GÜNDEM
Fidan'a gitme dedim
Cumhurbaşkanı olarak ilk kez Kolombiya, Küba ve Meksika’yı kapsayan Latin Amerika ziyaretine çıkan Tayyip Erdoğan, uçakta kendisini takip eden gazetecilere önemli açıklamalarda bulundu.
Hakan Fidan’ın istifasını doğru bulmuyorum dediniz. Daha detaylı bilgi vermeniz mümkün mü?
MİT sıradan bir kurum değildir. Sıradan bir insanı da kolay kolay getiremeyiz oraya. Çok sık eleyip ondan sonra burası gelinebilen bir makamdır. MİT’in başında son derece güvenilir bir kişi olmalıdır. Nitekim ben oraya son derece güvenilen, hatta sır küpüm olarak görebileceğim birini getirmiştim. Daha öncesinde söz konusu arkadaşı özel temsilci olarak görevlendirdiğim anlar da olmuştu. Dolayısıyla bu makama gelmiş olan bir kardeşimizin milletvekili adayı olmak ya da onun ötesinde bazı görevleri kafasında planlamak gibi bir durumu olabilir. Ya da ona belki bu tür bazı vaatlerde bulunmuş olabilirler, orasını bilemem. Ama ben kendisine açık ve net olarak “ayrılmanı doğru bulmuyorum” dedim. Senin göreve devam etmen gerekir çünkü burası rastgele bir yer değil. Siz gidersiniz sizin yerinize bir başkası gelir, o ayrı mesele.
BEN ASLA DOĞRU BULMAM
Bunu normal bir memuriyet olarak görebilirsiniz. Ama bu öyle bir makam değil. Dolayısıyla doğru bulmuyorum ama kendileri artık yorulduklarını söyleyerek, burada daha fazla devam edemeyeceklerini söyleyerek maalesef böyle bir adım atmayı kendileri için uygun buldular ve bu adımı attılar. Bundan sonraki süreç Sayın Başbakan’a ait olan bir süreçtir. Yerine kim gelecekse Sayın Başbakan teklif yapar. Biz de onar ya da onamayız. Kimin geleceği çok önemli çünkü bizim paralel yapıyla mücadele esnasında neler yaşadığımız, neler çektiğimiz herşey ortada. Böyle bir ortamda böyle bir tabloyla karşı karşıya kalmayı ben asla doğru bulmam.
TEK KALSAM DAHİ MÜCADELEM SÜRECEK
Bu süreçte sıkıntı olur mu?
Yok, ne sıkıntı olacak. Ben her zaman söylüyorum. Tek kişi dahi kalsam ben bu mücadeleyi sonuna kadar sürdürürüm. Paralel yapı ve benzerleriyle…
Kılıçdaroğlu’nun bazı açıklamaları olmuştu, “Başbakanlık'ta boşluk var, orayı dolduracak, o yüzden istifa etti” gibi.
Sen mevcut Başbakan’ın gidip gitmeyeceğiyle ilgileneceğine kendine bak. Sen nereye gelebiliyorsun ona bak. Kendisinin böyle bir hayali, böyle bir derdi yok. Ben başbakan olabilir miyim bunu düşünmüyor, Davutoğlu üzerinden politika üretmeye kalkıyor.
LİSTENİN BAŞINDA GÜLEN VAR
New York Times’ta yayınlanan Fethullah Gülen imzalı yazı, daha sonra Temsilciler Meclisi’nden 88 kişinin imzası olan bir mektup gönderildi Kerry’ye...
Bu atılan adıma karşı Parlamento’da Türkiye-ABD Dostluk Grubu milletvekillerimizin bu mektuba yönelik bir karşı yazısı Sayın Kerry’e olacak. Arkadaşlar zannediyorum hazırlıyorlar bu yazıyı. Benim için manidar olan, gerek o yazıyla ilgili gerek seçim kampanyalarında partilere yapılan bağışlar vs. ile ilgili bilgiler geliyor. Nereden nereye nasıl kaynaklar aktarıldığı noktasında da keza bilgiler geliyor. Öyle sanıyorum ki bunlar yarın kitaplar haline, belgeseller haline gelecek ve uluslararası siyaset camiasını sarsacak nitelikle şeyler ortaya çıkacak. Çok ilginç şeyler var; bakın bu sabah (önceki sabah) 21 kişilik bir operasyon yapıldı, öyle değil mi? Bu operasyonun liste başında kim var? Fethullah Gülen var, alt sıralarda da malum alınan isimler var. Bunlarla ilgili adımı emniyet yargı müşterek olarak sürdürüyor.
