EĞİTİM
Bir Öğretmenin Feryadı...
Bir Öğretmenin Feryadı...
26 Ocak 2014, Pazar
Öğretmenlikte beşinci yılım bitti; zor şartlarda görev yaptım ama bu yılki kadar mesleğimde kötü bir yıl geçirmedim.
2008 yılında sözleşmeli sınıf öğretmeni olarak Şırnak Beytüşşebap’ın Mezraa beldesine atandım. Yol tehlikesi olduğundan kimsenin gitmek istemediği bir yere güle oynaya gittim, çevremdeki herkes vazgeçirmeye çalıştı ama dinlemedim. 2010 yılında evlendim, eşimde o köyde öğretmenlik yapıyordu. Şanlıurfa ‘ya tayin istedi ben de eş durumundan istedim ve ikimizin de tayini oldu. Şanlıurfa’da üç yıl aynı okulda çalıştım, elimden gelenin fazlasını yapmak için uğraş verdim. Geçen sene 1. Sınıf okuttum, okuyamayacakları endişesi ile uykularım kaçtı, hepsini çocuğum gibi gördüm bağlandım. Eylülde geldiğimizde ilköğretim olan okulum dönüşmüş ve ilkokul olmuştu. Toki’ de görev yapmaktayım. Toki’ deki diğer ilköğretimdeki ilkokul ile birleşmiş o okuldan yedi öğretmen geldi, okulumuzdan tayini çıkıp gidenler oldu. Eş durumundan gelenler, il içinden ve il dışından özür durumu ile gelenlerle birlikte bana dördüncü yılı çalıştığım okulumda norm fazlası olabileceğim söylendi çünkü hizmet puanım azdı. Normlar belirlenirken yanlışlık oldu diye düşündüm, müdürümle bu konuyu konuştum ve yapılabilecek bir şey olmadığını söyledi, bununla birlikte birinci sınıflara kayıt çok olmadığı, sınıf mevcutlarının azlığı sebebiyle norm fazlası olabileceğim söylendi. Diken üstünde göreve başladım, huzursuzdum, öğrencilerimden ayrılma düşüncesi gözlerimin dolmasına yetiyordu. Okulumuz büyük bir okul, ortaokulların gitmesiyle 3 katlı okulumuzun en üst katı tamamen boşaldı. Sınıf sıkıntımız yoktu. Diğer okuldan öğrencilerle gelen 4. Sınıflardaki iki sınıfın mevcutları ise azaldı, çocuklarını diğer okula nakil ettirenler oldu. Bir sınıfın mevcudu 18 diğerinin 16 oldu. Müdürümüz Şanlıurfa’da bu kadar öğretmen ihtiyacı varken bu sınıfların birleştirilmesi gerektiğini, müfettişlerin mevcut azlığı sebebiyle kendisine soruşturma açabileceklerini söyleyerek bu durumu milli eğitim müdürlüğüne bildirdi ve ekim ayının sonunda norm fazlası oldum. Milli eğitim müdürlüğüne defalarca gidip konuştuk. Yönetmeliğin ilgili maddesini söyledik, yönetmelikte sınıf mevcutları ondan az olamaz diyordu. Yanıt hep aynıydı: “ Şanlıurfa’da öğretmen açığı varken sizi o okulda tutamayız”. O günler benim için çok zordu, velilerim kalmam için çok mücadele ettiler, imza topladılar, müdürümüzle konuştular, milli eğitim müdürlüğüne gittiler ama değişen bir şey olmadı onlara söylenen tek şey hizmet puanı az olan gider oldu. Öğrencilerimden ayrıldığımda yüreğim parça parça olmuştu, onlarında minik yürekleri parça parçaydı, o hallerini görmek beni derinden üzdü. Günlerce ağladım, sevdiğim biri ölmüş gibi hissettim. Görevlendirildiğim okul iki otobüsle gidilebilen bir mahallede idi. Sabahçıydım, sabah beş buçukta kalkmam gerekiyordu. Ama her gün seve seve gittim.
Bu yılki sıkıntılarımız bununla bitmedi daha büyük bir sorunumuz oldu. Eylül ayında eşimin babasının akciğer kanseri olduğunu öğrendik. Ameliyat olacaktı ve İzmir’ e gitmemiz gerekiyordu, eşime çocukları o kadar uzun süre bırakamam diyerek onunla gelemeyeceğimi söyledim. Çocuklar geri kalmasın diye eşimi yalnız bıraktım, bu benim tercihimdi evet ama yaşadıklarımı hak etmediğimi düşünüyorum. Eşim sağlık durumu özür grubu atamasına başvurdu, o başvurunca ben de eş durumundan başvurdum.21 Ocak’ta eşimin ataması İzmir’e oldu kendisi sosyal bilgiler öğretmenidir. Benimki ise puan yetersizliğinden olmadı. Bütün tercihleri yaptım, kura ile atanmak istiyorum diye belirttim, eşimden ayrı olmamak için her şeyi göze aldım ama olmadı. Tercih ettiği okulu beğenmeyip uzak bulup vazgeçenler, ücretsiz izin alırım diyenler varken her şeyi göze alıp çalışmak istememe rağmen atamam yapılmadı. Ailem zaten uzakta, eşim uzağa gidiyor hepsi bin kilometreden çok mesafedeler ve ben bir başıma kaldım. Parçalanmış ailelerle nasıl mutlu, umutlu bir nesil yetiştireceğiz?