GÜNDEM
EMEKLİLİKTE YAŞ MAĞDURLARININ FERYADI
GAZETEKAMU / ÖZEL HABER
Emeklilikte yaşa takılanlar
Hemen hemen her ay bir eylem yapıp adlarını kamuoyuna duyuruyorlar. Basındaki etkili kalemlerle, milletvekilleriyle, bakanlarla, başbakanla birebir görüşmeler yapıp mağduriyetlerini doğrudan ilgililere iletmeye çalışıyorlar.
Bu yasaya neden karşı olduklarını da ilginç bir örnekle açıklıyorlar;
1999 yılında 18 yaşında işe giren birisi 2041 yılında emekli olacakken, aynı tarihte 35 yaşında işe giren birisi 2024 yılında emekli olacak. Yani biri 42 yıl çalışacak diğeri 25 yıl. Üstelik 42 yıl çalışan 25 yıl çalışanın ancak yarısı kadar emekli maaşı alacak.
Yasalara saygılı, mazbut, sakin ama kararlı ve inatçı bir şekilde çıktıkları yolda ilerlemeye devam ediyorlar.
PEKİ, KİMDİR BU "EMEKLİLİKTE YAŞA TAKILANLAR" ?
1999 yılında, büyük depremin hemen sonrası zamanın (DSP+MHP+ANAP) hükümetince 4447 sayılı, emekli olmak için yeni şartlar getiren bir yasa kabul edildi. Bu yasaya göre daha önce kadınlarda 38 olan emeklilik yaşı 58 e, erkeklerde 43 olan emeklilik yaşı da 60 a çıkarıldı.
Bu düzenleme ile de yetinilmeyip 1976 yılına kadar geriye dönük olarak uygulanmak üzere "kademeli yaş" şartı getirildi.
Konu zamanın muhalefeti (Fazilet Partisi) tarafından yasaların geriye dönük uygulanamayacağı gerekçesiyle anayasa mahkemesine taşındı.
Anayasa mahkemesi muhalefeti haklı bularak yasanın kademe kısmını reddetti.
Ve meclise konuyu düzeltmesi için 6 aylık süre verdi.
Meclis süresi içerisinde kademe şartını biraz yumuşatarak tekrar kabul etti.
Anayasa mahkemesi de yeni durumu adil, makul ve ölçülü buldu.
Emeklilikte nasıl yaşa takılındığının kısa özeti bu.
NEYİ İSTİYORLAR?
Bu kişiler zamanında Fazilet partisinin anayasa mahkemesinden istediği şeyi istiyorlar. Ve mağduriyetlerini 3 cümle ile özetliyorlar:
"Bizler erken emeklilik istemiyoruz" diyorlar.
"Bizler bu yasadaki emeklilik yaşının yükseltilmesine karşı değiliz" diyorlar.
"Bizlerin istediği tek şey, yasanın geriye dönük işletilen kademe maddesinin iptalidir" diyorlar.
KAÇ KİŞİLER?
1999 yılında bu yasa çıktığında (BAĞKUR, emekli sandığı, SSK, isteğe bağlı, tarım vb) bu ülkede toplam 12 milyon kayıtlı sigortalı vardı ve bu 12 milyonun tamamı geriye dönük kabul edilen bu yasadan etkilendi.
Günümüze kadar bu kişilerin 7 milyonu emekli oldu, geriye kalan 5 milyon kişi hala bu yasadan etkilenmiş vaziyette içimizde bulunmaktadır.
Asıl mesele bu yasanın geriye dönük "kademeli yaş" şartı iptal edildiğinde kaç kişinin hemen emekli olacağını bulmaktır. Bu madde iptal edilse bile, eski yasadaki kadınlarda 20, erkeklerde 25 yıllık süre şartı devreye gireceğinden bu 5 milyonun büyük kısmı hemen emekli olamayacak süre ve prim günü şartını yerine getirmek için bekleyeceklerdir.
Bu soruyla ilgili (c.h.p) "meclis araştırma önergesi" verildi. Etkili konumdaki yetkililer de bu kişilerin tam sayısını bilemiyor. Çünkü SGKnın bilgisayar kayıtlarında hatalar çıkabiliyormuş.(ki asıl vahim olan itiraf budur) Sosyal Güvenlik Uzmanı arkadaşlarımızda bu konuda tam bir fikir birliğine varamamışlardır. 500 bin diyen var, 5 milyon diyen var. Hatta 9 milyon diyen bile var.
Her geçen gün bu yasadan etkilenenlerden birileri emekli olduğundan bu sayı gittikçe azalıyor. 2041 yılında bu yasadan etkilenen son kişi de emekli olacak ve hiç kimse kalmayacak.
