmetli olarak görev yapacak? Hem 657 sayılı Kanunda hem de ilgili yönetmelikte yerleştirme işlemlerinde özür grubunun dikkate alınacağı ifade edilmesine rağmen maalesef buna dahi uyulmuyor ve netice ortada. Ayrıca, anne baba bu çocuğun kendi kendine doğal ihtiyaçlarını dahi karşılayamadığını ifade ediyorlar. Bu durumu konuyla ilgili iki bakanın dikkatine sunuyoruz.
Engelli hizmetli alımı faciasına dikkat çekmiştik
Daha önceki yazılarımızda engelli personel alımıda yapılan yanlışlığa dikkat çekmiştik. Bu yazımızda şunları ifade etmiştik:
'Devlet Personel Başkanlığınca ilan edilen engelli kadrolarına baktığımızda daha önce yaşanan facianın tekrarlandığını görüyoruz.
Engelli hizmetli alımı tam bir faciadır ve kimsenin bunu izah etmesi mümkün değildir. Görme engelli bir personelin bu hizmeti nasıl yapacağı veya bu personele hizmetin nasıl yaptırılacağının iyi hesap edilmesi gerekmektedir. Engel grupları dikkate alınmadan yapılan yerleştirmenin nasıl bir sonuç doğuracağının birileri tarafından hesap edilmediği anlaşılmaktadır. İstihdamla kamu yararı ve hizmet kalitesi nasıl eşleşecek doğrusu merak ediyoruz. Kervan yolda düzülür mantığı ise 21. Yüzyılda revaç görmeyen bir yöntemdir.
Hizmetli personelin yaptığı iş özel sektöre yaptırılacak mı yoksa yaptırılmayacak mı?
Bu bağlamda literatürü takip edenler memur tanımın yeterli olmadığı ve bu tanımın yeniden gözden geçirilmesi gerektiği eleştirilerini görmüşlerdir. Hizmetli personelin yaptığı işler memur tanımı içerisine girmez ve bu işlerin hizmet alımı yöntemiyle temizlik firmalarına yaptırıldığı bilinen bir gerçektir. Ancak, hizmetli personel de on hizmet sınıfı içerisinde yer almaktadır. Siz bununla da kalmayıp engelli persoeneli hizmetli olarak istihdam etmeye kalkarsanız, hem kamunun düzenini bozarsınız hem de bu personele zulmetmiş olursunuz.
Bu eleştirimizle kamuya engelli personel alınmasına karşı olduğumuz anlamı çıkarılmamalıdır. Demek istediğimiz, adama göre işten ziyade işe göre adam istihdamı politikasının benimsenmek zorunda olduğunun bilinmesidir.
Kamunun işte bu noktada karar vermesi gerekmektedir. Uygulamaya baktığınızda birçok kamu kurumunun hiçbir şekilde yardımcı hizmetler sınıfına personel almadığını ve bu kurumların bu işleri hizmet alımı yöntemiyle daha nitelikli bir şekilde özel sektöre yaptırdığını göreceksiniz. Bazı kurumlar ise hem hizmet alımı yöntemini seçmekte hem de yardımcı hizmetler sınıfına personel almaktadır. Bu durum ise işleri çıkmaza sokmaktadır.'