EĞİTİM
10 öğrenciden 3’ü ortaöğretime geçemiyor
Eğitim Reformu Girişimi (ERG), tarafından paylaşılan ‘Türkiye Eğitim Sisteminde Eşitlik ve Akademik Başarı’ raporuna göre, Türkiye’de sosyo-ekonomik durumu iyi olmayan öğrencilerin okullaşma ve yüksek akademik başarı olasılıkları düşük. Eğitime erişimde, devam ve mezuniyet sorunlarına yönelik politikalara ihtiyaç var. Dezavantajlı çocuklara daha fazla yatırım yapılması gerekiyor.
Ekonomik durum akademik başarıyı etkiliyor
ERG’den Politika Analisti Işıl Oral ve Eileen McGivney tarafından hazırlanan rapor ilgili bilgi veren ERG Direktörü Batuhan Aydagül ve Işıl Oral özellikle ortaöğretim kademesinde eğitime erişimde cinsiyet ve coğrafi bölgeler arasında büyük farkların olduğunu belirtti. Oral çalışmayla ilgili şu bilgileri verdi:
“1,5 yıl önce bu araştırma raporu hazırlanmaya başlandı. İçerisinde politika önerileri de yer alıyor. Çalışmanın amacı, Türkiye’de eğitimde kalite ve eşitliğe değinmek ve buna katkı yapmak, bu konuda farkındalık oluşturmak, kalkınma ile her çocuğun kaliteli eğitime ulaşmasını hedefledik.
OECD’nin 2012 verileri ve Birleşmiş Milletler’in (BM) hane halkı raporu da bu çalışmamızı destekliyor. Rapor verilerine göre eğitime erişim ve okula devam oranlarında ilköğretimde kız öğrenci oranları erkeklere yaklaşıyor. Taşımalı eğitim gibi projeler buna katkı sağladı. Ortaöğretimde ise okullaşma oranı yüzde 75’ civarında. Kız ve erkekler arasında yine fark var. Ortaöğretimde cinsiyete ve bölgelere göre okullaşma oranları arasında kızlar ile erkekler arasında fark var. Engelli olan çocukların ilköğretim ve ortaöğretimde kaynaştırma eğitim Bakanlık verilerine göre arttı. Ancak ilköğretim sonrası okula devam sayısı düşüyor. Bu verilere göre 20 gün üzerinde yüzde 10.4, kızların yüzde 9’unda, erkeklerin yüzde 12’sinde ilköğretimde devamsızlık ortaya çıkıyor. Ortaöğretimde ise 10 gün üzerinde Türkiye genelinde yüzde 33. Kızlarda yüzde 24, erkeklerde yüzde 41. Ortaöğretimde 2009- 2010 verilerine göre okul terk oranları erkeklerde daha fazla. 8’inci sınıf matematik performansında bölgeler arasında farklar var. Matematik yeterlik düzeyleri olarak bölgelere göre bakıldığında temel düzeyin altında performans olarak Güneydoğu Anadolu yüzde 45 civarında. Evde konuşulan dil ve 8’inci sınıf matematik performansı verilerine göre, evlerinde Türkçe konuşulmayan öğrencilerin ortaöğretimdeki matematik performansı, evlerinde Türkçe konuşulan akranlarının 2 okul yılı gerisinde. Sosyo- ekonomik durumuna göre, lise türlerine göre, fen lisesine gidenlerin yüzde 51’i en yüksek ekonomik dilimde yer alırken bu oran meslek lisesine gidenlerde yüzde 8 düşüyor. Fen liselerinde performans yüksek, meslek liselerinde akademik başarı çok düşük. Okula kayıtlı olma olasılığı ile ilgili etmenler neler diye baktık. Buna göre, ailenin eğitim düzeyi yüksek olan yüksek çocukların okullaşma olasılıkları yüksek. İlköğretimde babanın eğitim düzeyi daha yüksek. Ortaöğretimde anne üniversite mezunu ise çocuğun okullaşma olasılığı yüzde 30. Anne lise mezunu ise bu oran yüzde 24. Aile eğitim düzeyine göre aylık eğitim harcamasına bakıldığında daha çok bilgi ve kaynağa bağlı olarak, aile reisinin eğitim düzeyi lise ve üstü ise eğitime harcama oranı artıyor. Kentlerde bu harcama daha yüksek. Akademik başarı sosyo ekonomik duruma bakıldığında, eğer durumu iyi değilse akademik başarı düşük. Okulun kaynakları, disiplin ortamı, öğretmenlerin de dahil edildiği araştırmada maddi durumu iyi olmadığında başarı düşüyor. Akademik başarı program türlerine göre de farklılık gösteriyor. Bu da başarıyı etkiliyor. Evde Türkçe konuşulması akademik başarıyı olumlu etkiliyor.”
ERG’nin önerileri
- Eğitime erişim sorunu olan, kırsalda yaşayan çocukların daha fazla eğitim alması sağlanmalı.
- ADEY’in tekrar yürürlüğe konulması ve devamsızlık konusunda daha fazla bilgi edinerek önlem alınması gerekiyor.
- Meslek liseleri işverenle daha fazla işbirliği içinde olmalı
- Tüm okul ve program türlerinde verilen eğitim üst düzeye çıkarılmalı
- Öğretmenlerin özellikle Doğu’da görev süresi uzatılmalı, niteliklerinin arttırılması çalışmaları yapılmalı. Öğretmen politikası gözden geçirilmeli. Verilere dayalı analiz yapılmalı.
- Kurumlar arasında işbirliği yapılmalı
- Erken çocukluk eğitimi ücretsiz ve zorunlu hale getirilmesi gerekiyor.
Risk altındaki çocuklara özen gösterilmeli
Batuhan Aydagül ise şunları söyledi:
“Bu raporda Türkiye eğitim sistemine eşitlik persfekifinden bakmaya çalıştık. Çalışmayı Milli Eğitim Bakanlığı ile paylaştık. PISA sonuçlarına göre, küçük iyileşmeler dahi eğitimde olumlu sonuçlar doğuruyor. Okulda kaliteli öğretmen olduğunda daha fazla iyileşmeler olduğunu görüyoruz. Bakanlık verilerinin istenilen düzeyde paylaşılmadığı için 2013-2014 yılının bütün verilerine ulaşamadık. Eğitimde eşitlik ERG için her zaman öncelikli. Bizler eğitimi izlerken ortalamayı veren göstergelerin ötesinde en zor durumdaki çocukların durumunu anlamaya çalışıyoruz. Başta Milli Eğitim Bakanlığı olmak üzere tüm kamu kurumları politika geliştirirken kız çocuklara, kırsalda yaşayan, yoksul, çalışan, özel gereksimli ve diğer risk altındaki çocuklara özen göstermesini bekliyoruz. Okullar sosyal refah seviyesine getirilmeli, güçlendirilmeli. Öğretmenden başlayan süreçte, okul müdürü, rehberlik servisi de için içinde olmalı. Çalışan, engelli, Türkçe bilmeyen, durumu iyi olmayan çocuklar için yeni , özel politikalar üretilmeli.” (hürriyet)