EĞİTİM
4+4+4 raporu açıklandı! İşte Sonuçlar
Kamuoyunda “4+4+4″ olarak bilinen, 30 Mart 2012 tarihinde TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilen 6287 sayılı İlköğretim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile eğitim kademeleri ve okullar arasında sınıfların dağılımı yeniden düzenlendi.
Eğitim Reformu Girişimi (ERG) ve Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı (TEGV) bu yeni düzenlemeden öğrencilerin nasıl etkilendiğini değerlendirmek amacıyla bir araştırma raporu hazırladı.
“Temel Eğitimin Kademelendirilmesi Sürecinin İzlenmesi” başlıklı araştırma raporunun bulguları temel alınarak ERGtarafından hazırlanan politika notu, temel eğitim kademelendirilmesine geçiş sürecini iyileştirmeye odaklanan çeşitli politika önerileri içeriyor.
ERG’nin hazırladığı temel eğitimin kademelerinin izlenmesine ilişkin politika raporu ve önerilerinin ERG Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Üstün Ergüder, Direktör Batuhan Aydagül ve Araştırma Koordinatörü Alper Dinçer tarafından paylaşılacağı toplantıya TEGV Yönetim Kurulu Başkanı Oktay Özinci de katıldı.
“4+4+4″ sistemi uygulanmaya başlayalı 1,5 yıl oldu. 2012-13 eğitim-öğretim yılıyla beraber, öğrencilerin büyük çoğunluğunun sekiz seneyi aynı okulda ve eğitim kademesinde tamamladığı eski sistem, öğrencilerin ilk dört seneyi ilkokullarda, ikinci dört seneyi ortaokullarda tamamladığı yeni sistemle değiştirildi.
TEGV’in işbirliği ile ERG tarafından yayımlanan araştırma raporunda; 4+4+4 öncesinde (2011-2012 eğitim yılı) 5.sınıfta okuyanlarla, yeni sistemde 5. sınıfta okuyan (2012-2013 eğitim yılı) öğrencilerin eğitim çıktıları karşılaştırıldı.
Ayrıca raporda, 5. sınıfların ders çizelgelerine eklenen seçmeli derslerin seçim süreci incelendi.
33 ilde 1894 kişinin katılımıyla yapılan araştırmanın sonuçları şöyle :
4+4+4’ten sonra tam gün eğitim veren okul sayısı düştü. İkili eğitim veren ilk ve ortaokulların sayısı arttı.
İkili eğitimin artması başarıyı da etkiledi. Örneğin 5. sınıfların İngilizce notu, 2011-2012 eğitim yılında öğretim türlerine göre değişmezken, 2012-2013 eğitim yılında değişti. Tam gün öğretim veren okullardaki öğrencilerin İngilizce notu ikili eğitim veren okullardaki öğrencilere kıyasla daha yüksek.
Raporda dikkati çeken en önemli konulardan biri eski sistem 5.sınıf öğrencileriyle yeni sistem 5.sistem öğrencilerinin notları karşılaştırıldığında yeni sistem 5.sınıf öğrencilerinin notlarının düştüğü gözlemlendi.
ERG Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Üstün Ergüder politika notunu şu sözlerle yorumladı; “Eğitimi ilgilendiren politika yapım süreçlerinde reforma gidilmesi gerekiyor. Siyasi iradenin tercihlerinin bürokrasi tarafından katılımcı süreçlerle, veri temelli bulgularla harmanlanması büyük önem taşıyor. 6287 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un yasalaşma sürecinde, hükümetin sekiz yıllık temel eğitimi kademelendirme hedefinin yeterince tartışılmaması ve araştırma bulgularından sınırlı ölçüde yararlanılması, öngörülebilir ve engellenebilir sorunların uygulamaya yansımasına neden oldu. Politika notuna dayanak oluşturan bu araştırma raporu çok önemli bir sorunu gündemimize getirirerek 2012-13 eğitim-öğretim yılında ortaya çıkan aksaklıklardan dezavantajlı sosyoekonomik durumda bulunan öğrencilerin daha yoğun biçimde etkilendiğine işaret ediyor. MEB’in iyileştirme çabalarını cinsiyet, sosyoekonomik durum, özel gereksinimli öğrenciler ve diğer risk gruplarını dikkate alarak planlaması büyük önem taşıyor”.
