EĞİTİM
Erken Seçim ve Ötelenen Ana sorunlar
Her ne kadar erken seçim gündemde yok denilse de, Türkiye erken seçim havasına girdi bile. Ak Parti ilçe kongreleri seçim havasında geçiyor. Başbakan Sayın Ahmet Davutoğlu gittiği her ilde neredeyse üç ayrı miting yapıyor. Bu gidişle Davutoğlu miting konusunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı aratmayacak. İlk başta ki acemiliğini de yavaş yavaş atıyor. Konuşmalar biraz daha akademik olmaktan çıkıyor. Çünkü Davutoğlu Başbakanlığının ilk günlerinde kullandığı akademik terimler toplum tarafından anlaşılmadığı ortaya çıktı. İlk tepki sosyal medyaya “Sözlük hazırlayın, kalem, kâğıdı hazırlayın, yine hoca ders verecek!” şeklinde yansıdı. Bu akademik dilden uzaklaşılmış olması sevindirici. Fakat danışmanlar bir konuda Başbakan Ahmet Davutoğlu’nu bilgilendirmesi gerekiyor. Bu bilgilendirme; Davutoğlu’nun konuşmalarının alkışla sık sık kesilmesini sağlayacak, vurgulayıcı, halkta karşılığı olan terimlerin daha çok kullanmasıdır. Ayrıca Sayın Davutoğlu’da hali hazırda yaptığı konuşmalarda alkış ile kesilen bölümlerde alkışın bitmesini biraz beklemesi gerekiyor. Çünkü yaptığı konuşmalarda toplum onu alkışlarken durmadığını, konuşmasına devam ettiğini müşahede ettim. Oysa orada alkış bitene kadar belki bir 20-30 saniye beklemesi gerekiyor. Öyle gözüküyor ki, Sayın Davutoğlu Prompter kullanmıyor, fakat prompter kullanmaya geçmesi gerektiğine de inanıyorum. Sayın Ahmet Davutoğlu’nun zekası, dehası, ezbere konuşma kabiliyetini yakından, uzaktan tanıyan herkes çok iyi bilir ama prompter kullanmasının daha faydalı olacağına inanıyorum. Bunların dikkate alınması, yoğun temposunun amacına ulaşmasını sağlamaya yarayacaktır.
Davutoğlu Türkiye’nin Ana Sorunlarını Gündemine Alması Sevindirici
Sayın Ahmet Davutoğlu Tunceli Üniversitesi’nde yaptığı konuşmada, benim de şiddetle karşı olduğum torpil olayına asla müsamaha göstermeyeceğini, bundan sonra memur alımında liyakatin esas alınacağını açıklaması, gelecek adına ümit verici. Temennim odur ki; bu açıklamamaların sözde kalmaması. Gençlerin cehennemi Türkiye yazısında buna vurgu yapmış ve sert bir şekilde eleştirmiştim. Sayın Davutoğlu’nun bu yaklaşım biçimi, bu düşüncede olanları da ona yaklaştıracağı muhakkak.
1 – Bedelli.
2 – Atamalar.
3 – Kadro.
4 - Taşeron.
Bedelli bilindiği üzere tüm Ak Parti üst düzey yöneticileri ve Ak Davanın lideri Recep Tayyip Erdoğan tarafından onay gördü, sözü verildi. Cumhurbaşkanı seçim sonrası denildi. Erdoğan bu sözü 8.8.2014 gecesi verdi. Buda gösteriyor ki sözün üzerinden 108 gün geçti. Geçen hafta da MSB ve Ahmet Davutoğlu’nun açıklamalarını tüm medya “Bedelli Geliyor” şeklinde geçti. Fakat Erdoğan yurtdışına çıkarken bedelli için sarf ettiği sözler ve Davutoğlu’nun yurda dönüşünden sonra TRT mülakatında, Erdoğan’a paralel bir söylemle işi rölantiye alması anlaşılır gibi değil. Bu gecikme 1.250.000 olduğu tahmin edilen genci ilgilendiriyor. Dolayısıyla aileleri ile beraber 5 milyon ferdi etkiliyor. Bedellinin geciktiği her saniye beş milyonluk ferdin arasında Ak Partiye kızgınlığın artmasına sebebiyet veriyor. Bunun acilen bir karara bağlanması gerektiğine inanıyorum. Söz verildiği gibi 2014 yıllı içerisinde bedelli çıkmalı. Bu kızgınlık Ak Partiye yöneldiği gibi, dolaylı olarak bize de yansıyor. Zaman zaman sinkaflı sözlere maruz kalıyor ve sözlü tacizlere uğruyoruz. Eminim Ak Partinin politikasını benimseyip, Erdoğan’a destek veren diğer yazarlarda aynı hakaretlere maruz kalıyor. Bazıları ile bu konuda dertleşiyoruz. Maruz kaldığımız bu durumun nedeni ise; Cumhurbaşkanlığı seçimini boykot etmeyi düşünen bedellici gençleri, Ak Davanın lideri Recep Tayyip Erdoğan’ın sözünden sonra sandığa yönlendirmemiz ve boykot etmemeleri yönünde telkinde bulunmamız ve onları boykottan vazgeçirmemizdir. Ak Davanın lideri Recep Tayyip Erdoğan’ın bedelli sözü ivedilikle yerine gelmesi gerekiyor.
Sayın Davutoğlu’nun dikkatini bir yöne daha çekmek istiyorum. Buda çiftçilerin içinde bulunduğu handikap, bu handikabın aşılmasına yönelik yeni bir politikanın geliştirilmesi gerektiğine inanıyorum. Sayın Başbakan Ahmet Davutoğlu, ülkemizde özel yatlara ve teknelere sağlanan ucuz mazot politikasının çiftçilere de uygulanmasını rica ederim. Ayrıca Doğu Anadolu ve Güneydoğu da Kamu bankaları, tarımsal krediyi vermemek için çiftçilere eli dereden su getirtiyor. Başkasının toprağı üzerine inşaat yapan birisine İstanbul’da 280 Milyon dolarlık kredi sağlanırken, Muş’ta 35 bin TL kredi çekmek isteyen ve bunun karşılığında yaklaşık yarım trilyon teminat veren çiftçiden, birde iki kefil isteniyor. Bu kefillerden birinin esnaf veyahut memur olması şartı koşuluyor. Bu adaletsizlik değil de nedir Sayın Başbakan? İstanbul’da 280 Milyon dolar krediyi alan kişi, krediye ödemediği gibi kaçıp gittiği söyleniyor. Ve en acısı verdiği teminat aldığı kredinin çeyreğini karşılamıyor. Bu bölgeler arası adaletsizliğin acilen ortadan kalkması ve GDO’suz gıdalar için çiftçiye pozitif ayrımcılık yapılması gerektiğine inanıyorum.
Hekimoğlu Süleyman Özcan - timetürk