EĞİTİM
Deneyimli Öğretmenler Meslekten Ayrılıyor!
Deneyimli Öğretmenler Meslekten Ayrılıyor!
15 Nisan 2014, Salı
Öğretmenlik alanı her dönem tartışma konusu olmuş, gündemdeki yerini korumuş bir alandır. Bunun nedeni, öğretmenliğin gelecek kuşakları yetiştirme ve bu kuşaklara rejimin ideolojik yönelimlerini taşıma görevi tanımlamasında yatmaktadır. Öğretmenlik meselesi 17 Nisan Köy Enstitülerinin kuruluş yıldönümü vesilesiyle bugünlerde yine gündem olacak ve tartışılacaktır. Tartışma, Köy Enstitülerinden yana olanlar ve karşıtları temelinde saflaşarak yaşanacaktır. Umarım yaşadığımız sorunlar ve bu sorunların çözümü yönünde geliştirilecek sonuçlar sığlaşan bu saflaşmanın ve kutuplaşmanın dışında kalır.
Ne bir dönemin önemli öğretmen yetiştirme özgünlüğü olan Köy Enstitüleri deneyimine öykünmek ve övgüler yazmak, ne de bugünün nitelik yönü vasat ve tartışmalı öğretmen yetiştirme modeline yergiler düzenlemek sorunlarımızı çözmeye yetecektir. Her iki modelinde örnek alınacak yönleri olduğu gibi eleştirilebilecek pek çok yönü bulunmaktadır. Her model içinde bulunulan tarihsel ve toplumsal süreçlerle birlikte ele alınıp değerlendirilmelidir. Bütün bu tartışmalarda unutulmaması gereken noktanın, hemen her dönem bize sağlanan olanakların içinde bulunduğumuz ekonomik ve sosyal ve özlük sorunları çözmeye yetmediği gerçeğidir.
Sorunlar daha çok ekonomik, sosyal, özlük ve idari konulara odaklanmaktadır. Müfredatın ve sistemin sürekli değişmesi, iş güvencesinin tehdit altında olmasının yarattığı kaygılar, tükenmişlik sendromu gibi rahatsızlıklar diğer sorunlar olarak öne çıkmaktadır. Ardından itibarsızlaştırma,öğretmenliği teknisyenlik konumuna dönüştürme, mobing, aşağılanma ve ötekileştirilme ve anti demokratik mevzuat ile uygulamalar gelmektedir.
Öğretmenlere yönelik yapılan profil araştırmasında öğretmenlerin % 25,12 fırsat bulduğunda öğretmenliği bırakacağını söylemektedir. Yine aynı araştırmada öğretmenlerin %54,6’sı öğretmenlik mesleğinin toplumda saygı görmediğini ifade ediyor. (Kaynak Eğitim Sen DEK Çalışması)Bir başka 5000 bin öğretmeni kapsayan araştırmamızda öğretmenlerin eşlerinin durumu sorulduğunda öğretmenlerin eşlerinin,%25,2’si öğretmen, %14,1’i çalışmayan, %11,4’ü kamu sektöründe çalışan,%10’u diğer çalışanlar,%6,3’ü özel sektörde çalışan,%2,7’si emekli,%1,9’u Bağ Kurlu,%33,4’ü bekar olduğunu söylemektedir.
Öğretmenlere ilişkin bazı sayısal değerlendirmeler
Milli Eğitim Bakanlığı İstatistiklerinde 104 bin tanesi uzman 84 bin tanesi yönetici toplamda 873 bin öğretmen görünmektedir. En çok öğretmenin yer aldığı 5 branş; sınıf öğretmenliği 220 bin 400,ikinci sırada İngilizce öğretmenliği 54 bin 797,üçüncü olarak okulöncesi öğretmenliği 42 bin 430,dördüncü sırada Türkçe öğretmenliği 34 bin 550,beşinci olarak Türk Dili ve Edebiyatı öğretmenlikleri sıralanmaktadır.