BURALARA KADAR NASIL SIZDILAR
Artık iş derinleştirilmeye başladı. Derinleştikçe daha başka şeyler de ortaya çıkmaya başlayacak. Türkiye’deki şehir imamları açıklandı ve bunların hepsi birden kaçıverdi. Yakında belki de ülkelerin imamları açıklanacak. Ülkelerin imamlarının açıklanmasıyla birlikte uluslararası camiada bakalım neler olacak. Ben geçen gün Mali Cumhurbaşkanı'na bunu açıkladım. Mali Cumhurbaşkanı hiç tereddütsüz anında, Türkiye Cumhuriyeti’ne ters hareket eden kim varsa bize ters hareket etmiş olur dedi. Gereğini yaparız dedi.
En son yaptığınız konuşmalarda bana ve aileme tehditler geliyor dediniz. Biraz açar mısınız? Nedir bu?
Bursa’daki konuşamda da belirttiğim gibi bu konuda bize gelen bilgiler bu yönde. Şahsımla ilgili ailemle ilgili tehditler var. Şahsımla alakalı olarak öldürmek ve benzeri türden hakeza, ailemle alakalı olarak da bazı tehditler sözkonusu.
Siz tabii korumalarınızı falan güvendiğiniz insanlar olarak görüyorsunuz ama bakıyorsunuz onların içinden de çıkıyorlar. Bir tanesi ya da iki tanesi öyle olabiliyor. Böcek olayında olduğu gibi. Adam kalkıyor mesela mahkemede “Cumhurbaşkanı bana çok güvendiği için, beni çok takdir ettiği için Libya’ya gönderdi” diyor. Adamı ben tanımam, bilmem. Bunu söyleyecek kadar bunlarda yalan meşrudur. Aynı şekilde orada olan koruma müdürünün durumuna bakıyorsunuz, benim koruma müdürüm emri altında olan polis memurlarını tanımayacak da ben mi tanıyacağım. Bunları tanıyabilen o, istediği yere yerleştirebilen o, sevk ve idare eden o ve diyor ki Başbakanınıza en yakın yerde olan bendim, çok severdik… İyi severdin de, bu ne? Nasıl oluyor da bunlar buralara kadar sızıyor. Şimdi bir çok yerden öyle enteresan bilgiler gelmeye başladı ki... Artçı ekiplerde benzer tezgahlar kurulmuş. Öncü ekipler de keza. Ama bunları neden sonra bir çok olayın meydana gelmesiyle tespit edebildik.
İLİŞKİLER ESKİ GÜNLERE DÖNER
Sisi’nin yeni ses kaydı. Yeni Suud Kralı’nın açıklaması vs. İhvan’a yönelik süreç tersine döner mi?
Kral Abdullah ile şimdiki Kral Selman kıyası yapmam doğru olmaz. Kral Abdullah ile Suriye konusunda aynı fikirdeydik. Bizi takdir ediyordu. Ama darbe konusunda ayrıştık. Kral Selman göreve geldikten sonra attığı adımlarla inanıyorum ki iki ülke arasındaki ilişkiler eski günlerine dönecektir. Cenaze töreninde görüştük. İkili ziyaret için randevu talep ettik. Gelince bu ülkeyi ziyaret edeceğiz. Tabii Kral Selman ile bu ilk görüşmemiz değil. Kral Abdullah ölmeden önce de Selman’la görüşmüştük. Suudi Arabistan’ın İslam dünyası içinde önemli bir yeri var. Yeni kral göreve geldikten sonra biliyorsunuz bazı görev değişiklikleri yaptı. Bakanları görevden aldı. Kral Selman’ın görevden aldığı bakanlardan biri vardı ki şahsım hakkında çok ağır hakaretler yapmıştı. Onu da görevden aldı ki bu manidardır.
