GENEL
Zirai ilaç ve hormonlar sağlımızı tehdit ediyor
Tarım ilaçlarının gelişi güzel satılması ve çiftçiler tarafından kullanılması halkın sağlığını olumsuz etkilerken, zirai ilaçların denetimsiz kullanımı insan sağlığının nasıl hiçe sayıldığını gözler önüne seriyor. Millî Gazete tarımda kullanılan zirai ilaçlar ve hormonlu ürün pazarını mercek altına aldı.
Tükettiğimiz gıda ve sebzelerde kullanılan denetimsiz hormon ve zirai ilaçlar sağlığımızı tehdit ediyor. Tarım ilaçlarının gelişi güzel satılması ve çiftçiler tarafından kullanılması halkın sağlığını olumsuz etkilerken, zirai ilaçların kontrolsüz satımı ve denetimsizlik insan sağlığının nasıl hiçe saydığını gözler önüne seriyor. Milli Gazete tarımda kullanılan dengesiz zirai ilaçlar ve hormonlu ürün pazarını mercek altına aldı.
Mustafa KILIÇ
Günümüzde tükettiğimiz besinlerin hemen hepsinde kimyasal katkı maddeleri, ilaç kalıntıları ve hormonlar gibi, istenmeyen maddeler bulunuyor. Neyin hormonlu neyin hormonsuz olduğunu anlamamız ise mümkün değil. Ya da hormonsuz gıda ve sebzelerimiz var mı? Organik adı altında satılan ürünlerin ne kadarı organik? Bu soruların cevabını sizin için araştırdık…
Meyve ve sebzeleri mevsiminde tüketmek yeterli mi?
Uzmanlar hormonsuz gıda tüketimi için yapılabilecek en kolay hareket, meyve ve sebzeleri mevsiminde tüketmek olduğunu belirtiyor. Bu tezlerini ise hormonların, özellikle zamansız üretilen sebze ve meyvelerde sıklıkla kullanıldığı yorumuyla güçlendiriyorlar. Peki, bu tez ne kadar doğru? Çiftçilerden aldığımız bilgilerle bunun pekte mümkün olmadığını öğreniyoruz. Çünkü denetimsiz hormon kullanımı mevsimsel sebze ve gıdalarda kullanıldığı gözlere çarpıyor. Çiftçi daha fazla ve daha hızlı verim almak için neredeyse yetiştirdiği tüm sebze ve meyvelerde bilinçsiz bir şekilde hormon kullanıyor. İster mevsimi olsun ister olmasın daha fazla ve daha hızlı ürün almak için dengesiz hormon kullanımı oldukça yaygınlaşmış ve yaygınlaşmaya da devam ediyor.
Denetimsiz İlaç Kullanımı
Sebze ve gıdalarda kullanılan hormonların yanı sıra böcekler için kullanılan bazı zirai ilaçlarında insan sağlığını tehlikeye attığı ortaya çıktı. Çiftçi reçeteli ya da reçetesiz birçok zirai ilaçlar alabiliyor. Çiftçi, reçetelide olsa aldığı zirai ilaçları sebze veya meyvelerde kullanırken reçetede belirtilen oranları göz önüne almıyor. Fazla kullanım ise insan sağlığında tahribatlara neden oluyor. Bunun dengesiz kullanımı aslında çiftçinin de suçu değil. Denetim mekanizmalarının yeterli denetimi hatta hiçbir denetimi yapmamasından kaynaklanıyor. Çiftçi ilacı aldıktan sonra herhangi bir denetim olmadığı için istediği oranda kullanabiliyor. Bunun sonucunda ise tüketicinin sağlığını etkiliyor.
Yabancıların Almadığını Kendi Vatandaşınına Satıyor
Hormon ya da bazı zirai ilaçların sebze ve meyvelere verdiği zararları hiçbir yetkili mekanizma denetlemiyor. Denetimler yurtdışına yapılan ihracatlar sırasında yapılıyor. Hatta bazı meyve ve sebzeler ihracatlarının yurtdışında yapılan denetimlerden sonra uygun görülmeyen ürünlerin Türkiye’ye geri dönmesi halinde o sağlıksız olarak belirtilen sebze ve meyveler imha edilmek yerine kendi iç pazarına sokularak vatandaşların tüketimine sunuluyor. Bu uygulama ise Türkiye’nin yabancıların sağlığına değer verirken kendi vatandaşının sağlığını hiçe saydığını gözler önüne seriyor.
