EĞİTİM
Atama şimdi yapılsın işe eylülde başlansın
Yüz binlerce öğretmen şubatta atama bekliyor. Ama Ankaradan gelen haberler hiç de sevindirici değil.
Görünen o ki atama bekleyen yüz binlerce öğretmen yine derin bir hayal kırıklığı yaşayacak.
Maliye Bakanlığı yeterince kadro vermediği için, daha doğrusu bütçede karşılığı olmadığı için şubatta atama yapılamayacağını hem Başbakan Erdoğan hem de Milli Eğitim Bakanı Avcı açıkladı.
Bu ay içinde sadece mazeret atamaları yapılacakmış.
Bu da çok önemli bir gelişme ama asıl beklenti, ara atama döneminin yeniden başlaması yönündeydi.
MEB, tansiyonu düşürmek için şubatta atama yapıp, gideceği yeri belli olan öğretmenleri ağustos ya da eylülde göreve başlatabilir.
Milli Eğitim Bakanlığı daha önce bunu yapmıştı.
Haziran ya temmuzda atama yapıp, eylülde göreve başlatmıştı.
Ha üç ay sonra göreve başlatmış, ha 6 ay sonra, değişen ne olur ki?
Öğretmenlerimizin dün olduğu gibi bugün de bu konuda oyunbozanlık edeceklerini sanmıyorum.
Tam aksine, mutlu da olurlar.
Ve böylece, hiç olmazsa on binlerce öğretmen, artık işkenceye dönüşen atama beklemekten kurtulur.
Bu arada da oryantasyon süresi her iki taraf için de erken başlamış olur.
MEB, üzerinden atama baskısı kalkacağı için, diğer işlere yönelir, ataması gerçekleşen öğretmenlerimiz de hayata yeniden dönüp, gelecek için kendilerini en iyi şekilde hazırlarlar.
Bu o kadar zor mu?
Kesinlikle hayır.
Bakalım bu sorun nasıl çözülecek?
Bizim önerdiğimiz yöntemle mi, yoksa farklı yöntemlerle mi?
En kötüsü, hiçbir şey yapmamak olur!..
Umarız, önümüzdeki şu birkaç hafta içerisinde, tüm tarafları mutlu eden yeni gelişmelere yelken açarız...
Tatil bitiyor aman dikkat
İlk ve orta dereceli okullarla, üniversitelerin neredeyse tamamı tatilde.
Ve bu tatilin önemli bölümü, en azından yarısı bitti.
Bazı üniversiteler pazartesi gününden itibaren dersbaşı yapıyor.
Peki, tatilde yeterince dinlendiniz mi ya da okul zamanında yapamadıklarınızı yaptınız mı?
Çevremizdeki öğrencilere bakılırsa, henüz daha tatil moduna giren pek yok.
Tatilin bittiğini ancak okullar açıldığında anlayacaklar.
Sinema keyfi
Öğrencilerin, dün olduğu gibi, bugün de, yarıyıl tatilindeki en büyük ilgi alanları sinema.
Bol bol sinemaya gidiyorlar.
Birçok iddialı filmin vizyona girmek için şubat ayını beklemesi de bu yüzden.
Filmlerin birinden çıkıp diğerine giriyorlar ve tercihleri de kesinlikle komik filmler.
Sanatsal içeriklerden çok kendilerini eğlendirecek filmler arıyorlar...
Peki, bu sinema müptelalığının bakış açılarına bir yararı oluyor mu?
Evet demek çok zor.
Ama en azından rahatlıyorlar ki, bu da bir gelişme...
Burs, burs, burs...
Napolyonun para, para, para deyişi gibi, öğrencilerin burs, burs, burs söylemi de artık kafalarımıza kazandı. Her iki öğrenciden birinin kesinlikle bursa ihtiyacı var.
Ailesinden yeterince destek görmeyen her öğrencinin ek bir gelir ya da burs olmadan ayakta kalması mümkün değil.
Devletin verdiği 260 lirayla, bir üniversite öğrencisinin, büyük kentlerde, özellikle de İstanbulda yaşaması mucizenin de ötesinde sihirbazlık gerektiriyor. Ve bu yüzden pek çoğu okulu ya bırakmak zorunda kalıyor ya da derslere girmiyor.
Cebinde yol ve yemek parası olmadığı için derse gidemeyen öğrencilerin olduğunu bilmek, ıstırapların en büyüğü.
Peki, bu konuda ne yapılıyor?
Kocaman bir hiç!
Ama ağızlar açıldığında mangalda kül bırakmıyoruz.
Ramazan ayında olduğu gibi belediyeler ya da hayır kuruluşları keşke öğrencilerin en yoğun olduğu bölgelerde, öğrencilere ücretsiz akşam yemeği verse. İşte o zaman en büyük hayrı işlemiş olurlar.
Resmi dairelerin yemekhaneleri akşamları boş duruyor, onlar da bu amaçla rahatlıkla kullanılabilir...
Yeter ki öğrencilerin sorunlarını kendi sorunları gibi görüp, çözüm arayışı içerisine girsinler.
Sonrası kendiliğinden gelecektir.
Örneğin bankalar rektörlere 300-500 bin liralık arabalar hediye edeceklerine, promosyon olarak öğrencilere yemek verseler daha iyi olmaz mı?..
Özetin özeti: Gençlerin karnının doymadığı, geleceğe umutla bakamadığı bir ülke olmaktan kurtulmak o kadar da zor mu?..
Abbas Güçlü / Milliyet