GÜNDEM
Başbakan Erdoğan'dan FLAŞ Açıklamalar /video
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "12 yıl boyunca nasıl dik durduysak son darbe girişiminde de dimdik durduk dik duracağız" dedi.
20 Şubat 2014, Perşembe
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Memur-Sen tarafından düzenlenen "Medeniyet, İnsan, Demokrasi ve Şehirler" konulu "Büyük Türkiye Buluşması"nda yaptığı konuşmada, etkinliğin tüm Türkiye için hayırlı olmasını dileyerek, Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu’ya bugüne kadar sürdürdüğü emek mücadelesi, Türkiye’nin ekonomisi ve demokrasisine verdiği destekten dolayı teşekkür etti.
Memur-Sen’in kurucusu Akif İnan’ı “değerli şair ve mütefekkir, ağabeyimiz, güzel insan” diyerek yad eden Başbakan Erdoğan, İnan’ın “Mescid-i Aksa’yı gördüm düşümde / Bir çocuk gibiydi ve ağlıyordu / Varıp eşiğine alnımı koydum / Sanki bir yer altı nehri çağlıyordu / Mescid-i Aksa’yı gördüm düşümde / Götür Müslümana selam diyordu / Dayanamıyorum bu ayrılığa / Kucaklasın beni İslam diyordu” dizelerini okudu.
Akif İnan’ın barışa, huzura ve özellikle de çok sevdiği Mescid-i Aksa’ya hasret içinde hayatını kaybettiğini, her şair gibi arkasında unutulmaz dizeler bıraktığını anlatan Başbakan Erdoğan, “Ama birçok şairden farklı olarak arkasında bir de mücadele hem de en kutsal mücadeleyi, emek mücadelesini bıraktı. Kurduğu, temellerini attığı, istikametini çizdiği Memur-Sen işte o mücadelenin adı oldu. Tekrar kendisini rahmetle yad ediyor, mekanı inşallah cennet olsun diyorum” diye konuştu.
Barış ve diyalog
Başbakan Erdoğan, Memur-Sen’in kurulduğu günden itibaren emeğin, ekmeğin, hakkın ve milli iradenin, demokrasinin, barışın mücadelesini verdiğini anlatarak, şöyle devam etti:
“1995 yılında mütevazi imkanlarla, samimi hissiyatla kurulan Memur-Sen Türkiye’nin en büyük konfederasyonu olarak çalışma hayatımızda barış ve diyaloğun öncüsü oldu. Burada Memur-Sen’e kurulduğu günden beri kararlılıkla, sabırla ve samimiyetle sürdürdüğü mücadele için ayrıca teşekkür ediyorum. 28 Şubat’ta, dimdik duran Memur-Sen’e ve yönetimine teşekkür ediyorum. Vesayetçi sisteme, çetelere, mafyaya, cuntalara karşı verdiğimiz mücadelede hep yanımızda oldunuz, bundan dolayı hakkı savunan Memur-Sen’e teşekkür ediyorum. Memurların hak mücadelesinden Milli Birlik ve Kardeşlik Projesine, 2010 halk oylamasından eğitim reformuna, başörtüsüne özgürlükten ekonominin büyümesine kadar her alanda gösterdiğiniz dirayet için, verdiğiniz destek için sizlere en kalbi şükranlarımı sunuyorum.
Tıpkı, merhum Akif İnan gibi, medeniyet havzamızı kucaklayan bir ufka sahip olduğunuz için Filistin’den Myanmar’a, Pakistan’dan Somali’ye, Mısır’dan Süriye’ye kadar insani değerlere, vicdana, hakka ve hukuka sahip çıktığınız için, İslam coğrafyasının sızısını yüreğinizde hissettiğiniz ve gereğini yaptığınız için sizlere teşekkür ediyorum. Özellikle 17 Aralık darbe sürecinde eğilmediğiniz, bükülmediğiniz, dimdik durduğunuz için 5 Aralık’ta Türkiye’nin saygın sivil toplum örgütleriyle ahde vefanızı haykırdığınız için sizlere tek tek teşekkür ediyor, Allah hepinizden razı olsun diyorum.”