Kansere Yol Açıyor
Dengesiz hormon kullanımıyla ilgili Botanik Ana Bilim Dalı Profesörlerinden Narçin Ünsal bir dergiye verdiği röportajda çarpıcı tespitlerde bulundu. Narçin, tezgâhlarda gördüğümüz iri meyvelerin albenisine aldanılmaması konusunda tüketicileri uyarıyor. Bir uzman olarak bu tür ürünlerden uzak durduğunu belirten Ünsal, tüketilen hormonlu bitkilerin insanlar üzerinde sinir sistemi bozukluklarından kansere kadar pek çok zararlarının olduğunu vurguluyor.
Peki, bir meyve ya da sebzenin hormonlu olduğunu nasıl anlarız?
Peki, bir meyve ya da sebzenin hormonlu olduğunu nasıl anlarız? Bu sorunun cevabını uzmanlar “Domates çekirdeksiz, içi çok sulu ve boş Kabağın şekli bozuk ve çekirdeksiz Patlıcanın içi süngerimsi ve çekirdeksiz Biber aşırı büyük ve etli, çekirdek evi boş, etli kısmı sert Patates şekilsiz ve yumruları yapışık, içi kara, Karpuzun çekirdek yerleri boş, ise, bu ürünler hormonlu olabilir” şeklinde yorumluyor. Tabi verilen örneklerinde mutlak doğru olmadığının da altını çiziyorlar.
Hormonsuz gıda üretiminde üreticiye ve devlete düşen görevler nelerdir?
Üreticinin çevreyle ilgili tarıma yönelmesi, devletin de üreticiyi bilinçlendirmesi ve teşvik etmesi gerekli. Ekolojik tarım, tabiatta hormon kullanımı gibi hatalı uygulamalar sonucu kaybolan doğal dengeyi korumaya yönelik, insana ve çevreye dost üretim sistemlerini içerir. Sentetik kimyasal ilaçlar ve gübrelerin kullanılmasının yasaklanması yanında, organik ve yeşil gübreleme, münavebe ile toprağın muhafazası, bitkinin direncinin artırılması ve parazitlerden yararlanma gibi yöntemlerle üretimde miktar değil kalite artışını amaçlayan üretim şekli olan ekolojik tarım, sağlıklı gıda üretiminde çok önemli bir durumdur.
Mevzuat hormon kullanımına ne diyor?
Tarım ve hayvancılıkta kullanılabilecek kimyasallar ve limitleri mevzuatta belirtilmiştir. Mevzuata uygun tarım ve hayvancılık yapılabilmesi için gerekli prosedürlerin uygulanabilmesi ve denetimlerin yapılması, denetimler sonucunda uygulanacak yaptırımların da caydırıcı olması önem taşımaktadır. Pek çok Avrupa ülkesinde doğal tarımın önemi anlaşılmakta ve üretici ve tüketici bu konuda teşvik edilmektedir.
Önerge verilmişti...
Hileli ya da hormonlu gıdalar hakkında Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu ve 23 milletvekili, hileli gıdalar konusunda Meclis araştırılması için bir önerge vermişti. Önergede ‘Yetersiz denetim ve basit cezalar karşısında hileli gıdalar, insan sağlığını tehdit etmektedir’ ifadeleri yer alıyordu. Önergede gıdada sağlığımızı tetikleyen şu maddelere yer verilmişti:
Ekmeği beyazlatmak ve geç bayatlamasını sağlamak için kimyasal maddeler kullanılmakta, kepekli ekmek ve çavdar ekmeği gibi ürünlerde de, bazı gıda boyası ya da kakao kullanılmaktadır.
Zeytinyağına pamuk, ayçiçeği, kanola gibi bitkisel yağlar karıştırılmakta, sabun üretimindeki yüksek asitli yağlar da işlemden geçirilip natürel sızma zeytinyağı diye satılmaktadır.
Zeytini parlak hale getirmek için tekstil boyası ve kimyasal boya kullanılırken, zeytinyağı küspesinden elde edilen prina yağı, kolon sızması diye zeytinyağının içine karıştırılmaktadır.
Küf tutmuş ve bayatlamış peynirlerin eritilerek krem peynir haline getirildiği, beyaz peynire kireç katılarak parlak hale getirildiği bildirilmektedir.
