EĞİTİM
Abbas Efendi’nin Boş Kuruntuları
Sahiden merak ediyorum:
Sen kaç zamandır eğitim üzerine yazılar yazıyorsun?
Nasıl bu kadar şöhret oldunuz?
Yazılı ve görsel medya adeta sana hizmet ediyor Mirim!
Galiba bu durum sizi kesmiyor, programınızı üniversitelere bile taşımışsınız…
Bazıları sizi çok başarılı görüyor, yazdıklarınızı kapış kapış kapışıyorlar…
Ben de ‘ne var bu adamda ve yazdıklarında’ diye bir süredir yazılarınızı okumaya çalışıyorum.
Baştan söyleyeyim fikirleriniz hiç cezbetmiyor beni.
Hele programınıza çıkardığınız bir bilim adamı için “halt etmiş” kelimelerini kullanmanız sizin için olumsuz bir fikir edinmeye yeter de artar bile Üstat. Sanırım neyin argo sözcük neyin de normal kelime olduğunu öğrenmeniz gerekecek. Neyse, başaramayacağınız bir konu değil.
Gelelim esas mevzua Abbas Bey.
Osmanlıca bu ülkede bir hükümet dayatması ile değil tam aksine tabandan gelen en makul bir taleptir.
Halk yıllardır dedelerinden kalan yazılı metrukeyi okuyamama ve anlayamama sıkıntısı çekiyordu.
Bu yüzden on yılları aşan bir talepti Osmanlıca eğitimi verilmesi.
Şimdiye kadar birçok hükümet bu yöndeki niyetlerini yani Osmanlıca eğitiminin okullarda verilebileceğini açıkladılar ama bu arzu bir türlü kuvveden fiile geçemedi.
Çünkü kuşatılmıştık baskıcı korkularla çepeçevre.
Böyle bir düşüncesi olup ta bunu dillendirenlerin başına neler gelmezdi ki?
En basiti “gerici” diye yaftalamaktı.
Bir eğitimcinin boynuna “gerici” yaftasının takılmasının ne anlama geldiğini sen bilir misin Sayın Güçlü?
Bizim bu konularda karnımız bir hayli tok.
Kafası bozulan bir yafta takıyor, kimsenin ağzını büzme imkânımız yok.
Kısaca ifade etmek gerekirse Abbas Güçlü.
Osmanlıca bir dildir veya değildir bunu bilimsel bir üslupla tartışabilirsiniz. Ama Osmanlıca Öz Türkçedir diyenlerin de olduğunu unutma. Onlara göre şu anda Türkçe tabir edilen dilimiz nasıl Latin harfleri ile yazılıp-çiziliyorsa bir zamanlar da bu dil Kur’an harfleri ile tahrir ediliyordu. Sonra bir zaman geldi biri çıkıp dedi ki Latin harflerine geçiyoruz. Memleket kökten sallandı. İtirazlar isyanlar çıktı. Kelleler uçuruldu da halk sindirildi.
Unutmamak gerekir ki bu gün Osmanlıcanın liselerde seçmeli ders olarak okutulması tepeden inmeci bir hükümet dayatması ile değil tam aksine halkın makul ve mantıklı talebinin Devlet nezdinde makes bulmasından başka bir şey değildir. Ama siz de biliyorsunuz ki Osmanlıcadan Latin alfabesine geçiş tam bir dayatma ve baskıcı bir yöntemle olmuş idi.
Bir de çok anlamsız ve boş diyebileceğim bir kuruntunuz var. Osmanlıca dersini kim verecek, bu dersi tam olarak kim öğretebilecek diyorsunuz. Siz hiç tasa etmeyin. Milli Eğitimin elinde bu dersi layıkıyla öğretebilecek o kadar çok kadro var ki bakınız şimdiden Osmanlıcayı kim daha iyi okutur diye Edebiyat Fakültesi mezunları ile Din Dersi hocaları tartışıp duruyorlar.