GÜNDEM
411 El Manşeti İşimden Etti
Şimdi sütçülükle geçinen Taner Külüşlü: 28 Şubat darbesini Sincanda öğrenci iken yaşadım. Kendi 28 Şubatımı ise Boschtan namaz kıldığım için atılarak yaşadım. Almanlar sıkıntı çıkarmıyordu. 411 el kaosa kalktı manşeti atılınca mescidler kapatıldı.
28 Şubat döneminin uygulamaları eski Türkiyenin zihniyetini taşıyan basının attığı manşetlerle on yılı aşkın bir döneme yayıldı. Bunun en somut örneğini Bursadaki Bosch fabrikasından Namaz kıldığı için atılan Taner Külüşlü yaşadı. Boschdaki kalite kontrol uzmanlığı işinden 8 yıllık emeğine rağmen atıldığını belirten Taner Külüşlü, Bursadaki yaşamının bozulduğunu ve Yalovada kendine yeni bir yaşam kurmak zorunda kaldığını anlattı. İşte Külüşlünün yaşadıkıları: Boschda kalite kontrol uzmanıydım. Otomobil yedek parçası fabrikasında çalıyordum. 8 yıl emek vermiştim. Fabrikadaki mescidde namaz kılıyordum. Fakat fabrikada namaz kılanları fişliyorlardı. Bu zaten kulağıma geliyordu Bak seninle uğraşacaklar deniyordu. Almanlar ile hiçbir sıkıntımız yoktu. Onlar bir şeye karışmazdı. Türk yöneticiler sıkıntı çıkarttılar. İçerde takip ettirdiler. Fişlediler. Fabrikada 6 bin kişi çalışıyordu. Her şey daha düzenli olsun isterdik. İnsanlar benimle hareket edince, mescide gelince rahatsızlık oldu.
411 el manşeti korkuttu
28 Şubat dönemini Sincanda öğrenci iken yaşamıştım ama kendi 28 Şubatımı Boschdan namaz kıldığım için atılarak yaşadım. Adeta benim YAŞ kararımdı. 411 el kaosa kalktı manşetinden sonra sıkıntılar başladı. Bizzat baskı yapmıyorlardı, üst tabaka değil ama aşağıdaki insanlar bizimle uğraşıyordu. O dönem Umreye de gittim geldim. Umreye gidebilirsiniz ama siz kara listede oluyorsunuz. Yükselmeniz gerekiyor ama çıkamıyorsunuz. Cumaya gidiyorsunuz fişleniyorsunuz. Fabrikada İHL mezunları mavi yakalı çalışırdı. Beyaz yakalı almazlardı. Başörtülü olanlar temizlikçi idi. Kadrolu kişiler değildi. Başörtüsü takmaya çalışan arkadaşımıza taktırmadılar, işi bırak dediler. Böyle şeyler vardı.
Saklanarak namaz kıldık
O manşetten sonra değişen işler çerçevesinde mescid kapandı. Bosch sonradan açıklama yaptı. Temizlik yapmak ve daha iyi hale getirmek için yaptık dediler. Cumaya giden arabaları kaldırdılar. Mescitler kapanınca büyük zorluk çektik, seccade yok, tuvalet kenarında, dolap dibinde herkes korkarak namaz kıldık. Ben korkmuyordum ama çoluk çocuğu olanlar vardı. Onlar korkuyordu.
Renault ve Tofaş iş vermez
Kimden talimat geldi bilmiyoruz, ilk ben atıldım. Bir gece mesaisini bitirdim. Çok yorgundum. İki iri yarı güvenlikçi eşliğinde insan kaynakları sorumlusu Buraya kendi rızanla ayrıldın diye imza at. Yoksa Renaultda TOFAŞta da iş verdirmeyiz. Namaz kılıp milleti de ayartmayı anlarsın dedi. İmza attım, yoksa 30 bin TL paramı alamayacaktım. Dava etmeyi düşündük ama içerde kalan arkadaşlar vardı. Zaten benden sonra 110 kişi atıldı. Benimle takılanlar, döküldü, işsiz kaldı. Çok gözyaşı döktük. Adeta benim YAŞ kararımdımdı.
Anneme söyleyemedim
Yalovada köyde annem, babam var. Onlara Namaz kıldığım için işten atıldım diyemiyorum, çünkü bu onlara saçma gelir. Ne yapacağımı bilemiyorum.
Maaşlardan Namaz Kesintisi Yaptılar
Adının açıklanmasını istemeyen bir başka Bosch çalışanı, yaşadıklarını şöyle anlattı: Ben, Bursa Robert Bosch fabrikasında 4-5 yıldan beri çalışmaktayım. İşe girdiğim aylarda işler çok yoğundu. Fazla mesai yapmaktan evimize gelemiyorduk. Sosyal hayatımız sıfırdı. Sakallı çalışan arkadaşlar, sakallarını kesmeleri için uyarıldılar. Kesmeyenler, işten atıldı. En son yapılan faaliyet ise çok ilginç. Fabrikada değişik binalarda birkaç tane mescid var. Namaz formu doldurarak üretimi aksatmadan ve doldurduğumuz formlarla, maaşımızdan bir miktar kesilmesine razı olarak namazlarımızı kılıyorduk. Sonra, kimseye bilgi verilmeden mescidleri kullanıma kapattılar.
