EĞİTİM
Doğu'ya atanan öğretmen çok, kalan az
"Öğretmenim burada kaç yıl kalacaksınız?"
Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki öğrencilerin öğretmenlerine sorduğu ilk soru bu… Çünkü gelen öğretmenlerin kısa zamanda tayin istemesine, sık sık öğretmen değiştirmeye alışkınlar. Her yıl öğretmen atamalarının yüzde 70’i, Doğu ve Güneydoğu Anadolu illerine yapılıyor. Ancak öğretmenler, eş ya da özür durumuna bağlı olarak belirli bir süre sonra tayin istiyor.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB), 15 Eylül’de yaptığı 37 bin öğretmen atamasının da yüzde 70’i Doğu ve Güneydoğu Anadolu’ya yapıldı. En çok öğretmen sırasıyla, Şanlıurfa, Van, Ağrı, Şırnak, Diyarbakır, Muş ve Hakkari’ye atandı. Eğitim Reformu Girişimi’nin Eğitim İzleme Raporu 2014-2015’e göre, 2000'de uygulanmaya başlayan öğretmen atama yönetmeliğinden bu yana öğretmen başına düşen öğrenci sayılarının daha yüksek olduğu Güneydoğu Anadolu gibi bölgelere daha fazla atama yapılıyor. Ancak bu bölgeye daha fazla öğretmen gönderilmesi çözüm olmuyor.
Öğretmen gidiyor ama doğu-batı farkı değişmiyor
Bunun en büyük göstergelerinden biri de 2002’den bu yana ortaöğretim düzeyinde Güneydoğu Anadolu ve Batı Marmara arasındaki öğretmen başına düşen öğrenci sayısı arasındaki farkın azalmaması. Ortaöğretimde öğretmen başına düşen öğrenci sayısı Batı Marmara’da 2002’de 16 iken, bugün 13. Güneydoğu Anadolu’ya daha fazla öğretmen atanmasıyla 2002’de öğretmen başına 23 öğrenci düşerken, bugün bu sayı 20. Yani düşme olsa da hâlâ Türkiye ortalamasının da, Batı Marmara ortalamasının da üstünde.
Özür durumu atamalarının yüzde 80'i batıya
Atanan çok ama kalan sınırlı. 2014’te 39 bin 988 öğretmen özür durumuna ve isteğe bağlı olarak yer değiştirdi. Yer değiştirmelerin yüzde 80’i Batı, Orta Anadolu ve Karadeniz’e doğru gerçekleşti.
Doğu’da görev yapan öğretmenlerin kimisi daha okula başlar başlamaz batı bölgelerine gelmenin yollarını arıyor, kimi ise üç dört yıl içinde, özür ya da eş durumuna bağlı tayinini istiyor. Öğretmenlerin çalıştıkları bölgelere, okullara göre sebepleri değişiyor. Doğu’da görev yapan öğretmenler isimlerinin ve çalıştıkları okulların yazılmaması şartıyla, sorunlarını, öğretmenlerin neden daha kısa süre görev yaptığını anlattı.
"Öğrencilerde terk edilme ve iyi değiliz korkusu var"
S.K henüz bir yıllık bir öğretmen. Batıdan geldi, Şanlıurfa’nın köylerinden birinde İngilizce öğretmeni olarak çalışıyor. Geçen sene ilk atandığında "Gidip göreyim, olmadı bir yıl sonra dönerim" diye düşündüğünü anlatıyor.
Daha önce hiç İngilizce öğretmeni olmamış bir ortaokulda çalışıyor. Öğrencilerin dersine karşı ön yargılı olduğunu söyleyen S.K zamanla birbirlerine alıştıklarını anlatıyor:
"İlkokulda İngilizce öğretmenleri olmamış. Bu dersi ilkokulda almayınca ortaokulda da yapamıyorlar. Öğrencilerin ilgisi olmadığı için ders kontrolünü sağlamak zor oldu ama alıştık birbirimize. İlk gittiğimde 'Hocam burayı sevdiniz mi, kalacak mısınız ?', 'Sizce biz nasılız ?' diye soruyorlardı. Sonra devam ettiğimi görünce , 'Bir hocamız yarım dönem sonra gitmişti, gittiniz sandık' diyenler oldu. Öğrencilerde sürekli terk edilme ve iyi değiliz korkusu var. Bir yılın sonunda 'Biz de büyüyünce İngilizce öğretmeni olacağız, seneye de buradasınız değil mi?' demeye başladılar."
S.K, öğrencilerin sık sık öğretmen değiştirmekten kaynaklı akademik anlamda da mağdur olduğunu vurguluyor. Anadili Türkçe olmaması yanında, öğretmen de değişince 6. sınıfta bile okuma yazma bilmeyen öğrenciler olduğunu söylüyor. Okulunun ilkokul kısmında geçen yıl başlayan sınıf öğretmenlerinin çoğunun Şanlıurfa merkeze ya da ilçelerine tayin istediğini anlatıyor.
Ulaşım sorununa öğretmenler çare buluyor
Ulaşım köylerde çalışan öğretmenler için problem. S.K bunun çözümünü yine öğretmenler bulduğunu söylüyor:
"Ben sabahçıyım. 06.30’da ders başı yapıyorum. Köydeki öğretmen lojmanında kalmıyorum çünkü ihtiyaçlara ulaşmak açısından çok zor oluyor. Ayrıca elektrik, su kesintileri çok fazla oluyor. İlçe merkezinde kalıyorum. Okula gitmek için başka köylerden üç okulun öğretmeni, servis ile anlaştık. Sırayla bizleri götürüyor. Aylık kişi başı 160 TL ödüyoruz."