TEGV Yönetim Kurulu Başkanı Oktay Özinci de araştırma hakkında “Türkiye son 10 yılda eğitime çok ciddi bir yatırım yaptı. Özellikle çocukların okula erişimi gibi alanlarda önemli mesafe kaydettik. Ancak maalesef aynı hızlı gelişimi eğitim kalitesi ve öğrenme çıktıları konusunda gösteremedik. Eğitim sistemimiz dünyanın en gelişmiş ekonomileri arasına girme hedefimizle eşzamanlı olarak gelişemiyor. Bir başka sorunumuz da eşitlik konusu. Kaliteli eğitim hakkını ve fırsatlarını sosyal kesimler, bölgeler ve okullar arasında eşit bir şekilde dağıtamıyoruz. Ülke olarak çocuklarımızın; 21 yüzyılda rekabet edebilecek, yaşam boyu öğrenen ve mutlu bireyler olması için gereken bilgi, beceri ve değerleri kazandıracak bir eğitim sistemini daha fazla zaman kaybetmeden inşa etmemiz gerekiyor. TEGV’in misyonu Türkiye’de temel eğitime katkıda bulunmak, çocukların eşit ve kaliteli eğitim fırsatlarından yararlanmalarına destek vermektir. Bu misyonumuzu; Hakkari’den Edirne’ye Türkiye’nin dört bir yanındaki eğitim noktalarımızda sağladığımız eğitim hizmetleri ile yapıyoruz. Temel eğitime katkı sunma misyonumuzu zaman zaman böylesi projelerle de destekliyoruz tabii ki. Sonuç olarak bu tür araştırmaların Türkiye’de eğitim sisteminin gelişimine önemli katkı sunduğuna inanıyoruz” dedi.
Bu çerçevede hazırlanan politika notu, dört ana politika önerisi sunmaktadır:
• Öğrencilerin 4 ve 5. sınıfta gerçekleştirilecek uyum programlarıyla kendilerini bekleyen değişikliğe (okul değişikliği, branş öğretmenleri ile tanışma ve seçmeli dersler) hazırlanmaları, geçiş döneminde ortaya çıkan sorunların azaltılmasına yardımcı olacaktır.
ÖĞRENCİLER DE BRANŞ ÖĞRETMENLERİ DE DESTEKLENMELİ
MEB’in 2014-15 eğitim-öğretim yılında 5. sınıflar için böyle bir uyum programının pilot çalışmasını gerçekleştirmeyi planlıyor olması çok olumlu bir adımdır. Diğer taraftan, benzer bir desteğin branş öğretmenleri için de tasarlanması ve uygulamaya konulması aciliyetini korumaktadır. Branş öğretmenlerinin duyuşsal becerilerini 10-14 yaş grubu öğrencilerin gereksinimlerini karşılamaya yardımcı olacak biçimde desteklenmesi geçişe ilişkin sorunları hafifletecek diğer önemli bir adım olacaktır.
YENİ OKUL VE DERSLİK YATRIMLARINA ÖNECELİK VERİLMELİ
• Yasal değişikliğin en temel hedeflerinden biri olan ilköğretim okullarının ilkokul ve ortaokul olarak ayrışmasının hızlı bir biçimde sonuçlandırılması için bu eğitim düzeylerinde yeni okul ve derslik yatırımlarına öncelik verilmelidir. MEB yatırım bütçesinin ve yatırım planlarının derslik ve okul gereksinimi dikkate alınarak gözden geçirilmesi gerekmektedir. Mevcut üst politika belgelerinde MEB yatırım bütçesi için ayrılan kaynaklar ilkokul ve ortaokul öğrencilerinin ayrı eğitim-öğretim ortamlarında eğitim almasını sağlamaktan uzak görünmektedir.
OKUL YEMEĞİ PROGRAMI OLUŞTURULMALI
• Yasal değişiklik sonrası ortaokullarda haftalık ders saati 30 saatten 37’ye yükselmiştir. Ders saatlerinin uzaması ve ikili öğretimin yaygınlaşması nedeniyle pek çok okulda sabahçılar derslere çok erken saatlerde başlamakta ve öğlenciler dersleri çok geç saatlerde tamamlamaktadır. Bu durum daha fazla öğrencinin sabah kahvaltısı yapmasını ve öğle yemeği yemesini engellemektedir. Bu nedenle devlet okulları için okul yemeği programı oluşturulmasının eğitimin politika gündemine getirilmesinde büyük yarar vardır.
EN AZ 26 BİN KADROLU ÖĞRETMENE DAHA İHTİYAÇ VAR
• Ortaokullar için ders saatlerinin % 23 arttığı 2012-13 eğitim-öğretim yılında ilköğretimde kadrolu öğretmen sayısı sadece % 6 artmıştır. 2013-14 eğitim-öğretim yılı için ders saatlerinin 37’den 35’e indirildiği dikkate alındığında bile mevcut kadrolu öğretmen sayısı ders saatlerindeki artışı karşılamaktan uzak görünmektedir. Yapılan kaba tahminler, ortaokullardaki ders saati artışının geçici sözleşmeli öğretmenlerle karşılanmaması için en az 26 bin öğretmen kadrosuna daha gereksinim olduğuna işaret etmektedir.