EĞİTİM
Eğitimde Tûba Ağacı Modeli
2. Meşrutiyet döneminde ülkenin eğitim sorunlarını inceleme ve bu sorunların çözümü için eğitim modelleri geliştirilmeye başlandı. Bu eğitim modellerinden en önemlisi 2. Meşrutiyet döneminde iki defa Milli Eğitim Bakanlığı yapan İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin de etkili şahsiyetleri arasında yer alan Emrullah Efendi'nin “Tûbâ Ağacı Nazariyesi”dir.
Emrullah Efendi’nin ölümünden sonra da bu nazariye eğitim, siyaset ve kültür hayatımızın önemli tartışma konularından birisi olmaya devam etti. “Şu mektepler olmasaydı maarifi ne güzel idare ederdim” sözü Emrullah Efendi’nin günümüze kadar gelen ama şaka olarak söylenmesine rağmen oldukça ciddiye alınan eğitimle ilgili birçok tartışmada da sıkça başvurulan bir sözüdür.
‘’Emrullah Efendi’ye göre devletin en önemli görevlerinden birisi ilmi himaye etmektir. İlim yukardan başlar. Devlet önce elit bir kadro yetiştirmeli, bu elit kadro ilkokul ve ortaokul öğretmenlerini, bu öğretmenler de çocukları ve gençleri eğitmelidir.’’
Cennetteki tûba ağacının da kökünün yukarıda olmasından dolayı bu görüş “Tûba Ağacı Nazariyesi” olarak anılmıştır.
Emrullah Efendi gibi 2. Meşrutiyet döneminin eğitimcilerinden, aynı zamanda Arap milliyetçiliği ideolojisini geliştiren Satı Bey ise Emrullah Efendi’nin Tûba Ağacı Nazariyesine karşı çıkmakla tanınmıştır. Darülmualimin’de öğretmenlik yaptığı yıllarda Batı pedagojisine dayanan bilimsel eğitim anlayışının Türkiye’de yerleşmesinde etkili olması ve öğretmen yetiştirme konusundaki çabalarıyla Türk Fröbeli olarak anılmıştır.
Emrullah Efendi'nin geliştirdiği "Tuba Ağacı Nazariyesi"nin tersine, Satı Bey eğitimin tabandan başlaması gerektiğini savunmaktaydı.
Satı Bey “yeniden İslam medeniyetini alamayız” diyordu. Avrupa o medeniyeti aldı, geliştirdi; biz, Avrupa’dakini alacağız; Ortaçağdan başlamak gerekmez. İslam medeniyetinin kendisini değil ruhunu almamız lazım diyordu.
Emrullah Efendi mensubu olduğu İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin siyasi yapılanmasına da uygun bir şekilde tavandan tabana doğru bir dönüşümü öngörürken, daha sonraları kendisine teklif edilen Milli Eğitim Müsteşarlığı teklifini reddederek Suriye’ye gidip yeni kurulan Arap Devleti’nde Milli Eğitim Bakanı olarak görev yapan Satı Bey;
“Beşiği sallayan el atiyi hazırlar” diyerek, eğitimin beşikten başladığını vurgulayıp tabandan tavana bir modelle Emrullah Efendi’ye karşı çıkmıştır.
Emrullah Efendi ve Satı Bey arasındaki bu tartışmalara daha sonra Ziya Gökalp, Prens Sabahattin, Halide Edip gibi düşünürler de katılmışlardır.
Bugün;
Yüzyıl öncesinin bir eğitim tartışmasını hatırlatarak biz bugün bu tartışmanın neresindeyiz?
O günden bugüne ne kadar mesafe kaydettik?
Farklı hangi eğitim modellerini geliştirdik?
Sorularının cevabını bir arayalım istedik…
Celal DEMİRCİ