EĞİTİM
Eş durumu atamasında, lehte karar
Türkiye Kamu-Sen İstanbul İl Başkanı Yrd. Doç. Dr. M. Hanefi Bostan, İstanbul 8. İdare Mahkemesinin, norm kadro bulunmadığı için atanması Milli Eğitim Bakanlığınca yapılmayan bir öğretmen için yürütmeyi durdurma kararı verdiğini söyledi. Bostan, Aile bütünlüğünü koruması gereken bir kurum olan mebin tam aksine işlem yapması bir türlü anlaşılamamaktadır dedi.
Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen İstanbul İl Başkanı Yrd. Doç. Dr. M. Hanefi Bostan yaptığı yazılı açıklamada, öğretmenlerin özür durumu atamalarına ilişkin İstanbul 8. İdare Mahkemesinde görülen davada yürütmeyi durdurma kararı verdiğini belirtti. Bostan, şunları söyledi:
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından 2012 yılı Ağustos ayında gerçekleştirilen öğretmenlerin özür durumu atamalarında, kontenjan olmadığı gerekçesiyle atama ekranı açılmayan bir öğretmen üyemiz için Sendika Avukatımız Şahin Zenginal tarafından İstanbul İdari Mahkemesine açılan davada, mahkeme yürütmeyi durdurma kararı vermiştir. İstanbulda görev yapan bir bayan öğretmen üyemiz, eş özrüne dayalı olarak Ankara iline atanmak için 2012 yılı Öğretmenlerin Özür Durumuna Bağlı Yer Değiştirme Kılavuzunda bulunan hükümlere göre başvuru yaptığı, ancak atanmak istediği Ankara ilinde sınıf öğretmeni açığı bulunmaması nedeniyle 24 Ağustos 2012 tarihinde gerçekleştirilen ikinci aşama başvurusunun elektronik ortamda tercihte bulunabileceği bir okul açılmamak suretiyle reddedilmesi üzerine MEBe dava açılmıştır. İstanbul 8. İdare Mahkemesinde görülen davada, MEB mahkemeye bir savunma göndermiştir. MEB savunmasında; eş özrü nedeniyle atama talebinde bulunan davacının talebinin Ankara ilinde norm kadro açığı bulunmaması nedeniyle başvurusunun reddedildiği, özür grubuna dayalı yer değişikliği taleplerinde hizmet verimliliği ve etkin bir yönetim sağlanması için hizmet gerekleri ve özür durumunun birlikte değerlendirildiği ileri sürülerek davanın reddini istemiştir. İstanbul 8. İdare Mahkemesi 19.12.2012 tarihinde oybirliğiyle aldığı 2012/1856 Esas nolu Kararında aynen şunlar ifade edilmektedir:
Davalı idare tarafından, eğitim kurumlarında atıl kapasite yaratılmadan verimli ve etkin bir hizmet sunumu için norm kadro uygulaması yapıldığı ve davacının yer değişikliği talebinde bulunduğu Ankara ilinde sınıf öğretmeni açığı bulunmadığı ileri sürülmekte ise de Millî Eğitim Bakanlığı Öğretmenlerinin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği'nin 35.maddesine göre öğretmenlerin özür durumuna bağlı olarak yer değiştirme talebinde bulunması durumunda yapılacak değerlendirmenin, hizmet gerekleri ve özür durumunun birlikte karşılanması temelinde yapılacağı açıktır. Söz konusu değerlendirmenin sadece hizmet gerekleri esas alınarak yapılması halinde ise ortaya tek taraflı bir değerlendirme sonucu çıkacaktır ki bu durum sözü edilen düzenlemenin amacıyla bağdaşmayacaktır. Öte yandan, idarelerin kendi personelinin yaptığı atama veya yer değişikliği taleplerini değerlendirirken 1982 Anayasasının Ailenin Korunması başlıklı 41.maddesinde yer verilen aile birliğinin korunması ilkesini gözetmesi gerektiği ve aile birliğinin korunması hususunun devletin temel görevleri arasında bulunduğu açıktır. Bu duruma göre idarelerin kamu görevlilerinin atama taleplerini değerlendirirken ilgili kişinin kamu hizmeti ile ilgili olan pozisyonu ile beraber kamu görevlisinin aile durumunu gözetmesi ve aile birliğinin bütünlüğünü bozmayacak şekilde diğer bir deyişle anayasal bir hakkın kullanılmasını engellemeyecek tarzda işlem tesis etmesi gerekmektedir. Davacının yapmış olduğu yer değişikliği talebinin ise norm kadro durumuna göre yani; sadece hizmet gerekleri açısından değerlendirildiği, Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmenlerinin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği'nin 35.maddesinde yer alan hizmet gerekleri ve özür durumunun birlikte karşılanması temelinde bir değerlendirme yapılmayarak Anayasa ile güvence altına alınmış bulunan aile bütünlüğünün bozulmasına yol açacak şekilde başvurusunun reddedildiği anlaşıldığından davacı talebinin reddine ilişkin davalı idare işleminde hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
İstanbul İdare Mahkemesi yukarıda açıklanan nedenlerle hukuka aykırılığı açık olan dava konusu işlemin; uygulanması halinde telafisi güç zararlar doğabileceğinden 2577 Sayılı Kanunun 27.maddesi uyarınca teminat alınmaksızın yürütülmesinin durdurulmasına karar vermiştir.
Aile bütünlüğünü koruması gereken bir kurum olan MEBin tam aksine işlem yapması bir türlü anlaşılamamaktadır diyen Bostan, Ümit edilir ki bu ve benzeri yargı kararlarından sonra MEB kendine bir çeki düzen vererek buna benzer hak gaspına yönelik işlemlerden vazgeçer ve bir an evvel eş durumu atamalarını gerçekleştirir. Zira haksızlık ve zulümle abat olunmaz ifadelerini kullandı