EĞİTİM
Atanamamaktan dolayı intihar etmek..!
Atanamamaktan dolayı intihar etmek..!
08 Kasım 2013, Cuma
Bitirdiği okula karşılık 300 TL ücret almayı kabullenemeyen Antalyalı C.C.D’nin ailesinin gözü önünde kendini balkondan aşağı atması, Bursa'da 4 yıl ücretli öğretmenlik yaptıktan sonra 2007 yılında Ş.Ö'nün ve yine ücretli öğretmenlik yaparken 2009'da Trabzon'da M.A'nın canına kıyması, atanamadığından dolayı Annesinin ölüm yıldönümünde İstanbul'da geride cenazemi morgda koymayın notunu bırakan İ.S'nin intihar etmesi, İnşaat işçiliği yaparken bunalıma girip kendini asan M. K'dan sonra, 'artık yoruldum, çalışıyorum olmuyor, sizleri sıkıntıya sokacak ve onurunuzu zedeleyecek bir şey yapmadım' notunu ailesine bırakarak kravatı ile kendini asarak Y.I'nın hayatına son vermesi, Türkiye'de toplumsal bir yara olan atama bekleyen öğretmenler sorununun kanadığını göstermekteydi.
Atanamama sebebi ile intihar olaylarını konu edinen bir yazıyı kaleme almayı aslında hiç istememe rağmenintihar eden öğretmen adaylarının medyaya yansıdığı gibi gerçekten atanmamalarından dolayı intihar ettikleri söylemine karşılık bunun böyle olmadığını savunup karşı bir söylem geliştiren kişilere yönelik cevap olarak bu yazıyı yazıp yazmamayı çok düşündüm. İntiharın depresyon sonucu gerçekleşen bir adım olması ve bunun başlangıcının ekonomik anlamda gelecek kaygısı ile oluşma ihtimali daha gerçekçi bir sebep olarak karşımızda durduğu için atanamama durumunun bireyde oluşturduğu olumsuz ruh hali yadsınamaz.
Özellikle sosyal medyada atanamamaktan dolayı intihar etmeyi uygun görmeyen bir kesim olup atanamamaktan dolayı canına kıymayı eleştirenler bulunmaktadır. Burada bu görüşü paylaştığımı ifade ederek söylemeliyim ki, her ne olursa olsun bir insanın canına kıyması kabul edilemez. 'Ey iman edenler size rızık olarak verdiklerimizin temiz olanlarından yiyin ve yalnızca O'na kulluk ediyorsanız, (yine yalnızca) Allah'a şükredin.(Bakara 127) ayeti gereği rızık verenin yaradan olduğuna inanırsak kadroyu alamamanın sebebinin arkasında hükümet politikalarının ve kadro yetersizliğinin olduğunu söylemek çok gerçekçi durmamaktadır. Tabi bu durum inanan insanlar için geçerli olduğu gibi inanmayan arkadaşlarımızın da düşüncelerine saygı duyulması, inançlarını eleştirmemenin yanında hükümete yönelik eleştirilerini kayda değer olarak görmek gerekmektedir.
Mühendislik, işletme, iletişim ve fen edebiyat fakültelerinden mezun olan insanların iş bulamadıklarında neden intihar etmediklerini söyleyen bir kesimi dikkate alırsak, bakış açıları kendilerince haklı olabilir ama cevap olarak söyleyebilecek tek şey; olaya böyle yaklaşmalarının temel sebebi, eğitim fakültelerinden mezun olan bireylerin nasıl bir düzeyde sosyo- ekonomik ailelerde yetişmiş olduklarını algılayamamalarıdır.
İşletme, mühendislik, iletişim ve fen edebiyat fakültelerini tercih eden bireylerin ailelerinin ekonomik durumları ile eğitim fakültelerini tercih eden bireylerin ailelerin ekonomik durumları aynı seviyede olmadığı gerçeği unutulmamalıdır. Üniversitelerdeki sosyolojik araştırmalar ortaya koymaktadır ki; eğitim fakültelerini tercih eden bireylerin ebeveynlerinin asgari ücretle çalışan, işsiz olan veya devlet memurluğu yapan ailelerin çocuklarıdır.
Mühendislik, işletme ve iletişim fakültelerinden mezun olan bireylerin özel sektörde çalışırken aldıkları maaşın devlet sektöründe çalışırken aldıkları maaştan fazla olması, eğitim fakülteleri mezunları kadar atanmayı istememelerini göstermektedir. Ülkemizde eğitim fakültelerinde okuyan öğrencilerimizin sadece %26'sının ailelerinin ortalama gelir seviyesinin üzerinde olduklarını hatırlarsak, bu fakülteden mezun olanların atanmayı ne kadar istediklerini de anlayabiliriz. Onun için diğer fakülteler değil de neden eğitim fakülteleri öğrencileri bu bunalımı yaşıyor sorusunun cevabı ortadadır. Lakin bu açıklamalar eğitim fakültelerinin dışında diğer fakülte mezunlarımızın devlet sektöründe çalışma hakkını istemiyoruz anlamında düşünülmemelidir.
Dikkat edilmesi gereken bir nokta intihar eden öğretmen adaylarının haberlerinin paylaşılıp baskı kurularak atama taleplerinin dile getirilmesi yanlışlığıdır. Evet, hükümet bu durumu dikkate almalı, sosyal bir sorun olan bu problem çözüme kavuşturulmalı; fakat hiç bir öğretmen adayı meslektaşının ölümü üzerinden kendi menfaatinin propagandasını yapmamalıdır.
İntihar etmek her ne kadar dinimizce men edilse de o arkadaşlarımızın çektikleri ve kaygıları kendilerine, sevenlerine malum. Onlar ölümü tatmak istemediler, zevk uğruna bir maceraya atılmadılar. Sevenlerine, sevdiklerine mahcup olduklarını düşündüler. İşte bundan dolayı Rabbimden dilerim ve ümit ederim ki, onlara rahmet ede, ahirette yüzlerini güldüre.
İkram BAĞCI / Milat Gazetesi