EĞİTİM
Arabaya kasko var eğitime neden yok?
Türkiye’de özel okulculuk bir türlü gelişmiyor. Komünist ülkelerdeki oran bile bizden daha yüksek...
İlk ve orta dereceli okullarda yüzde 2, üniversitelerde ise yüzde 7 civarında.
Peki, yeterince zenginimiz mi yok? Kesinlikle hayır.
Dünyanın en fazla dolar milyarderi bizdeymiş!
En pahalı arabalar, en pahalı evler, en pahalı mağazalar, en fazla tatile gidenler, en fazla lüks tüketim ve en önemlisi de bankalardaki mevduatlar...
Oysa kime sorsanız, en değerli varlığımız, çocuklarımızı ve onlara bırakacağımız en iyi miras daeğitim!
Niye para harcamıyoruz?
Peki, o zaman, çocuklarımızın geleceği için eğitime neden daha fazla para harcamıyoruz?
- Devlet okulları çok iyi olduğu için mi?
- Özel okullarda iyi bir eğitim verilmediği için mi?
- Her an bir kriz olur, çocuklar ortada kalır korkusu mu?
- Ücretlerin yüksekliği mi?
- Yeterli güvencelerin olmaması mı?
- Verilen paranın karşılığının alındığına inanılmaması mı?
- Eğitime olan ilgi azalıyor mu?
- Hepsi birden mi?..
Eğitim şart ama!..
Eğitimin, özellikle de iyi bir eğitimin şart olduğu konusunda, hiçbirimizin kuşkusu yok. Hiç kimsenin iyi niyetinden de kesinlikle şüphe duymuyorum. Ama bu konuda yol alamadığımız da ortada.
Sistem tıkandı ve işlemiyor.
Bu yıl ilk kez uygulanacak olan devlet katkısı işe yarar mı?
Hiç sanmıyorum.
Peki, o zaman ne ya da neler yapılması gerekiyor?..
İşte ilk akla gelenler:
- Özel okullar üzerindeki vergi yükü tümüyle kaldırılabilir.
- Eğitim kalitesi sürekli denetlenip, bulunduğu kentlerdeki ortalamanın altında kalanlara, teşvikler kesilebilir.
- Öğretim kurumları ticari kurum olmaktan çıkartılıp, kalıcı yatırımlar, velilerin sırtına yüklenmemelidir.
- Ücretler, en üst düzey bürokratların bile ödeyemeyeceği noktadan aşağıya çekilebilir.
- Kolejlerin, öğrenim ücretlerinin şişmesine neden olan, eğitim ve öğretim dışındaki keyfi harcamalarına son verilebilir.
- Velilere, çocukları için yapılacak en iyi yatırımın eğitim olduğu net bir şekilde anlatılabilir.
Sigorta güvencesi
Sigortacılık hemen her konuda ciddi anlamda yaygınlaştı ama nedense eğitime pek ilgi göstermiyorlar. Oysa en büyük müşteri potansiyeli burada ama farkında bile değiller. Tıpkı siyasetçiler gibi onlar da hâlâ öğrencilerin, gençlerin, velilerin, öğretmenlerin, kısacası eğitimin farkına varamadılar...
Bize gelince: Evimizi, arabamızı, sağlığımızı, geleceğimizi, telefonumuzu, bilgisayarımızı, kısacası değerli olan ne varsa hemen her şeyimizi sigorta ettiriyoruz. Ancak iş, en değerli varlığımız diye dilimizden düşürmediğimiz çocuklarımız ve onların geleceği söz konusu olduğunda, sigorta aklımızın ucundan bile geçmiyor.
Önerim şu:
Velilerin özel okullardan kaçmasının en önemli gerekçesi, herhangi bir şekilde eğitimlerinin yarım kalma korkusu. İşte bu konuda velileri rahatlatmak için öğrenim hayatları yani okulları bitinceye kadar sigortalanabilir.
Primler mümkün olduğunca en alt düzeye indirilir ve bunun üçte birini devlet, üçte birini okul, üçte birini de veli karşılar. Böylece herkes kazanmış olur.
Devletin üzerindeki yük azalır, kolejlerin öğrencisi artar, velinin de içi rahatlamış olur!
Bu o kadar zor bir iş mi?...
DTCF 76 mezunları
Ankara Üniversitesi DTCF 1976 Coğrafya mezunları bugün saat 14.00’te fakülte önünde buluşacaklarmış. Ne güzel. Muhtemelen pek çoğu birbirini yıllar sonra kırlaşmış saçlarıyla ilk kez görecek. Ayrıntılar Nuri Aydemir’de (0505 454 12 46)
Özetin özeti: Keşke eğitimi biraz daha ciddiye alabilsek. İşte o zaman gelecek için çok daha umutlu olabiliriz...
Abbas Güçlü Milliyet