EĞİTİM
Öğretim Elemanlarının Mevcut Durumu
Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan Vekili Ahmet Özer, öğretim elemanlarının yaşadıkları hak kayıpları nedeniyle kaybedenlerin sadece öğretim elemanları olmadığını, aynı zamanda Türkiye’nin beyinlerinin de kaybedildiği ifade ederek, “Özlük haklarının bu derece düşük olması Türkiye’nin rekabet gücünü azaltmaktadır. Bu durum, Türkiye’nin ortaya koymuş olduğu 2023 ve 2071 hedeflerine ulaşmada risk oluşacaktır” dedi.
Özer, Milli Eğitim Bakanlığı ve Yükseköğretim Kurulu (YÖK) işbirliğiyle Hitit Üniversitesi’nde düzenlenen “Türkiye’de Mesleki ve Teknik Eğitimin Kalitesinin Geliştirilmesi, Meslek Yüksekokullarında Kalite: Mevcut Durum, Sorunlar ve Çözüm Önerileri” konferansının, “MYO’larda İnsan Kaynakları-Kalite İlişkisi: Öğretim Elemanlarının Mevcut Durumu” konulu paneline katıldı.
Oturum başkanlığını Sakarya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Muzaffer Elmas’ın yaptığı ve Akdeniz Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Muharrem Kılıç, Kocaeli Üniversitesi Prof. Dr. Süleyman Erkal, Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Behçet Gülenç ve Sakarya Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Yılmaz Güney’ın konuşmacı olduğu panelde konuşan Ahmet Özer, öğretim elemanlarının yaklaşık son on yıl içerisinde diğer memur maaş artışları karşısında yaşadıkları hak kayıplarını istatistiki verilerle açıkladı. Öğretim elemanlarının yaşadıkları hak kayıpları nedeniyle kaybedenlerin sadece öğretim elemanları olmadığını, aynı zamanda Türkiye’nin beyinlerinin de kaybedildiği ya da başka ülke ve sektörlere kaçırıldığı anlamına geldiğini kaydeden Özer, “Özlük haklarının bu derece düşük olması Türkiye’nin rekabet gücünü azaltmaktadır. Başka ülkelerle ve dünyayla rekabet edemeyen insan kaynağı nedeniyle Türkiye’de sürdürülebilir bir istikrardan söz etmemiz mümkün değildir” şeklinde konuştu.
Hedefe Ulaşmak, Bilim İnsanına Yapılacak Yatırımlarla Mümkün Olabilir
Bunun böyle devam etmesi durumunda Türkiye’nin ortaya koyduğu 2023 ve 2071 hedeflerine ulaşmada risklerin oluşacağına dikkat eden Ahmet Özer, şöyle devam etti:
“İlk kez Türkiye, geçmişin karanlıklarına takılmadan geleceğine odaklanarak 2023 ve 2071 hedefi ortaya koymuş ve bu yolda kararlılıkla yoluna devam etmektedir. 2023 vizyonu gibi büyük hedefler içeren bir değişim ve gelişim sürecinin nihai hedefi şüphesiz ki, küresel dünyada, özellikle bulunduğu coğrafyada önemli sektörlerde öncülük yapmak ve ‘Büyük Türkiye’ hedefine ulaşmaktır. Bu hedefe sıhhatli bir şekilde ulaşabilmek, bilime ve bilim insanına yapılacak yatırımlarla ancak mümkün olabilir.”
Türkiye’nin çevresinde oluşan yangınlarla baş etmenin yolunun kalifiye insan yetiştirmek olduğunu ve bu hayati durumla mücadele etmenin de iyi bilim adamı yetiştirmekten geçtiğini vurgulayan Özer, “Türkiye’nin komşuları ve yakın coğrafyası düşünüldüğünde, yeni yüzyıla ciddi sorunlarla başladığı görülecektir. Bu sorunlarla baş etmenin yolunun da ‘adam yetiştirmekten’, insan sermayesine yapılacak yatırımdan geçtiği aşikardır. Fakat bu kaynağın merkezi olan üniversitelerde, mevcut özlük haklarıyla kalifiye insan tutmak oldukça güç hale gelmiştir. Ayrıca üniversitede çalışan akademisyenlerin özlük haklarının bu denli düşük tutulması, öğretim elemanlarını farklı arayışlara itmiştir. Maaşların düşük düzeyde kalması nedeniyle öğretim elemanları, giderlerini karşılamak ve yaşadığı şehirde tutunmak için asıl amacı olan araştırma yapmak yerine ek derse girmeyi zorunlu olarak tercih etmekte ve ders makinesi gibi, haftalık yaklaşık 40 saate kadar derse girmektedir” değerlendirmesinde bulundu.
Çalışma Hayatındaki Adalete Olan Güven Zedelenmektedir
Öğretim elemanlarının, ‘eşit işe eşit ücret’ uygulamasında en fazla ihmal edilen kesim olarak, ücretleri değişmeyen nadir meslek gruplarından biri olduğunu belirten Özer, şunları söyledi:
“Bu durum, üniversite camiasında ve toplumda, çalışma hayatındaki adalete olan güveni ciddi ölçüde zedelemektedir. Ayrıca, bu şartlar altında yaşayan öğretim elemanları, ciddi ölçüde itibar kaybına uğramaktadır. Türkiye’deki üniversitelerin ve öğretim elemanlarının dünya üniversiteleriyle rekabet edebilir hale gelmesi için, maaşlarda ciddi bir artışın bir an evvel yapılması gerekmektedir. Böyle bir artış, yıllardır adalet bekleyen öğretim elemanlarını memnun etmekle kalmayacak, aynı zamanda diğer kurumlara, hatta ülkelere giden beyinlerin de devlet üniversitelerinde çalışmalarını teşvik edecektir.”
Konferansa, YÖK Başkanı Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya, Hitit Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. R. Metin Alkan, YÖK Yürütme Kurulu üyeleri Prof. Dr. Durmuş Günay ve Prof. Dr. Mehmet Şişman, ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ali Demir, Bülent Ecevit Üniversitesi Rektörü ve Yükseköğretim Kurulu MYO Çalışma Grubu Yürütücüsü Prof. Dr. Mahmut Özer, MEB Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürü Ömer Açıkgöz, Mesleki Yeterlilikler Kurumu Başkanı Bayram Akbaş, Kapadokya MYO Mütevelli Heyeti Başkanı ve Yazar Alev Alatlı ile TİSK Genel Sekreteri Bülent Pirler de katıldı.