EĞİTİM
Bakan değişse de MEB'de mağduriyetler bitmeyecek
Sayın Başbakanın asıl yapması gereken 652 sayılı KHKda yer alan Bakanlıkça belirlenen özür gruplarına bağlı yer değiştirmeler ise yaz tatillerinde yapılır. İfadesini değiştirmek ve hukuk kuralları içerisinde bu atamaları yapmak olmalıyken hukuk devleti ilkesi çiğnenerek bu atamalara başvurulmaktadır. Atılan adım olumlu olduğundan itiraz eden de çıkmamaktadır.
Bakan AVCI bu sınavdan başarılı çıkamayacaktır demeyeceğiz. Fakat sayın bakanın kılavuzlarını gözden geçirmesini tavsiye edeceğiz. Biz eğitimin, ülke geleceğinin dostuyuz ve bu dostluk nedeniyle dost acı söyler diyor ve uyarıyoruz.
Sayın bakan bu sınava girerken acaba kendisine özür grubunun sadece İller arası ile sınırlı olmadığı il içinde de çok mağdurlar olduğu anlatılmış mıdır?
Örnek verelim:
Yıl 2011 aylardan Aralık ve aynı konu gündemdeyken ele aldığımız yazıda aynı hususlara vurgu yaptık. O dönemin kılavuzları ile şimdikiler arasında pek fark yok. O zaman yer değiştirme kılavuzunda da farklılık beklememiz çok iyimserlik olur.
İl içi yer değiştirme verilmemiş. Peki neden verilmeliydi?
Bunun için çok sebep var fakat yapmamak için biraz zahmet hariç hiç sebep yok.
Örneğin; Muğlada Fethiye ile Milas arası 200km.
Mersin Tarsus ile Mut arası 250km.
Erzurum Aşkale ile Olur arası 192 km.
Şimdi bu şekilde ayrılan öğretmenleri birleştirmemenin mantığı nedir?
Bu bir yana bu değişiklik yapılırsa ne olur ona bakalım: Bakanlık bu değişikliği yapsa kadro açısından hiçbir şey kaybetmez. Çünkü bakanlık başvuruyu iki aşamalı alıyor. Yani boşalacak (muhtemelen boşalacak okul) yerleri de sisteme yansıtacak. Öyleyse Fethiyede çalışan öğretmene Milasa gitme şansı verirseniz öğretmen Milasa gittiğinde Fethiyede bir kadro daha boşalacak demektir. İki aşamalı başvuruda buraya da atama yapabilirsiniz. Bu durumda Erzurumdan Muğlaya gelmek isteyen öğretmen Milas yerine Fethiyeye gelmiş olacaktır. Burada nasıl bir yanlışlık var anlayabilmiş değiliz.
Anlamadığımız bir başka konuyu yine geçmişte paylaşmıştık:
Bakanlık açıklamasında Tercihine sunulan okullardan daha az sayıda tercih yapanlar ile tercih dışı atanmak istemeyen öğretmenlerin sadece tercihleri dikkate alınacaktır. İfadesi var.
Bu ifade; O ilde 40 okuldan fazla varsa 40 okulu tercih et. Sonra 41.tercih olarak o ilde boş olan başka yerlere de giderim. 40tan az okul varsa o zaman da hepsini tercih et sonra 41.maddeyi tercih edebilirsin.
Yine aynı yazımızdan alıntı yaparak örneklendirelim:Trabzon Ofta görev yaparken eşi Rize Kalkanderede olduğu için oraya gitmek istediğinde yer değiştirmesi Fındıklıya yapılabilecek. Dikkatinizi çekerim Of-Kalkandere arası 23km. Yani bu öğretmen 23 km yi bırakıp 100kmlik mesafeye razı olacak. Özür grubunu neden sadece il diye sınırlarız da Of-Kalkandere gibi yakın il/ilçe sınırlaması yapmayız.
Bir başka husus iki öğretmen aynı ilde buluşmaları sıkıntılı ise yani bu mümkün görülmüyorsa neden başak bir ilde birleşmelerine izin vermeyiz. Örneğin İzmir ve Ankarada çalışan eşler ya İzmir yada Ankarada birleşmek zorundalar. Sistem başka türlü izin vermiyor. Eğer imkan varsa ve öğretmenler de istiyorsa bu öğretmenlerin örneğin Rizede birleşmelerine neden izin vermiyoruz?