PKK'dan bile daha çok zarar verdiler
Bu son operasyonda terör bağlantısı ortaya çıkmış… Bununla ilgili ciddi iddialar var. Daha önceki operasyonlarda mesela 30 kişi gözaltına alınıyor, iki kişi tutuklanıyor...
Bu durum malesef kamuouyunda olumsuz bir algı ortaya çıkartıyor. Bugünkü operasyon neticesinde de nelerin olabileceğini göreceğiz. Temenni ederim ki, burada aynı yanlışa düşülmez. Daha isabetli bir yargı kararı oluşur. Tabii bu yargı kararının uluslararası boyutu olabilir. Bundan öncekilerle alakalı da tabi devam eden yargı süreçlerinde bazı şeylerin ortaya çıkabileceği kanaatindeyim.
Ben yalnız başıma kalsam bile tek başıma mücadele edeceğim diyorsunuz, devletin tüm kurumlarının gerekli hassasiyeti göstermediğini mi düşünüyorsunuz?
Ben kendi hassasiyetimi ortaya koyuyorum. Ve hükümetten tüm kurumlardan bu hassasiyeti bekliyorum. MGK tavsiye kararı hükümete iletildikten sonra, hükümet gerekli adımları attı. Nisan ya da Mayıs’ta yayınlanacak MGK Ulusal Güvenlik Siyaset Belgesi’nin içine bu girmiş olacak. Bu aynı zamanda yargının elinde de önemli bir dayanak olacak alacakları kararlarda, atacakları adımlarda bunun önemli yeri olacağına inanıyorum. Buna ne kadar önem verdiğimi ifade etmek için tek de kalsam bu mücadeleyi sürdüreceğim diyorum.
Bugün PKK terör örgütü bile uluslararası camiada bunların Türkiye’ye verdiği zararı vermemiştir. Bunlar uluslararası camiada, parlamentolarda, devlet başkanlarıyla, şunlarla bunlarla her türlü kirli ilişkiler içine girerek Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kötüleme gayreti içindeler. PKK bunların bu yolunu denemiyor. Onların denediği yol silahlı eylemler.
Cemaat Evangelist benzeri bir örgüt
Bunlar arazinin rengi neyse o renge rahatlıkla uyabiliyor. Onu ordan çıkarabilmek öyle kolay bir iş değil. Ve bizim çok hassas kurumlarımızın içerisindeki sızmaları bile aynen o şekilde ve değerler noktasında herhangi bir şeyleri söz konusu değil. Bakın faizsiz banka değil mi? Diyor ki gidin bankalardan kredi alın, getirin buraya yatırın. Böylece burayı ayağa kaldıralım. Aynı şekilde mesela Kestanepazarı’na ilk geldiği zamanlarda yaptığı konuşmalar, açıklamalar var ama bir de 28 Şubat sürecinde yaptığı açıklamalar var. Nerelerden nerelere geldi.
İşledikleri suç boyutuyla konuşuyoruz paralel yapıyı ama aynı zamanda politik bir yapı olduğunu da kavrıyoruz...
Bazı yazarlar bunların “Opus Dei” (İspanya’da ortaya çıkan Katolik tarikatlarından) tarikatını çağrıştıran bir yapılanma olduklarını ileri sürüyor. Aslında daha ziyade ABD’deki “Evangelist”lerin bazı radikal unsurlarını çağrıştırıyorlar. Bunlar tarikat havasında değiller. Bu orada (ABD) fazla yaşamanın getirdiği bir şey de olabilir. 1999'da Türkiye’den gidiş ve gidişten itibaren orada yüklenilen görev ve bu yüklenilen görevle birlikte yapılan şeyler orada. Tabanları bunu tamamen dini meşruiyet olarak algılıyor bunlar da dini meşruiyete sarılıyor. Öyle şeyler var ki bulunduğumuz makam bunları söylememize müsaade etmiyor. Bunlarda 'insana acıma' yok. Geçenlerde bir başlık atmışlardı: “Kod adı Süfyan yeri Sincan.” Beni kastediyorlar. Beddua seansları yaptılar.
