Başbakan Erdoğan yaptığı açıklamada;
Mitingimizin ardından Mardin'e geçtik. Mardin'i de bugüne kadar böyle görmedim. Gerçekten gecikmeli gittim, yaklaşık bir 2 saati buldu gecikme. Zaman zaman hava da yağışlıymış, hiç dağılmamışlar. Orda da coşkulu bir miting yaptık.
MİTİNGLERE KATILIM ARTTI NEYE BAĞLIYORSUNUZ?
Bunu Gezi Parkı olaylarıyla şuan yaptığımız mitingleri bağlantılamak doğru değil. Bizim Gezi Parkı sonrasında bir dizi miting yaptık hakikaten muhteşemdi. Orada milli iradeye karşı ciddi bir saldırı vardı. Bu saldırı halkı ciddi manada rahatsız etmişti. Bu bir milli irade hırsızlığıydı. Havalimanındaki karşılama 100 bini aşkın insandı. Ankara'da yapılan miting, arkasından İstanbul mitingi. Hepsi birbirini tetiklemişti. Yerel seçime geldik ama yine Gezi Olayları'na benzer 17 Aralık tetikleyicisi var. Bunu halkımız darbe gibi görüyor tabi biz de böyle görüyoruz. Bu paralel yapıyı ben zaman zaman paralel devlet olarak da niteledim. Devletin kurumlarını ele geçirme, işgal etme buradaki art niyetin bir faturası ortaya çıktı. Bunu ilk zamanlar belki vatandaşa yansıtılmadığı için hissetmiyor olabilirdi. Ama vatandaş son olaylarla da özellikle MİT Müsteşarıma ilişkin olay, gezi olaylarıyla bunu bütünleştirmeye başladı. Hakikaten bu montaj bir çok görüntüler, çeşitli telefon dinlemeleri. Düşünün ben bir başbakanım benim telefonumnu dinleyemezler, Cumhurbaşkanını dinleyemezsin, mahkeme kararı ile bile dinleyemez benim telefonumu. Benim Adalet Bakanı ile yaptığım konuşma dinleniyor düşünün. Bunu bulup çıkarmak bizim görevimiz değil mi görevimiz. Bunu teşhir ediyorsun bundan rahatsız oluyorlar. Biz bir kısmına ulaştık. Şuanda bazı şeyleri açıklamaya kalkarsak bu işi çözemeyiz. Bu işi yapacaksak bunu tam kazımamız lazım, tam hukuk içerisinde yerli yerine oturtmamız lazım. Dikkatli olmaya mecburuz. Devletin kendi içindeki çarkların daha sağlıklı döndüğnü görmemiz lazım. Bunu gördüğümüz anda da o zaman bu işe müdahalenin vakti gelmiş demektir.
YILLAR ÖNCE BU DURUMU DÜŞÜNÜR MÜYDÜNÜZ?
Aklımın ucundan geçmezdi. Hep iyi niyetle baktık, art niyetimiz olmadı. Sizin de bu noktada bugüne kadar böyle bir düşünceniz olmadı. Ama dün çok dostça oturup yemek yediğiniz dertleştiğiniz insanlar şimdi bakıyorsunuz tamamiyle karşınıza geçmiş size atışlar yapıyor. Bize zaten her türlüsünü yapıyorlar ve daha da öteye gitmek suretiyle bu akşam aldım 80 bin broşür bastırmışlar bunları dağıtıyorlarmış. Bu noktada bunlar yakalandı. Aynı şekilde Siirt'te söylediler iki gün önce 5 bin adet 5-6 sayfalık broşürleri kapılardan atıyorlar. Seçim gününe kadar bunun bu şekilde devam edeceği ortada. Biz de içişleri ve emniyet olarak istihbari olarak çalışmaya girerek gerekli müdahaleler yapılıyor. Paralel yapının başındaki zat Pensilvanya o kainatın imamıdır. Şöyle diyor ben oy kullanmadım kullanmayacağım diyor ama yönlendiriyor. Bu yapılan nedir? Denizli'de SMS'ler geçiliyor. AK Parti dışında hangi partiye oy verirseniz verin deniliyor. Bu nedir 10 yıl önce Pensilvanya'daki zat o zaman diyelim ya doğru yaptı ya yanlış yaptı. O zaman bizimle birlikte hareket ediyorlardı. Biz aynı AK Parti'yiz. Şimdi ne oldu? Ya orada yanlış yaptı ya burada.
DERSHANELERİ KAPATIRKEN CEMAATİ BİTİRME, TASFİYE ETMEK GİBİ BİR AMAÇ MI GÜTTÜNÜZ?