Nişasta ve bitkisel yağ katılmış döküntü beyaz peynirler yağlı tulum peyniri olarak satılıp, küflü kaşarlar eritme peynire dönüştürülmektedir. Sütün öz yağı alındıktan sonra yerine yağlı süt izlenimi verecek şekilde katı margarin yağ karıştırılmaktadır.
Bayat ya da sağlıklı bir şekilde korunmamış sütler kayıt dışı olarak satın alınıp şarküteri ürünleri yapımında kullanılmakta, peynir altı suyundan ve süt tozundan yapay süt imal edilmektedir.
Büyükbaş hayvan yağından elde edilen jelatin toz halinde yoğurda katılıp, kıvamlı hale getirilmekte, köy yoğurdu olarak satılmaktadır. Tereyağına patates ve margarin karıştırılmaktadır.
Dana kıymaya tavuk kıyması, tavuk sakatatı, iç yağ katılmaktadır. Salam, sosis ve sucukların içine baharatla karıştırılmış soya, hayvansal etsel atıklar, akciğer gibi iç organlar, kireç suyunda soyulmuş sarımsak karıştırılmaktadır.
Son kullanma tarihi geçmiş sucuklar, yeni sucukların içine katılarak yeni imal edilmiş gibi gösterilmekte, tavuk dönerin içine tavuk derisi ve bağırsak karıştırıldığı belirtilmektedir.
Glikozun içine polen, renklendirici ve esans katılarak sahte bal imal edilmektedir. Arıcılar, kovanların önüne şeker şurubu veya glikoz koyarak, gerçek olmayan bal üretilmektedir.
Hormon Kullanımı Ülkemizde Serbest
Türkiye’de bunun yetersiz olduğunu uzmanlar gazetemize anlattı. Ziraat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi Ziraat Mühendisi Veli Karadeniz: “Ülkemizde tarımda kullanılan tarım ilaçların neredeyse tümü isteyen herkes tarafından kolaylıkla alınabiliyor. Sadece bazı ilaçlar reçeteyle satılıyor. Reçete ile satılma şartı konulan hormon ya da böcek öldürme gibi zirai ilaçların kullanımı konusunda hiçbir engelleri yok. Çiftçi aldığı ilacı istediği ölçüde kullanabiliyor. Bu da vatandaşların sağlığını tetikleyecek seviyeye ulaşabiliyor. Bu ilaçların kullanımı ile ilgili belirli periyotlarda denetimlerin yapılması gerekmektedir. Bu denetimleri ise Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı yapmalıdır. Ya da onlara bağlı yetkili birimler. Ama maalesef ki bunu yapmıyorlar.”
Hormonlardan Daha Zararlı İlaçlar Var
Tarımda kullanılan hormonlardan çok böcek öldürme ilaçlarının zararlı olduğuna dikkat çeken Karadeniz, “ Aslında es geçilen bir durum var. O da böcek öldürme ilaçlarının hormonlardan daha fazla insan sağlığına zarar verdiğidir. Çiftçiye satılan ilacın kullanımı konusunda yapılmayan denetimler tüketicinin sağlığını tetiklemektedir. Tarım ilaçları satanlar herhangi bir ölçü koysa da çiftçi buna pek uymamaktadır. Yetkililer bunun denetimini tarlada yapamasa bile bu ürün belli denetimden geçmeden satışa sunulmamalıdır.
Bakanlık Gerekli Denetimleri Yapmalı
Hiçbir denetim yapılmıyor mu? Şeklindeki sorumuza Karadeniz, “Yapılıyor tabi ki. Ama yurt içine dağıtılan ürünlerde değil yurt dışına ihraç edilen ürünlere sadece denetim yapılıyor. Yani kendi halkımızın sağlığına önem vermiyoruz. Dışarıya sattığımız ürünleri sadece denetliyoruz. Ayrıca çokça duymuşuzdur yurtdışına gönderdiğimiz bazı ürünler gerekli denetimlerden geçtikten sonra uygun görülmeyip Türkiye’ye geri gönderiliyor. Peki ya o sağlıksız olduğu saptanan ürünler Türkiye’ye geldiğinde ne oluyor? Cevabını vereyim halkımıza satılıyor. İşte buda gösteriyor ki yurtdışındaki insanların sağlığına verdiğimiz önemi kendi vatandaşımıza vermiyoruz. Biraz öncede bahsettiğim gibi Tarım Bakanlığı bu konuda derhal gerekli önlemleri almalı.”
