GÜNDEM
Atatürk’e kefere dedi mi? video
CHP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Bekaroğlu, CHP’ye geçtiği için kızının ağlamaklı bir sesle sitem ettiğini söyledi. Mustafa Kemal Atatürk’le ilgili bir yazısında ‘kefere yani kafir’ dediği iddiası da sorulan Bekaroğlu, ”Böyle bir şey yoktur, yalandır, iftiradır. Ben Atatürk’e değil hiçkimseye hakaret etmedim. Etmem” dedi.
CHP’ye geçişi tartışmalar yaratan Prof. Dr. Mehmet Bekaroğlu, dün gece Abbas Güçlü ile Genç Bakış’ta gençlerin karşsına çıktı, hakkındaki eleştirileri yanıtladı, çarpıcı açıklamalar yaptı.
İşte gençlerin soruları ve Bekaroğlu’nun yanıtları:
- 2007′de CHP Sosyalist Enternasyonal’dem çıkarılsın diye yapılan imza kampanyasına neden destek verdiniz?
Evet bir grup aydın böyle bir belge imzalıyorlardı ve o dönem CHP’nin politikaları bu konuda eleştiriliyordu. Böyle bir belgeye imza attım ben de, doğru.
KILIDAROĞLU’NU HIRSIZLIKLA SUÇLAMADIM
2009 yılında SP Büyükşehir Belediye Başkan adayı olduğunuzda CHP’nin adayı Kemal Kılıçdaroğlu idi. Siz ”CHP Topbaş’ın yaptığı 150 milyon dolarlık rantın belgelerini açıklamaya korkuyor çünkü o da bu yolsuzluğun içinde’ dediniz. Yani AK Parti ve CHP İstanbul’u birlikte yağmaladı mı diyorsunuz?
Öyle değil. 150 milyon dolar değil. 150 milyar dolar. Ben o dönem basın toplantısı yaptım ve ”Hangi arsa nasıl kapatıldı, 12 yılda ne kadar para paylaşıldı, bu paraların hesabının sorulması gerekiyor” dedim. Bu kararların alınmasının bir kısmında CHP’li Meclis üyelerinin de imzası var. Ve bu işlerin bazıları da CHP’li ilçe belediyelerinin hudutlarında oldu diye sayın Kılıçdaroğlu’nu eleştirdim. ”Yolsuzluk belgeleri çantanızdaysa neden çıkarmıyorsunuz” diye sordum. Şu an da böyle bir konu gelse yine eleştiririm. Ayrıca hiç yanlış anlaşılmasın ben Kılıçdaroğlu’nu hırsızlıkla suçlamadım. Zaten biliyorsunuz arsa rantları filan hırsızlık sayılmıyor.
ATATÜRK’E KAFİR DEMEDİM
- 2011′de ‘Çakma Gandi’ dediğiniz Kemal Kılıçdaroğlu bugün sizin Genel Başkanınız. Ayrıca ‘CHP demokrasi icat edildiğinden beri halkın oyu ile iktidar olamadı asla da olamayacak’ dememiş miydiniz?
Evet Kılıçdaroğlu için böyle söyledim. Ama siyasette böyle şeyler olur. Hakaret filan yok ama. Dikkat ederseniz siyasi eleştiri ve küçük bir polemik var. Siyasette böyle polemikler olur. Sayın Kılıçdaroğlu biliyor bunları zaten konuştuk hepsini.
Evet CHP o çizgiye devam eder ve toplumda yerleşik bir takım algıları yıkmazsa CHP’nin iktidara gelmesi zordu, bugün de öyle düşünüyorum. CHP bugün iktidar olacaksa evrensel ölçülerde bir sosyal demokrat parti olması gerekiyor. Türkiye’deki kimlik siyasetine, bu neoliberal yağmaya son vermesi gerekiyor. Böyle bir parti olursa iktidara gelecektir.
Değişik gazete ve dergilerde Kılıçdaroğlu ve beni yıpratmak için yapılan yazılardan bir alıntı okudu arkadaşımız. O yazı Mustafa Kemal ile, Cumhuriyet ile ilgili bir yazı değildi, tam tersi o yazı yüzeysel İslamcılığı eleştiren bir yazıdır ve tam tersi Mustafa Kemal’e kefere Kemal yani kafir Kemal diyenleri eleştiren bir yazıdır. Gençlere hitaben yazılmış bir yazıdır. Sonunda ”Gençler bu eleştiriyi, bu muhasebeyi yapmayı düşünür müsünüz?” der. Yazıldıktan bir iki sene sonra Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde 28 Şubat sürecinde üniversite içindeki kavgada keşfedilmiştir daha sonra bir şekilde servis edilmiş defalarca yazılmıştır, milletvekili adayı olduğum zaman, ne olursam orada getirilmiştir. Şimdi de CHP’ye geçişimde gündeme getirilmiştir. Böyle bir şey yoktur, yalandır, iftiradır. Ben Atatürk’e değil hiçkimseye hakaret etmedim. Etmem. Ben bilirim ki bilmediğin bir insana kafir demek büyük bir günahtır. Kendini kafir ilan etmiş olursun.
