EĞİTİM
Bağımsız yargıya göre, MEB sınavsız öğretmen ataması yaptı
Bağımsız yargıya göre, MEB sınavsız öğretmen ataması yaptı
25 Ocak 2014, Cumartesi
Gazete haberine göre Ankara 3. İdare Mahkemesi, bir öğretmenin KPSS'ye girmeden göreve başlatıldığını tespit etmiş ve Türkiye'de yaklaşık 300 bin öğretmen adayı KPSS'yi kazanarak atanmanın hayalini kurarken bazı öğretmen adaylarının hiçbir sınava girmeden göreve başlatıldığı ortaya çıkmış. Sınavsız olarak yapılan atamalar Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı'ya tanınan açıktan atama yetkisi ile gerçekleşmiş ve Bakanlık kararı ile hiçbir KPSS sınavına girmemiş kişiler Türkiye genelinde değişik okullara öğretmen olarak atanmış.
Yine haberde konuyla ilgili ilginç detaylara yer verilmiş. Haberin detayında; Bakan'a tanınan yetki çerçevesinde bazı öğretmen adaylarının sınavsız olarak işe alındıklarına ilişkin skandal, Türk Eğitim Sen'e gelen bir duyum üzerine ortaya çıkmış. Duyumu araştıran Türk Eğitim Sen, F.A. isimli bir öğretmen adayının Balıkesir'de bir meslek lisesine sınavsız olarak atandığını tespit etmiş, bunun üzerine söz konusu öğretmenin atama kararı bulunarak kararın iptali için Ankara 3. İdari Mahkemesi'nde dava açılmış. Mahkeme; Bakanlık'tan ve Sendika'dan gelen belgeler üzerinde yaptığı incelemede, atamanın sınavsız yapıldığını tespit etmiş ve atama kararına dayanak teşkil eden Bakanlık makamının 10 Ocak 2012 tarihli yazısı iptal edilmiş.
Haber içeriği İdare Mahkemesi kararıyla örtüşüyor
Haberi okuyunca önce ciddi bir şaşkınlık geçirdim. Çünkü, haberde yer alan anahtar kelimeler; sınavsız açıktan atama, KPSS ve öğretmen ataması. Doğrusu birazcık personel bilgisi olan bir kişinin istisnai kadrolar dışındaki kadrolara sınavsız atandığını duyup ta şaşırmaması mümkün değildir. Hele de yapılan atama sınavsız öğretmen ataması olunca şaşkınlık biraz daha artıyor. Çünkü, binlerce atama bekleyen öğretmen adayı dururken sınavsız öğretmen ataması akla ziyan geliyor.
Haber içeriği tamamen yargı kararından alınmış ve karar içeriğiyle bire bir örtüştüğünden haber içeriğine diyecek bir şey bulamıyoruz.
Ancak, Yargı bağımsızlığının tartışıldığı bir ortamda Ankara 3. İdare Mahkemesinin 06 Aralık 2013 tarihli ve E:2012/1069, K:2013/1816 sayılı kararıyla ilgili söyleyecek çok sözümüzün olduğundan kimsenin kuşkusu olmamalıdır. Bu karar bize, bağımsızlık isteyen yargının tarafsızlık ve adaletten ne kadar uzak olduğunu ve birilerinin hayatını nasıl kararttığını açıkça gösteriyor.
Karar o kadar garip ki davacı dahi itiraz ediyor
Yargı kararı o kadar garip bir içeriğe sahip ki davacı Kamu Sen'in Başkanı İsmail Koncuk dahi karara itiraz ediyor. Koncuk yaptığı açıklamada 'Biz KPSS'siz öğretmen alımı yapıldığı iddiasıyla dava açmadık. Bizim açtığımız davanın konusu açıktan atama yani istifa sonrası atamaya ilişkindir. Davaya konu işlem tarihinde istifa sonrası dönüş talebine açıktan atama yolu kullanılmamasına rağmen MEB bir kaç kişiye bu yönde atama izni vermiştir. Bizim itirazımız bunadır. Ayrıca açıklamada, açılan davada KPSS'siz alıma yönelik bir iddiada bulunmamalarına rağmen, mahkemenin kararında, KPSS'siz alım yapıldığı için iptal kararı verildiği yönünde bir ifade bulunduğuna dikkat çekilmiş.
