GÜNDEM
Burada fakirlik alınıp satılıyor
ünya Bülteni / Haber Merkezi
Diyarbakır'da Fatihpaşa Mahallesi Kurşunlu Sokak'taki pazarın geçmişi 1990'lı yıllara dayanıyor. Şehir nüfusunun 350 binlerden, göçlerle bir anda bir milyona ulaştığı dönemde kurulmuş. İlk günlerde 10-15 kişinin buluştuğu pazar zamanla büyümüş. Burada tezgâh sahipleriyle alıcıların ortak özelliği yoksulluk... Bir teyze iki paket çayı, bir adam iki eski pantolonu, genç bir kız iki paket makarnayı, 13 yaşındaki bir çocuk iki canlı tavuğu satmaya çalışıyor. Çayı, pantolonu, makarnayı bakkaldakinden çok daha ucuza almak, ama aslında yoksulluklarını paylaşarak azaltmak için pazarlık yapıyorlar. Pazar günleri sabahın ilk ışıklarıyla başlayan alışveriş, 3-4 saat sonra sona eriyor.
Zaman gazetesinden İsmail Avcı'nın haberini yaptığı Diyarbakır'daki bu pazarın alıcısı da satıcıları da yoksul insanlardan oluşuyor.
İşte Avcı'nın anlatımıyla o yoksulluk pazarı: "Mesela bir teyzenin iki paket çayı, bir amcanın iki eski pantolonu satmaya çalıştığı. Ve alıcılar... Tezgah sahipleriyle aynı yoksulluğu paylaşan. Bir paket çayı veya pantolonu bakkaldaki fiyatından çok daha ucuza almak için pazarlık yapıyorlar. Burası Diyarbakır Fatihpaşa Mahallesi Kurşunlu Sokak'ta kurulan Saraykapı yoksulluk pazarı. Her biri farklı diyardan göç eden yüzlerce yoksul kişinin buluşma noktası. Müdavimlerinin hepsinin hikâyesi birbirine benzer. Memleketlerini terk etmek zorunda kalmışlar, çatışma ortamı yüzünden. Yaşlılar sabır ve tevekkülle sıkıntılara göğüs gererken, gençler isyan etmiş çoğunlukla. Kiminin oğlu, kiminin kızı bulaşmış uyuşturucuya, teröre, hırsızlığa. Zengin olma hayali, birçok gencin geleceğini karartmış. Şimdi hepsinin tek amacı ellerindeki fazla ürünü satıp, evlerinin eksiğini tamamlamak.
Pazar günü sabahın ilk ışıklarıyla kurulan çarşının ortasında, önlerinde satacakları birkaç parça eşyayla yan yana oturmuş kadınlar... Birinin elindeki dört parmak sucuğu bir amca almak için pazarlık yapıyor. Teyze 2 TL istiyor, amca 1,5 TL diyor. Sonunda anlaşıyorlar. O sucuğu yemek yerine satmak zorunda kalması yaşlı teyzeyi üzmüyor. Sırtını buz gibi duvara yaslamış, kızının cezaevinde yapıp kendisine gönderdiği hediyelik eşyaları satıyor Makbule Teyze. Üzerinde 'canım ailem' yazılı ahşap saati satmaya çalışırken kim bilir hangi duygular dalgalanıyor yüreğinde. Bir yandan siyasi suçtan hapse düşen kızına ağlamak, diğer yandan dört duvar arasında üretip kendisine gönderdiği eşyayı satmak zorunda kalmak... Her şeye rağmen şükrediyor Makbule teyze. "Nice tanıdıklarımızın çocukları öldü. Biz de çok sıkıntı çektik ama çok şükür yaşıyoruz. Artık kavga dövüş bitsin. Bu milletin çektiği cefa son bulsun. Biz de evlerimize dönelim." diyor.
BİR GÖMLEĞE İKİ KİLO PİRİNÇ
Hayırseverlerin verdiği fazla eşyayı burada takas etme imkânı da var. Bir gömleği verip karşılığında iki kilogram pirinç alınabiliyor. Bir kavanoz reçel, bir paket çay ediyor. Pazarın müdavimlerinden Kemal Çelik, pijamasını verip eski bir ayakkabı alıyor. 1993'te köyleri boşaltılınca Lice'den gelmiş. Köyünde kimseye muhtaç olmadan yaşayıp giderken, bir anda 9 kişilik ailesiyle dört duvar arasında bulmuş kendini. Köyden çıkınca ailesi dağılmış. Bir kızı dağa çıkan, 3 yıl sonra öldüğü haberini alan Çelik, "İmkânım olsaydı köye dönerdim." diyor.
dunyabulteni