GENEL
Tarım SOS veriyor
Kuru fasulye güya fakir fukaranın yemeğiydi. Çoktan zengin aşı olmuş da haberimiz yok.
Çarşıdan, pazardan haberdar olduğumu sanırdım. Ama görüne o ki çarşı pazarın hızına yetişmek mümkün değil.
Önceki gün kuru fasulye almak için markete gittim. Önümü iki paket kondu.
Biri 13, diğeri 23 liraydı.
Şaşırdım kaldım.
23 lira olanı, çok özel bir ürün ya da organik mi diye sordum.
Daha iri olmanın ötesinde hiçbir farklılığı yokmuş.
Peki bu fiyat ne dedim, yarım saat nutuk dinledim.
Meğerse, esnaf benden de dertliymiş.
Yakında patatesi de 5-10 liraya yerseniz şaşırmayın dedi...
Tarım SOS veriyor
Çiftçilikle azıcık ilgisi olanlar bilir ki kuru fasulye, patates, soğan, mısır gibi ürünleri üretmek hem çok kolaydır hem de bu ürünler her yerde yetişir. Bu yüzden de fiyatları çok yükselmez. Ama biz ne yaptık, önce çiftçiyi küstürdük, sonra da patates tarlalarını beton kalelere dönüştürdük.
Antik kentlerin tümüne bakın, hiçbiri tarım arazilerine yapılmamıştır. Hep yamaçlarda ve verimsiz bölgelerdedir. Bir de yeni yapılan binalara bakın, neredeyse hemen hepsi düz ovada ve tarıma uygun topraklarda yükseliyor. Niye? Çünkü daha fazla rant sağlıyormuş!
Anlayacağınız altın yumurtlayan tavukları kestik. İleride bugünleri de ararsak hiç şaşırmayalım...
Kuru fasulye eğer bugün 23 liraya satılıyorsa, kabahati hiç uzaklarda aramayın. Bunun sorumlusu, çiftçiyi küstürüp, tarım topraklarını yağmalayanlardır!..
Cari açık!
Dünyanın hemen her yerinde öyle ya da böyle çiftçiler desteklenir. Çünkü onların üreteceği ürünler olmazsa bir süre sonra açlık tehlikesi söz konusu olur.
Tarım ve hayvancılık öylesine stratejik bir konu ki dışa bağımlılık adeta intihardır.
Tarih bu konuda örneklerle doludur. Tabii ders almasını bilenler için.
Siz eğer daha ucuz diye tarım ve hayvancılığınızı öldürme noktasına getirirseniz, gün gelir, cari açığınızı, dış borcunuzu ödeyecek para bulamazsınız.
Bütün bunları nereden çıkarıyorsun, her şey yolunda gidiyor diyenlerin çarşıya, pazara daha çok çıkmalarını ve sektörün temsilcileriyle daha fazla konuşmalarını öneririm...
Tüketim çılgınlığı
Dünya aynı dünya ama nüfus hızla artıyor. Ülkemizin hali de dünyadan farklı değil.
Cumhuriyet’in 10. yılında 10 milyon nüfusumuz vardı, 100. yılda muhtemelen 90 milyon olacak. Tarıma açık arazi ve temiz akarsuların hacmi ise daraldıkça daralıyor. Yani kendi kendini besleyen ülkeler sıralamasında hızla aşağılara düşüyoruz.
Bunun anlamı şu: Evdeki tencereniz bir süre sonra kaynamayabilir. Yani çoluk çocuk aç kalabilirsiniz.
Eğer bu benin için önemli değil diyorsanız, ekmek yoksa pasta yiyin diyen Fransız kraliçesi gibi evde yemek yoksa gidin lokantada yiyin demiyorsanız, bu işi ciddiye almak zorundasınız.
Siyaset, medya, sivil toplum örgütleri ya da üniversiteler bu konuda üzerine düşeni yapmıyorsa, vatandaş olarak siz bu sorumluluğu üstlenmelisiniz. Çünkü böyle bir durumda en fazla etkilenecek olan sizler olacaksınız...
Bunun için havayı, suyu, toprağı kullanırken, üretmeyi ve üretim alanlarını korumayı asla unutmamalıyız...
Özetin özeti: Açlıkla sınav, sınavların en zorudur. Ne kendimizi, ne ülkemizi ne de başkalarını bu noktaya getirmeyelim. Çünkü etkilenen hepimiz oluruz. Biri yer biri bakar, kıyamet ondan kopar diye boşuna dememişler... Abbas Güçlü Milliyet