GÜNDEM
Danıştay'ın Tarihi Başörtüsü Kararı
Danıştay 8. Daire'nin, başörtülü olduğu için Açıköğretim Sınavı'ndan çıkartılan Gülsüm Okumuş'un lehine bir karara imza atması memnuniyetle karşılandı. Danıştay 8. Daire'nin Eskişehir 2. İdare Mahkemesi'nin Hukuka aykırılık yok dediği başörtüsü kararını bozarak, Anayasanın Eğitim ve öğrenim hakkı başlığını taşıyan 42. maddesinde geçen Kimsenin eğitim ve öğretim hakkından yoksun bırakılamayacağı hükmü gereğince Yükseköğrenim hakkının özü zedeleniyor şeklinde bir karara hükmetmesi tarihi bir karar olarak değerlendirildi.
REFORMLAR ETKİLİ OLDU
Akit'e konuşan Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, Danıştay'ın verdiği kararın memnuniyet verici olduğunu söyledi. Gündoğdu Bazen tanımsız laikçilik gereği bazen de sipariş üzerine inançlarımız, değerlerimiz aleyhine kararlar veriliyordu. Bu son kararda referandumda yüzde 58'le çıkan adalet ve hukuk alanında gerçekleştirilen reformların etkisi olduğunu düşünüyorum. Özlenen bu kararın eğitim ve çalışma hayatının önündeki tüm engelleri kaldırmaya vesile olacağını umuyorum. Bu karar eğitim ve çalışma hayatının önüne engel konulamayacağını göstermesi açısından çok önemli ifadelerini kullandı.
LEYLA ZANA'YA FARKLI, LEYLA ŞAHİN'E FARKLI KARAR
Başörtüsünden ve inançlarından dolayı eğitim hakları engellenenler açısından tarihi bir karar verildiğini vurgulayan Gündoğdu AİHM'in çelişkili kararlarına dikkat çekerek, AİHM Leyla Zana'ya farklı, Leyla Şahin'e farklı karar veriyordu. Şimdi Türkiye'de böyle bir karar veriliyor. Demek ki Türk Milleti adına, Türk Milleti lehine karar verilebiliyormuş. İnşallah devamı gelir diye konuştu.
KILINÇ'IN AVUKATI: KARAR EMSAL TEŞKİL EDECEK
Konuyla ilgili Akit'e konuşan AİHM eski İnsan Hakları Hukuku Uzmanı ve başörtüsü mağduru Aytaç Kılınç Çaman'ın Avukatı Salih Efe de kararın memnuniyet verici olduğunu ve diğer başörtüsü davalarına da emsal teşkil edeceğini söyledi. Bu kararın bir içtihat oluşturacağını dile getiren Efe şunları ifade etti: Bu karar bir teamül olarak kabul görecektir, emsal teşkil edecektir. Diğer bütün davaları etkileyecek bir karardır. Aytaç Kılınç Çaman'ın 2000 yılında başlayan başörtüsü davası 12 yıldır hala sonuçlanmadı. Şu an Danıştay Genel Kurulu'nda bekliyor. 8. Daire'nin kararının Danıştay Genel Kurulu'nda da emsal olacağını düşünüyorum. Yüksek mahkemenin verdiği karar, din ve vicdan hürriyeti açısından, kişilerin inancını yaşayabilmeleri açısından değerlendirildiğinde çok olumlu. Aynı zamanda inancı gereği istedikleri şekilde giyinenlerin mağdur edilmesini tekzip eden bir karar. Ayrıca AİHM sözleşmesine de uygun bir karar.
BU KARARIN TÜRKİYE'DE ALINMASI ÇOK ÖNEMLİ
AİHM'in 2005 yılında Leyla Şahin kararını verdiği sırada Türkiye Masası'nda İnsan Hakları Hukuku Uzmanı olarak görev yapan Salih Efe, AİHM'in önyargılı ve çelişkili kararlara imza attığını belirtti. Türkiye'de bir yüksek mahkemenin inancının gereği giyiminden ötürü mağdur edilmek istenen bir kişinin lehinde karar vermesinin çok önemli olduğunu vurgulayan Efe, AİHM'in daha önce verdiği kararlar var. Türkiye'de uygulanan başörtüsü yasağı Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne (AİHS) yüzde yüz aykırıdır. Leyla Şahin kararıyla AİHM, geçmişteki kararlarıyla çelişmiştir. Çünkü geçmişteki dini özgürlük kararlarına baktığımız zaman, çoğu zaman özgürlüğü açıcı kararlar vermiştir. Ancak Leyla Şahin kararında, kendi prensiplerine aykırı karar vermiş, adeta bireyin hakkının ihlal edilmesine aracı olmuştur şeklinde konuştu.
MÜSLÜMANA FARKLI DİĞERLERİNE FARKLI
AİHM'in, Müslümanlarla ilgili birçok kararında laikliğe atıfta bulunarak din özgürlüğünü ve eğitim hakkını eksik yorumladığını ifade eden Efe, mahkemenin, Hıristiyan, Musevi veya Yehova Şahidi gibi inanç mensupları için verdiği kararlarda ise inanç ve özgürlüklerden yana karar aldığına dikkat çekti. Efe, İslam dışındaki din ve inanç mensuplarının özgürlüklerine yönelik olumlu kararlar verdi ama Müslümanların özgürlük taleplerine karşı ise aynı yaklaşımını sergilemedi. Bu çelişkidir, ayrımcılıktır dedi.
Yener Dönmez \ Yeni Akit