Başbakan Erdoğan, salonda bulunanların bir kısmının 12 Eylül öncesi süreci, darbeyi ve sonrasını yaşadıklarını, bir çoğunun 28 Şubat sürecini adeta iliklerine kadar yaşadığını, Genç Memur-Sen üyelerinin o günleri yaşamadığını, tecrübe etmediğini, ama onların da son 12 yılda AK Parti’ye yönelik darbe girişimlerini, saldırıları, sabotaj ve ithamları yaşadıklarını söyledi.
Başarısız darbe girişimi
Son zamanlarda da hep birlikte 17 Aralık başarısız darbe sürecinin yaşandığını, milli iradeye, demokrasiye yönelik bir saldırıya şahit olduklarını vurgulayan Başbakan Erdoğan, “Darbeler Türkiye’nin değişmez kaderi değildir. Darbeler her 10 yılda, 15 yılda Türkiye'yi esir alan, Türkiye’yi durduran, Türkiye’yi adeta donduran bir değişmez talih değildir, bir kısır döngü değildir. Eğer sizler gibi dik duran birileri olursa, eğer yüreğini ortaya koyacak kadar cesur birileri olursa, eğer her tehdidi göze alıp demokrasiyi ve milli iradeyi namusu bilip darbelere karşı tavır koyan birileri olursa inanın bu ülkede hiç kimse darbeye teşebbüs edemeyecektir” diye konuştu.
AK Parti iktidarının 12 yıldır hep birlikte bunun mücadelesini verdiğini, adeta bir kısır döngü gibi her 10 yılda Türkiye’yi darbelere mahkum etmek isteyenlere karşı yürekli bir mücadele sürdürdüğünü ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:
“Hükümetimiz kurulduktan sonra kirli bir takım darbe senaryoları yazdılar. Biz, o senaryoları bozduk, faillerini de hukuka teslim ettik. Alışmışlardı 16 ayda bir bu ülkede hükümet kurulsun, çok partili dönemde ortalamaya aldığınız zaman bize kadar bu ülkede 16 ayda bir hükümet kurulur, hükümet giderdi. Bizimle beraber Türkiye’de hükümetler normale döndü. Bunu bu ülkeye biz getirdik. 16 aylık hükümetlerle bir ülkede istikrar olur mu, bir ülkede ekonomi, demokrasi gerçekten yerli yerine oturur mu? İşte oturmuyor, oturmadığı için de mafyalar, çeteler çıkıyor istedikleri gibi hükümet kuruyor, istedikleri gibi hükümetleri indiriyorlardı.
Dimdik durduk, duracağız
Partimizi kapatarak, bize cumhurbaşkanı seçtirmeyerek, milli iradeyi çiğnemek istediler. O tuzağı da millet giderek bozdu. Danıştay saldırısıyla bir kez daha milli iradeye, demokrasiye savaş açtılar, o oyunu da bozduk. Provokasyonu aydınlattık ve faillerini hukuka teslim ettik. Önce ‘iltica’ dediler, sonra alakası yokmuş, failleri ortaya çıktı. Bunu kabullendiler.
17 Aralık darbe girişimi de aynı hevesle, aynı gayeyle, aynı niyetle yapılmak istendi. Seçilmiş bir hükümet, bürokrasi içindeki bazı paralel yapılar kullanılmak suretiyle esir alınmak, etkisiz hale getirilmek istendi. Millet iradesiyle, sandıkla, milletin mührüyle göreve gelmiş bir hükümet, iftirayla, komployla, şantajla yıpratılmak istendi. 12 yıl boyunca nasıl dik durduysak, işte bu son darbe girişiminde de dimdik durduk ve duracağız. Bunlara boyun eğmedik, eyvallah demedik, sizlerin bize verdiği emanete, ‘alın sizin olsun’ diyerek, ihanet etmedik. Hem bizim hem milli kurumlarımıza, milli değerlerimize tüm bunlara yapılan saldırıların tamamına, bizler bu saldırıları yapanlara karşı göğüs gerdik, tamamını hamdolsun püskürttük.”