YASADAKİ GERİYE DÖNÜK "YAŞ ŞARTI" İPTAL EDİLİRSE EKONOMİ BU YÜKÜ TAŞIYABİLİR Mİ?
Bana göre eğer "kademeli yaş şartı" iptal edilirse 300-400 bin kadar mağdur hemen emekli olmak için başvurusunu yapar. Geriye kalanların bir kısmı zaten maaşları asgari geçim seviyelerinin altına düşeceğinden emekli olmayı tercih etmez, büyük çoğunluğu oluşturan diğer çalışanlar ise eski yasaya göre sigortalılık süresi (20-25 yıl) ve prim gün sayılarını (5000-9000 gün) doldurmayı beklemeye devam etmek durumundadırlar.
Yasa iptal edilirken "Bu yasadan faydalanıp emekli olacak kişiler (4b kapsamı hariç) tekrar çalışamazlar" diye bir kural konulursa ben bu iptalin düşünülenin aksine ekonomimize yeni bir hareket getireceğini savunuyorum.
Bu insanların yerine işe alınacak eğitimli gençler kurumlarımıza yeni bir dinamizm getirecek ve belki de bu vesile ile devlet kurumlarının önemli bir kısmı da şişirilmiş kadrolardan kurtulacaktır.
SONUÇ OLARAK
Ne kadar güçlü olursa olsun hiçbir ülke böylesine önemli bir sosyal sorunu 30 yıl daha sırtında taşıyamaz.
Özellikle o ülkede "maç devam ederken kural değişmez" felsefesine inanan bir lider iktidardaysa,
Ben de,
Ekonomik anlamda beklenen fayda oluşmasa bile "hukuk devleti","sosyal devlet" ve "yasaların geriye dönük hak kaybı yaratamayacağı" ilkeleri gereği hükümetimizi yönetenlerin belirli maliyetlere katlanılmak pahasına da olsa çalışanların bu haklarını iade edeceğini düşünmekte haklıyım.
EMEKLİLİKTE YAŞA TAKILAN BİR MAĞDURUNUN VEKİLİNE MEKTUBU....
Çocuklara okulda, ailede ve çevrede sorarlar, büyüyünce ne olacaksın diye. Herkes çocukken genelde doktor, öğretmen, polis, mühendis gibi kendince bir meslek söyler. Yaş büyüyüp gençleştikçe hayatına vereceği yön biraz daha belirginleşir bende genç yaşta iş hayatına atılarak yön verdim. 20 yıl çalışıp 5.450 iş günü kanunu ile emekli olacağım planları yapıyordum ve ben biliyordum ki kazanılmış haklar geri alınmaz ve ben yine biliyordum ki çıkacak kanunlar geriye doğru işletilip devlet vatandaşını mağdur etmez ama yanıldığımı 1999 yılında zamanın DSP, MHP ve ANAP koalisyon hükümetinde öğrendim.
Emeklilikte yolun yarısını geçmişken bir kanun çıkartıldı. Maçın yarısı bittikten sonra çıkan bu kanunda ne diyordu ben kuralları değiştirdim senin attığın golleri saymıyorum maça yeniden başlayacağız tabi o zamanın şartlarında İMF dayatması var, hükümet ekonomik olarak güçsüz ülke zor durumda mecburen yapılan bu haksızlığa boyun eğip, bu zulmün hesabını esas hesap gününde almak için bir tarafa bırakıp, yapılan bu haksızlığın bir gün düzeleceğini umut ederek çalışmaya devam ettik.
Özel sektörde çalışıp da zorluklarını bilmeyen yoktur. Mesela, devlette 1 kişinin yapacağı işi 5 kişi yapar, özel sektörde 5 kişinin yapacağı işi 1 kişi yapar hal böyle olunca; belli bir yaştan sonra özel sektörde iş bulamazsınız, bulsanız da 40 yaşından sonra bulduğumuz iş ancak asgari ücret olur. 20li yaşlardaki gençler asgari ücret ile çalışabilir belki ama 40 yaşından sonra çalışan kişinin performansı ile 20 yaşındaki çalışanın performansı bir olmaz hangi açıdan bakarsanız bakın bir olmaz kişi 40 yaşında zar zor bir iş bulmuş asgari ücret. Beraber çalıştığı kişi ile aynı işi yapıyor oda aynı maaşı alıyor ama onun önünde bir gelecek hayalleri var, mesleğinde yükselecek, kariyer edinecek.
Bizler ise ev geçindirme, okuyan çocukların masraflarını karşılayabilme gibi. Bu liste yazmaya kalkınca uzar gider 1990 yılında işe başladığımda beraber işe başladığımız 1965 doğumlu arkadaş ise 5000 prim günü ile emekli oldu. Emekli maaşını alıyor ben ise emekli olamadığım gibi 2600 tl den az maaşa çalıştığım için şayet emekli olabilirsem alacağım emekli maaşım her prim yatırmamda düşüyor.