Kimi isteyerek kimi zoraki ortaklık etti
Kışlaya özenen holdinglerin yıktığı hayaller..
Bin yıl sürecek denilen sürecin aktörlerinin önemli bir kısmı şimdi adalet önünde. Tarihe Postmodern Darbe olarak geçen 28 Şubat süreci hiç kuşkusuz en başta milleti mağdur etti. Gerek kamusal alanda, gerekse özel sektörde çalışan/görev yapan binlerce kişi ya işinden oldu, ya da hakettiği halde işe alınmadı. İşine devam etme imkanı olanlara da tabir-i caizse cüzzamlı muamalesi yapılarak psikloojik baskılar uygulandı.
Kimi öğretmen, kimi doktor, kimi işadamı, kimi işçi, asker... Ortak noktaları ise namaz kıldığı, başörtü taktığı ya da eşi başörtülü olduğu gerekçesiyle ekmekleriyle oynanmış olması. Darbe, etkisini elbette sadece kışlada, kamu kurumlarında hissetirmedi, koca koca holdingler, dev özel şirketler, orta ölçekli işletmeler, bakkallar, manavlar... Yeşil Sermaye listeleri yapıldı. Bir bir fişlendi ve kıskaca alındı. Kimi gönüllü, kimi istemeden de olsa katıldı bu sürecin rüzgarına..
Kimi bağrına taş basarak evine dönmek zorunda kaldı, bir o kadarı psikolojik temelli hastalıklara yakalandı. Binlercesi de içi kan ağlayarak başörtüsünü çıkarmak durumunda kaldı. Her şeye rağman okulunu bitirenler oldu, ancak bu defa de kamuda kapılar yüzlerine kapandı. Umutlarını özel sektöre yönelttiler. Bu da kocaman bir hayal kırıklığı ile sonuçlandı.
CVniz iyi ama keşke başörtülü olmasaydınız
Dedim ki fotoğrafsız yollayacağım CVlerimi, öyle denemek istiyorum ve giderken de telefonda söylemeyeceğim dedim. Kabul ederek gidiyorum, ne kadar ezik şeylerle karşılaşacağımızı bilsem de. Gönderdiğim CVlere çok olumlu karşılık aldım. Gittiğim görüşmelerde insanlar sizi dinliyorlar, evet çok güzel her şey, ama hep aldığım cevap şu:
Keşke başörtülü olmasaydınız bizim için şartlar çok iyiydi. Ben orada sadece hani evet sizi üzüyor çok yıpranıyorsunuz böyle olmaması gerektiğini defalarca söylüyorsunuz, zaten görüyorsunuz çevrenizdeki pek çok insandan da. Ama orada yaşanan eziklik de olsa orada olmanız gerektiği inancına da sahipsiniz. (Lale- Odak Grup 2- TESEV araştırmasından)
Özden Örnek: İşadamları bizi kullanıyor
Oramiral Özden Örnek, darbe günlükleri metninde şu ifadelere yer veriyor: Bu insanlar paraları sayesinde her şeyi yapabileceklerini zannediyorlar. Hep askere yanaşıyorlar ve bizleri başkalarına karşı bir aracı ve silah olarak kullanıyorlar. Bunu gören asker de pek yok. İstedikleri hep asker darbe yapsın ve onlar da bu darbe vesilesi ile paylarını alsınlar.
CVlerdeki en büyük risk: Başörtüsü
Başörtülü kadınların iş başvurusunda vermeleri gereken ilk karar, özgeçmişlerini resimli mi yoksa resimsiz mi gönderecekleri noktasındaydı. Başörtülü resimle özgeçmiş yollamak, çoğu zaman, ayrımcılığı baştan kabul etmek demekti. Özgeçmişe başörtülü resim eklememek de, başvurunun ciddiye alınmaması ya da baştan reddedilmesi riski taşıyordu. Resimsiz özgeçmişle görüşmeye çağırılan başörtülü kadın bu sefer de çeşitli müzakereler yaşamaktaydı.
Özel sektörde delil bulmak hayli zor
Kadınların başörtüsü üzerinden iş dünyasında maruz kaldıkları ayrımcılıklar görünür de değildi. Örneğin bu dizi yazı için aradığımız pek çok kadın, işe neden alınmadığını, ya da hangi sebepten geri plana itildiğini biliyor, ama bunu ispat etmekte hayli güçlük çekiyordu. Kamuoyunda bilinenin aksine, başörtüsü yasağı, sadece kamu sektöründe değil, özel sektörde de çalışma hayatını kadınların aleyhine etkilemekteydi.
28 Şubat'tan akılda kalanlar
Kimlik de yasak
1999 yılında Ayten Açıkgöze, bu resimden dolayı nüfus cüzdanı verilmedi.
Yasağa karşı el ele
Tarihte görülmeyen biçimde insanlar Edirneden Hakkariye el ele tutuştu.
İHL'lere kuşatma
Sadece Sultanahmet İmam Hatip Lisesinde bir günde 150 öğrenciye gözaltı.
Beyazıt yürüyüşü
Aylarca süren başörtüsü eylemleri... Beyazıttan Topkapıya kadar nafile yürüyüşler.
Star