Çete mensupları
Bazılarının tamamen hukuk dışı şekilde takip edildiğine dikkati çeken Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bürokrasi içinde yuvalanan bir kısım çete mensupları, bu kayıt ve şantaj operasyonlarının içinde yer almışlar. İş adamına gitmişler, 'elimizde ses kayıtların var' demişler. Sana istediğimiz suçu isnat ederiz' demişler, ondan haraç almışlar. Uzantıları yoluyla maşaları eliyle kimi iş adamlarının hukuksuz işlerini çözmüş, hukuksal ilişkilere bulaşmışlardır. Gazete gitmişler, 'elimizde kayıtların var' tehdit etmişler. Siyasetçiye gitmişler, 'elimizde kayıtların var' demişler. Bu kayıtların bir kısmı da servis edilmiş ve siyasi partileri dizayn etmişlerdir. Ana muhalefet CHP'yi dizayn ettikleri gibi. Sayın Baykal öyle gitmedi mi? Sayın Baykal'ı öyle gönderdiler. Sayın Baykal'a geçmiş olsun ziyaretinde bulunan genel müdür, oradan çıktığında medya kendisine aday olacak mısın diye sorduğunda 'hayır böyle bir şey düşünmüyorum' dedi ama 24 saat sonra aday oldu."
Şantajın bu olduğuna işaret eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bürokrasiye gitmişler onları tehdit etmişler ve illegal işlere zorlamışlar. İşi o kadar büyütmüşler ki artık küçük çıkar hesaplarını bırakıp Türkiye'ye ihanet etme pahasına ajanlığın, casusluğun Türkiye'nin çıkarlarına kast etmenin taşeronu haline gelmişler. Ellerindeki bu imkanlarla, şantaj aletleriyle Türkiye'yi, devleti, milleti, siyaseti tanzim etme hırsına kapılmışlar. İşte biz bunlara 'dur' dedik, bunlara geçit vermedik, bu alçakça, haince planı gördük ve derhal bunun üzerine gitmeye başladık."
Gündelik rutin ses kayıtlarımız
Başbakan Erdoğan, bunun üzerine 17 Aralık darbe girişiminin yapıldığını vurgulayarak, şunları söyledi:
"Şu anda da bizim gündelik rutin ses kayıtlarımızı, 'selamün aleyküm, aleykümselam', bunu yayınlamaya başladılar. Ya buradan bir şey çıkmaz. Şu anda da bizim bu ses kayıtlarımızı internete servis ederek bu darbe girişimini yaşatmak, ayakta tutmak için mücadele veriyorlar. Ne yazık ki darbe medyası da bunlara destek veriyor. Ne yazık ki CHP, MHP şantajcılara boyun eğiyor ve bunlara destek veriyor. O malum iş çevreleri, iş örgütleri tıkır tıkır yürüyen illegal çarklarının duracağı korkusuyla bunlara destek veriyor. Tezgahı iyi kurmuşlar. Ananaslar gelip gidiyor.
Bu ananaslar mahalle manavındaki ananaslar değil ha, bunlar Uganda'dan geliyor. Bunlar farklı. Tespihler de gelip gidiyor. Selamlar, saygılar, hürmetler, bağlılıklar bildiriliyor. Rüyada twitler görülüyor ve bu twitlerin sevgililer sevgilisi Peygamber Efendimiz tarafından iki kat artırılması emrediliyor ve bu sorulduğunda da 'artırın'. Onay, okey, onlar da oradan geliyor. Bunu tabii hakikaten gerçek sesinden dinlemesek 'olur mu böyle şey canım' diyeceğiz. Ama bunlar olunca şaşırmamak mümkün değil."
Başbakan Erdoğan, bütün iş adamlarıyla yapılan görüşmelerde teşekkürlerin gidip geldiğini ifade ederek, "Birbirlerinin işlerini iyi takip ediyorlar. İşte biz bu kirli tezgahı, bu ihanet çarkını bozduğumuz için şu anda koro halinde bize saldırıyorlar. Evet biz bu koro halindeki saldırılarla dövüşe dövüşe buraya geldik" diye konuştu.
28 Şubat'ta bile bu kadar ahlaksız olmamışlardı
Bunları 28 Şubat'tan bildiklerini kaydeden Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Ama inanın 28 Şubat'ta bile bu kadar ahlaksız olmamışlardı. Biz bu iş adamlarını, bu güya sivil toplum örgütlerini, b alan emir komuta zincirinde hareket eden bu çevreleri çok iyi biliriz ama inanın o zaman bile bu kadar düşük seviyede olmamıştı. Biz bu CHP'yi 27 Mayıs darbesinden beri çok iyi biliriz ama inanın hiçbir darbede bu kadar gaflet içinde, bu kadar esaret altında olmamışlardı. Biz bu paralel örgütü 12 Eylül'de darbeci paşalara yaptığı yalakalıktan, 28 Şubat'ta sırtımıza sapladığı hançerden, 'beceremediniz artık bırakın' manşetlerinden biliriz. Ama inanın bu kadar büyük bir düşkünlüğün, bu kadar büyük bir ihanetin içinde olmamışlardı. Aldanmışız, gerçekten safmışız.
