EĞİTİM
81 ilden gelen öğretmenler TBMM'de
81 ilden gelen öğretmenler, Milli Eğitim Bakanı Avcı ile birlikte TBMM Başkanı Çiçek'i ziyaret etti
22 Kasım 2013, Cuma
TBMM Başkanı Cemil Çiçek, tartışmayı en kötü yapanların siyasetçiler olduğunu belirterek. "Maalesef topluma iyi örnekler oluşturamıyoruz. Burada ciddi eğitim eksikliğimiz var" dedi.
81 ilden gelen öğretmenler, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı ile birlikte TBMM Başkanı Çiçek'i ziyaret etti.
Her yıl genelde iki gün kutlanan öğretmenler gününün bu yıl 4 gün kutlandığını belirten Avcı, sadece Milli Eğitim Bakanlığı değil bütün devlet ve hükümet erkanının ve kuruluşların bu kutlamalara katkıda bulunduklarını kaydetti.
Bu yıl Kültür ve Turizm Bakanlığı, Haberleşme Denizcilik ve Ulaştırma Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı ve TRT ile ayrıca yapılan protokoller çerçevesinde öğretmenler gününün kutlandığını ifade eden Avcı, Dolmabahçe Sarayı'nın Pazar günü ücretsiz olarak öğretmenlerin ziyaretine açılmasından dolayı Çiçek'e teşekkür etti.
Bütün öğretmen ve eşlerine, pazar günü bütün müze ve ören yerlerinin ücretsiz olacağını, devlet tiyatrolarının ücretsiz olacağını ifade eden Avcı, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın da bugün hutbelerde öğretmenlik mesleğinin kutsiyetiyle ilgili halkı aydınlatıcı hutbe okunmasını sağladığını dile getirdi.
Bu hafta oynanacak futbol maçlarına, öğretmenler gününün önemini vurgulayan pankartlarla çıkılacağını belirten Avcı, televizyon kanallarında da özel yayınların yapılacağını söyledi.
En gelişmiş ülkeler de dahil en çok önem verilen ve zaman zaman da en çok sorun yaşanan alanın eğitim olduğunu ifade eden Çiçek, "İnsanlar yaşadıkça, toplumlar var oldukça, eğitimin önemi her zaman birinci sıradadır, bu böyle olmaya da devam edecektir" dedi. Çiçek, şunları söyledi:
"Gerek şimdi gerek bundan sonra ülkeler arası sıralamada bizim yerimizi belirleyecek eğitim ve onun kalitesidir. Bu alanda ne kadar çok çaba sarf edersek, sorunlarımızı geride bırakarak geleceğe ne kadar çok emin adımlarla yürüyebilirsek, bugün bulunduğumuzdan çok daha ileri bir noktada olacağız.
Ülkelerin yerini, sıralamasını belirleyecek olan, yeraltı yerüstü zenginliği değil o ülkenin eğitilmiş insan gücüdür.
Bu alanda çok çabalar sarf edildi. Bunda en önemli pay şüphesiz öğretmenlerimizindir ama her hükümette eğitim konularına önem vermeye çalıştı. Birçok konu geride kaldı ama her çağın her döneminde yeni sorunlar var. Kendimizi yenilememiz, yenileştirmemiz ve karşılaştığımız sorunları, eğitimin sağlayacağı imkanlarla çözmemiz lazım.
Biz, her konuyu kanunla çözmek gibi işin kolaycılığına kaçan, kestirme yol arayan bir toplumuz. Doğrusu isterseniz dünyada da en çok kanun çıkaran ülkelerden biriyiz. Kanun fabrikası gibi gece sabahlara kadar çalışıyoruz ama kanun çıkarmış olmakla o sorunu tümüyle çözüyor muyuz? Eğer kanun çıkararak bir toplumun sorunu çözülse, dünyada sorunlu toplum kalmaz. Kanunu çıkarıyoruz ama çözümünde yeterince mesafe alamıyoruz. İş neredendir diye baktığımızda, eğitim noktasında bir eksikliğimiz var. Eğitimden kasıt, sadece okul eğitimi değil. Bütün vebali size yıkmaz haksızlık olur. Eğitim bir bütünlük işidir. Aile reisinden medyaya varıncaya kadar herkes sorumludur. Eğer insanımızı doğduğu andan itibaren iyi eğitebilsek, iyi örnekler ortaya koysak, bu kadar çok kanun çıkarmaya gerek kalmaz. Çünkü o kanun yine eğitilmiş insanlar eliyle hayat bulacak ve o sorunun çözümüne katkı sağlayacaktır. Biz toplum olarak eğitim konusundaki eksikliğimizi bir ölçüde burada yaşıyoruz."
Öğrendiği bilgiyi, iyi, güzel, insani, ahlaki değerleri, bilim adına neleri biliyorsa, bunları öğretmenlerden öğrendiğini ifade eden Çiçek, "Hepinize müteşekkiriz, öğretmenlerimizin ellerinden öpüyoruz" diye konuştu.