Yöneticilik görevi alanlar arasında sınıf öğretmenliği ilk sırada yer alırken, onu din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenliği, ardından Türk Dili ve Edebiyatı, 4.sırada tarih,5.sırada ise sosyal bilgiler öğretmenliği gelmektedir. Son 12 yılda atanan öğretmen dağılımlarına bakıldığında, ilk sırada 87 bin 500 öğretmen ataması ile sınıf öğretmenliği gelmektedir. Sınıf öğretmenliğini İngilizce öğretmenliği 41 bin ile takip etmekte, okulöncesi öğretmenliği 40 bin atama ile üçüncü sırada yer almaktadır. Türkçe 28 bin 635 ile dördüncü, ardından ilköğretim matematik 24 bin ile dördüncü, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi 23 bin ile beşinci sırada yer almaktadır. Fen ve teknoloji 18 bin, beden eğitimi 16 bin 800,Türk Dili ve Edebiyatı 15 bin 700, ,bilişim teknolojileri 15 bin 330 atama ile ilk on sırada yer almaktadır.
Öğretmenlerin hizmet ve yaş sürelerinin dağılımına bakıldığında yaş sınırının gençleşmekte olduğunu söyleyebiliriz. Öğretmenlerin hizmet süreleri; 0-10 yıl arası %52,10-20 yıl arası %27, 20-30 yıl arası %13, 30 ve üzeri %8’dir. Öğretmenlerin yaş ortalamaları;30 yaş altı %35,6, 30-39 yaş %33, 40-49 yaş arası %22,9, %8,5’i 50 ve üzeri yaş olarak görev yapmaktadır.
Öğretmenlerin %52,5’u eğitim fakültelerinden, %14,5’i fen ve edebiyat fakültelerinden,%8,2’si mesleki teknik eğitim fakültelerinden, %3,3’ü ilahiyat fakültelerinden, %0,4’ü güzel sanatlar fakültelerinden,%21,1’i diğer fakülte ve yüksekokullar ile eğitim enstitülerini bitirmişlerdir. Halen çalışmakta olan öğretmenlerin %51,2’si 35-40 yıllık geçmişe sahip Türkiye’nin üniversite öğrenci nüfusu en yoğun olan Gazi, Anadolu, Atatürk, Selçuk, On Dokuz Mayıs, Marmara, Dokuz Eylül, Karadeniz Teknik, Dicle ve Uludağ üniversitelerinden mezundur. Boğaziçi, Yıldız, Celal Bayar, Sütçü İmam, Adnan Menderes, Harran, Yurtdışı, Gazi Osman Paşa, Kafkas Üniversiteleri ise %2’lik oranla en az mezun veren üniversitelerdir. Öğretmenlerin,%8’i lisans öncesi, %85,8’i lisans,%6,1’i yüksek lisans,%0,1’i doktora mezunudur.
Genel yorum ve değerlendirme, Rakamlar, araştırmalar ve sonuçlar öğretmenlerin sorunlarının bitmediğini, bitmek bir yana artarak sürdüğünü göstermektedir. Eşleri öğretmen olan ya da bir işte çalışanlar göreceli olarak ekonomik ve sosyal yönden bekârlara ve eşi çalışmayanlara göre daha şanslı sayılabilir. Ancak bu şans onların durumlarının iyileştirilmemesi anlamına gelmemelidir. Eğitime ve öğretmenlere yönelik gerçekleştirilecek yatırımlarda mutlaka bütünlüklü bakılarak hareket edilmesi gerekmektedir. Teknoloji önemlidir. Ancak teknolojiyi öğretmenliğe tercih etmek eğitim bilimi açısından sakıncalıdır. Bu gerçeklerden hareketle ülkeyi ve eğitimi yönetenlerin hafızalarına silinmemek üzere kaydetmesi gereken konunun öğretmenlere yapılan yatırımın ülkenin ve toplumun geleceğine yapılan yatırımla eş değerde olmasıdır.