Yasal bazı düzenlemeler yaptık. Ama onların işine yaradı. İş 2010’da referandumla başladı. Ama bu iş bumerang gibi. Onlar savurdu şimdi onlara döndü. Haziran seçimleri bu yüzden önemli.
Haziran’da anayasa ve başkanlık oylanacak
Hayalinizde nasıl bir başkanlık var?
Biz başkanlık çalışmasını aslında yaptık. Başbakan olduğum sırada çalışmaları yapmış hatta Meclis Anayasa Uzlaşma Komisyonu’na göndermiştik. Başkanlık ile ilgili çalışmalarımız hazır. Bizim için ekonominin ve demokrasinin atbaşı gittiği bir sistemdir başkanlık sistemi. Başkanlık sisteminin denetim mekanizmasını kaldırdığı yalanını da söylüyorlar. Aksine denetimin daha da arttığı bir sistemdir. Yeni anayasanın içinde başkanlık sistemi, çözüm süreci, demokrasi paketleri yerini almalıdır.
Haziran seçimi yeni anayasanın ve başkanlık sisteminin oylanacağı bir seçim mi olacak?
Evet. Aynen öyle olacak. Sayın Başbakan da böyle söylüyor. Seçim bunun üzerine… Bunun oylanacağı bir seçim olacak.
Başkanlık sistemi ile ilgili açıklama konusunda Sayın Davutoğlu’nun sona kalmasını da eleştirenler oldu. AK Parti seçmeni ne düşünüyor.
Kamuoyu araştırmalarına bakıldığında tabanın kahir ekseriyet evet diyor. Bu seçim Türkiye açısından kırılma dönemini yaşayacak. Muhalefetin başkanlığa karşı olmasının nedeni başkanlık olursa sadece iki güçlü parti olacak. Bundan korkuyorlar.
Dördü de molotofu savunuyor
(İç güvenlik paketi) İç güvenliğin olmadığı ortamları seviyorlar. İç güvenlik paketi çıkmazsa bu seçimleri bundan öncekiler gibi silahların gölgesinde yaparız. Özellikle Doğu ve Güneydoğu bölgesinde. Vatandaş bizim can güvenliğimizi sağlayın ki oyumuzu güvenle kullanalım. Muhalefet elinde molotoflarla gidenlerin önünde giderim diyor. Ellerinde molotof, demir bilye olanlara direnme hakkını kullanın diyor. Ana muhalefetin başı molotof için direnme hakkı diyor. Yavru muhalefet de ondan geri kalmıyor. Bu tarz anlayışlarla demokrasiden özgürlüklerden bahsetmek mümkün değildir. Bakıyorsunuz MHP de onların yanında yer alıyor. Bunların dördüncüsü de paralel yapı.
Türkiye’nin gerçekleriyle bağdaşmıyor
Barajı aşamazsak Diyarbakır’da alternatif meclis lafları ediliyor.
Siyasetin içinde adeta doğdum büyüdüm bu noktalara geldim. Bu süreçte bu isimlerin yaptığı açıklamanın Türkiye gerçekleriyle bağdaşır bir durumu yok. Eğer A partisi B partisi barajı aşamazsa bu durum yüzde elli oyla anayasayı değiştirecek noktaya getirir sizi. Onların Diyarbakır’a ayrı bir parlamento sözleri bir anlam ifade etmiyor. Bu kaosun önlenmesi için de iç güvenlik paketi önemli. Çıktığı takdirde illegal yapılanmaların tamamının önüne geçilecektir.
Bunu engellemeye çalışırlarsa bedelini öderler. Bu illerde sadece onlara oy verenler yaşamıyor. Şehirde cam çerçeve indirdiniz. İç güvenlik paketiyle bunları yapamayacaksınız. yeni şafak