EĞİTİM
'Ayağa Kalk MEB'
Özellikle son on yıldır MEB’in yaptığı tüm değişiklikler, görevlendirmeler, görevden almalar, atamalar, yürürlüğe giren kanun, yönetmelik v.b. mevzuata ilişkin düzenlemelerin neredeyse tümü yürürlüğe girer girmez, hani neredeyse bazıları daha yürürlüğe girmeden mahkemelik oldu. Birileri adeta MEB çalışmasın diye mahkemeleri türbe belleyip büyüler yaptı. MEB sürekli sanık sandalyesinde ‘’Ayağa Kalk MEB’’ sesiyle irkilip mütemadiyen esastan, usulden büyü bozmakla meşgul. Adeta şeytan taşlamaktan tavaf etmeye fırsat bulamıyor.
İnsanların yasal haklarını kullanmaları en tabii hakları elbette… Buna kimsenin bir itirazı olamaz. Bizim burada sorguladığımız hayatı kanunların, yönetmeliklerin gözünden okumaya çalışma çabasında olanlar ile kendilerini Cumhuriyetin kuruluşundan beri müesses nizamın efendisi olarak gören elitlerin konuya yaklaşımı.
Bunlar için yapılan/yapılmak istenen değişikliklerin, düzenlemelerin kendisi değil değişikliği gerçekleştiren özne önemli. Ne tür bir değişiklik yapılırsa yapılsın, yapılan ya da yapılmaya çalışılan düzenleme her ne olursa olsun yapılan işin bir anlamı yok. Önemli olan değişikliği gerçekleştiren öznenin kim olduğu ve siyasi kulvarın neresinde durduğu. İşte tamda bu yüzden hangi düzenleme yapılırsa yapılsın sürekli yargı yoluna gidilerek esastan, usulden defanslar örüldü.
MEB, hükümetin başarılı olmak için en çok mücadele ettiği Bakanlık olmasına rağmen bir türlü eleştirilerin odağından çıkamadı. Müfredatı değiştirdi, eğik yazıya geçti, teşkilat kanununu değiştirdi, yönetmelikleri değiştirdi. Hepsinde mahkemelik oldu. En son çare olarak değişime ayak direyen kadroların yine Bakanlık bünyesinde farklı kadrolarda görevlendirilmesi yoluna gidildi. Burada da yine yargı engeli ile karşı karşıya kalındı.
Son günlerde ilçe milli eğitim müdürü ya da okul müdürü olarak görev yapmakta iken Devletin başka bir görevde değerlendirme tasarrufuna gittiği MEB personelinin kazandığı mahkeme kararları gündeme düşmeye başladı.
Kamuoyu nezdinde bu defa farklı yorumlar yapılmaya başlandı. Yorumlarda;
Kırık testiden bir yudum su içmiş yaralı ruhların kabul olmuş duası bir hâkime denk gelenlerin çok rahatlıkla televizyon dizilerinde ürün yerleştirmesi yapar gibi kararlarla görevlerine tekrar iade edildikleri konuşuluyor. Sorun mahkeme kararında değil elbette… Kararların, ürün yerleştirmesi yapılır gibi özene bezene kişiye özel olduğu izlenimi vermesi asıl tartışılan konu. Bu kararları gören bazı görevi değiştirilmiş bürokratlar ve bazı devr-i sâbık bürokratlar ‘’Kırık bir notanın bam teline vurup bir sol anahtar denesem eski makam kapılarını açabilir miyim acaba?’’ düşüncesiyle mahkeme koridorlarında koşuşturmakla meşgul.
Onlar meşgul olmasına meşgulde; kanun ve yönetmeliklerdeki ürün yerleştirmeye cevaz veren hukuki açıklar hangi stratejik dalgınlığın ürünü?
Biri cevap versin.
Celal DEMİRCİ