Ben başbakan olduktan kısa bir süre sonra hükümeti kurduk. O zaman Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Bey'e ben bu dershane sistemine karşıyım dedim. Bu konuda hazırlıklarını yap bunu bi defa reforme edelim. Bunlarla bizim yürütmemiz mümkün değil dedim ve bunun adımını atma yoluna girdik. Siyasette dün bir bugün iki birisi değilim ama arazide 10 yıllarımı vermiş birisiyim. Anadolu'da benim halkım bizi ne zaman bunlardan kurtaracaksınız diyor. Dershane doğru ise devletin okulları niye? Devletin okulları bişey veremiyor dershane mi veriyor? Siz alacaksınız ilk okul, ortaokul, lise yetiştireceksiniz 3-5 ay bir dershaneye gidecek kazanacak okulları sileceksiniz. Böyle bir mantık olamaz. Bu akşam Mardin'de bir hanım yanıma geldi ben dedi ortaokulu kendim okudum, liseyi hakeza dışardan okudum ardından da hukuk fakültesini bitirdim dershaneye falan da gitmedim dedi. Şuanda da partide çalışan birisiyim. Bu hanımı dinlediğim zaman ben işin gerçeğini gördüm ve davarını satacak, bilziklerini satacak çocuklarını okutacak. Bunun yüzde 100 teminatı var mı yok. Biz burada dershaneler olayını reforme edelim, kaldıralım derken diyorduk ki okullara dönüşelim. Bunun da ilk adımını hatırlarsanız biz hizmet alımı yoluyla dedik ki bu tür kurulmuş okullara öğrenci verelim maliyeti ne ise ödemelerini yaparız onlar da bu hizmeti verirler. Biz de okul yatırımını minimuma indiririz. Danıştay o zaman reddetti. O zamanki gazeteleri hatırlayın Cemaate destek olsun diye hükümet bunu yaptı diyorlardı. Hatta ben kendilerine söyledim nasıl düşünürsünüz bunu diye. Şimdi burada da böyle bir durum asla söz konusu değil.
Devletin daireleri ile dershanelerin ne alakası var. Kaldıki mesela dünyanın değişik yerlerinde okulları var. Yaptığımız seyahatlerde o okullara bizi davet ederlerdi gittik, bakan arkadaşlarım gitti. O ülkelerin devlet başkanları hükümet başkanları biz onlara refere olduk. Onların da bakışı bizim bakışımız sebebiyle değişikti. Bu yaklaşımı ortaya koyan iktidar burada niçin böyle birşeyle uğraşsın ki?
DİNLEMELERİN DERİNLİĞİNİ TESPİT ETMİŞ DURUMDA MISINIZ?
Bunların içerisinden olup da ayrılan bazı arkadaşların ifade ettiği gbii bizim de yaptığımız bazı tespitlerle şunu görüyoruz. 30-35 yıldır böyle bir hazırlık yapılmış ve bununla da devletin belli kurumlarına hassas kurumlarına sızmayı başardılar. Bu niyet samimi değildi art niyetliydi. Bir de biz bu devleti bu yollarla nasıl ele geçireceğiz. Bu son gelişmelerin en hayırlı boyutunu bu gelişmelerle görüyorum. Bu iyiki oldu, burada bize düşen ciddi manada devleti bu virüslerden temizlemek. Atılacak adım şimdi budur. Nerelere kadar nüfus ettiği görülmüyor. Peyderpey önümüze bilgiler akmaya başladı havuz zenginleşiyor ve son MGK'da da yaptığımız basın açıklamasında söylendiği gibi burada ulusal güvenliği tehdit var. Bu tehdidi biz görmemezlikten gelemeyiz. Biz burada gerekli olan tedbirleri almak zorundayız. Bizim attığımız adım gerekli tedbirleri almak istikametindedir. Benim Enerji Bakanı ile yaptığım görüşme Tahkim Kurumu ile ilgili atması gereken adım veya bana verilen bilgileri dinliyorsun. Bu tamamen casusluktur. Bunu yapacak kadar bunlar istikametini şaşırmış vaziyette. Bunların olayı sıradan değil. Basit bir ajanlık olayı da değil casusluk bu.
ENDİŞENİZ VAR MI?
Biz bu endişeyi kışa göre tedbirimizi alalım yaz olursa bahtımıza.
HATA YAPTIK DEDİNİZ BİLEMEDİK DEDİNİZ? KENDİNİZİ ELEŞTİRİYOR MUSUNUZ?
