EĞİTİM
40.000 Öğretmen Atandı, Ya Geri Kalanları...
40.000 öğretmen ataması öncelikle hayırlı olsun. Ataması yapılan öğretmenlere yeni görev yerlerinde başarılar dilemek istiyorum.
09 Eylül 2013, Pazartesi
Öğretmen adayları için öğretmen olarak olarak atanmak; uzun, yorucu, yıpratıcı bir süreç demek. Sadece onlar için mi aileler için de aynı şey söz konusu. Öğretmen adayları içinse değişmeyen soru şu: Çok öğretmen aldılar, senin tayinin çıkmadı mı? Bu soruya bir Fransızca öğretmeni nasıl cevap versin.
2007 yılındaki KPSS sınavına ilişkin yazmış olduğum bir yazı bugün dikkatimi çekti. Yazıyı acaba ne değişmiş diye şöyle bir okudum. Değişen sadece atama bekleyen öğretmenlerin sayısındaki artış. Aynen aktarmayı uygun buluyorum.
22 TEMMUZ ÖSS VE KPSS
Her seçim öncesi olduğu gibi 22 Temmuz seçimleri öncesi de vaatler birbiri ardına geldi. Partiler vaat konusunda adeta bir yarış içindeler. Partiler rasyonelliği bir kenara bırakarak seçmenin duygusal yönüne hitap eden gerek iç politikada gerek dış politikada uygulanabilirliği tartışmalı söylemlerle meydanlara indiler. İndiler de; Türkiye'nin meselelerini çözmeye meydanlarda seslendirilen söylemler ne kadar muktedir? Üstelik benzer tecrübeleri daha önce defalarca yaşayan bir ülkenin vatandaşı olarak sormadan edemiyorum: Bu iş bu kadar basit mi? Söylemlerle eylemler arasındaki mesafeyi bu kadar açmanın faturasını bir önceki seçimde ve daha önceki seçimlerde birçok siyasi parti meclis dışı kalarak ve halkın gözündeki itibarını zedeleyerek ödedi.
Ben siyasetçilerin hep bir günah keçisi olarak görülmesine bütün eleştiri oklarının onların üzerine yöneltilmesine en az siyasetçiler kadar eleştiriyi hak eden kişilerin gözden kaçacağı için karşıyım. Ancak siyasetçileri ve siyasi partileri değerlendirmek için -biraz toptancı bir yaklaşım olsa da- halkı siyasetçiler için “hepsi aynı; seçimden önce gelirler seçimden sonra bir daha uğramazlar” yargısına getiren neydi?” sorusunun sorulması gerektiğini düşünüyorum. Siyaset ve siyasetçi denilince insanların zihninde hep aynı kodların belirmesinin bir sebebi olmalı, öyle değil mi?
Politikacı dün siyah dediğine bugün beyaz demek zorunda mı? Yeni bir şey söylemek için dün siyah dediğine bugün beyaz demenin bir faydası dokunmayacaktır hiç kimseye. Bu tür ilkesizliklerin ilk bakışta günlük kazançları var gibi gözükse de ilkesiz politikacılara gelecekte çok şey kaybettireceği ortadadır.
Mazot, 22 Temmuz seçimlerinin paylaşılamayan vaatlerinin başında geliyor. Ancak bir kaç parti mazotu 1 YTL' ye indireceğini ilan ettiği için mazotun ilk günkü cazibesi kalmadı.
Meydanlarda yüksek sesle beyan edilen vaatlerin bir diğeri ise ÖSS'nin kaldırılması. ÖSS kaldırılacak ve 2 milyona yakın genç üniversitelere girecek. Her Türk vatandaşı biliyor ki sınavlar, eğitim sistemimizin en acı tarafı. DPY, OKS, LGS, STS, OYS, ÖSS, MTS, DMS, KMS, KPSS, LES, KPDS, ÜDS, YDS, ALES, TUS, AOS… Bu sınavlar hatırlayabildiklerim. ÖSS'yi hadi kaldırdınız diyelim geriye daha o kadar çok sınav kalıyor ki. Daha geçen hafta sonu 340 bin üniversite mezunu öğretmen olabilmek için KPSS'ye (Kamu Personeli Seçme Sınavı) girdi. Evet evet daha geçen hafta, dört yıl okumaları öğretmen olmalarına yetmiyormuş gibi üniversite mezunu gençler dört yılın sonunda hayatının en acı sınavına girdiler. Sessiz sedasız hem de. Her geçen yıl sınava girenlerin sayısı ve yaş ortalaması artıyor. 2002 yılında KPSS'ye girenlerin sayısı 120 bin iken bu yıl bu rakam 350 binlere dayandı. 35 yaşını geçmiş 7-8 yıldır bu sınava giren vatandaşlarımız var. Bıçak kemiğe dayanmış durumda. Nereye gitseniz karşınıza işsiz bir üniversite mezunu çıkıyor. İşin daha acı tarafı kimse bu duruma bir çözüm önerisi getirmiyor. Herkes benden sonra tufan anlayışıyla günü kurtarma peşinde. Üniversitelerinin bulunduğu ile ekonomik canlılık getireceği hesabıyla şimdiye kadar yapılan yanlışların somut bir göstergesidir Kamu Personeli Seçme Sınavı.
17 ile daha üniversite açılmış… Altyapı olmadan, iş imkânları olmadan neye yarar 17 üniversite. Ailesinin bin bir güçlükle okumaya gönderdikleri bir öğrenci dört yıl okuduğu bir öğretmenlik bölümünden işsiz olarak mezun olacak. Dolayısıyla yeni açılan üniversiteler sadece üniversite mezunu işsiz sayısını artıracaktır. Mevcut üniversitelerden mezun olanlar işsiz kalıyor.
Oy için ya da falanca şehrin ekonomik olarak kısa yoldan kalkınması için üniversite kurulmamalı. Daha ne kadar kandırmaya devam edeceğiz birbirimizi? Türkiye böyle nereye kadar gider varın siz hesap edin.
Ali Özdoğan