GENEL
Sosyologlar, Yeni Cumhurbaşkanı'na Mektup Yazdı!
Üniversitelerin Sosyoloji bölümlerinin misyonu; genel sosyolojik bilgilerle donanmış ve yaşadığı toplumu dünya konjonktürünün toplumsal yansımaları çerçevesinde değerlendirip bu konuda araştırmalar yapabilen Sosyologlar yetiştirmek, bölge, ülke ve dünyanın toplumsal gelişimi ve değişimi konusundaki sorunlara yönelik araştırmalarla katkı sunmak, sosyal sorunlarının nedenlerini ortaya çıkarıp çözümler bulunmasını sağlamaktır.
Sosyoloji Bilimi, globalleşen dünyada toplumun değişime ayak uydurmasını sağlayarak bu sürecin azami derecede toplum menfaatine yönelik işlemesini sağlayan bir bilimdir. Ülkemizde de globalleşmenin verdiği hızın ve diğer etmenlerin etkisiyle toplumsal davranışlar, toplumsal yapılar, toplumsal sistemler, insan ve toplumun tutum ve davranışları ile toplumsal kurallar sürekli olarak değişme süreci içerisindedir. Bu değişim her zaman "ilerleme" şeklinde olamamakla beraber "gerileme" şeklinde de görülebilmektedir. Her iki durumda da ortaya birtakım sosyal problemler çıkabilmektedir: Göç, işsizlik, şiddet, madde bağımlılığı, psikolojik hastalıklar, risk altında bulunan insan sayısındaki artış vb. İşte Sosyologlar tam bu noktada çözümün merkezinde bulunmaktadır. Çünkü Sosyologlar, toplumda var olan problemlerin nedenlerini anlamaya, bunları çözümlemeye ve böylece ileriyi görerek geleceğe yön vermeye çalışan meslek grubudur.
Gelişmiş toplumlar için Sosyologlar son derece büyük önem arz etmektedir. Toplum refahı noktasında bu değerde bir öneme sahip olan Sosyologlar, "sorun çözme aracı" olarak Avrupa ülkeleri ve Amerika Birleşik Devletleri'nin neredeyse tüm bağımsız sektör ve kamu kurumlarında istihdam edilirken maalesef ülkemizdeki istihdam oranları bu ülkelerle kıyaslandığında yok denecek kadar azdır. Toplumu ilgilendiren her şeySosyoloji’ninkonusu iken, kamu kurumlarında yeterli sayıda Sosyolog istihdam edilmemesi son derece üzücüdür.
Sosyoloji Bölümü mezunları, Aile ve Sosyal politikalar Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Orman ve su işleri Bakanlığı, Tarım ve Köy İşleri Bakanlıkları, TRT ve diğer kamu iktisadi kuruluşlarında ve özel sektörde uzman, danışman ve araştırmacı olarak çalışabilmektedirler. Ortaöğretim Alan Öğretmenliği Formasyon Programını tamamlayan öğrenciler, M.E.B. ve özel eğitim-öğretim kurumlarında Felsefe Grubu Öğretmeni olarak çalışabilmektedir. Ayrıca Belediyelerde, sosyal yardımlaşma ve dayanışma kurumlarında da istihdam olanağı bulunmaktadır. Böylesine geniş çalışma alanı bulunan Sosyoloji Biliminin istihdam edilme alanlarının kısıtlanması ileri süreçlerde toplumsal problemleri de beraberinde getirecektir.
Üniversitelerin Sosyoloji bölümlerinin sayısı giderek artmakta ve buna bağlı olarak mezun olan kişi sayısı da artmaktadır. Devlet üniversitelerinin lisans ve ikinci öğretim programları ile vakıf üniversitelerinin burslu ve ücretli sosyoloji bölümlerine 2014-2015 akademik yılında toplam 6.079 kontenjan ayrıldığı görülmektedir. Anadolu ÜniversitesiAçık Öğretim Fakültesi’nin kontenjanı 5.125, İstanbul Üniversitesinin Açık Öğretim Fakültesinin kontenjanı 2050, Atatürk üniversitesinin Açık Öğretim Fakültesinin kontenjanı ise 1025’dir. Buna göre, toplamda 19.496 kontenjan bulunmaktadır. Giderek artan sayı nedeniyle sayıları 50.000 yaklaşan mezuna karşın memurluk atamalarında Sosyoloji mezunlarına sembolik sayılarda kadro ayrılmaktadır.
Sosyologlara kamu kurum ve kuruluşlarında yeteri kadar kadro ayrılmamakta ve ayrılan kadrolar da sürüncemede bırakılarak çürümeye terk edilmektedir. Sosyolog kadrosu ihdas edilmiş fakat atama yapılmamış kamu kurumları şu şekilde sıralanabilir: Adalet Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı.
Sosyologların toplumdaki yeri ve önemi düşünüldüğünde, 2023 hedeflerinin Sosyologlar olmadan başarıya ulaşması mümkün değildir. Çağımızın her türlü sosyal problemlerine, kültürümüzün temel değerleri korunarak çözümler üretebilmek ancak Sosyolojiden, Sosyologlardan yeterince istifade edebilmekle mümkün olabilir. Bu anlayışa bağlı olarak ortaya konacak uygulamalar, sosyal olaylara yönelik esnek çözümler geliştirilmesini sağlayacak, ihtiyacımız olan sosyal bütünleşmemizi, dayanışmamızı güçlendirecek, geleceğe daha da güvenle bakan bir toplum olmamıza katkıda bulunacaktır.
Bizler atanmayı bekleyen binlerce Sosyolog olarak ülkemiz için çalışmak, üretmek ve toplumsal sorunlara bilimsel yaklaşımla çözüm bulmak için heyecanla beklerken maalesef devlet nezdinde hak ettiğimiz değeri bulamamaktayız.
Bizler artık diğer meslek gruplarına mensup kişilerin toplumsal olayları değerlendirirken “Sosyolojik olarak...” diyerek başlayan cümleleri sarf edip görevimizi üstlenmelerine son vermek ve mesleğimizi icra etmek istiyoruz.
Sesimizi duymanız umuduyla yeni görevinizde başarılar dileriz.
Kadro Bekleyen On Binlerce Sosyolog