Çiçek, insanın anne babasıyla beraber şükran duyacağı, elini öpeceği yegane varlığın öğretmenler olduğunu kaydetti.
-"İnsanlarımızı da imkanlarımızı da kaybetmezdik"
Çiçek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Biz en çok kanun çıkarmanın yanında en çok dalaşan ve kavga eden de bir toplumuz. İşin bu kısmına baktığınızda da ciddi bir tartışma eğitiminin eksikliğini görüyoruz. Biz tartışmayı bilmiyoruz. Bağırıyoruz, çağırıyoruz, yumruk sıkıyoruz, suratımızı asıyoruz, elli sene aynı konuyu tartışıyoruz ama bir sonuca bağlayamıyoruz. Tartışmayı en kötü yapan siyasetçilerdir, bizleriz, maalesef topluma iyi örnekler oluşturamıyoruz. Burada ciddi eğitim eksikliğimiz var. Geçmişte bir kısmımız sağ bir kısmımız sol yumruğunu sıkarak tartıştı, bu da yetmedi silahlar, tüfekler, bombalar... Sonuçta Türkiye hiç bir şey kazanmadı. Halbuki yumruk sıkacağımıza birbirimizin elini sıkma erdemini ve böylesine tartışma adabını, edebini öğrenebilseydik, insanlarımızı da imkanlarımızı da kaybetmezdik.
Demokrasi, sadece hukuki düzenlemelerden ibaret değil. İşin bir ahlak eğitimi ve kültür boyutu var. Bu iki boyut yeteri kadar takviye edilebilmiş değil. Onun olumsuz yansımalarını hep beraber görüyoruz. Karşılaştığımız bu olumsuzlukları eğitimin kalitesini artırarak ahlaki değerlere daha çok önem vermek yerine kolaycılığa gidip kanun çıkartarak boşlukları doldurmaya çalışıyoruz ama yeteri kadar dolmuyor."
-"Dinleseydi bana iki, üçü zor verirdi"
Bir milleti millet yapan bir kısım değer olduğunu ifade eden Çiçek, bunların ortak payda olduğunu ve gereksiz siyasi tartışmalar sebebiyle üzerinde yeteri kadar durulmadığını söyledi.
Türkçeyi kullanma konusunda Türkiye'nin epey gerilerde olduğu dile getiren TBMM Başkanı Çiçek, Türk dili meselesine biraz daha önem verilmesi gerektiğini belirtti.
Çiçek, "Benim bir edebiyat öğretmenim vardı, benim şu konuşmamı dinleseydi bana iki, üçü zor verirdi. Bu kadar konu üzerinde hassasiyetle dururdu ve benim hayatımda en çok minnet ve şükran duyduğum insanlar, bu insanlardı" dedi.
"Türkçeyi çok kötü kullanıyoruz. Hiçbir hassasiyetimiz kalmadı" ifadesini kullanan Çiçek, sözlerini şöyle devam ettirdi:
"Ankara'nın herhangi bir işlek caddesine gidin, levhalara bakın, iş merkezlerinin isimlerine bakın, parayı bu ülkeden kazanıyor, ürünlerini sattığı insanlar bu ülkenin insanları, serveti burada, yaşadığı hayat burada, kullandığı dil Türkçe değil. Bu ayıptır, günahtır. Bu Türkiye'ye ve Türk milletine saygısızlıktır. Artık bu konuda infial duymanın zamanı çoktan geldi ve geçiyor. Elbette bu kanunla olacak bir şey değil. Neden aynı hususu, cümleyi ifade edecek Türkçe kelime varken, teknolojik icattır onu anlıyorum, ama bir iş merkezinin adını Türkçe koymak varken, 'alışveriş şenliği' demek varken, 'shopping fest' diyerek kimsenin anlamadığı, bilmediği, yabancı dillere bu kadar taşeronluk niye.
Geçtiğimiz günlerde bir haber çıktı. Şu anki Fransız Başbakanı'na ekonomik durumla ilgili rapor hazırlıyorlar. Raporun ismi 'Silver Economy'. Fransız Başbakan 'Fransızca ifade edecek kelime varken neden İngilizce bir kelime kullandın' diye raporu iade ediyor. Bunlar AB üyesi. Çok idealize ettiğimiz bir yer. Herkes diline dört elle sarılırken bizim kendi dilimize, kültürümüze bu kadar bigane kalmamız çok doğru değil. Yunus Emre, 'İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir, sen kendini bilmezsen, bu nice okumaktır' dizeleriyle söylemek istediğim her şeyi ifade etmiş oluyor."
Toplantının ardından Cemil Çiçek'e öğretmenler adına çiçek verildi. Çiçek, öğretmenlerle birlikte fotoğraf çektirdi.