EĞİTİM
Akademisyenler Artık Sabretmeyecek!
Akademisyenlerin maaşlarına iyileştirme yapılması yönündeki yıllardır verilen sözler bugüne kadar tutulmamıştır. En son TBMM'de bulunan torba yasa içerisinde akademisyenlerin maaş iyileştirmelerinin bulunmaması akademisyenleri kahretmiştir.
Toplumdaki genel algının aksine akademisyenlerin maaşları, kamukurumlarında yeni göreve başlayan uzmanların maaşlarının çok altındadır. Hatta üniversitelerde çalışan idari personellerin maaşlarının da bazı akademisyenlerin maaşlarından fazla olması, üniversitelerde mesleğin saygınlığını kaybetmesine neden olmaktadır.
Unutulmamalıdır ki bir ülkenin her alanda gelişiminin lokomotifi üniversitelerdir. Üniversitelerin üretken olabilmesinin temel koşulunun ise yoksulluk sınırının altında birgelirle yaşayan, geçim derdiyle baş başa bırakılan akademisyenler olmadığı ortadadır. Ülkemizde akademisyenler geçim derdi ile uğraşırlarken ayrıca bilim üretme çabasındadırlar. Bu çabaları için gerekli maddi ortam devlet tarafından sağlanmamışken, akademisyenler huzursuzluğa ve mutsuzluğa terk edilmişken; bir de yıllardır devam eden maaşlarda iyileştirme sözleri, dedikoduları, olmayan ancak varmış gibi gösterilen iyileştirme çalışmalarına ilişkin haberler durumu daha da çekilmez bir hale sokmuştur. Artık akademisyenler yalnızca mutsuz değil, motivasyonsuz ve bilimsel kaygıdan uzaktır. Geleceğe dair umutsuzluk hali kişileri akademisyenlikten vazgeçmeye itmekte, bilimsel çalışmalar sekteye uğramakta, akademisyenliği saygın meslek olmaktan çıkarmaktadır.
666 sayılı KHK ile kamudaki hemen her memurun maaşına zam yapılır, ek ödeme kapsamına alınırken akademisyenlerin dışarıda bırakılması açıkça mesleğe karşı kin güder bir yaklaşımın olduğu izlenimini de uyandırmaktadır. Akademisyenlere karşı bu şekildeki olumsuz bakış açısı kabul edilebilecek nitelikte değildir. Bu ayrımcı yaklaşım akademisyenlerin temel haklarının da açıkça ihlalidir. Her platformda ülkenin bilimsel başarılar kaydetmesi gerektiği, bilimsel ilerlemenin ülke meselesi olduğu, her vilayete üniversite açılarak bilimsel yükselmenin sağlanacağı ve akademik personele her geçen yıl bir önceki yıla göre daha çokihtiyaç olduğu belirtilirken, bu mesleği itibarsızlaştırma çabasının anlamı da anlaşılamamaktadır. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu dedirten bir çelişki ile muhatabız.
Bir yandan baraka bozması üniversiteler açılmakta, ikinci öğretim yaygınlaşmakta, öğrenciyerleştirme kontenjanları her yıl %10 dan az olmamak üzere arttırılmakta iken Dünyaüniversiteleriyle yarışta dibi görmüş olmamız kaza değil, beceriksizliktir. Bilimsel başarı, merak ve motivasyon kadar bir bütçe sorunudur. Ülkemiz bilim insanlarının merakı; “ay sonunu getirebilecek miyim, sözleşmem yenilecek mi” sorularına odaklanmış, motivasyonu ek iş yapmak üzerine iken üniversiteden başarı beklemeyin. Acil bir iyileştirme yapılmazsa başarılı öğrencileri üniversitede tutmayı hayal bile etmeyin, beyin göçüne de hazırlıklı olun.
Profesöründen, öğretim görevlisine, uzman ve asistanına kadar her kademeden akademisyeni yönetim ve teşkilatları arasında kucaklamış olan Anadolu Eğitim Sendikası Maliye Bakanlığı'na ve YÖK'e açıkça sorar:
*Yıllardır durmadan akademisyenlerin maaşlarının ve özlük haklarının iyileştirilmesine ilişkin çalışmalarınız olduğundan bahsetmektesiniz. Bu çalışmalarınızın içeriğini ve sonuçlarını genç bir akademisyenin ahir ömrü sona ermeden açıklamayı düşünüyor musunuz?
*Mezun ettiği öğrencisinden daha az maaş alan ve çalıştığı üniversitedeki bazı idari personelden daha az maaş alan bir akademisyenin meslek saygınlığının artırılmasına yönelik yapılan herhangi bir çalışmanız var mıdır?
*Adrese teslim kadrolara, atanmış rektör, dekan ve bölüm başkanlarına, aile üniversitelerine bakıp tüm akademisyenleri mutlu ettik mi sanmaktasınız?
*Alanımız dışında konuşmamızı-yazmamızı yasaklamış olsanız da, seçmenlerinizin dersine girdiğimizi akıl etmez misiniz?
*Bir seçimden diğerine sürüklenen ülke gündemi içinde üniversitelerden oy beklentinizi sıfırladınız mı?
Öğr. Gör. Cansel GÜVEN
Anadolu Eğitim Sendikası Genel Başkanı