Ben bu medyaya, bu CHP'ye, MHP'ye, o malum işveren örgütlerine, o paralel yapıya sesleniyorum; geçti o günler. Sabah erken kalkanın darbe yaptığı günler geride kaldı. Manşetlerle hükümet kurma, hükümet yıkma dönemleri geride kaldı. Artık milli iradeye sımsıkı sahip çıkan bir hükümet var, iradesini namus bilen, sandığı namus bilen aziz millet var. Demokrasiye sahip çıkan işte Memur-Sen gibi sivil toplum örgütleri var. Artık beşli çeteler devri geride kaldı."
Elinizde ne varsa ortaya koyun
Dik duracaklarını ve dikleşmeyeceklerini vurgulayan Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Hiç endişeniz olmasın, hiç kimse kusura bakmasın, bu ülkede artık hükümetleri millet göreve getirir, millet görevden alır. Artık öyle şapkasını alıp gidecek bir hükümet yok. Zaten benim şapkam da yok. Artık öyle iradesini teslim edecek, şantaja boyun eğecek bir millet de yok. İşte bir kez de Ankara'nın bu büyük salonundan sesleniyorum; hodri meydan. 'Elinizde ne varsa ortaya koyun' diyorum. Çirkinleştikleriyle kalacaklar. Şecaat arz ederken sirkatin söyleyecekler.
O attıkları manşetler inanın alınlarının lekesi olarak kalacak. Yayınlandıkları, yayınlanmasına göz yumdukları o ses kayıtları inanın onların hepsini mahcup edecek. Kabataş'ta alçakça, ahlaksızca bir saldırıya uğrayan başörtülü bir kadın üzerinden 8 ay sonra yeniden tarihin en iğrenç linç girişimini yapıyorlar. İnsan olan bunu yapmaz, vicdanı olan bunu yapmaz, yüreğinde zerre kadar haysiyeti olan şerefi olan, kadın bedeni üzerinden böyle bir tavır içine giremez."
Emir vereceğinize...
Erdoğan, şunları söyledi:
"Şuna bakar mısınız, bir yerlerden emir geliyor. Ben de diyorum ki, bir yerlerden emir vereceğinize, lütfen bu ülke sizin vatanınız değil mi, gelin ne yapacaksanız vatanınızda yapın. Niye buraya gelmiyorsunuz? Gelin buraya... Gelin buraya... Yoksa buraya gelince bazı şeyler açığa çıkar endişesi mi taşıyorsunuz? Gelin buraya..." diye konuştu.
"Malum gazetelerin tamamı Kabataş hadisesi başlığıyla çıkıyor. Köşe yazarları, yorumcular söz birliği etmişc o konu üzerinde tepiniyor. Yazıklar olsun sizin insanlığınıza... Yazıklar olsun sizin ırkçılığınıza... Yazıklar olsun sizin ayrımcılığınıza..." ifadelerini kullanan Başbakan Erdoğan, bunlardan korkmadıklarını ve korkmayacaklarını vurguladı. "Hiç bir kardeşim de bunlardan korkmasın çekinmesin" diyen Erdoğan, "O eğer başörtülü değil de başı açık bir bayan olsaydı acaba ona öyle saldırırlar mıydı? Mesele bu. Kim kimin yanında duruyor, herşey ortaya çıkıyor" dedi. Başbakan Erdoğan, internette yeni bir düzenleme yaparak alçakça saldırıların önüne geçtiklerini, ses kayıtlarıyla, görüntü kayıtlarıyla şantaj yapmak, milleti, ülkeyi esir almak isteyenlerin "bundan sonra avuçlarını yalayacaklarını" söyledi.