9 YAŞINDA ÇOCUĞUN BAŞÖRTÜSÜNÜ TARTIŞMAK DİBE VURMAKTIR
BM Çocuk Hakları Bildirgesi ailelere çocuklarını kendi inançları, kanaatleri, dinleri, gelenekleri doğrultusunda yetiştirilmesi konusunda hak tanır. Çocuğun zarar görmesi, tacizi, istismarı konusunda engeller de getirir. Ama 9 yaşında çocuğun başörtüsünü tartışmaya başlarsak bu tartışmaların dibine vurduk demektir. Yazıktır bu ülkeye.
DİNDAR OLDUĞUM İÇİN ÖZGÜRLÜKÇÜYÜM
Ben dindar bir insanım. Siyaset yaparken de dindar kimliğimden taviz vermiyorum. Bana göre dindar bir siyasetçi insan hakları savunucusu olur, özgürlük ve eşitliği savunur. Ben hayatım boyunca bunları savundum. Dindar olduğum için savundum. Böyle yaptığım için de ben hiçbir zaman kendime solcu filan dememiş olmama rağmen herkes Müslüman sol gibi tanımlamalar yaptı. Bundan rahatsız olmuyorum.
Bir mağdurun kimliğine bakmadan yanında durabiliyorsanız, bir zalimin kim olduğuna bakmadan karşısında durabiliyorsanız insan hakları savunuculuğu budur. Ben siyasete girmeden de her yerde hayatım boyunca bunu hep yapmaya çalıştım.
KOBANİ’DEKİ İNSANLARIN YARDIMA İHTİYAÇLARI VAR
Kobani’deki olayların ilk gününde bölgeye gittim, Kobani’ye de geçtim ve gördüm ki gelen insanların yüzde 80’i Suruç’taki insanların akrabaları. Bu insanlar tehlike altındayken elbette insani yardım ya da başka şekilde yardım talep etmeleri gayet normal bir şey ama maalsef herkes o insanlar üzerinden siyaset yapıyor.
YURTTA SUL CİHANDA SULH DÜN DE GEÇERLİYDİ YARIN DA OLACAK
CHP torba tezkereye karşı çıktı. Çünkü o torba tezkerede yabancı askerlerin Türkiye’ye gelmesi Türk askerlerinin yabancı ülkelere gitmesi var. Gerekçede baştan sona Suriye’deki rejim anlatılıyor. Dünyanın başka hiçbir yerinde bir ülke başka bir ülkenin rejimini devirmek için asker göndermez. Dolayısıyla Türkiye birileri tarafından savaşa sokulmak mı istiyor yoksa Türkiye buna çok yatkın mı belli değil. Biz savaşmak istemiyoruz. Türkiye Cumhuriyeti tarihindeki Yurtta Sulh cihanda sulh dün de geçerlidir, bugün de, yarın da geçerli olacaktır.
NUMAN KURTULMUŞ İLE GİDİP ERDOĞAN’I UYARDIK
Türkiye’nin Suriye politikası yanlış. Aslında bu hükümetin Suriye politikaları doğruydu bu hükümet Arap Baharı’ndan önce Suriye ile çok iyi ilişkiler kurdu. Sonra Esad bugün yarın devrilir yerimizi almamız gerekir acilliği ile oraya girdiler. Herkes uyardı, biz de uyardık. Numan Kurtulmuş ile dönemin Başbakan’a gittik anlattık ama…
MÜSLÜMANLIK SOL İLE ÇELİŞMEZ, BU TARİHİ YANLIŞI DEĞİŞTİRMEYE ÇALIŞIYORUM
Müslümanlık sol ile çelişmez. Muhafazakar, dindar filan sağ diğerleri sol. Dünyada böyle bir şey yok. Sadece Türkiye’de ve soğuk savaştan kalma tarihi bir yanlışlıktır. Bunu düzeltmek gerekiyor. Biraz da bunu yapıyorum ben.
KUR’AN’DAKİ SAĞ-SOL KAVRAMLARININ SİYASETLE İLGİSİ YOK BU SOĞUK SAVAŞ DÖNEMİNİN BİR TUZAĞIYDI
Siyasetin sağında veya solunda olmakla Müslümanın bir ilişkisi yoktur. Bu yanlış soğuk savaş döneminden geldi. Kur’andaki ‘iyiler kitaplarını sağdan, kötüler soldan alacaklar’ diyen bir ayeti bu propagandaya alet olanlar da yanlış bir şekilde sağcılar ve solcular diye tercüme ettiler. O günden bugüne solcu deyince kötü, cehennemlik, sağcı iyi diye anlaşıldı. Bu yanlıştır. Bu ülkemizdeki bir tuzaktır. Bugünün gençleri bu tuzaklara düşmeyeceklerdir.
AKP’YE İKİ KEZ DAVET EDİLDİM
Ak Parti’ye Ertuğrul Günay katılırken de Numan Kurtulmuş katılırken de davet edildim ama katılmadım.