Davacının dahi itiraz ederek kabul etmediği Mahkeme kararı incelendiğinde bu kadar da olmaz denilecek bir içeriğe sahip olduğunu görüyoruz. Verilen kararın konuyla uzaktan yakından hiçbir ilgisi yok. İşin daha vahimi ise kararın temyizi dışında bu kararı veren hakimler hakkında hiçbir işlem yapılamamasıdır. İşte tam sorumsuz ve tam bağımsızlık bir yargı örneği. Böyle bir işlemi yürütme yapmış olsaydı, o işi yapanların başına ne geleceğini düşünmek dahi istemiyoruz.
Karar o kadar garip ki, 657 sayılı Kanunun 92 nci maddesi gereğince yapılan istifa sonrası dönüşte kriter olmadan yapılan atamanın iptali istenmesine rağmen açılan davada tek satırla dahi istifa sonrası dönüşten bahsedilmemektedir. Şayet MEB tarafından Mahkemeye gönderilen savunma incelenmiş olsaydı, böyle bir hata yapılmazdı. Hangi mantıkla ve saikle kaleme alındığını bilemediğimiz öyle bir iptal gerekçesi yazılmış ki örnek bir bağımsız (!) yargı kararı demek zorunda kalıyoruz. Çünkü, karar her şeyden bağımsız yazılmış. Kararda ne mevzuat, ne hukuk, ne adalet ve ne de mantık kuralı dikkate alınmamıştır.
Anayasanın 138 inci maddesi Hâkimlerin, görevlerinde bağımsız olduğundan bahsederken bağımsızlığın Anayasa, kanun ve hukuka uygun olarak vicdanî kanaatlerle sınırlı olduğunu ifade etmektedir. Öncelikle adil olmayan bağımsız bir yargı olmayacağını herkesin kafasına sokması gerekiyor. Çünkü, yargı yasama ve yürütmenin çizdiği çemberin dışına çıkamaz. Yani yargı, mevcut mevzuatla bağlıdır ve bundan bağımsız hareket edemez. Kaldı ki yasama ve yürütme de kendi çizdiği çember içerisinde hareket etmek zorundadır. Ne hikmetse sadece yürütmenin kurallara uyması bekleniyor ve yargının hatasız olduğu gibi bir varsayım üzerinde duruluyor.
Soru: Bu garip yargı kararı nasıl uygulanacak?
Ortada istifa sonrası dönüşü anlayamayan ve alakasız bir şekilde KPSS sınavı olmadan atama yapılmış diye verilen bir iptal kararı ve kararın altında da üç tane hakimin imzası var. İşte adalet duygusunu yerle bir eden ve idarenin anayasanın 138 inci maddesine göre uymak zorunda olduğu bir yargı kararı. Karara göre ataması yapılan öğretmenin görevi sonlandırılacak.
Mahkeme Kararında, 657 sayılı Kanunun 50 ve 52 nci maddeleri, Kamu Görevlerine İlk Defa Atanacaklar İçin Yapılacak Sınavlar Hakkında Yönetmeliğin birçok maddesi ve Millî Eğitim Bakanlığı Öğretmenlerinin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği'nin maddelerinden uzun uzun bahsedilerek yapılan atama işlemi iptal edilmiştir.
Ne 657 sayılı Kanunun 50 ve 52 nci maddesi, ne de kararda belirtilen diğer mevzuatın konuyla uzaktan yakından hiçbir alakası yoktur. İşte size tam bağımsız bir yargı kararı örneği. Sonuçta işini kaybeden bir öğretmen, öğretmenini kaybeden öğrenciler, tam bağımsız ve tam sorumsuz bir mahkeme ve kamu vicdanını yaralayan bir mahkeme kararı. Kimse bu kararın uç bir karar olduğunu sanmasın. Bu tür kararlardan o kadar çok ki. Nasıl beğendiniz mi? Asıl yargının bu yönünü görelim de üzerinde durulması gereken konunun ne olduğunu anlayalım. Kimse kızmasın, ben olanı yazdım.
Ahmet Ünlü / Yeni Şafak