Erdoğan, şöyle devam etti:
"CHP bu internet düzenlemesine neden itiraz ediyor biliyor musunuz? İllegal ses ve görüntü kayıtlarıyla işbaşına gelen genel müdür bedel ödüyor bedel. Aynı şekilde MHP'yi de esir almışlar. İşte bu internet düzenlemesiyle en başta CHP'yi en başta MHP'yi biz koruma altına alıyoruz. Bu yeni internet düzenlemesiyle çocuklarımız, gençlerimiz, vatandaşlarımız yanında demokrasi, siyaseti, milli iradeyi de tehdit ve şantajdan koruyoruz. Bu tehditle, bu şantajla hiçbir yere varamayacaklar. Türkiye'nin kutlu yürüyüşünü asla durduramayacaklar. Türkiye ekonomisine, demokrasiye, yeni Türkiye hedefine, büyük Türkiye hedefine asla gölge düşüremeyecekler."
Türkiye'de demokratikleşmenin önündeki son engel işte bu çetedir
"Şu hale bakar mısınız, terör örgütüne akıl veriyorlar: 'Çözüm sürecini bozun, silahları elinize alın, yeniden kan akıtın, yeniden kaos oluşturun' bu şekilde çağrı yapıyorlar. Bir yıldır gençler şehit olmuyor, gençler ölmüyor ya, bunlar çok rahatsızlar. Çünkü bunlar kandan beslenen vampirler" diyen Başbakan Erdoğan, bir yıldır Türkiye'de var olan bahar havasının kalıcı olmasından korktuklarını, bundan rahatsız olduklarını söyledi.
Erdoğan, "Çözüm sürecini Rabbimin lütfuyla sabote edemeyecekler. Kardeşliğe hançer vuramayacaklar. Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız, hiç endişe etmeyin. Bu ülkeyi yeniden kana gözyaşına kaosa mahkum edemeyecekler. Bakın buradan bir kez daha altını çiziyorum. Türkiye'de demokratikleşmenin önündeki son engel işte bu çetedir. Bu kaos çetesi, bu kan lobisi, bu paralel yapı temizlendiğinde, inanın demokratikleşmenin önündeki tüm engeller kalkacak. Tarihte de Haşhaşiler geldi gitti... Hiç endişeniz olmasın. 77 milyonun kardeşliği daha da pekişecek. 81 vilayet artık bütün enerjimizi bütün mesaimizi ilerlemeye, büyümeye, kalkınmaya sarf edeceğiz. Sanal sorunlarla yapay gündemlerle vaktimizi heba etmeyecek, 2023 hedefi için daha güçlü çalışacağız" diye konuştu.
Kimin ne meselesi varsa siyaset zemininde çözüme kavuşacağını, bu ülkedeki 36 ayrı etnik unsurun, 77 milyonun her meselesinin çok daha hızlı, kalıcı, adil şekilde çözümle buluşturacaklarını kaydeden Erdoğan, 21. Yüzyıl'ın Allah'ın izniyle Türkiye Yüzyılı olacağını ve bunu hiç kimsenin engellemesine müsaade etmeyeceklerini belirtti.
Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"12 yıldır, ekonomiyi büyütmek, ekonomideki büyümeyi çalışanlarımıza yansıtmak için samimi bir gayret içindeyiz. Genel müdür diyor ki, 247 milyar Türk lirası yolsuzluk. Bu adam herhalde hesap kitap da bilmiyor. 247 milyar Türk lirası yani eski rakamla 247 katrilyon. Herhalde bu salona da sığmaz... Hesap kitap bilmiyor. Yolsuzluk diyor. Şimdi bu adımı atan o malum bir kısım savcılar vardı. Şimdi yeni Hakimler Savcılar Yüksek Kurulunun atadığı savcılar var. Şimdi bu savcılar daha henüz kararlarını vermediler. Bakın daha karar verilmeden yargılama yapıyor genel müdür. İşte bu böyle siyasetçi. Ben diyorum ki, bu ülkede 230 milyar dolarla çıktığımız yolda, milli gelirimiz o kadardı, şu anda 800 milyar doların üstüne çıktık. Değerli kardeşlerim 22 bankanın, devlet bankasının battığı bir Türkiye... Hükümette DSP vardı, MHP vardı ANAP vardı. 22 banka battı. Vakıf, Ziraat, Halk. Bunlar da hep görev zararı yazıyordu. Şimdi bu bankaların hepsi Avrupa bankalarıyla karda yarışıyor ve diyor ki siz bu bankaları iflas ettirdiniz. Halk Bankasına her türlü saldırıyı yaptılar. Raporlar geliyor, Halk Bankasında en ufak yolsuzluk yok. Yahu senin vicdanın yok mu? Nasıl bunları söylüyorsun? Bir devletin bankasına nasıl bu şekilde yaklaşım koyarak, onun dünyadaki kredibilitesiyle oynuyorsun? İnanın bunların bu ülkede devlete millete karşı yaptıklarını geçmişte kimse yapmadı."