KILIÇDAROĞLU BENİ VİTRİNE RENK OLSUN DİYE ÇAĞIRMADI
Ben Kılıçdaroğlu ile uzun süre konuşup tartıştıktan sonra CHP’nin yapmak istediklerine katkı sağlayacağımı düşünerek ve Kılıçdaroğlu’nun da benim öteden beri korudum çizgide siyaset yapmamı sağlayacak bir alan açtığını gördüğüm için CHP’ye katıldım. Sayın Kılıçdaroğlu beni bir sembol olmam vitrine bir renk koymak amacıyla davet etmedi. Ben de bu amaçla gelmedim CHP’ye.
AİLEMDEN HALA KARŞI ÇIKANLAR VAR
Ailemle de konuştum, tartıştım. Karşı çıkanlar oldu sonunda katıldım. Tabii herkes onaylamadı hala da herkes onaylamıyor. Çizgimin dışında birşey yaparsam beni arayın uyarın dedim.
“O MİLLETVEKİLİYLE BİRLİKTE SİYASET Mİ YAPACAKSIN BABA?”
Çocuklarımla konuştum, katılım kararı verdim ve ertesi gün Kılıçdaroğlu’nu arayacağım, bitirirken ismini vermeyeyim ama bir milletvekili var, kızım ağlamaklı bir halde “Şimdi sen onunla birlikte mi siyaset yapacaksın?” dedi. Çünkü 28 Şubat döneminde başörtüsü yüzünden üniversiteyi terketmek zorunda kalmıştı. İkna odalarında peruk mu saç mı diye tacizlere uğradı.
KADIN KONTENJANI MESELESİ SPEKÜLASYON, CHP DELEGESİ ZATEN BENİ SEÇERDİ
Sayın Kılıçdaroğlu’nun kontenjanıyla partiye girmem çok şaşılacak bir şey değil. Aslında ben CHP delegesinin beni seçeceğini düşünüyordum ama sayın Kılıçdaroğlu böyle uygun gördü. Kadın kontenjanı meselesi spekülasyon. CHP tüzüğünü bilen bunu bilir. Benden başka Kılıçdaroğlu’nun kontenjanıyla giren insanlar da var sadece ben değilim.
PARTİ DEĞİŞTİRDİM ÇİZGİ DEĞİL
CHP’ye geçmem parti değiştirmektir ama çizgi değiştirmek değildir. Ben hiçbir şekilde kendi çizgimi değiştirmedim. Ama dünya değişiyor, Türkiye değişiyor ben de değişik dönemlerde değişik okumalar yapmışımdır. O zaman egemen olan akımlardan, söylemlerden etkilenmişimdir ama ana çizgimi hiçbir zaman değiştirmedim.
MİLLETVEKİLİĞİ SÖZÜ ALMADIM
CHP’ye Kılıçdaroğlu’ndan bir milletvekilliği ya da bakanlık sözü alarak gelmedim.
MİLLİ GÖRÜŞTEN KASIT YERLİ OLMAKSA EVET, AK PARTİ ÇİZGİSİYSE HAYIR
Milli görüş yerli olmak, ülkeyi sevmekse evet hepimiz yerliyiz ülkeyi seviyoruz. Ama milli görüş olarak Milli Nizam Partisi’nden başlayıp AK Parti’yle devam eden çizgiyi diyorsanız, bir takım şikayetlerim, itirazlarım var o çizgiye.
AK Parti Milli Görüş’ün devamıdır. Rahmetli Erbakan’ın dillendirdiği birçok şeyi Erdoğan yapmaya çalıştı. Bu anlamda milli görüşçüdür. Ama çizgisi bütünüyle öyledir değildir bunlar tartışılır.
KÜRT MESELESİNİ ANCAK CHP ÇÖZER
Kürt meselesini çözebilecek tek siyasal hareket, bir sosyal demokrat program ile CHP’dir. Çünkü sosyal demokrasi, eşitlik, özgürlük, adalet… Kürt meselesi ancak bu ilkeler çerçevesinde çözülebilir.
ANADİL HAKTIR
Anadil haktır ve insanlar farkı dilleri konuşuyorlar diye ülke bölünmez. Zaten bu coğrafya çok dili ve kültürü taşımış olan bir coğrafya. Eğer bu hak tanınmazsa belki Türkiye bölünür.
Anadilde eğitimin tekniği tartışılabilir. Çocuklar önce anadillerini öğrenir sonra ortak resmi dili daha sonra da bir yabancı dil öğrenebilirler.
MUHALEFET EDEN HERKES VATAN HAİNİ
Sayın Cumhurbaşkanı ve Başbakan kendilerine muhalefet eden herkese vatan haini diyorlar. Bu yanlıştır. Bir ana muhalefet partisi başkanına vatan haini demek Türkiye’ye de iktidar partisine de bir şey kazandırmaz, yanlıştır.
DEVLETİN GÖREVİ ÖZGÜR NESİLLER YETİŞTİRMEK
Türkiye’de gençler özgür değil gibi. Daha aileden başlayarak, eğitimden başlayarak özgür düşünebilen, seçebilen, kendi kendine karar verebilen genç insanlar yetiştirdiğimizi sanmıyorum. Oysa devletin temel görevi özgür nesiller yetiştirmek. sözcü