Yeni bir 17 Nisan Köy Enstitüleri sürecinde öğretmen yetiştirmeden başlayarak bütün tartışmalara ve süreçlere sorun ve çözüm odaklı bakmak, kutuplaşma ve cepheleşmeden uzaklaşarak yaklaşmak anlamlı olandır. Bu yapılmadığı takdirde kaybeden ülke ve toplum olacaktır. Geleceğin nesillerini siyasetçiler ve eğitime yabancı güçler değil eğitimciler yetiştirecekse o zaman öğretmenlik mesleğine ve öğretmenliğe hak ettiği değer verilmelidir. Bu yapıldığı zaman meslekte deneyimli öğretmenlerin meslekten ayrılmalarının önüne geçilebilir diye düşünüyorum.
Ne bir dönemin önemli öğretmen yetiştirme özgünlüğü olan Köy Enstitüleri deneyimine öykünmek ve övgüler yazmak, ne de bugünün nitelik yönü vasat ve tartışmalı öğretmen yetiştirme modeline yergiler düzenlemek sorunlarımızı çözmeye yetecektir. Her iki modelinde örnek alınacak yönleri olduğu gibi eleştirilebilecek pek çok yönü bulunmaktadır. Her model içinde bulunulan tarihsel ve toplumsal süreçlerle birlikte ele alınıp değerlendirilmelidir. Bütün bu tartışmalarda unutulmaması gereken noktanın, hemen her dönem bize sağlanan olanakların içinde bulunduğumuz ekonomik ve sosyal ve özlük sorunları çözmeye yetmediği gerçeğidir.
Sorunlar daha çok ekonomik, sosyal, özlük ve idari konulara odaklanmaktadır. Müfredatın ve sistemin sürekli değişmesi, iş güvencesinin tehdit altında olmasının yarattığı kaygılar, tükenmişlik sendromu gibi rahatsızlıklar diğer sorunlar olarak öne çıkmaktadır. Ardından itibarsızlaştırma,öğretmenliği teknisyenlik konumuna dönüştürme, mobing, aşağılanma ve ötekileştirilme ve anti demokratik mevzuat ile uygulamalar gelmektedir.
Öğretmenlere yönelik yapılan profil araştırmasında öğretmenlerin % 25,12 fırsat bulduğunda öğretmenliği bırakacağını söylemektedir. Yine aynı araştırmada öğretmenlerin %54,6’sı öğretmenlik mesleğinin toplumda saygı görmediğini ifade ediyor. (Kaynak Eğitim Sen DEK Çalışması)Bir başka 5000 bin öğretmeni kapsayan araştırmamızda öğretmenlerin eşlerinin durumu sorulduğunda öğretmenlerin eşlerinin,%25,2’si öğretmen, %14,1’i çalışmayan, %11,4’ü kamu sektöründe çalışan,%10’u diğer çalışanlar,%6,3’ü özel sektörde çalışan,%2,7’si emekli,%1,9’u Bağ Kurlu,%33,4’ü bekar olduğunu söylemektedir.
Öğretmenlere ilişkin bazı sayısal değerlendirmeler
Milli Eğitim Bakanlığı İstatistiklerinde 104 bin tanesi uzman 84 bin tanesi yönetici toplamda 873 bin öğretmen görünmektedir. En çok öğretmenin yer aldığı 5 branş; sınıf öğretmenliği 220 bin 400,ikinci sırada İngilizce öğretmenliği 54 bin 797,üçüncü olarak okulöncesi öğretmenliği 42 bin 430,dördüncü sırada Türkçe öğretmenliği 34 bin 550,beşinci olarak Türk Dili ve Edebiyatı öğretmenlikleri sıralanmaktadır.
Yöneticilik görevi alanlar arasında sınıf öğretmenliği ilk sırada yer alırken, onu din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenliği, ardından Türk Dili ve Edebiyatı, 4.sırada tarih,5.sırada ise sosyal bilgiler öğretmenliği gelmektedir. Son 12 yılda atanan öğretmen dağılımlarına bakıldığında, ilk sırada 87 bin 500 öğretmen ataması ile sınıf öğretmenliği gelmektedir. Sınıf öğretmenliğini İngilizce öğretmenliği 41 bin ile takip etmekte, okulöncesi öğretmenliği 40 bin atama ile üçüncü sırada yer almaktadır. Türkçe 28 bin 635 ile dördüncü, ardından ilköğretim matematik 24 bin ile dördüncü, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi 23 bin ile beşinci sırada yer almaktadır. Fen ve teknoloji 18 bin, beden eğitimi 16 bin 800,Türk Dili ve Edebiyatı 15 bin 700, ,bilişim teknolojileri 15 bin 330 atama ile ilk on sırada yer almaktadır.