İyi niyetimizin kurbanı olduk. Biz devletin kurumları içerisindeyken böyle birşey düşünemeyiz ki. Bu kavun değil ki insan. Memur alıyorsun devlete alıyorsun bunun iç güvenlik incelemeleri yapılır ve bunlar girer. Bunlar oralara girmişler. İstihbarat Teşkilatı'na girmişler. Sen istihbarata güvenmezsen sen art niyetli davranırsın. Eğer ben emniyet teşkilatının istihbaratına güvenemezsem MİT'e güvenemezsem nereye güveneceğim. Bunu biz kurmadık ki elimizde bulduk ve bununla çalışıyoruz. İstediğiniz kadar denetleyin. Denetleme görevini verdiğiniz kişi de o. Bu iş şirazesinden çıkmış. Bu olay olunca bir şeyi tespit ettik ben bilmezdim. Bunların 3 önemli hasleti var. Takiyye var, yalan var, iftira var. Üçünün neticesi fitne var fesat var. Böyle çok rahat takiyye yapıyorlar. Şia bunların eline su dökemez. Yalan hakeza. Senin çok iyi bildiğin arkadaşlarının içinde bunlar var.
KANDIRDILAR MI SİZİ?
Adeta bu kandırmadır diyebiliriz. Biz onlara dedik ki bunlar yalan söyleyecek insanlar değil dedik ve öyle de bakmadık. Ama şimdi ağzıyla kuş tutsa bitti bu iş. Bizi her yönüyle bilmelerine rağmen her türlü iftirayı yaptılar. Bu işler bitti şimdi bu tür bir şeyi tespit etmek delillendirmek bunların ortaya çıkmış olması bundan sonra atacağımız adımlarda bizi neticeye ulaştıracaktır.
İFTİRA YALAN DEDİNİZ? BUNA BÜTÜN TÜRKİYE MUHATTAP, BİR ÇOK İŞADAMI DİNLENDİĞİ VE DOSYALANDIĞI HAKLARINDA HİÇ BİR DAVA OLMAKSIZIN DOSYALANDIĞI ORTADA. İŞ DÜNYASI CİDDİ BİR TEHDİT ALTINDA BAŞBAKAN OLARAK NE DÜŞÜNÜYORSUNUZ?
Yalanın bizim inancımızdaki yeri çok çok ileri bir tehlike. Yalan denince ayağa kalkıyor asla diyor. Ben şimdi meydanlarda birşey anlatıyorum. İşadamları vs diyorum. Bazı işadamları kalkar bunlarla özel ilişkiler içerisine girerse açığı da varsa ben nasıl çözeceğim o işi? Böyle bir tehdit altında ise kendi bu noktada ben dürüstüm, dürüst bir işadamıyım diyorsa ve böyle de bir tehdit altında ise bunların bize güvenmesi lazım. Bunlar hala bize güvenmiyor oraya güveniyorsa işte bu paralel devlettir. Gel bize güven yahu. Bu ülkenin devleti biz değil miyiz? Gel bize söyle şifreleri çözelim. İster istemez kullanacağım. Namuslular namussuzlar kadar cesur olmazsa bu iş çözülmez. İstediği kadar tehdit olsun. Biz koruma altına alırız. Ama burada sen kalkar da kurtulmak için fedai mal edersen, rüşvetle değil de ben bunu çözerim devletime de güveniyorum der gelir ortaya herşeyi koyarsan biz o zaman oradan da gireriz. Bazılarına bakıyorum heyat. Paralel yargıda bir kısım bu tür yollara giriyor. Bu yolların içerisinde. Şimdi 25 Aralık olayının içerisindeki yapılan hareket bir çok şeyi ortaya çıkardı. Hiç bir şeyle ilgisi olmayan iş adamları orada masaya oturtulmak istendi. O işi yapan savcının nasıl bir kişi olduğu ortaya çıktı. Adam çıkıyor, İstanbul Adalet sarayı önünde medyayı topluyor ve açıklama yapıyor.
13. AĞIR CEZA MECLİS'İ TANIMADI
İşte bu Paralel yapının nerelere ulaştığını gösteriyor. HSYK şimdi devreye girdi. Bundan önce de benzer şeyler olması gerekiyordu olmadı. Bu tür mekanizmalar devreye girmezse bu tür yerlerde olanlar teftiş kendileri üzerindeki bir makamın bunları yarın hesaba çekeceğini düşünmezse siz bu ülkede adaleti tesis edemezsiniz. şimdi devran değişiyor.