GDO’lu ürünler halka tükettiriliyor
Tüketici Hakları Derneği Genel Başkanı Turan Çakır, “ GDO’lu ürünlerin ithalatı serbest hale getirilmiştir. Yani ülkemizde GDO’lu ürünlerin ithalatı ve tüketimi serbest. Hükümet küçük bir yönetmelik değişikliği yaptı ‘binde bir GDO olan sebze ve gıdalara GDO’lu değil GDO bulaşmış sayılacak’ şu rezilliğe bir bakın. GDO’lu olması ve GDO bulaşmış sayılması arasında ne tür bir fark var? İşte burada resmen halkın aklıyla alay eder derecede bir kelime oyunu yapıyorlar ve halkın sağlığını hiçe sayıyorlar. Ülkemizde halkın sağlığı hiçe sayılıyor buna ses çıkaran yok.”
Kapitalist ABD Bile Dikkat Ediyor
Kapitalizmin göbeği olan ABD bile GDO’ya dikkat ediyor diyen Çakar, “Kapitalizmin göbeği olan ABD bile bazı gıdaların üzerine sağlığa zararlıdır yazılıyor. Ve zararlar ambalajlar üzerine tek tek sıralanıyor. Ya bizim ülkemizde? Bizim ülkemizde sadece sigaraların üzerine yazılıyor. GDO’lu, hormonlu yani sağlığa zararlı tüm maddeler yönetmeliklerde kelime oyunları yapılarak halka tükettiriliyor. Halkın sağlığı adeta hiçe sayılıyor. Yazık buna artık dur denilmeli. Yoksa küçük yaşlarda hastalıklarla boğuşan bir ülke olacağız, oluyoruzda” dedi.
Çiftçi Hormonu Nasıl Kullanıyor
Şanlıurfa’nın Birecik ilçesi bir tarım ovası. Birecikli bir çiftçi olan Ayşe Hanım mevsimlik sebzeler yetiştirip pazara gönderiyor. Ayşe Hanım hormon kullanımını gazetemize anlattı. Ayşe Hanım, “Biz sebze yetiştirirken hormon kullanmıyorduk. Ama bazı reçeteli böcek öldürücü ilaçlar kullanıyoruz. Ama komşularımız yani tarım uğraşan akrabalarımıza baktığımızda hormon kullandıklarını öğreniyoruz. Bunu şöyle öğrendik; bizim ektiğimiz domates, kabak ve taze fasulye gibi sebzeleri komşularımızla birlikte ekmemize rağmen onların daha hızlı ve fazla verim aldığını görünce onlara bunun sebebini sorduk. Bize hormon kullandıklarının bundan dolayı kısa sürede daha fazla veril aldıklarını söyledi. Daha sonra bizde zirai ilaçlar satan yerlerden hormon aldık ve şimdi bizde hızlı bir şekilde verim alıyoruz. Sebzeler olağan zamanlarında daha hızlı büyüyor. Bu büyüme sadece tarlada olmuyor toplayıp dolabınıza koyduğunuzda bile dolapta büyüdüğüne şahit olursunuz.”
Zararırını biliyoruz ama başka çaremiz yok!
Peki, bunun zararlarını biliyor musunuz? Şeklinde ki sorumuza ise Ayşe Hanım, “Önceleri bilmiyorduk. Daha sonra televizyonlardan hormonlu sebze ve meyvelerin kanser riski taşıdığını duyduk. Ama yine de kullanıyoruz. Kullanmadığımız zaman geç yetişiyor, az verim alıyoruz ve zarar ediyoruz. Zaten sattığımız ürünler çok ucuza sebze hallerine gidiyor sofralara pahalıya gidiyor. Herkes yüksek verim alırken bizim bunu yapmamamız bizi zarara uğratıyor. Ya bu işi yapacağız ya da çiftçiliği bırakıp şehre yerleşeceğiz. Başka çaremiz yok.” Diyor. Kendince haklı çünkü denetimsizlikler ve devletin çiftçileri ‘kimsesiz’ bırakması çiftçilere başka bir yol bırakmıyor. Onlar kazanmaya çalışırken vatandaş yiyerek zarar görüyor.