Adalet bunun neresinde? Sigortasız çalışsam sağlık hizmetlerinden yararlanamıyorum sigortalı çalışırsam emekli maaşım düşüyor. Bu maaş düşme meselesini sayın Ali Tezel gündeme getirdiğinde hükümet dâhil bunu kimse kabul etmiyordu. Tabi bende ama http://uyg.sgk.gov.tr/aylikhesap/ adresinden her ay yaptığım kontrolde maaşın aşağı düştüğü görülmekte. 6500 prim günüm var 5000 prim günü olup şu anda maaş alan kişi ile 6.5 yıl sonra prim yatırmaya devam edersem maaşım aynı olacak. Sizlerce bu adil mi?
SGKyı batıran zihniyet zamanında 1 gün sigorta girişi olanları borçlandırıp 1 gecede emekli etti. Hem de mesela; köyde kişi tarım BAĞKURlusu olmuş, ama prim yatırmamış. Hükümet dedi ki: sen bir büyükbaş hayvan satarsan hemen emekli olabilirsin günümüz parasıyla en fazla 5000tl anapara faiz her şey dâhil. İstenince alın size işte kaynak. Demek hükümet isterse matematiksel dengeler kurabiliyor. Bu ülkeyi genç yaşta çalışmaya başlamış bizler mi tutuyoruz ayakta. Peki, emeklilik yaşımız geldiğinde mükâfatımız ne olacak?
6500 günü gününe yatmış primimim var emekli olamıyorum şimdide bir söylenti var, emeklilikte yaşa takılanlara değil, prim gününe takılanlara bir hak verilecek diye ben 6500 gün yatıracağım. Hiç çalışmamış, yıpranmamış yaşı geldi diye prim ödeyip emekli olacak.
Peki, ben ve benim gibilerin suçu ne sn, vekilim. 2 yıl işsiz kaldım. Eşimle ayrılma noktasına geldim. Hatta intihar düşünceleri ne kapıldım. Düşünün ben büyük şehirde yaşayan belli vasıfları olan, Çankaya gibi bir semtte yetişmiş bir kişi olarak bunca yıllık emeğimle dahi iş bulamazken daha küçük yerleşim bölgelerinde iş imkânları kısıtlı yerlerde yaşayan mağdur arkadaşlarım ne yapsın? Hem de 45li yaşlarda gençlerimiz, öğretmenlerimiz iş bulamazken.
Peki, soruyorum size, yukarıda anlattığım hallerimiz ve ülkede işsizlik oranına bakarak 22 yıl çalışmış bir bayan olarak 10 yaşında 1 kızım var, farz edelim eşimde aynı durumda bize ne gibi bir çözüm üretebilirsiniz? Bizler ne yapalım sn, vekilim. 1 çocuğu da bütün koşullarımı, çevremi bakımı için ( işime ara vermemek ve emekliliği hak etmek için) seferber ederek dünyaya getirmişim. Sizce bunca yıl, çalışmış ve yıpranmış, ayrıca hayati tehlikesi olan tromboflebit gibi bir rahatsızlıkla hayatımı 6,5 yıl nasıl geçirmemi bekliyorsunuz? Sizce genç yaşta işe başlamış olmam, suçum mu?
Peki; ben iş imkânları kısıtlı bir ülkede çalışmaktan başka gelir kaynağım yoksa bu ülkeye çocuk yetiştiren biri olarak çocuğumu nasıl yetiştirmemi ve yaşamımı nasıl sürdürmemi öneriyorsunuz? Emeklilik öncelikle bizlerin hakkı sn, vekilim. Sizin hak ve adaletten yana ve önce insan diyen bir siyasetin üyelerinden bir vekil olarak bizlere yapılan haksızlığı adil bulmadığınızı sanıyorum.
Artık sayın başbakan dâhil, bütün AKPlilerin haberdar olduğu bu mağduriyetin daha dorusu bana göre bu zulme, haksızlıkları gideren AKP hükümetinin bu haksızlığa da dur diyeceğini ümit ediyor. Okuduktan sonra bana yanıt vermenizi arz ediyorum.
Not: maça artık çok fazla kural değiştirmeden, hak ettiğimizi alarak devam etmek istiyorum.
Saygılarımla
Binlerce mağdur ve şahsım adına
F.y. Saylan
Bu yazının tüm hakları GazeteKamu.com'a aittir. "www.gazetekamu.com" biçiminde bağlantı kurulabilir, açık kaynak gösterilmek kaydıyla içerik kullanılabilir.