Öğretmenlerin hizmet ve yaş sürelerinin dağılımına bakıldığında yaş sınırının gençleşmekte olduğunu söyleyebiliriz. Öğretmenlerin hizmet süreleri; 0-10 yıl arası %52,10-20 yıl arası %27, 20-30 yıl arası %13, 30 ve üzeri %8’dir. Öğretmenlerin yaş ortalamaları;30 yaş altı %35,6, 30-39 yaş %33, 40-49 yaş arası %22,9, %8,5’i 50 ve üzeri yaş olarak görev yapmaktadır.
Öğretmenlerin %52,5’u eğitim fakültelerinden, %14,5’i fen ve edebiyat fakültelerinden,%8,2’si mesleki teknik eğitim fakültelerinden, %3,3’ü ilahiyat fakültelerinden, %0,4’ü güzel sanatlar fakültelerinden,%21,1’i diğer fakülte ve yüksekokullar ile eğitim enstitülerini bitirmişlerdir. Halen çalışmakta olan öğretmenlerin %51,2’si 35-40 yıllık geçmişe sahip Türkiye’nin üniversite öğrenci nüfusu en yoğun olan Gazi, Anadolu, Atatürk, Selçuk, On Dokuz Mayıs, Marmara, Dokuz Eylül, Karadeniz Teknik, Dicle ve Uludağ üniversitelerinden mezundur. Boğaziçi, Yıldız, Celal Bayar, Sütçü İmam, Adnan Menderes, Harran, Yurtdışı, Gazi Osman Paşa, Kafkas Üniversiteleri ise %2’lik oranla en az mezun veren üniversitelerdir. Öğretmenlerin,%8’i lisans öncesi, %85,8’i lisans,%6,1’i yüksek lisans,%0,1’i doktora mezunudur.
Genel yorum ve değerlendirme, Rakamlar, araştırmalar ve sonuçlar öğretmenlerin sorunlarının bitmediğini, bitmek bir yana artarak sürdüğünü göstermektedir. Eşleri öğretmen olan ya da bir işte çalışanlar göreceli olarak ekonomik ve sosyal yönden bekârlara ve eşi çalışmayanlara göre daha şanslı sayılabilir. Ancak bu şans onların durumlarının iyileştirilmemesi anlamına gelmemelidir. Eğitime ve öğretmenlere yönelik gerçekleştirilecek yatırımlarda mutlaka bütünlüklü bakılarak hareket edilmesi gerekmektedir. Teknoloji önemlidir. Ancak teknolojiyi öğretmenliğe tercih etmek eğitim bilimi açısından sakıncalıdır. Bu gerçeklerden hareketle ülkeyi ve eğitimi yönetenlerin hafızalarına silinmemek üzere kaydetmesi gereken konunun öğretmenlere yapılan yatırımın ülkenin ve toplumun geleceğine yapılan yatırımla eş değerde olmasıdır.
Yeni bir 17 Nisan Köy Enstitüleri sürecinde öğretmen yetiştirmeden başlayarak bütün tartışmalara ve süreçlere sorun ve çözüm odaklı bakmak, kutuplaşma ve cepheleşmeden uzaklaşarak yaklaşmak anlamlı olandır. Bu yapılmadığı takdirde kaybeden ülke ve toplum olacaktır. Geleceğin nesillerini siyasetçiler ve eğitime yabancı güçler değil eğitimciler yetiştirecekse o zaman öğretmenlik mesleğine ve öğretmenliğe hak ettiği değer verilmelidir. Bu yapıldığı zaman meslekte deneyimli öğretmenlerin meslekten ayrılmalarının önüne geçilebilir diye düşünüyorum.
Alaaddin Dinçer/eğitimci