S.K, göreve başlamadan önceki gibi hemen dönmeyi düşünmese de, dört yılın ardından özür durumuna bağlı tayin istemeyi planlıyor. Ona göre psikolojik ve sosyal açıdan Doğu ve Güney Doğu'da çalışan öğretmenlerin desteklenmesi gerekiyor. Öğrencilerin, halkın çok saygılı ve yardımcı olduğunu, öğretmene değerin büyük olduğunu söyleyen S.K’ya göre yapılması gerekenler şöyle:
"Doğuda görev yapan öğretmenler birbirleriyle deneyimlerini paylaşmalı. Başlarken sıkıntı yaşıyoruz. Öğretmenlik sadece para ya da kıdem verilerek yapılacak bir iş değil. Öğretmenlerin psikolojik olarak da hazırlanması lazım. Maddi açıdan bölgede çalışanlar daha fazla ücret alabilir. Ancak bundan öte öğretmeni heveslendirmekten bahsediyorum. Sosyal anlamda da desteklenmeli öğretmenler, yalnız kalıyorlar çünkü. Daha uzun süre kalmak öğretmenin vicdanına kalmamalı."
Hakkari’de çalışan dört yıllık öğretmen E.A ise, ailesine bakmakla yükümlü olduğu için onların yaşadığı kente tayin istemeyi planlıyor. Ayrılmak isteme sebebinin ekonomik olduğunu anlatıyor:
"Hakkari konumu, coğrafi şartları itibariyle fazla konut yapılmasına elverişli değil. Kiralar merkezde 750- 800 TL’yi buluyor. Yakıt parası çok ödeniyor mesela. Benden uzakta olan ailemi de geçindirmek durumundayım. Mersin’de çalışan bir öğretmen de aynı parayı alıyor, Hakkari’de çalışan bir öğretmen de. Niye bir öğretmen Hakkari’de kalsın?"
Hakkari'de öğretmenlerin kalma süresi 1 yıl 3 ay
Doğu ya da Güneydoğu Anadolu’da uzun süre öğretmenlik yapanlar genelde o bölgede doğmuş olanlar. Tıpkı Hakkarili 17 yıllık özel eğitim öğretmeni ve Eğitim-Sen Hakkari Şube Başkanı Süleyman Aşkan gibi. Aşkan, İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün verilerine göre öğretmenlerin Hakkari’de kalma süresinin ortalama 1 yıl 3 ay olduğunu ama özellikle ilk dört sınıfta eğitimde sürekliliğin önemli olduğunu söylüyor.
Ek puan ve ek ödeme verilmeli
Aşkan, eş durumu ve sağlık özrü nedeniyle bir yıl sonra öğretmenlerin tayin isteyebildiğini belirterek şöyle konuşuyor:
"Öğretmenlere her çalıştığı yıl için puan veriliyor. O puan üzerinden tayin isteniyor. Burada 2-3 yıl biriktirdiği puan ile istese de normal tayinle bir yere gidemez öğretmen. Bir sınıf öğretmeninin 10 yıl çalışması lazım burada istediği bir yere gidebilmesi için. Bu yüzden öğretmenler de eş durumu ya da özür durumuna göre tayin isteyip gidiyor. Öğretmenlere ek puan ve ek ödeme yapılmalı, bu bölgelerde daha uzun süre çalışılması için teşvik edilmeli."
Üç ay tanıma, üç ay veda
Aşkan bu durumun en çok öğrencileri etkilediğini vurguluyor. Gelen öğretmenin üç ay öğrencileri tanımaya çalıştığnı anlatan Aşkan, "Son üç ay da 'Nasılsa gideceğim' psikolojisine giriyor. Eğitim öğretim zaten sekiz ay. Yeni öğretmen geliyor, aynı şeyleri yeniden öğretiyor. İlkokulun dört sınıfını dört öğretmen değiştirerek okuyan bir çocuk ve hiç öğretmen değiştirmeyen bir çocuğu düşünün. Bu iki öğrenci, TEOG’da ve üniversite sınavında birlikte yarışıyor" diye konuşuyor.
Aşkan bu yıl ayrıca yaşanan çatışmalı sürecin öğretmenleri tedirgin ettiğini, gelmek istemediklerini de söylüyor.
"Sorunun çözümü için ihtiyaçları tespit etmek lazım"
Eğitim Reformu Girişimi’nden Yeliz Düşkün, eğitimcilerle yaptıkları görüşmelere göre Güneydoğu illerinde öğretmenlerin ortalama 15 ay kaldıklarını belirtiyor. Düşkün’e göre bu soruna çözüm bulmak için öncelikle öğretmenlerin ihtiyaçlarının tespit edilmesi ve neden döndüklerine dair araştırmalar yapılması gerekiyor:
"MEB 2011’de Ulusal Öğretmen Strateji Belgesi hazırladı. Sorunun farkında. Ancak bu bölge hâlâ hayata geçmedi. Orada da zorunlu hizmet bölgelerinde özendirici tedbirler alınmasından bahsediliyordu. Bu bölgelerde çalışan öğretmenler için uyum modeli geliştirmek de lazım."
Umay Aktaş Salman
Al Jazeera