Yolsuzlukların olduğu bir iktidar bunları yapabilir mi?
Cumhuriyet tarihinde 79 senede 6 bin 100 kilometre bölünmüş yol yapıldığını hatırlatan Başbakan Erdoğan, "Biz 11 senede 17 bin kilometre bölünmüş yol yaptık. Şurada biliyorsunuz Marmaray'ı inşa ettik. Geçenlerde Yenikapı-Şişhane metro hattının açılışına gittik, Rabbime hamd ettim. Temeli zamanımda atılmıştı, fakat bitirmek şimdiki belediye başkanımız Kadir Bey'e nasip oldu ve Haliç'in üzerinde gerçekten güzel bir estetikle köprü yapıldı. Bu köprüden hem metro geçecek, hem de seyir kulesinden İstanbul seyredilecek. Böyle birşey yapıldı. E şimdi biz Boğaz'a 3. köprüyü yapıyoruz. Bu CHP zihniyeti 'istemezük' diyor. Kuleler bitmek üzere... İstesen de istemesende o 3. köprü de bitecek inşallah" diye konuştu.
"Yolsuzlukların olduğu bir iktidar bunları yapabilir mi?" diye soran Başbakan Erdoğan, Boğaz'da denizin altından bir tüp geçit daha yaptıklarını, buradan da otomobiller geçeceğini söyledi. Erdoğan, "Yani denizin altından yapıyoruz ki, çünkü denizin üstünde olsa gider orada gösteri yaparlar. Fırsat da kalmasın bunlara... Bunların işi gücü bu... Nerede hayırlı bir iş var, bunlar onun karşısındalar" dedi.
Erdoğan, şunları söyledi:
"Eğitimde yaptıklarımız ortada, sağlıkta yaptıklarımız ortada. Bakın şimdi şehir hastanelerine başladık engellediler. Üç sene dört sene önce şehir hastanelerimiz bitecekti. Ama malesef bir kısım yargı bunun önünü kesti. Ülkeye bir şehir hastanesi kazandırıyoruz, devletin kasasından bir kuruş çıkmayacak. Yapacaklar, 25 yıl süreyle o hastaneyi işleteceğiz. Kira vereceğiz kira... Aynı şekilde 3. köprüyü 2,5 milyar dolara yapıyorlar ve 15 yıl sonra devlete bırakacak. Üçüncü havalimanı 42 milyar dolara mal olacak. 5 ayrı firma yapıyor, bizim cebimizden bir Allah kuruşu çıkmıyor. Yapacaklar, 20 sene sonra devlete teslim edecekler. Buna nasıl yolsuzluk dersin? Ve bu insanları kalkıp maalesef iftiralarla zan altına sokuyorlar. Tüm saldırılara tüm sabotaj girişimlerine rağmen mali disiplinden taviz vermedik ve bu ülkede haram nedir, helal nedir bunu tefrik ederek ayırt ederek hizmete devam ettik. Yere sağlam bastık, tedbirimizi aldık. Dalgalanmalara karşı Türkiye ekonomisini koruduk. Bütün dünyadaki ülkeler büyük bir kısmı küçülürken hamdolsun biz en zor anda bile büyüme kaydettik."
Başbakan Erdoğan, emeği ile geçinen işçilerin hak ettiğini almaları ve haklarına kavuşmaları için çok önemli reformlar yaptıklarına işaret ederek, "Az önce Sayın Başkan bazı başlıklar attı. Zaten onları artık bu toplu sözleşme marjında, aralarında arkadaşlarla görüşmelerini yapıyorlar. İnşallah hayırlısıyla oradaki mutabakatta da bu adımları gerçekleştireceğiz. Bu adımlarda da inşallah noktayı koyacağız. Ahmet Bey'in gözleri güldü" ifadelerini kullandı.
