EĞİTİM
Atama Bekleyen Öğretmenlerin Sesi
Bir ay sonra yani 24 Kasım’da Öğretmenler Günü’nü kutlarken, “Öğretmenlik çok kutsal bir görevdir” deyip duracağız. Aynen seçim meydanlarındaki tatlı ‘atama’ haberleri gibi. Son iki seçimi hatırlayın lütfen. Birileri miting meydanında öğretmen atamalarıyla ilgili neler söylüyordu. Ne tatlı vaatler… “Yüz binlerce öğretmenin ataması yapılacak” deyince alkışlanıyordu. Oysa durum çok farklı. Atama beklerken ölen öğretmenler var. Bugün size, sanki ölmeye mahkûm edilen öğretmenlerin sesini duyuracağım. Gönderdikleri mektubu paylaşacağım. Tamam kabul ediyorum, ölmemek için Türkiye’ye sığınan insanlara yardımcı olalım. Onlar için “Milyar lira harcadık” diye gururlanan yöneticileri de anlayalım. Ama bu 300 bin öğretmenin de bu vatanın öz çocuğu olduğunu unutmayalım:
***
“Şu anda okumakta olduğunuz mektup ataması yapılmayan 300 bin öğretmenin sesidir. Üniversiteyi okurken yaşadığımız ve ailemize yaşattığımız maddi ve manevi zorluklar mezun olduktan sonra katlanarak arttı. Çok fazla emek vererek hazırlandığımız bir sınav sonuncunda bütçe yetersizliği bahane gösterilerek birçok arkadaşımızın gelecek planları, hayalleri ve umutları yarınlara kaldı. Ülkemizde öğretmen açığı yetkili bakanlıklar tarafından yüz binlerle ifade edilmesine rağmen kısıtlı bir sayıda öğretmen ataması yapılmıştır.
Sadece gönül verdiğimiz mesleği yapmak için çektiğimiz sıkıntılar görmezden gelinmiştir. Sınava hazırlanırken mesleğini yapmak için çocuklarıyla ilgilenemeyen, dershane ücretini karşılamak için alyansını satan, gecesini gündüzüne katarak ders çalışan, atanmadığı için evlenemeyen, çevrenin baskısına maruz kalan, gerekli donanıma ve puanlara sahip olduğu halde kontenjan sınırına takılıp ataması yapılmayan branş öğretmenleriyiz. Bu uğurda varını yoğunu ortaya koyan insanların emeklerinin karşılığı eğitimde yapılan ücretli öğretmenlik tasarrufuyla nasıl açıklanabilir?
39 öğretmenin hesabını kim verecek?
Bizler sadece emeğimizin karşılığını istiyoruz. Bu kutsal mesleğin itibarının yerle bir edilmesine isyan ediyoruz. Dört yılımızı verdiğimiz, gelecek nesiller yetiştirmek adına yaptığımız çabaların görmezden gelinmesine artık dur denilmesini bekliyoruz. Okuduk ama mesleksiziz çünkü bir avukat, bir mühendis, bir doktor gibi mezun olduğumuzda biz öğretmeniz diyemiyoruz.
Her türlü yeterliliğe sahip olmamız, tüm sınavlarda gerekli başarıları göstermemize rağmen atamaların yapılmamasına mantıklı bir açıklama bulmakta zorlanıyoruz. Toplumdaki genel kanının aksine bizler atanamayan öğretmen gibi yetersizlik ifade eden bir düşünceyi asla kabul etmiyoruz. Bizler, ataması yapılmayan öğretmenler olarak artık bu mesleği yapmamız için bizlere bahaneler yerine çözüm önerileri bulmanızı bekliyoruz.
Ataması yapılmadığı için hayatına son veren 39 arkadaşımızın vicdanlarda açtığı derin yaranın hesabını kimlerin vereceğini merak ediyoruz. Bu ülkenin geleceği olan öğretmenler olarak sadece gönül verdiğimiz bu mesleği yapmak istiyoruz. Bizler öğretmeniz ‘Başka işlere bakın’ gibi bir ifadeyi asla kabul etmiyoruz. Artık bu büyük problemin son bulmasını, geleceğe daha da umutla bakarak hayatlarımıza yön vermeyi istiyoruz.
Bizim ve ülkemizin geleceğinin bu mektubun zarfı gibi kararmasını istemiyoruz… Ataması Yapılmayan Branş Öğretmenleri…”