Bu konuyu ele almamıza yol açan bir başka husus ise; il/ilçe emri uygulamasının bulunmaması. Bakanlık diyecek ki bir çok yerde açığımız yok. Kadrolar dolu bu nedenle il/ilçe emri açarsak fazlalık öğretmen oluşur.
Şimdi soruyoruz: bakanlık alan değişikliği ve memurluğa alma dahil bir çok yöntemi deneyerek Ekim ayı sonuna kadar özür grubunu eritmeye çalışmıştır. Buna rağmen bir çok öğretmenin isteğini yerine getirememiştir. O dönemden sonra norm kadro güncellemesi de yapılmadığına göre boşluk nasıl oluşacaktır? Boşluk oluşmayacaksa bu atamalar dostlar muhabbette görsün diye mi yapılmaktadır? Tabii ki geçmişte de boş olan ve yeni başvuru yapabilecek bir öğretmen grubu (2012 Şubat ataması) vardır. Bunların bir kısmına merhem olunabilecektir. Fakat bu tam anlamıyla çözüm değildir. Bakanlık Norm güncellemesini biraz esnetip bu dönemde norm açmak isteyen kurumlar varsa bunları değerlendirmiş olsa elini daha çok rahatlatabilecektir.
Bir başka husus; adında eğitim olan bakanlığın Öğrenim Özrü yani yüksek lisans yada doktora yapacak öğretmenlerin taleplerini kabul etmemesidir. Bakanlığın bu noktadaki kaygısı öğrenim bahanesiyle öğretmen görev yerinden ayrılmak istemektedir. Bu nedenle bu durum sıkıntı oluşturmaktadır. Diye düşünmektedir.
Bu nedenle bakan DİNÇERe yaptığımız Sayın Dinçer öğrenim özrünü takvimsiz gerçekleştirmelidir çağrımızı sayın AVCIya da yapıyoruz. O günlerdeki cümlelerimizi de tekrar ediyoruz.
Öğrenim özrünün kılavuzda yer almaması bir çok tartışmayı da beraberinde getirmiştir. Her defasında, en son da bakanlıktaki toplantıda, adında eğitim olan bir bakanlığın eğitimi teşvik etmesi gerekirken var olan hakları alması kabule dilemez dedik.
Şimdi sayın bakan çıkmış diyor ki herkes kendi ilinde yapsın yüksek lisansını. Öğretmenler de haklı olarak İbrahim Tatlıses misali Urfada Oxford vardı da biz mi okumadık? diyorlar. Yani çalıştıkları yerlerde bu imkanı bulamamaktan şikayetçiler.
Sayın bakan öğretmenin yer değiştirmek için bu yola başvurduğunu düşündüğünden öğrenim özrünü kapattığını bilmeyen yoktur. Öğretmenleri böyle bir şeyle itham etmek bakanlığımıza yakışmamaktadır. Tabii ki arada bu tip vakaların olduğu olmuştur fakat bu tür vakaların önlemini almak devletin asli görevi olmalıdır.
Sayın bakana bir öneri getirelim ve sayın bakan öğrenim hakkından yararlanmak isteyen, yüksek lisans ve doktora yaparak kendini geliştirmek isteyen öğretmenlere olanak versin. Öğretmenin yüksek lisans yada doktora yapması sistemin yararına olan bir durumdur. Bu nedenle bunu engellememekte fayda vardır.
Sayın bakan yönetmelikte değişiklik yapsın ve sayın bakan, yüksek lisans ve doktora yapmaya hak kazananlara bu hakkı kazandığını belgelendirdiği tarihten itibaren okulun bulunduğu yere öğrenim süresince görevlendirsin. Öğrenim süresi sonunda da görevlendirmesini sonlandırsın.
Böylece bakanlığın kafasındaki ?öğretmen yer değiştirmek için yüksek lisans yapıyor? fikri de silinmiş olur. Öğretmen de yüksek öğrenimini tamamlamış olur. Kimse de mağdur olmamış olur.
Nihayetinde bakanlık da öğrenim özründeki yanlış düşüncesinden vazgeçmiş olur
Sayın bakandan gelir gelmez her konuya vakıf olmasını tabii ki beklemiyorduk. Bu nedenle bu kılavuzda bu tür aksaklıkları bekliyorduk fakat kılavuzu hazırlayan kılavuzların daha mantıklı ve çözüme yönelik yaklaşmalarını ümit ediyorduk
Saygılarımla
Maksut BALMUK
Eğitim Yöneticisi