Erdoğan, asgari ücreti 184 liradan devraldıkların, 846 liraya çıkardıklarını anımsatarak, şöyle konuştu:
"Bakınız nereden nereye. 12 yılda asgari ücreti yüzde 360 oranında artırdık. Enfaslansyona vatandaşımızı hiçbir zaman ezdirmedik. En düşük memur maaşını 392 liradan aldık bin 855 liraya çıkardık. 12 yılda bunu yüzde 373 oranında artırdık. Zorunlu tasarruf hesabında biriken paralarınızı hatırlayın, kardeşlerim 13 katrilyon, bu paraları biz size ödedik. Memura da işçiye de bu paraları biz ödedik. Bakın aynı şekilde konut edindirme yardımı adı altında paralar kestiler değil mi, memur kardeşimden işçi kardeşimden? Yaklaşık 3,5 katrilyon. Bunu da biz ödedik."
Sol havasını atıyor, tatil ilan eden biziz
Başbakan Erdoğan, "1 Mayıs'ı sizler için biz tatil ilan ettik. Sol havasını atıyor. Tatil ilan eden biziz. 12 Eylül halk oylamasıyla sizlerin de desteğiyle memurlarımıza birçok hakkın yanında toplu iş sözleşmesi hakkını biz teslim ettik. Şunu bilmenizi istiyorum, ekonomiyi ve demokrasiyi birlikte büyüteceğiz. Kazanımlarımızı da birlikte paylaşacağız. Bugüne kadar birlikte yürüdük bundan sonra da birlikte yürüyeceğiz. Türkiye'yi bugünlere birlikte getirdik, yeni büyük Türkiye'yi de inşallah sizlerle birlikte inşa edeceğiz" diye konuştu.
Yerel seçimlerin yapılacağı 30 Mart tarihinin, 77 milyon için hayati derece önem arz ettiğine vurgu yapan Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"30 Mart, demokrasinin, inşallah yeni ve sarsılmaz zafer elde ettiği tarih olacak. 30 Mart milli iradenin sarsılmaz güç kazandığı tarih olacak. 30 Mart, 2023 hedeflerimizin, milletimizce teyit edildiği tarih olacak. 30 Mart, daha yaşanabilir, katılımcı, demokratik, estetik şehirlerin imarının hız kazandığı tarih olacak. Bir üçlü, büyük medeniyet yolunda, insan demokrasi ve şehir, bununla yürüyeceğiz. Bütün memur kardeşlerimizin daha iyi yaşanabilir şehirler için, büyük Türkiye için, 30 Mart'ta istikrara, güvene, evet yeni Türkiye idealine, milletimin oy vereceğine inanıyorum. Büyük Türkiye buluşmamızın bir kez daha hayırlı olmasını, hayırlara vesile olmasını diliyorum."
Notlar
Başbakan Erdoğan, salona "Türkiye seninle gurur duyuyor" sloganlarıyla girdi. Erdoğan'ın konuşması sık sık alkışlarla "Dik dur eğilme Memur-Sen seninle", "Başbakanımız sizi seviyoruz" sloganlarıyla kesildi.
Toplantıya, Başbakan Yardımcısı Emrullah İşler, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam, Ankara Büyükşehir Başkanı Melih Gökçek, Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu ve diğer ilgililerle çok sayıda davetli katıldı.
Günün anısına Erdoğan'a Gündoğdu, bir tablo hediye etti. Başbakan Erdoğan'a ayrıca, başörtüsü sorununu çözümüne katkılarından dolayı, Memur-Sen Kadın Kolları Başkanı Safiye Özdemir, engelli istihdamına katkılarından dolayı Memur-Sen Engelliler Komisyonu Başkanı Elvan Uğurlu, 4+4+4 düzenlemesi ile imam hatiplilerin katsayı sorununu çözdüğü için ise Genç Memur-Sen Genel Başkanı Eyüp Beyhan tarafından birer çiçek takdim edildi.
Erdoğan, çıkışta kendisine seslenen bir kız çocuğuna bebek hediye etti. Başbakan Erdoğan, sevgi gösterisinde bulunan bazı vatandaşlarla da ayaküstü kısa süre sohbet etti.